- 3457 Okunma
- 16 Yorum
- 3 Beğeni
NOELİŞKO BABİŞKO
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Uranüs de bir araya toplanmış olan Noel babalar, dünyaya dağılmak üzere son hazırlıklarını yapıyorlardı. İçlerin de geçen sene Türkiye’ye gelmiş bekâr evinde zorunlu misafir olmuş Noel baba Sintremos’da vardı.
Liderleri olan büyükbaba Aziz Nikola görev yerlerine dağılacak olan Noel babalara, gidecekleri ülkelerin özelliklerini anlatıyordu. Bir ara geçen sene Türkiye’nin doğusunda tesadüfen girdiği Haso ve Zülfo’ isminde ki arkadaşların bekâr evinde talihsiz bir olay yaşayan ve o olayın etkisinde çıkamayan, Noel baba Sintremos’a dönerek ve son olarak ta ona hitaben konuşmasını sürdürdü.
- Piskopos Sintremos? Lütfen kendine gel artık. Anlıyorum içinde hissettiğin ve yaşadığın travma kolay değil. Baksana konuşman bile değişti. Duyduğuma göre hissettiğin şeyde hayli büyükmüş ama üzülme bu işin fıtratında böyle şeyler de var.
-Ho, ho, hoy, fıtratında varmış pışşııık!’’ ayol adamlar Novel babom yavrom benem oğğşş diye diye sabaha kadar ay söyletme beni!! Asla bir daha Türkiye’ye gitmem bu sefer başkası gitsin. Taam mı?
-Mümkün değil, piskopos Sintremos. Bütün Noel babalar dolu hepsinin görev yerleri belirlendi. Yani boşta olan yok. Mecburen yine sen gideceksin. Unutmayın ki, bu kutsal bir görevdir. Yüce ilahımız batuma’nın emriyle bizim işimiz çocuklara ve gençlere içkiyi, kumarı, zinayı ve her türlü sapıklığı güzel gösterip onları süslü hediyelerle zehirlemek ve insanlığın nesillerini çürütmektir. Anladın mı? Ha! Unutmadan, seni düdüklemelerinin intikamını onlardan aldık. Barış sürecini bitirip Türkiye’nin doğusunu kan gölüne çevirdik. yaaa!
-Bana ne, bana ne, inanmıyorum işte, madem öylese siz gidin o zaman Türkiye’ye Aziz Nikola? Hem büyük Noel baba olarak siz benden daha tecrübelisiniz.
-Olur mu öyle şey! Tamam, insanlara masum gözüküp kandırıyoruz ama sana da lö lö yapacak değiliz ya
-Lö lö mü?
-Nereden dilime dolaştıysa anla işte sana da yalan söyleyecek değiliz ya! hem sonra benim tipimi görmüyor musun? Bu tipe kim inanır. Kadir inanır bak espride yaptım.
Ha bu arada bu sefer ki görev yerin Türkiye’nin batısı, toprağı bereketli, Trakya bölgesi. Yani ekini bol insanı güzel bir bölge nasıl? iyi değil mi?
-Ay ne fark eder doğusu, batısı Aziz Nikola? Türkiye’nin her bölgesinde ki insanları aynı, çok tehlikeliler. Adamlar uzaylıları bile şey etmiş, taşlamışlar. Kim takar Noel babayı!!
-Aaaa öyle deme piskopos Sintremos? Adamların içerisinde peygamberlerinin karikatürünün yayınlanmasını düşünce özgürlüğü sanan kendi dinlerini aşağılayan bizi zararsız gören insanlar da var. Üstelik bizi bizden fazla savunup -Noel’in ne zararı var hep birlikte Noelli kutlayalım diyen saftirikler bile var.
-Diyorsun!?
-Aynen
- Eh peki o zaman gideyim bari.
Aziz Nikola. Noel baba piskopos Sintremos’u Türkiye’ye gitmeye ikna etmiş olmanın sevinciyle içinden -Vo ha ha ha yaşasın kötülük diyerek haince gülmüş -Yav, şu Sintremos ibneside çok saf ya hemen inandı keriz. Gideceği ülkenin Müslümanların ülkesi olduğunu bile bilmiyor salak. Diyerek dostu gibi göründüğü Sintremos’la sinsice alay etmişti.
Noel babalar, ren geyiklerinin çektiği kızaklı arabalarına, çocuklara ve gençlere dağıtmak üzere porno cd ve dergileri, kumar aletlerini, uyuşturucuları, şişeler dolusu votka, viski, şampanyaları doldurmuş dünyaya dağılmak üzere hareket etmişlerdi.
Yılın son günü Trakya’nın bir köyünde, köy halkı yeni yılın bereketli geçmesi ve hayırlara vesile olması için dua edip, akşama ailece evlerinde yiyecekleri yemeklerin pişiriyor huzurla geçirecekleri yılbaşı akşamının hazırlığını yapıyorlardı.
Gün boyu yağan kar bütün köyü beyaz bir örtüye çevirmişti.
Hüsmen’in bahçeli müstakil evinde de aynı hazırlıklar yapılmış, yılın son saatleri yaşanıyordu.
Hüsmen namaz kılmak için girdiği (kızancıklarının)çocuklarının odasında tesadüfen bulduğu poşetin içinde ki şeylerin ne olduğunu hanımı zülfiye’ye soruyordu.
-Zülfiye tebe bunla ne be ya?
-Abe Üsmenim bizim kızanlar heves etmiş şeyire gittiklerinde almışlar Noyel babe eykelleriymiş!’’
-Olumu beya,olumu beya biz Müslümanız bunlar ne büyle? Noyel babe eykelinin Bizim evimizde ne işi va? emen atasın çüpe, emen beya defolsun gitsin evimizden.
-Hüsmenim Noyel babe eykeli olan eve Noyel babe gelip şans getirirmiş be ya zaten fazla para vermemişler üj bej kuruşa almış bizim kızancıklar.
- Ben unu mu diyorum üj bej kuruşun lafını mı ediyorum? Ayret bişe Tebe,sen bekle şans getiri, tikeyim onun getireceği şansı be ya
-Üle deme Üsmenim üle deme abdestin bozulacak Noyel babe evlerin bacasından içari ediye paketleri atarmış be ya
-Tübe tübe adamı dinden imandan çıkarır bunla. kızanlar nerde?
-Köy okulunun inşaatında çalışan işçilere yemek götürdüler.
-Haah aferin işte büle tebe Müslüman müslümanla ekmeyini bölüşür biz büle gürdük büle öğrendik. O gariplerim de anasından yuvasından ayrı, karıncıklarına sıcak yemek girsin be ya.
Hüsmen, hanımıyla konuşmaya devam ederken o esnada evinin çatısında kiremitlerin üzerinde yürüyen birisinin ayak seslerini duydular. Hemen ardından da evin bacasından atılan küçük hediye paketleri bir biri ardına odanın içerisine düşüyordu. Gördüklerine çok şaşıran Hüsmen ve zülfiye şok! olmuş vaziyette besmele çekiyorlardı. Ne olduğunu anlayamayan Hüsmen odanın içerisine saçılan hediye paketlerinin bir kaçını kuşkuyla açtığında paketlerin içerisinden porno dergileri vs uyuşturucu hapların olduğu görünce, telaşla hanımına çocuklar gelmeden o paketleri toplayıp hemen sobaya atmasını söyledi. Kendisi de kapının arkasında ki, çam ağacından yapılmış sopasını alıp arkasına saklayarak dışarıya çıkmıştı. Bahçeye çıktığında evin çatısında, üzerinde kırmızı elbisesi aynı renkte kafasında kukuletası ayağında siyah çizmeleri olan aksakallı tombikçe ve oldukça sevimli, masum görünen Noel baba Sentremos’u görmüştü.
-Abe sen kimsin? Ne yapıyorsun orada be ya?
-Ho ho hoy ayol ben Noel babayım size hediyeler getirdim.
-Tebe belli belli sen inesin aşağı gelesin yanıma benim de sana bi ediyem olacak be ya
Noel baba geçen sene yaşadığı talihsiz olayın üzerine bu sefer kendisine hediye vereceğini söyleyen birisiyle karşılaşmış olmanın sevinciyle jingle bells jingle bells jingle all the way …. Noel şarkısı söyleyerek sırık merdivenden aşağı inip Hüsmenin yanına geldi.
Elindeki sopayı arkasında saklayan Hüsmen soru sorarak söze başladı.
-Tebe sen ne atıyorsun be ya bacadan içeri?
- Ho ho hooy çocuklara ve gençlere hediye paketleri atıyorum. Ayol seni sevdim sana da bir hediye vermek istiyorum.
Noel baba sırtında ki torbasında bir şişe içki çıkarıp Hüsmen’e gösterdi.
-Bak!’’hakiki viski hem de coni volkır. Ho ho hoy bu hediyeleri dağıttığımız Hıristiyan ülkelerinde insanlar çok mutlu oluyor bu hediyelere bayılıyorlar.
-Üyle mi? çok güzel beya çok güzel, tebe benim ediyeme de sen bayılacaksın.
-Ho ho hooy ay çok merak ettim neymiş o hediye ayol?
-Acele etme beya taam şimdi gösterecem. insanın başına ne gelirse ya meraktan ya da çamdan gelirmiş.
-Çam dan mı? Ne çamı ayol?
-Tebe sen hiç çam gürmedin mi?
-Hangi çamı?
-Ananın çamını beya
Hüsmen arkasında sakladığı sopayla Noel babaya fena dalmıştı. Help! Help! Diye bağırarak yardım isteyen piskopos Sintremos bir fırsatını bulup hüsmenin elinden kaçmayı başarmıştı. Koşup geyiklerin çektiği kızaklı arabasına can havliyle kendini atmış, kızak arabasını sürmüş ve göğe doğru yükselmişti.
Noel babanın arkasından bağıran Hüsmen
-Ne oldu be ya Noalişko Babişko nereye büyle tebe daha karpuz ekeceydik?
Noel baba da göğe yükselen geyikleri çektiği kızak arabasından cevap verdi
-Ah ah ben böyle olacağını biliyordum da Aziz Nikola şerefsizinin gazına geldim.Of of her yanım ağrıyor ulan Trakya’nın ekini, bir daha Türkiye’ye gelirsem, yatırıp yere …. beni
İki yılbaşıdır Türkiye de başına gelenler ve yaşadıklarından sonra Noel baba piskopos Sintremos, bir daha ki sene ülkemize gelmeyecek gibi gözüküyor yok eğer gelecekse de göreceği de olacak tabii, artık kısmetinde ne varsa.
Serhat BİNGÖL 30.12.2015
Edebiyat Defterinin Değerli Yöneticilerine,
Seçki kuruluna, yazımı okuyup değerlendiren sayfa dostlarıma çok teşekkür ederim.
Saygılarımla,
YORUMLAR
Serhat BİNGÖL
Öncelikle hoş geldin. Bu yazının ‘’NOVEL BABO’’ismiyle ilk bölümünü geçen sene yayınlamıştım. Bakış açısını sorunlu bulmamıştın ama!'' demek ki bir yıl uzun bir süreymiş.
Dostum sorunlu bulduğun bakış açısını oluşturabilmek için epey bir uğraştım.
Olabildiğince sorunlu hale getirmeye çalıştım.
Hoş görülü olup iyi bulduğun için fazlasıyla teşekkür ederim.
Yeni yılın size ve ailenize sağlık, huzur, bolluk ve bereket getirmesi dileğimle.
Yeni yılınızı kutlu olsun,
Saygı ve sevgilerimle
Emperyalizmin en klasik yöntemlerinden biridir "böl, parçala, yönet" Bunu başarılı kılıp uygulayabilmenin de bir sürü yolu var. Yazmıyorum, çünkü hepimiz biliyoruz bunları. İşte 2015 yılına gelindiğinde bile bunu hala bilemiyor, bilemiyor isek asıl mesele bu olsa gerek.
Bir yılbaşı gecesi Noel baba figürüyle yazıya dökülürken örneklemeler çok eğreti olmuş. (Kara mizah falan filan da değil bunun adı)
Bir din yerilmiş, öteki övülmüş. ikisi de Allah'ın diniymiş ama birisi insanlar tarafından saptırılmış, öteki aslını hiç bozmamış. Anladığım kadarıyla tam öyle de değil. Yazıya yorumcuların kattıklarıyla birlikte baktığımızda aslında bütün dinler insanlığa iyilik edeceğine sanki fenalık, fesatlık katarak zararına çalışmış gibi. Bu, bazı şeyleri biraz olsa da anlayabildiğimizi gösteriyor. Lakin başkaca hiçbir çare yokmuş gibi çözüm için yine din referans gösteriliyor.Bu ne çelişkidir ki, işte buna şaşıyorum.
Lütfen arkadaşlar, bilgiliyiz, birikimliyiz, din, siyaset, ticaret fala filan derken biraz daha dikkat! İnsanları yazılarımızla düşündürelim elbet ama tek entellik adına önü, arkası, üstü, altı, içi, dışı boş sığ bilgilerle yönlendirmeyelim.
Sevgilerimle...
Serhat BİNGÖL
Yorumunuza ve ilginize çok teşekkür ederim.
Tavsiyelerinizi dikkate alacağım, sağ olun.
Yeni yılın size ve ailenize sağlık, huzur, bolluk ve bereket getirmesi dileğimle.
Yeni yılınızı kutlu olsun,
Saygı ve selamlarımla
Batı hristiyan, musevi , yahudi, protestan gibi dinlere inanan ülkeler ve dünyanın egemen güçlerinin , İslam dini ve müslümanlığı geliştirip güçlendirmelerini beklemek saflık olur. Onların kendilerince planlı biçimde yaptıkları, müslüman ülkelerin içerisinde haddinden fazla tarikatlar, cemaatler, hocalar, efendiler ( Muhterem! F. Gülen hoca efendi ) de olduğu gibi hoca efendiler oluşturarak, müslüman ülkelerin içlerinde, dinleri konusunda çok çok farklı bakış, anlayış ve uygulamalara giren parçalanmış ve birbirini de düşman olarak kabul eden kesimler oluşturmaktır.
Yukarıda yazdıklarıma örneklemelerde bulunacak olursak, ilk aklımıza gelen F. Gülen cemaati olur sanırım. Bu cemaatin kurucuları , müridleri ve üyelerinin faaliyet yapılanmalarıyla bir terör örgütü suçlamasıyla karşı karşıya oldukları da bir gerçektir. IŞİD gibi bazı terör örgütlerinin de, değişik adlar altında ülkemiz içerisinde rahatça örgütlenebildikleri ve binleri bulan , aşan sayılarda da o örgütlerine eylemci elemanlar oluşturabildikleri de görülmektedir.
Burada sormamız gereken asıl soru bence şu olmalı : Ülkemizin yönetiminde bulunan idareciler, acaba ülkemizi, kendi içimizde, kendi ülkemizin genel çıkarları, egemenliği, gelişip güçlenmesi adına milli planlar ve hedefler koyarak mı yönetiyorlar, yoksa yukarıda saydığım batı medeniyetlerinin ülkelerinin kendi dinlerini, inançlarını, dillerini, kültürlerini ülkemizde egemen kılmak , islam dininin, müslümanlığın ise çok çok parçalara bölünerek her parçası da birbirine düşmanlaştırılmış bir din haline getirilmesi amaçlarına hizmet için mi çalışmaktadırlar??
Örnekleme yapalım dilerseniz : IŞİD bir islami terör örgütüdür peki tamam. İslam dinini dört mezhebi olduğunu biliriz. Ve mezheplerin alt açılımlarına girildiğinde ne çok parçalanmalara gidildiğini örneklemek açısından bir yazının kısa bir bölümünden alıntı yapacağım burada :
İslamiyette Hz.Muhammet’in ölümünden sonra “Dört Halife Dönemi” adı verilen bir dönem yaşanmıştır. Hz. Muhammet, Peygamber olması nedeniyle dini bir liderdir. Ancak ortada bir devlet vardır ve bu devletin yönetilmesi söz konusudur. Bu açıdan bakıldığında Hz.Muhammet aynı zamanda bir devlet başkanıdır yani siyasi bir liderdir.
Onun ölümünden sonra devleti yönetecek bir lider gereklidir. Bu lideri sahabe, yani peygamberin yakın arkadaşları seçecektir. Bu lidere de Halife ünvanı verilecektir. Halifeler Hz. Muhammet gibi hem dini hem de siyasi lider değildir. Tanımlama yapılacak olursa dini otoriteyi de kullanan siyasi lider denebilir.
Hz.Muhammet’ten sonra Hz.Ebubekir ve Hz.Ömer döneminde liderlikle ilgili bir sorun yaşanmamıştır. Her iki halife de peygamberle aynı aileden, Haşimi ailesinden gelmektedir. Haşimi ve Ümeyye, ailesi İslamiyetten önce Mekke’ye hakim olan Kureys Kabilesinin, Mekkeyi yönetmek için birbiriyle sürekli mücadele halinde olan iki ailesidir. Hz.Ömer’in ölümüyle yerine Ümmeyye ailesine mensup Hz.Osman’ın geçmesi ve kendi ailesini kayıran uygulamalar yapması, İslamiyetten önceki siyasi çekişmeleri yeniden su yüzüne çıkarmıştır.
Bu huzursuzlukların bir sonucu olarak Hz.Osman’ın bir suikast sonucu öldürülmesi ve yerine geçen Hz.Ali-nin bu cinayeti aydınlatmada gerekli çabukluğu gösterememesi, Ümeyye ailesine mensup olan Şam Valisi Muaviye tarafından gerekçe olarak gösterilecek ve Muaviye kendisini halife ilan edecektir. Böylelikle İslam Devletinde iki halife ortaya çıkacaktır.
Hz.Ali ve Muaviye’nin dini liderlik değil, siyasi liderlik (Halifelik) mücadelesi iki tarafın ordularını Sıffin Savaşında karşı karşıya getirmiştir. Yapılan savaşta kesin bir sonuç alınamayınca sorunun Hakemler tarafından çözülmesine karar verilmiştir. Hakem olayında Muaviye’nin hakemi Amr İbnül As’ın, Ali’nin hakemi Ebu Musa El Eşariyi kandırması iki tarafı tekrar savaş durumuna getirmiştir. Hz.Ali-nin daha fazla kan dökülmemesi için kuvvetlerini geri çekmesi üzerine iktidar mücadelesi bir çözüme kavuşturulamamıştır. Ali, Basra’da Halifelik yaparken Muaviye, Şam’da Halifeliğini sürdürecektir.
Bir süre sonra iki lidere de yapılan suikastten Muaviyenin sağ çıkması ve Ali’nin ölmesi üzerine tek bir halife kalacaktır. Muaviye’nin Ali’nin oğulları olan Hasan ve Hüseyin’e kendi ölümünden sonra Halifeliğin kendilerine geçeceğine dair verdiği sözü tutmayıp oğlu Yezit’i Velihat ilan etmesi anlaşmazlıkları tekrar su yüzüne çıkaracaktır.
Yezit’in Halife olduktan sonra Hz.Hüseyin’i Kerbelada öldürttürmesi İslam’daki bölünmeyi net bir şekilde ortaya çıkaracaktır. Muaviye taraftarları ve onun soyundan gelenlerin egemen oldukları bölgelerdeki insanlar, kendilerini Ehl-i Sünnet veya Sünni, Hz.Ali’nin soyundan gelenlerin ve Basra, İran ve Horasanda yaşayan insanların ise Ehl-i Şia yada Şii olarak adlandırmasıyla, islam dini ikiye bölünecektir. Kısacası Hz.Muhammet’in ölümüyle ortaya çıkan siyasi liderlik mücadelesine din kisvesi büründürülmesi, İslam dininin bölünmesine, Sünnilik ve Şiilik adı verilen iki mezhebin ortaya çıkmasına sebep olacaktır.
Daha sonraki yüzyıllarda değişik din adamlarının İslam dinini şekil ve esas açısından farklı niteliklerde yorumlamaları sonucu Sünnilikte, Hanefilik, Hambelilik, Malikilik ve Şafiilik,
Şiilikte ise Caferilik, İsmailiye Zeydilik ve İmamilik gibi alt mezhepler ortaya çıkacaktır.
Sünni mezheplerle Şii mezhepler arasındaki en belirgin fark, İmanın altı şartı (Meleklere İman, Kitaplara İman, Peygamberlere İman, Ahiret Gününe İman, Kadere İman, Hayır ve Şer'in’Allahtan geldiğine İman) dışında Şiilerin on iki imam’a iman etmeleridir. Şiilere göre on bir imam gelmiş ve Şiiliğin temel öğretisini oluşturmuştur. On ikinci imam ise (İmam-ı Gaib) henüz gelmemiştir. On ikinci imam , Mehdi (Kurtarıcı) olarak beklemektedirler. Aradaki fark şekilde değil, özde olduğu için yani teolojik bir fark olduğu için Sünniler tarafından Şiilik reddedilmektedir.
Mezheplerin öğretilerinin yayılması için zamanla çok değişik bölgelerde açılan Tekkelerde yetişen binlerce din adamı kendi mezhepleri içinde kendi yorumlarını ortaya koymuş ve böylelikle “Tarikat” adını verdiğimiz din örgütlenmeleri ortaya çıkmıştır. Bunların başlıcaları şunlardır. :
SÜNNİ TARİKATLAR Şİİ TARİKATLAR
Eş’arilik Batınilik
Maturidilik Haşhaşilik
Halvetilik Bektaşilik
Ahilik Dürzilik
Bayramilik Hurufilik
Celvetilik Hüsnilik
Cemalilik Karmatilik
Cerrahilik Kazerunilik
Kadirilik Mudarilik
Kalenderilik Nusayrilik
Melamilik Vasililik
Nakşibendilik
Ticanilik
Şazelilik
Başlıca sayılan bu tarikatların her biri, onlarca alt tarikata bölünmüştür. Örneğin Şazelilik kendi içinde Arifilik, Bekrilik, Cezulilik, Fuadililik, Gazilik, Madavilik, Mustailik, Mürsilik, Nasırilik, Raşidilik, Şerefilik, Vefailik ve Zekurilik gibi on üç alt tarikata bölünmüştür.
Tarikat ve tekke örgütlenmesi, şeyh ile tarikat mensubu mürit arasında, şeyh’e koşulsuz itaat esasına dayanan bir yapılanmadır.
Şeyh mutlak doğruları söyleyen, mutlak doğruları yapan, mutlak itaat edilmesi gereken muhterem bir kişidir. Şeyh asla hata yapmaz. Müritin görevi olgunluk düzeyine yükselene kadar bir takım eziyetlere, çilelere katlanmaktır.
....
....
(alıntıdır)
Alıntıda da görüleceği üzre çok fazla alt bölünmelere gidilmiş ve zaman içerisinde de, " islam adına savaşan " pek çok farklı zihniyetlerin de birbirlerini de düşman kabul ettikleri yapılanmalara gidilmiştir.
Sonuç olarak, İSLAM DİNİ VE MÜSLÜMANLIĞI KENDİ İÇİNDEN BÖLEREK PARÇALAYARAK ETKİNLİĞİNİ VE GÜCÜNÜ SIFIRLAMAK gibi bir amaç güdüldüğü çok net değil midir ?
Şimdi yine aynı soruyu sormak gerekiyor. Ülkemiz halkının büyük bir bölümünün müslüman olduğu kabul edilen bir ülkedir madem ki , ülkemizi yönetenlerin, batı ülkelerinin ve dünyanın siyasi ve askeri egemen güçlerinin, en başta ABD, Rusya, İngiltere, Çin, İsrail gibi sömürgeci silah tüccarı ülkelerin , kendi içlerinde, ülkemiz adına yaptıkları şer planları ve bölerek parçalama ve yıkma planlarına hizmetle görevlendirdikleri kişiler tarafından yönetilmesi , iç siyaset arenalarında, bu egemen güçlerin, sınırsız para, silah, askeri ve siyasi her desteği kullanarak bu tip , kendi hizmetkarları olarak çalışacak kendi adamlarını içimizde siyasi partiler ve yönetim kademelerine konumlandırmaları sonucunda, yöneticilerimizin, bu ülkelerin , ülkemizin aleyhine plan ve politikalarının memurları gibi çalışmaları ne derece doğrudur??
Konu çok geniş kapsamlı ve kendi insanlarımızın da aymazlıkları, bilinçsizlikleriyle bu bölünme ve zayıflatılmalara karşı birleşebilmeyi başaramadıklarını görmek de üzücüdür.
Haddinden fazla uzadığını biliyor ve bu konuda affınıza sığınıyorum Serhat bey. Ama bu konular benim içimde yaradır daima... İç düşmanlarımız haline getirilen bizleriz. Bunu fark etmek çok mu zordur? Örneğin, ülkemizde yurttaşlarımızın arasında % 20 ler civarında bir alevi nüfus kitlemiz vardır. Ve daha pek çok farklı mezheplerden insanlarımız. Şiilik, vs vs gibi mezheplerin ayırımcılıkları ve düşmanlaştırılmalarıyla , müslümanlığın, islam dininin birleşip bütünleşip güçlü bir din oluşturabilmesinin zorluklarını anlatmaya çalışıyorum. Ve bizim insanlarımız dediğim, o gözle baktığımız pek çok iç hainlerin de, başka dinlerin hesabına bizim dinimizi bölmek için göbek çatlattıklarını da artık görmenin zamanının gelip de geçmekte olduğunu düşünüyorum...
Selam ve saygılar...
Serhat BİNGÖL
Alıntı olarak aktardığınız güzel yazıya ve harika yorumunuza çok teşekkür ederim.
Evet, dostum. Yorumunuzda da belirtiğiniz gibi İslam toplumları yüz yıllarca emperyalist güçlerin fiziki ve kültürel saldırısına yani asimilasyonuna maruz kalmıştır. Bunun sonucu olarak da Alevi, Sünni, vs çeşitli mezheplere ayrılmış kardeş toplumlar bir birine düşürülmüş, maalesef yıllarca çatıştırılıp savaştırılmışlardır. Bu günde yapılmak istenen şey aynısıdır.
Naçizane kara mizah şekliyle kaleme almaya çalıştığım esprili yazımda da kısmen bunu vurgulamaya çalıştım.
İŞİD gibi vesaire örgütler yüz yıllarca ekonomik kaynakları sömürülmüş cahil bırakılmış ve geçmişte olduğu gibi bu gün de Siyonist ve emperyalist ülkelerin güdümünde olan zavallı ve çaresiz insanlardır.
Peki, İslam toplumları mezhep ayırt etmeksizin birbirinin kardeşi olduğunun gerçeğini kavrayıp ortak bir bilinç geliştirip siyasi anlamda da bir güç oluştura bilirler mi? kısa vadede pek mümkün gözükmese de emin olun hiç de zor değil. Bunun için öncelikle bizler yani hangi etnik kökenden gelirsek gelelim, hangi mezhepten olursak olalım. Bu ülkede yaşayan ve bu kadim toprakların binlerce yıllık medeniyetinden beslenmiş, bizlerin mutlak suretle dini ve kültürel değerlerimize sahip çıkmamızla mümkün olur.
Ozanlarımıza, türkülerimize, semahımıza, Camilerimize Cem evlerimize vesaire kültürümüz adına neyimiz varsa mutlaka ama mutlaka sahip çıkmalıyız. Bunu içinde öncelikle cumhuriyetin öncesi ve sonrasıyla yüzleşmeliyiz demokrasi kültürümüzü insan hakları bilincimizi geliştirip insan haklarını yasalarla koruma altına almalıyız. Gerisi çok kolay niye çok kolay çünkü biz zaten aynı dinin mensuplarıyız ve kardeşiz.
Yok, eğer halen inkar ve ret politikalarını sürdürmeye devam edersek yerimizde sayar dururuz. Örneğin; benim ülkemde alevi bir kardeşim alevi olduğunu gizliyorsa üstelikte bu ülkenin öz evladıyken, bu demokrasi adına utanılacak bir şeydir ve bizim büyük bir ayıbımızdır. Bu örnekleri Alevilerin dışında da çoğaltmak mümkündür.
Sonuçta İslam dinin aydınlıkçı öğretilerini hayatınıza aktarıp. Hangi mezhepten olursak olalım yüce İslam dininin onurlu bir mensubu olarak bunun haklı gururunu ve keyfini yaşama bilincine ulaşmalıyız. Buda bizim doğal hakkımızdır.
Belki biraz konunu dışına çıktık ama gördünüz gibi bende çok doluyum..:)
Son olarak, dünyanın en fakir Müslüman toplulukları en zengin Hristiyan toplumlarından daha şereflidir. Çünkü Hristiyan toplumları ciddi bir kültürel erozyon yaşıyorlar. Örneğin; dünyada tüketilen her nevi uyuşturucunun % 83 gibi bir oranla Hristiyan toplumları tüketiyor. Psikoloji ilaçlarında da durum aşağı yukarı aynı, eşcinsellik almış başını gitmiş, neredeyse adamlarda sağlıklı erkek yok. Türlü sapıklıkları da cabası, kısacası ahlakları bitmiş vicdanları kalmamıştır.
Adamların geliştirdikleri demokrasi kültürünü ve insan hakları gibi kavramları kendimize örnek alalım ama o kadar. Ha bu arada unutmadan Hristiyanların geliştirdikleri demokrasi menişeyli medeniyetlerini bizlerden almışlardır.Yani Anadolu İslam medeniyetlerinden.Buda düşündürücü bir durum!?
Siyonizm’in yüz yılardır Hristiyan toplumlarına yaptıklarını şimdi de başta ülkemiz olmak üzere Müslüman toplumlarına yapmak istiyorlar. Çok uyanık olmalıyız.
Söylenecek çok şey var ama bu yorum köşesinden paylaşmak kolay olmuyor maalesef.
Yeni yılın size ve ailenize sağlık, huzur, bolluk ve bereket getirmesi dileğimle.
Yeni yılınızı gönülden kutlar,
En içten saygı ve sevgilerimi sunarım.
E oldu mu şimdi ya..Yeni Yıl akşamlarını çok seven biri olarak Noel Baba nın yıllardır alıştığımız o sevimli iyilik sever görüntüsünün yerine bu ürkütücü fotoğrafı görünce yeni yıl hayal ve umutlarım bir anda yıkıldı!
Neyse ben yine de her şeyin tüm insanlık alemine yakışır bir biçimde gelişmesini diliyorum canı gönülden.
Ömrünüze kaleminize gönlünüze bereket..
Serhat BİNGÖL
Latife yaptığınızı biliyorum ama bu Noel meselesi gerçekten kendi içinde önemli bir konu.
Birkaç yıl önce bir gazetenin, aktüel haberlere yer verdiği pazar ekinde resimli ve ilginç bir habere rastlamıştım. Haber şöyleydi: İngiltere de bir günlüğüne yetişkin insanların katıldığı kütüphanelerde okuma etkinliği düzenlenmiş. Kütüphane de kadınlı, erkekli onlarca kitap okuyan(!) insanların hepsinin kafasında Noel babanın taktığı kırmızı kukuletalı şapka vardı. Etkinliği ilginç kılan da kafalarında kukuleta olan insanların Üzerlerinde giysi adına hiçbir şeyin olmamasıydı. Yani affedersiniz hepsi anadan üryan oturmuş kitap okuyorlar (!) Şimdi böyle bir haberin yayınlanmasının vermek istediği mesaj yani bilinçaltına işlemeye çalıştığı şey, şuydu; ‘’Müstehcenlik medeniyettir’’Ya da ‘’sapkınlık bir kültürdür’’ evet bu anlama gelecek aslında hiçbir haber değeri olmayan hayasızlığı bir marifetmiş sinsice anlatmaya çalışan ahlaksızca ve bilinçli yapılmış bir haber. Yani aklı başın da olan Hristiyan bile tepki göstereceği türden!?
‘’Kayanın üzerine bir kova su döküldüğünde o su kayanın üzerinden akar gider ama aynı su kısa aralıklarla aynı kayanın üzerine damla damla akıtıldığında o kayayı deler. İşte bu fizik kuralından, hareketle ülkemizde yapılmak istenen şeyde yavaş ve sinsice bu tür haber ve diğer algı yönetim teknikleriyle Müslüman Türk milletini örf adetlerinden uzaklaştırmak. Manevi birlik ve beraberliğini koparmak ve tabi ki, nesilleri çürütmek, başarılı oldular mı? Sanırım kısmen başarılı oldular.
Devrim hocam, kendi kültüründen ve dininden utanan gayet ciddi bir şekilde ülkemizde niye çıplaklar kampı yok diyen bunu kendine dert edinen ve kuş kadar beyniyle çıplaklar kampının medeni toplum olmanın göstergesi olduğunu savunan insanları tanıdım. Hem de önemli mevki ve makamda görev yapmış sözde sosyal statüsü yüksek olan insanlardı.
Yeni yılın gelişinin sevincini ve keyfin yaşayalım tabi ama bizlere yakışır şekilde.
Yeni yılın size ve ailenize sağlık, huzur, bolluk ve bereket getirmesi dileğimle.
Yeni yılınızı gönülden kutlar,
En içten saygı ve sevgilerimi sunarım.
DEVRİM DENİZERİ
Zaman ayırıp yorumumu en güzel ve yaralı bir şekilde yanıtladığınız için çok teşekkür ederim.
Deneyimlerinin görüp inanıp yazdıklarının düşünce ve duygularının ‘kara güldür’ de olsa böylesine etkileyici bir biçimde işlemen son derece faydalı Ve bu fevkalade önemli ciddi ve oturup defalarca sorgulanması gereken çok bir acı gerçek. Lakin asırlardan bu yana değişen hiçbir olumlu ilerleme olmadığı gibi insanlık alemi son nefesini vermek üzere..
Neredeyse çocukluğumdan bu güne değin dünyanın öteki ucunda da olsa hep insan aradım insanı düşündüm kendimi değil..Ancak küçücük bir umut bile kalmadı içimde artık ki tahminlerimde hiç yanıltmamıştır duygularım beni..Aramızda içi canavar dışı imrenilesi insan! görünümünde kimler yok ki..
Defterde iyi tanıdığım eski bir üyenin son derece riyakar ve tehlikeli yanlarını kendisine yazdım ve uyardım. Aldığım yanıt: Bana bir daha yazma! Yoksa “beni rahatsız ediyor “diye seni savcılığa şikayet ederim ve bu dilekçemi de bütün siteler de yayınlarım! Oldu. Bu üye hala gece gündüz sitede az buçuk da olsa itibar görüyor az da olsa insan karakterini algılayamayan ya da önemsemeyenlercearca..
Ben de içim kan ağlasa da hayatı ’ti’ ye almaya çalışıyorum ara sıra..
Sevgi ve esenlik dileklerimle.
Harika bir noelişko babişko yermesiydi... Yeni yılda sağlık esenlik dilemekle noel kutlamış olmuyoruz değil mi? Vallaha bu tedirginliği çeker oldum. Dostlara yeni yılda mutluluk, sağlık diliyorum. Sağlıcakla... bu arada epeydir yapmadığım bir şeyi daha yapıp "gönlümün kırmızı kurdelesini" verdim bu yazıya on puanı tıklayarak... Selam ve saygılar...
Kemnur tarafından 12/31/2015 9:17:38 PM zamanında düzenlenmiştir.
Serhat BİNGÖL
Öncelikle tüm samimiyetimle söylemek isterim ki sizin gibi bir USTA kalemin beğenisini kazanmak, acizane benim gibi bir şeyler karalamaya çalışan biri için büyük onurdur.
Hocam, Noel konusu geçekten mecrasından çıkarıldı. Yeni bir senenin gelişini kutlamakla Hristiyanların dini geleneklerini kutlamak farlı şeylerdir. Dini vecibelerimizi o veya bu şekilde ödün vererek yerine getirebiliriz. Rabbimizle bizim aramızda ki bir konudur.
Ama Müslümanlığımızdan ödün vermemeliyiz diye düşünüyorum. Kaldı ki Hristiyanların kültürel manada yaşayışlarını bakıldığında özellikle de ülkemiz Müslümanlarının kesip attığı tırnak bile olamazlar.
Ancak siyasal manada demokrasi kültürlerine, tabi ki insan haklarını yasalarla koruma altına almalarına ve gelir dağılımlarında ki adalete müthiş saygı duyuyorum ama o kadar. Fakat enteresan olanı Noel kutlama konusunda kendilerini yerlere atanlar ille de kutlama yapacağım deyip üstünü başını parçalayanlar Nedense bu konuları hep görmezden gelirler.!?
Yeni yılın size ve ailenize sağlık, huzur, bolluk ve bereket getirmesi dileğimle.
Yeni yılınızı gönülden kutlar,
En içten saygı ve sevgilerimi sunarım.
Serhat BİNGÖL
Varlığınıza ve ilginize çok teşekkür ederim.
Yeni yılın size ve ailenize sağlık, huzur, bolluk ve bereket getirmesi dileğimle.
Yeni yılınızı gönülden kutlar,
En içten saygı ve sevgilerimle ellerinizden öperim.
Yazıda bazı beğenmediğim yerler dışında, günün değil yılın yazısı ilan ediyorum (yorumlara cevaplarınız için de ayrıca tebrikler)
Amacına ulaşmış bir yazı, tebrikler kardeş:)
Ayrıca doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar, zira işlerine gelmiyor... Yazık Allah akıl fikir ihsan etsin cümlemize...
Serhat BİNGÖL
Yazının içerisinde beğenmediğiniz yerlerin olması konusunda ki eleştiriniz de çok haklısınız. Konunun içeriğin den kaynakla o kısımların vurgulayıcı olması gerekiyordu. Bu nedenle hoşgörünüze sığınıyorum.
Yorumunuza ve ilginize çok teşekkür ederim.
Yeni yılın size ve ailenize sağlık, huzur, bolluk ve bereket getirmesi dileğimle.
Yeni yılınızı gönülden kutlarım,
Saygı ve sevgilerimle.
Değerli kardeşim, yazıya akla gelebilecek yorumlar ve karşı-yorumlar yapılmış...
Ben sadece yeni yılda sağlık, mutluluk ve şans diliyorum sana...
Sevgi, saygı ve selamlarımla...
Serhat BİNGÖL
Dediğiniz gibi sevgili sayfa dostlarım eleştirileriyle beğenileriyle yazıma katkı sundular sağ olsunlar.
Sizinde varlığınızla da sayfam bütünlenmiş oldu. Çok teşekkür ederim.
Çok değerli dostum.Yeni yılın size ve ailenize sağlık, huzur, bolluk ve bereket getirmesi dileğimle.
Yeni yılınızı gönülden kutlarım,
Saygı ve sevgilerimle.
Güzel bir yeni yıl yazısı olmuş.
Acaba diyorum,
bir çam sopası da biz hazır etsek mi yılbaşı için?
Ne olur, ne olmaz...
Bakarsın bizim eve de uğrayası gelir Noel'in.
Şaka bir yana,
inanışlarımıza uygun olmasa da,
gerek televizyonlardaki eğlence bolluğu, gerekse ertesi günün tatil olması nedeni ile,
biz de normalden daha eğlenceli geçiriyoruz o geceyi.
Bir yerlerde, zamanın bir noktasında, aklımıza ve gönlümüze yerleştirmeyi başarmış birileri yılbaşı eğlencelerini.
İyi mi olmuş, kötü mü?
Kendini bilen adam,
neyi, nasıl kutlayacağını da iyi bilir diyorum.
Yeni yıl, güzellikler getirir inşallah diyorum hayatımıza.
Serhat BİNGÖL
Çam dan sopayı hazır etmek için Noel’in gelmesini beklemeye gerek yok. Memlekette öyle Noel babalar var ki, gerçeği yanın da çırak kalır.
Hocam dediğiniz gibi yeni bir senenin gelişini şuurlu bir Müslüman nasıl kutlayacağını iyi bilir.
Yeni yılın size ve ailenize sağlık, huzur, bolluk ve bereket getirmesi dileğimle.
Unutmadan Poyraz efendinin de yeni yılını kutlar tombiş yanaklarından kocaman öperim.
Yorumunuzu ve güzel sözlerinizi hiç eksik etmediğiniz ilginize çok teşekkür eder,
Yeni yılınızı gönülden kutlarım.
Saygı ve sevgilerimle.
Sayın Serhat' Öncelikle Mutlu sabahalar diliyorum ;
Aslında konu ne Noel ne Yılbaşı 'İnsanlar hakketen artık çok hoş görüsüz ve sabırsız saldırgan olmuşlar bir birbirlerine karşı ..bu çok üzücü bir durum bu;
Hiç kimse parmağını gözüne sokmaz elbette ' Konumuza gelince 'yıllarca evveldi bir yaz tatilinde Ramazan ayı idi ve 'İtalyan konuklarımız vardı evimizde, inanın 'onlar tüm ısrarlarımıza rağmen saatlerce iftarf vakttini beklediler su dahi içmeden .bu onlarının inancından kaynaklanan bir durum olduğunu zannetmiyorum, sadece bizim' ibadetimize bir saygının göstergesiydi ve ezan okunduğunda bizlere bakıp ellerini yüzlerine amin 'deyip sürmeleri de ayrı bir saygı ifadesi idi tabi.. 'ha bu demek değilki onlar bize saygı gösterdi bizde hadi b çıkıp Noel kutlayalım 'yada çılığınlar gibi kiliseye gidip ayin yapalım..veya İçelim coşalım .. vs.vs.. Sadece İnsanların Kendilerini nerede görmek istiyorlarise o şeklide davranmaları gerekir rdiye düşünüyorum. bu ilkali birilerini taşlmak suçlamak yerine yada hiç yapmıyorsak saygı göstererek unutmayalınki barışın ve hoş görünün tek çıkar yolu sevmektir ve kucaklamaktır tüm evreni ..
bu da benim bakış açım .. heraim iyiniyet diyorum :) uzaktan bakınca fena bişe ama.. :)
emeğinize sağılık mutlu yıllar dilerim ..sevgi ve saygılarım ile..
Serhat BİNGÖL
Elbette kimsenin Noel ile veya yılbaşı ile ilgili bir sorunu yok peki nereye kadar? Noel bizim kutsalımız değildir, denildiğinde vay sen yobazsın o zaman çıkışlarına kadar. işte o an itibariyle işler değişiyor.
Gülsen hanım, benim çocukluğum yaşadığım semt itibariyle Hristiyan ve az sayıda da olsa Musevilerin arasında geçti. Hatta benden yirmi küsur yaş büyük Hristiyan bir ağabeyimizle beş yıl kadar ortaklıkta yaptım. (ani vefatı sonrasında maalesef ortaklığımız son buldu.) Ne onun dini ile nede onun benim dinim ile ilgili saygıdan başka, organik veya in organik bir bağımız olmadı. Neticede çıkar amaçlı bir ortaklıktı. Elbette saygı çerçevesin de ilişkiler sürdürülmeliydi ancak suyunu çıkarmadan. Böyle olduğu sürece mesele yok.
Özetle kendi değerimiz olan yüce İslam dininin ve Müslüman olmanın kıymetini bilelim.
Yeni yılın size ve ailenize sağlık, huzur, bolluk ve bereket getirmesi dileğimle.
Yeni yılınızı gönülden kutlarım.
Saygı ve sevgilerimle.
Serhat BİNGÖL
Kara mizah şekliyle kaleme aldığım yazımı beğenmenize ve size tebessüm ettirmesine çok sevindim.
Evet, gerçekten çok derin ve kapsamlı düşünmemiz gereken bir süreci yaşıyoruz.
Yeni yılın size ve ailenize sağlık, huzur, bolluk ve bereket getirmesi dileğimle.
Çok değerli kardeşim. Yeni yılınızı gönülden kutlarım,
Saygı ve sevgilerimle.
Serhat bey öncelikle günaydınlar... güzel bir gün diliyorum.
Siz, şimdiki zaman boyutunda Türkiye'de ki Noel baba temsilcisi olan "saint" bilmem kim ehl-i arkadaşların ülke sosyo-politiğinde bu kadar yerinin dar olduğunu gerçekten sanıyor musunuz acaba?
Ülke ekonomi-politiği demiyorum bakın, sosyo-politik had ve hudut bilirlikleri anlamında diyorum?!
Mesela Fener Rum Ortodoks Patrikanesi'nin, Sümela Manastırı'nın, Van Akdamar Ermeni Kilisesi'nin, hatta Kayseri Ermeni Kilisesi gibi bir yerde dahi bu sorum geçerli bir hal almıştır !?
Müslüman iddialı arkadaşların bir tane ekolünün, fırkasının, tarik ve cemaatinin bunlardan kan kardeş olmayanını veya fonlanmayanını biliyor musunuz, sonra?
En bilineni dinler arası diyalogtur ki; tüm islamik oluşumların kapış kapış elinde kalıyor.
İbrahimi dinler, medeniyetler ittifakı, dinlerin kardeşliği bahçesi filan feşmekan işte...
Yani varsa ve lütfen bana yazmanızı rica ediyorum.
Emin olun ben dahi o ekole mensubiyeti düşünebilirim. :)
Dahi sözcüğünü lütfen yanlış anlamayınız, ben kadar laik ve cumhuriyetçi ve 1923 milli demokratik devrimcisi ve mukayesel bağlaç anlamında kullanıyorum, diğer anlamlardan çok uzağım diyebiliyorum.
Sevgili arkadaşım, bakın şimdi.. iki birine zıt, farkta ve çelişik şey aynı anda yükselmezler, yükseliyorsa orada öz ve görüntü sorunsallığı ve uyuşmazlığı vardır.
Bilimsel, tarihsel ve toplumsal yasalar vardır. Müspet ve menfi bilim gibi bir ayrım burada geçmiyor demek istiyorum.
Zıtların birliği gibi... ama çelişkilerin birliği gibi değil, anlaşılır olmayı denemiş oluyorum.
Bilim yapılabilir ortamdasınız diyebiliyorum.
Hayret, tepki, şaşırma fakülteleriniz insan tanımında ise olması gereken budur...
İç çelişkilerin yakıcılığı ve sapmasının, eni sonu bu yapıyı yıkacağı elzemdir diyebiliyorum.
Yükselen değeri, yükselen blok gibi okuyabilir miyim peki, evet okuyabilirim; incelediğimde hiç bir sakıncası var gibi görünmüyor.
Zaman, mekan ve eylem veya eylemli özne babında tarih, ülke ve doktrin eşitlemesi yapmakta da bir sakıncası olmuyor.
Ülkede ve dünyada kumarhane kapital liberasyon, dinler ve post modern gericilik yükselen blokturlar.. tarihsel bloklar gibi anlayabilirsiniz.
Zaten yeni ortaçağ da siyam üçüzleri olan tarihsel blok belirleyeni muhteşem(!)lerin de ideolojilerini hep Marks ve Lenin'den ya da Rosa'dan aşırdıkları minik postülalarla ve başına "neo" eki getirerek idame ettirdiklerini görüyorum.
En büyük intihalistler (plagiarism) siyam üçüzleridirler, diyebiliyorum.
Bunu hiç bir şeyden anlamasanız bile, dördüncü kuşak savaşlara bakarak rahatlıkla anlayabilirsiniz.
Herşey din temeline göre prematüre, kategorize ve restore haliyledir.
Şimdilik bu kadar.. anlaşılır olmak için en son ortak bölenimize kadar sade bir siyasi- entelektüel dil tutturma tercihiyle yazmaya çalıştım...
Demem şudur ki, yani bu sefer sizinle iltişim kurabilip, en anlaşılamayan halimize anlaşılırlık kazandıracağız, inşallah :))
Esenlikler dilerim.
Göktürkmen tarafından 12/31/2015 12:08:07 PM zamanında düzenlenmiştir.
Serhat BİNGÖL
Bu günün dünyasında sekülerizm’in etkisi altına girmiş din anlayışının sosyo-politik uygulamalardan etkilenmemesi mümkün değil elbet. Zaten sorunun ana kaynağı da bu.(dinler ve medeniyetler ittifakı gibi)
İslam inancının bu yapılarca dezenformasyona uğratıldığı inkar edilemez bir gerçek. Hristiyan inancının çeşitliliği kendi içinde ki bir sorundur. Bu sıkıntılı sürece rağmen kiliselerinde istedikleri ritüellerini sürdürebilirler. En azından kendi adıma söyleye bilirim ki, benim için sorun değil. Sorun nerede başlıyor bu ritüellerine siyasal bir boyut kazandırmaları ve emperyalist anlayışlarının bir aracı olarak kullanmalarıdır. (laik cumhuriyet kavramı gibi)
İslam dinin aydınlıkçı öğretilerini hayatınıza encekte edebilirsiniz. Kaldı ki hangi mezhepten olursanız olun yüce İslam dininin onurlu bir mensubusunuz zaten. Dolayısıyla bunun da haklı gururunu ve keyfini yaşayabilir siniz? Bunun için de çok fazla düşünmenize gerek yok:))
Her şey bir yana bu konuları nasip olur da bir gün bir araya gelirsek kapsamlı bir şekilde konuşuruz. Yorum köşesinden zor oluyor.
Yeni yılın size ve ailenize sağlık, huzur, bolluk ve bereket getirmesi dileğimle.
Yeni yılınızı kutlarım.
Saygı sevgilerimle.
Göktürkmen
Edilgen ve etkenin aynileşemsini ayrıştırımına özellikle gerek duyuluyor.
Bunu, hem yerel egemenler ve hem de küresel hegemonia anlamı ayrıştırımında yazmış oluyorum.
Saygılar.
Serhat BİNGÖL
Yorumunda çok doğru konulara değişmişsin. Aslında İslam dini ile problemleri olan insanları da anlamak lazım. Çünkü on yıllarca İslami değerler ve figürler çarpıtılarak ve hatta korkutularak insanlara aktarıldı. Örneğin Müslüman din adamları yazılı ve görsel anlamda çirkin ağzından salyalar akan sapık bir kişilik şekliyle resmedildi. Oluşturulan bu tip olumsuz tasvirlerle insanların bilinçaltına Müslümanların kötü insanlar olduğu işlendi. Kim tarafından? Siyonist yapılar tarafından. Kime? Müslümanlara. Öyle bir hale getirildi ki toplum, Annesi, babası Müslüman, öz ve öz Müslüman olan insanlar şuursuzca Noeli kutlar kiliselere gider oldu. Niye oğlum kiliseye gidiyorsun diye sorsan; efendim dinler arasında kardeşlik için. Peki, senin kandil gecelerinden birinde ailece camiye gelip Kuran dinleyen bir Hristiyan gördün mü? Cevap yok.
Demişsin ya, gerçek Hristiyanlar yılbaşına karşı. Mutlak anlamda karşı olmasalar bile bizde ki kadar olayları abartmıyorlar ya da başka bir ifadeyle Noel baba figürünü de diğer Hristiyanlığı sembol ize eden argümanları kullanmıyorlar. Bunun en temel nedeni onların da Hristiyanlığın içi boşaltılmış dejenere edilmiş bir din olduğunu bal gibi biliyor olmalarıdır.
Dostum gözlerimle gördüm Hristiyan rahibelerin insan sirkülasyon’un olduğu caddelerde küçük el ilanları dağıtıp bir yandan da gelip geçen insanlara kiliseye gelin İsa'nın evine gelin günah dan kaçının diye yalvarmalarına tanık oldum.
Fakat maalesef bizim insanımız tuzluğu eline alıp onlardan önce koşuyor Hristiyan'ın bir çıkarsa da bi’kıt ısırsam diye. İşin en acı tarafı da adamların şaşkınlık ve alaycılık içerisinde bu insanlarımıza kıs kıs gülmesi.
Yeni yılın sana ve ailene sağlık, huzur, bolluk ve bereket getirmesi dileğimle.
Yeni yılını kutlarım.
Saygı sevgilerimle.
şimdi bu yazıya göre hiçbir müslümanında yurt dışına çıkmaması gerek... eee onların kültürü dinide onlara.
ayrıca aslında yazıda müslümanlara hakaret var ne demek uzaylı bile şey etmiş yada turist insan döven gibi göstermek. ben kendimi önüne geleni şey eden yada eline sopa alıp her müslüman olmayanı döven biri olarak görmüyorum malesef. islam zorlama değil iman dinidir dilden önce yürekte tastik gerekir. eee tabi barış gelini yada rizedeki italyan turist olayları.
peygamber karikatürü özgürlük değildir elbet ama bu tip kültür din aşşağılama tarzı yazılarda pek özgürlüğe girmez.
kaş yaparken göz çıkarıp ne halde anlatmışsın ülkeyi.
yahu kardeşim bırakın kim neyi isterse kutlasın o adam noel yada yılbaşı ( farklı şeyler) kutlayınca sana günah yazılmıyor. üstelik sen onları böyle olayları yaptı diye kınarsan sana günah yazılıyor. kimse kimseden üstün değil.
yazıyı baştan yaz bence
Serhat BİNGÖL
Yorumun ilk satırın da söylediğin söze aynen katılıyorum onların kültürü ve dini onlara bizim dinimiz ve kültürümüz bize. Bunu yurt dışına çıkmakla ne alakası var. Yurt dışına çıkmanın ön koşulu o ülkelerin dinine veya kültürüne geçmek midir?
Hangi dine mensup olduğunuzu bilmiyorum ama yazdığınız bu eleştirel yazıyla beni eze bileceğinizi sanıyorsanız emin olun çok yanılıyorsunuz.
Çünkü benim mensubu olduğum İslam dini ile veya Müslümanlarla ilgili bir kompleksim yok.
Bu yazı bir kara mizah yazısıdır. Kara mizah olunca elbette ki yazının niceliğini görmeksizin niteliğine eleştiri yapılması gayet doğaldır. Dikkat ederseniz burada açık bir aşağılama var. Kime? Ne Müslümanlara ne Hristiyanlar nede başka bir dine peki kime? kendi kültürüne ve dinine sahip çıkmayanlara.
Şimdi gelelim sizin eleştirinize de haklı olup olmadığınıza. Bu sayfalarda yüce İslam dini başta olmak üzere Müslümanlar aşağılanırken benim yazımı eleştirmeniz enteresan.
öyle ki karşılaştığımız aşağılamalar yenilir yutulur türden değildi. Sanki sanırsınız Müslümanlar camiden çıkınca doğru zina etmeye içki içmeye vs günahları işlemeye gidiyor. Bir kere böyle bir şey yok. Bu açık bir şekilde din bazın da provokasyondur.
Bu ülkede resmen her yılbaşı öncesi Hristiyan misyonerlerce sokarlar da alenen İncil dağıtılıyor. Ve çeşitli etkinliklerle Hristiyanlığı yaymak adına misyonerlik çalışması sürdürülüyor. Noel baba da bu etkinliklerinde kullandıkları önemli bir figür peki Noel baba kimdir? Hristiyan dünyasın da ki masalsı bir din adamı. Böyle bir figürü %98 Müslüman olan bir ülkede niye öne çıkarılır. Ya da tersinden okuyalım neden yeni yıl olgusu Müslümanların masal kahramanları üzerinden yürütülmez. Pek ala da yürütülebilir. Demek ki olay yılbaşı, yani yeni bir senenin kutlanması olayı değil.
Bir Müslüman yeni senenin gelişini Müslüman gibi kutlamalı.
Yeni yılın ülkemize ve milletimize barış ve huzur getirmesini umut eder. Sizin ve ailenizin sağlık mutluluk içerisinde bereketli bir yeni yıl geçirmenizi dilerim.
Saygı sevgilerimle.
.......Yeni Yıl üzerine yazılmış okunası nitelikte değerli bir yazı okudum sayfanızda. Özellikle Trakya ivesine
olan hakimiyetiniz takdire değerdi doğrusu. Kutluyor ve yeni yılın ülkemize ve dünyaya; barış, sağlık, mutluluk ve huzur getirmesini diliyorum. Sağlıkla ve mutlulukla kalın.
Serhat BİNGÖL
Dorusu şive üzerinden yazı kaleme almak hele de mensubu olmadığınız bir şiveyi yapmak oldukça zor tam olmadı belki ama bu şekliyle de beğenmenize sevindim.
Yazımda yeni yıl üzerinden Noel kutlamalarına dönük yapılan çağrılara bir tepki olar Noel baba figürünü mizahi bir dil kullanarak algı oluşturmaya çalıştım umarım vermek istediğim mesajı vermişimdir.
Yorumunuza ilginize çok teşekkür ederim.
Yeni yılın ülkemize ve milletimize barış ve huzur getirmesini umut eder. Sizin ve ailenizin sağlık mutluluk içerisinde bereketli bir yeni yıl geçirmenizi dilerim.
Saygı sevgilerimle.
Serhat BİNGÖL
Ülkemizde bilerek ve planlı bir şekilde İslam karşıtlığı geliştiriliyor. Ve alenen Hristiyan misyonerliği yürütülüyor. Noel baba figürü de bunlardan biri yani çok sinsice Türk milletinden Müslümanlık olgusu yok edilmeye çalışılıyor. Bu konuda başarılı oluyorlar mı? Kendi dinini aşağılayan şuursuz insanları gördüğümde doğrusu kısmen de başarılı olduklarını üzülerek görüyorum. Neymiş Müslümanlar da Noeli kutlaya bilirmiş efendim ne sakıncası varmış ya sabır.
Naçizane bende bu duruma tepki olarak bu mizahi yazıyı kaleme aldım.
Yorumunuza ilginize çok teşekkür ederim.
Yeni yılın ülkemize ve milletimize barış ve huzur getirmesini umut eder. Sizin ve ailenizin sağlık mutluluk içerisinde bereketli bir yeni yıl geçirmenizi dilerim.
Yeni yılınızı kutlu olsun.
Saygı sevgilerimle.