- 774 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Arayan ve Aranan
Görünen her zerre havada ve ya çölde
O da delidir bizimki gibi bulunduğu yerde
Zerre dolaşır mutlu olursa da üzgün de
Koşulsuz kendi güneşinin çevresinde
“Mevlana”
هر ذره که در هوا و در هامونست
نیکو نگرش که همچو ما مجنونست
هر ذره اگر خوش است اگر محزونست
سرگشته خورشید خوش بیچونست
"مولانا"
Evrendeki bütün varlıkların arasında bir bağ olduğuna inanıyorum. Etrafımızda bulunan her şey çeşitli bağların aracığıyla diğeriyle ilişkidedir ve genelde bu bağlar bizim için görünmez durumdalar. Bahsettiğim bu bağlantılar atom içerisindeki incecik proton ve elektron arasında da bulunur, kainattaki kocaman gezegenler ve yıldızların arsında da.
Farkında olmasak bile dünyanın diğer köşesinde baş veren olay bizim hayatımızı etkiliyor.
Afrika ormanlarında bir kelebeğin ölümüyle Asya’daki tsunaminin arsında bir ilişki var mıdır acaba? Ben böyle bir ilişkinin var olduğuna inanıyorum.
Buradaki bahsetmek istediğim konu ilk önce hayatımızda her şeyin arasında bağlantılar olduğunu göstermek ve sonra bu bağların sayesinde dünyadaki olayların birbirlerinin üzerinde bıraktığı etkilerdir.
Söz konusu olan bağlantılar bazen bizim tanımadığımız bir gücün tarafından takviye ediliyorlar. Buna örnek olarak çoğumuzun duyduğu şöyle bir gerçek hikayeden de bahsedebiliriz:
Bir anne savaşta olan oğlunun yaralanması ve ya ölümünden aniden yüreğinin titremesi ve ya oğlu kötü bir olayı yaşarken annesinin aniden onu düşünmesi ve tedirgin olmasıdır.
Böyle bir olayları görüp duyduğumda etrafımızdaki her şeyin ve herkesin arasında var olan telepatik bağa inancım daha da artıyor.
Ayrıca yukarıdaki örnek verdiğim durumlara baktığımızda hiç tanımadığımız güçlerden dolayı bağların yoğunlaşmalarına da tanık oluruz bazen. Genelde bu gücü sevgi ve ya aşk gibi sözcüklerle adlandırıyoruz.
Eminim çoğumuz buna benzer olayları yaşamışız ve konuşmadan dokunmadan karşımızda duran ve ya hatta uzaktaki bir kişiyle içgüdüsel olarak bağlantı kurmuşuz.
Liseden bir arkadaşım vardı. Üniversiteye başlamıştım ama arkadaşlığımız hala devam ediyor sürekli birbirimizin evine gidip geliyorduk. Çoğu zaman beraber olurduk. Ağabeyi uzun süre yurt dışında yaşadıktan sonra memlekete geri döndü. Yaklaşık on beş sene yurt dışında yaşamıştı. Onun bu üzün müddetten sonra nasıl bir karaktere sahip olduğunu merak ettiğimden dolayı ziyaretine gittim.
Küçük odanın köşesinde beyaz bir kıyafet giymiş minder üstünde bağdaş kurup oturmuştu.
Odadaki hoş tütsü kokusu samimi bakışlar ve sonra el sıkışmada onun vücudundaki bulunan acayip sıcaklığın içime işlediğini yıllar geçmesine rağmen hala hatırlıyorum.
Rıza yurt dışında yaşadığı yılların çoğunu bir yoga okulunda geçirmişti. Arkadaşlığımız o andan itibaren başladı. Seneler geçtikçe hem yoga felsefesiyle tanış oldum hem de birbirimizle çok yakın olduk.
Ben de onun ki gibi vejeteryan oldum. Vejeteryanlığım yıllarca devam etti. Hatta askerlik döneminin ilk 18 ayını bile yemek tarzımı değiştirmedim. Ama askerliğimin son altı ayını savaş bölgesine sevk edildim ve oranın yaşam koşulları benim vejeteryanlık hayatıma son verdi. İran-Irak savaşı yeni bitmişti ama yine de bölge tehlikeliydi. Üstelik bizim grubun da görevi mayın tarlalarından ölen askerlerin cesetlerini bulmaktı.
Neyse artık konumuza dönelim. Rıza’yla benim aramda bulunduğu telepatik bağdan bir örnek vermek için bu konuyu açmıştım aslında.
Bir gün beni aradı ve görüşmemizi istedi. Akşamı şehir merkezinde buluştuk. Biraz konuştuktan sonra “senden bir şey isteyecektim ama” diye, konuşmamızı sürdürdü.
Rıza istediği şeyi söylemeden benim ağzımdan “Ee. Yüz bin para mı istiyorsun?”
Bu güne kadar ona söylediğim sözün benim ağzıma nereden koyulduğunu bile anlamamışımdır.
Hatta benden isteyeceği borcun ne kadar olduğunu bile söylemiştim.
Kesinlikle hepimizin günlük hayatı böyle bir içgüdüsel bağlantılarla doludur ama çoğu zaman onların farkında olmuyoruz. Peki ne zaman onları fark ediyoruz?
Benim düşündüğüme göre bir kişiyle karşısındakinin arasında var olan bağ yoğunlaştığı ve güçlendiği zaman hissedilir.
İşte o bağı güçlendiren şeyin adı aşk ve ya güçlü bir istektir.
İsteğimize ve amacımıza ulaşmamız onu ne kadar sevdiğimize bağlıdır.
Onun için yüreğimizi gerçek bir sevgiyle besliyor muyuz acaba?
Arayan biri gerçekten aradığı şeye ulaşmak istiyorsa bunun için derin bir istek gerekiyor. Arayanın içinde bulunan aşkın değeri arananla onun arasında kurulan bağın ne kadar güçlü ve zayıf olduğunu belirler. İkisi arasında güçlü bir bağ bulunmuyorsa eğer onların birbirlerine ulaşmaları imkansızdır.
Muhammed Ahmedizade
YORUMLAR
Her zamanki gibi yine anlamlı bir makale okudum kaleminizden. Tebrik ve teşekkür ederim.
Ben de, ''empati, sempati, sevgi, aşk, uzaktan bir değerinin hislerini algılama'' vb. bu görülmeyen, elle tutlamayan, ölçülerle saptanamayan güçlerin, daha doğrusu enejilerin varlığına kesinlikle inanıyorum.
Sanırım, dünyada ve uzayda hiçbir varlık yoktur ki; birbiriyle -şöyle veya böyle- hehangi bir diğer varlıkla ilişki içinde olmasın.
Uzay, belirli bir sabit düzen içinde olduğuna göre, bu dengeyi ayakta tutabilmek için alemdeki tüm varlıklarla çeşitli şekilde bağlantısı olmasından ileri gelir, öğrendiklerime göre.
Zaten yerküre için bunu söylemek çok daha kolay olsa gerek.
Aslında konu dışı, ama doğanın varlığı ve etkileri açısından edindiğim bir bilgiyi müsadenizle aktarmak istiyorum:
Bilimsel ''Geo'' dergisinde, dünyaca tanınmış bir iklim uzmanının bilimsel araştırmalarına göre, Afrika'nın sahra çölü ve bu çölün kum taneciklerini Atlas okyanusu üzerinden batıya esen rügazları olmasa, Amazon ormanları birkaç yıl içinden kuruyup gidecek.
Keza; bu kum taneciklerinde inanılmaz derecede milyonlarca yıl yaşayabilen bitki tohumları, elvan türden minaraller mevcut. Bunlar Amazonlar üzerinde yağmurla beraber yeryüzüne, yani Amazon karaormalarına iniyor ve oradaki tüm bitkilere ve dolayısıyla tüm canlılara hayat kaynağı oluyor. Zira; güneş görmeyen karaorman toprağı ağaçların ve diğer bitkilerin sürekli besin harcamaları ile çoraklaşıyor. Bu çöl kumundaki mineraller toprağa her yıl beslenme olanapı veren gübre oluyor. Böylelikle; tüm dünya iklimini etkileyen Amazon ormanları da binlerce yıldan buyana yaşamını sürdürmeye devam ediyor.
Nereden nereye geldik....
Elbette insanlar arasında da gerek maddesel gerekse manevi bir bağ olsa gerek.
Sizin verdiğiniz örnek apaçık bir tanısı.
Ben de benzeri birkaç olay yaşadım.
Rahmetli babamı uzun zaman Almanya'da tedavi ettirdim. Son olarak Ekim 1995'te onu buradan yolcu ederken, hellaşıp vedalaştık. Yaşı fazla olmamasına rağmen(67) onu bir daha göremeyeceğim içime doğdu.
Üç ay kadar sonra birgün hiç yapmadığım birşey yaptım ve farkında bile değildim.
Aslında gece telefona hiç çıkmam, daha doğrusu yanıma hiç almam; ama seyyar ev telefonunu o gün yatağın başucuna koydum, nedenini ben de bilmiyorum aslında. Olacak ya; gece 03:00 gibi telefon çaldı, daha telefonu açmadan, bir an babamın (nurlar içinde yatsın!) vefat ettiği hissi doğdu içime.
Telefonda kardeşim vardı, gerçekten de babamın vefat haberini verdi bana.
Bu da benim bir anım.
Selam ve saygılar
muhammed1347
rahmet eylesin. Babanızın vefat ettiğini içten haberdar olmanız onu ne
kadar sevdiğinizi gösteriyor. Tanrı içinizdeki bulunan o sevgiyi her zaman
korusun. yazıya ilgi göstermeniz için çok teşekkür ederim.
bir süredir yoga ile ben de ilgileniyorum. aslında tüm mistik felsefeler bana ilginç ve değerli geliyor. bir mevlana'ya sahip olduğumuz için ne kadar şanslı olduğumuz<u düşünüyorum. işin garibi bize yabancılar sevdirdi mevlana 'yı paulo coelho'nun simyacı adlı eserindeki öykünün mevlana'ya ait olduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım.
etkileyici bir yazıydı. tebrikler.
muhammed1347
Yoga güzeldi. Umarım devam edersiniz.
Sağ olun.