2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
868
Okunma

Görünen her zerre havada ve ya çölde
O da delidir bizimki gibi bulunduğu yerde
Zerre dolaşır mutlu olursa da üzgün de
Koşulsuz kendi güneşinin çevresinde
“Mevlana”
هر ذره که در هوا و در هامونست
نیکو نگرش که همچو ما مجنونست
هر ذره اگر خوش است اگر محزونست
سرگشته خورشید خوش بیچونست
"مولانا"
Evrendeki bütün varlıkların arasında bir bağ olduğuna inanıyorum. Etrafımızda bulunan her şey çeşitli bağların aracığıyla diğeriyle ilişkidedir ve genelde bu bağlar bizim için görünmez durumdalar. Bahsettiğim bu bağlantılar atom içerisindeki incecik proton ve elektron arasında da bulunur, kainattaki kocaman gezegenler ve yıldızların arsında da.
Farkında olmasak bile dünyanın diğer köşesinde baş veren olay bizim hayatımızı etkiliyor.
Afrika ormanlarında bir kelebeğin ölümüyle Asya’daki tsunaminin arsında bir ilişki var mıdır acaba? Ben böyle bir ilişkinin var olduğuna inanıyorum.
Buradaki bahsetmek istediğim konu ilk önce hayatımızda her şeyin arasında bağlantılar olduğunu göstermek ve sonra bu bağların sayesinde dünyadaki olayların birbirlerinin üzerinde bıraktığı etkilerdir.
Söz konusu olan bağlantılar bazen bizim tanımadığımız bir gücün tarafından takviye ediliyorlar. Buna örnek olarak çoğumuzun duyduğu şöyle bir gerçek hikayeden de bahsedebiliriz:
Bir anne savaşta olan oğlunun yaralanması ve ya ölümünden aniden yüreğinin titremesi ve ya oğlu kötü bir olayı yaşarken annesinin aniden onu düşünmesi ve tedirgin olmasıdır.
Böyle bir olayları görüp duyduğumda etrafımızdaki her şeyin ve herkesin arasında var olan telepatik bağa inancım daha da artıyor.
Ayrıca yukarıdaki örnek verdiğim durumlara baktığımızda hiç tanımadığımız güçlerden dolayı bağların yoğunlaşmalarına da tanık oluruz bazen. Genelde bu gücü sevgi ve ya aşk gibi sözcüklerle adlandırıyoruz.
Eminim çoğumuz buna benzer olayları yaşamışız ve konuşmadan dokunmadan karşımızda duran ve ya hatta uzaktaki bir kişiyle içgüdüsel olarak bağlantı kurmuşuz.
Liseden bir arkadaşım vardı. Üniversiteye başlamıştım ama arkadaşlığımız hala devam ediyor sürekli birbirimizin evine gidip geliyorduk. Çoğu zaman beraber olurduk. Ağabeyi uzun süre yurt dışında yaşadıktan sonra memlekete geri döndü. Yaklaşık on beş sene yurt dışında yaşamıştı. Onun bu üzün müddetten sonra nasıl bir karaktere sahip olduğunu merak ettiğimden dolayı ziyaretine gittim.
Küçük odanın köşesinde beyaz bir kıyafet giymiş minder üstünde bağdaş kurup oturmuştu.
Odadaki hoş tütsü kokusu samimi bakışlar ve sonra el sıkışmada onun vücudundaki bulunan acayip sıcaklığın içime işlediğini yıllar geçmesine rağmen hala hatırlıyorum.
Rıza yurt dışında yaşadığı yılların çoğunu bir yoga okulunda geçirmişti. Arkadaşlığımız o andan itibaren başladı. Seneler geçtikçe hem yoga felsefesiyle tanış oldum hem de birbirimizle çok yakın olduk.
Ben de onun ki gibi vejeteryan oldum. Vejeteryanlığım yıllarca devam etti. Hatta askerlik döneminin ilk 18 ayını bile yemek tarzımı değiştirmedim. Ama askerliğimin son altı ayını savaş bölgesine sevk edildim ve oranın yaşam koşulları benim vejeteryanlık hayatıma son verdi. İran-Irak savaşı yeni bitmişti ama yine de bölge tehlikeliydi. Üstelik bizim grubun da görevi mayın tarlalarından ölen askerlerin cesetlerini bulmaktı.
Neyse artık konumuza dönelim. Rıza’yla benim aramda bulunduğu telepatik bağdan bir örnek vermek için bu konuyu açmıştım aslında.
Bir gün beni aradı ve görüşmemizi istedi. Akşamı şehir merkezinde buluştuk. Biraz konuştuktan sonra “senden bir şey isteyecektim ama” diye, konuşmamızı sürdürdü.
Rıza istediği şeyi söylemeden benim ağzımdan “Ee. Yüz bin para mı istiyorsun?”
Bu güne kadar ona söylediğim sözün benim ağzıma nereden koyulduğunu bile anlamamışımdır.
Hatta benden isteyeceği borcun ne kadar olduğunu bile söylemiştim.
Kesinlikle hepimizin günlük hayatı böyle bir içgüdüsel bağlantılarla doludur ama çoğu zaman onların farkında olmuyoruz. Peki ne zaman onları fark ediyoruz?
Benim düşündüğüme göre bir kişiyle karşısındakinin arasında var olan bağ yoğunlaştığı ve güçlendiği zaman hissedilir.
İşte o bağı güçlendiren şeyin adı aşk ve ya güçlü bir istektir.
İsteğimize ve amacımıza ulaşmamız onu ne kadar sevdiğimize bağlıdır.
Onun için yüreğimizi gerçek bir sevgiyle besliyor muyuz acaba?
Arayan biri gerçekten aradığı şeye ulaşmak istiyorsa bunun için derin bir istek gerekiyor. Arayanın içinde bulunan aşkın değeri arananla onun arasında kurulan bağın ne kadar güçlü ve zayıf olduğunu belirler. İkisi arasında güçlü bir bağ bulunmuyorsa eğer onların birbirlerine ulaşmaları imkansızdır.
Muhammed Ahmedizade