- 521 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
“Vedalar hep bir el-veda şeklindedir. Dönecek bir ihtimal bile bırakmaz ardında.”
En küçük bir veda bile büyük etkiler bırakır insanda. Öyle ki bu durum herkeste aynıdır. Vedalar hep acıdır. Acı bir tat bırakır dillerde. Sözcükler anlamsızlaşır. Hikâyeler uzar. Mevzular derinleşir. Çıkmaz sokaklarla karşılaşılmış gibi çaresiz kalınır. Geriye dönmek ister insan, ancak gelinen yol bir hayli uzundur. Gönül razı olmaz geriye dönmeye, ancak başka bir çare de kalmayabiliyor insana.
Kaçmak, veda etmek değildir. Uzaklaşmaktır. Bir süreliğine de olsa unutmaya çalışma çabasıdır. Sadece sıradan ve basit bir çaba… Bunu kalıcı hale getirmek içinse önce hatırlamayı unutmalı, sonrasında zaten unutmak denilen baş belası illet gerçekleşiyor kendi kendine.
Olmasaydı ne olurdu? Niceleri tarafından terk edildik… Belki hepsi sevgili değildi. Ama bazısı vardı ki sevgiliden de öteydi. Anne gibi, Baba gibi, Evlat gibi… Vedalar yürek yakar. Her yanan yürekse birgün er ya da geç soğur ve ferahlar. Bunun tek sebebi ise hatırlamayı unutmaya başlamış olmamızdandır.
Hangi yürek bir ömür taze bir acıyla kalabilir ki, dayanır mı sanırsınız? Nereye kadar, hangi bir zamana dek? Dayanmaz Azizim, dayanmaz. Yüce Rabbimiz öylesine güzel yaratmış ki biz insanları, hiçbir acı, hiçbir yara, gün geçtikçe ilk gün ki kalmıyor. Belki de bizlerin taşıdığı en nimetten sayılabilecek özelliklerimizden biriydi bu.
Ne zaman ki duvarlar insanın üzerine gelir ve ne zaman ki her köşesi vedalar kokmaya başlar, işte o zaman gitmek için bir sebep oluşmuş demektir. Bavullar hazırlanır, özlem kokan her kıyafet birer birer yıkanır ve sonrasında biletler kesilir. Nereye gideceğinizin pek bir önemi kalmaz o zaman. Sadece uzaklaşmak istersiniz, yanan bağrınızın sancısı, canınızı acıtmasın diye. Daha fazla hatırlamamak adına… Unutmaya meyletmek uğruna onca düzeninizi terk edip gidersiniz…
Umarım vedalarınız metin adımlarla gerçekleşir. Çünkü her gidenin vedası bir el-veda şeklindedir. Madem öyle, sizde acınızı dindirmek adına, düzeninize ve bütün sevdiklerinize ya kalıcı olarak, ya da bir ömür el-veda demeyi öğrenin. Gidenden ders alın. Vedayı öğrenin ve uygulayın. Hiçbir acı, yürek acısı kadar yakmaz insanın canını. O halde ne duruyoruz, gidenler gibi gitmeyelim mi? Nereye kadar sürecek hatıralarla yaşamak. Kokusunu her sabah kahvaltısında burnumuzda duymak… Böyle sürmemeli, bir an önce oturduğumuz yerden doğrulmalı ve yol almalı.
İnsan, bazen kendi için de yaşamalı, sevdiklerimiz de olsa bazı durumlarda onları bırakmak mecburiyetinde kalabiliyoruz. Biraz duygusallıktan uzak, biraz da kendimiz için bencil olmak yeter onlardan ayrılmaya. Hangi birini, hangi zamana kadar mutlu edebiliriz ki? En güzel mutluluk, insanın kendi yaşadığı mutluluk değil midir? Elbette ki insanları sevindirmek, onlara güler yüz göstermek, biz insanların insanlık gösterisidir. Ancak artık kendimiz için de bir şeyler yapmamız gerektiğini de akıldan çıkartmamak gerekli. Terk edilen olduk, bekledik. Rüzgarda bir hışımla savrulan olduk, üzülmedik. Gül yaprakları gibi yaz kış döküldük, yeniden doğmaya pes etmedik. Ama artık bazı hobilerden ve alışılmış durumlardan vazgeçmenin vakti geldi, belki de geçiyordur da… Artık veda sözcüğünün sizde bıraktığı umutları bir kenara bırakın ve bunu bir el-veda şeklinde düşünün. Çünkü hiçbir veda, vedalaştığın andaki sıcaklığı getirmez bir daha sana.
-
“Vedalar hep bir el-veda şeklindedir. Dönecek bir ihtimal bile bırakmaz ardında.”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.