- 573 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Zaman Bilmecesi
Zaman Bilmecesi
Zaman:
“1. (isim) Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit;
2. Bu sürenin belirli bir parçası, vakit;
3. Belirlenmiş olan an;
4. Çağ, mevsim;
5. Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler, vakit;
6. Dönem, devir;
7. (gök bilimi) Olayların oluş ve akış sırasını belirleyen, düzenli ve dönemli gök olaylarını birim olarak kullanan sanal bir kavram;
8. (dil bilgisi) Fiillerin belirttikleri geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman kavramı;
9. (jeoloji) Yer kabuğunun geçirdiği gelişimde belirlenen ve fosillere göre dörde ayrılan geniş evrelerden her biri”
Bu tırnak içi tanımlar, zamanın ortaya çıkışına dair bir fikir vermez! Tüm tanımlarda, zamanın bağıl olduğu görünüyor! Zaman, kendi başına bir anlam ifade etmiyor! Bağlı olduğu şeyin işleyişindeki evrelere dair sanal gelişiyor! Yani bir somut veya soyut şeyin evrelerine veya evrimine dair safhalara dair açığa çıkıyor!
Önceki yazılarımda “Boyut konusu”, zamanın 3. Boyutta işlemeye başladığını hiçlikte, 1 ve 2. Boyutlarda zaman ve mekanın olmadığını yazmıştım! 3. Boyutta algılanan tüm varlık sahasının, 2. Boyutta yazılımı yani ruhsal datası var! Bunlar, 1. Boyutta da tercih ediliyor! Hiçlikten, tercih ile açığa çıkıyor! Bu aşamalar evreleri zihin anlamak için sıralamak zorunda kalıyor! Aslında zamanın olmadığı hiçlikte, 1. Ve 2. Boyutta bu sıralamanın da bir anlamı yok! Aslına bakıldığında zaten sıralama bir terkip ürünü! “Sıralama” buna dikkat! Hiçlikte potansiyelde sınırsız olan olasılıklar, 1. Boyutta tercih edilip 2. Boyutta sanal olarak sıralanıyor! Aslen zamanın işlemediği 2. Boyutta sıralanan potansiyel olasılıklar, 3. Boyutta somut olarak algılanıyor!
Zamanın 3. Boyuttaki açığa çıkışına, tanımlara takılmadan bakalım! Bilimsel olarak zaman, uzay yani mekandan bağımsız olamaz! Zaten zaman, mekanın aşamaları evrelerini açıklamak için var sayılır, aslen yoktur! Zaman, maddenin, mekanın, şeyin aşamalarına dair var sayılır! Başlangıcı dahi bir şeye bağlıdır! Bir açığa çıkışa dair mesela; “Üretim tarihi, doğum tarihi, milattan önce-sonra”! Boyutları anlamadan zamanın sanallığını anlamak kolay olmaz! Sadece 3. Boyuttan yani algılanabilir varlık sahasından sonuçlara bakarak, bu sonuçları (“Önce-sonra” şeklinde) hizalayarak; yani zamanı sanal olarak üreterek anlamaya çalışmak zihni yanıltır! “Zaman, mekanın evreleri!”, bunu eskiler, “Felek dönüşleri!” olarak ifade etmişler! Yani maddenin, uzayın, şeyin dönüşü hareketi! Kuantum fizikte bir zerrenin titreşimi veya atomların çekirdek ve elektron düngüleri, zamanı tur veya titreşim frekanslarını saymak veya sıralamakla farazi, sanal olarak üretir! Cam fanustan, kumun akması; saatin, “Akrep- yelkovan” turları; Dünya’nın bir turu; Güneşin ve galaksilerin bir birine bağlı izafi turları üzerinden “Zaman” türetilir!
Zihnimizi çalıştıralım; zamanın aslında bir “An” olduğunu, anlamak için bir “Sicim”, zerre titreşimi ya da dönüşünden bakalım! Zerrenin bir turu ile Dünya’nın bir turu aynı olmadığını düşünürüz! Aynen galaksilerin de turları bir Dünya turuyla kıyas edildiğinde farklı görülür! Zerreden, dışa doğru turları düşünelim! En dıştaki tur henüz tamamlanmamış olarak düşünülebilir! Yani tüm uzayı kapsayan bir tur, henüz tek dönüşünü yapmamış olabilir! Eski kaynaklarda bu ifade edilir! (İbnü’l-Arabi; Zaman ve Kozmoloji)! Zamanı “Tur” üzerinden tarif etmek sadece 3. Boyutun maddi alanında geçerlidir! Zaman ve mekanın olmadığı alanlarda, hiçlikte, 1 ve 2. Boyutlarda zaman ve mekan izafiyeti yoktur! Zamanın bildik manasını aşmak için de “Dehr” (Tekrar etmeyen tek bir gün) gününden bahsedilir! Bu yaklaşım zamanın, “Tercih, 1. Boyutta” 2. Boyutta soyut Ve 3. Boyutta somut olarak eşzamanlı “An” olarak üretildiğini düşündürüyor!
Ben başka bir açıya da işaret etmek istiyorum!
Bir “Sicim”, zerre titreşimi ya da turunun en dış uzay turuyla eşzamanlı olduğunu düşünelim! Yani bir parçacık ya da şeyin turu ile en dış tur eş zamanlı olsun. “Büyük-küçük” izafiyetini kaldıralım, önce-sonra da yok! Bunlar zaten 3. Boyutta izafi algılanır! İşte o “An” zaman da ortadan kalkar yani 3. Boyuttan 2. Boyuta bakılmış olur! Tüm turlar, teke inmiş olacağından 3. Boyutun karmaşık görünen yapısı da analiz edilir!1. Boyuta ve hiçliğe bakmak da mümkün!
Aslında zamanı gözlem üretir! 3. Boyut gözlem alanıdır! Sınırsız ve sonsuz potansiyel olan hiçlikten, tercih ile 1. Boyuta çıkan “Şey”, yazılım ve sıralamanın ( Bu sıralama, 3. Boyuttaki gibi mekana bağlı değil, bu yüzden zaman da aslen oluşmuyor) da olduğu 2. Boyutta, zamansız ve mekansız levhada kaydedilir! Bu ruhsal kayıtlarda 3. Boyutta “Şeyler” şeklinde algılanır! Algılanması, “Şeyler” üzerinden olunca da zaman devreye girer! Yani zaman, 3. Boyutta uzaya, maddeye, şeye bağlı oluşur; şeylerin hareketine bağlı!
Son tahlilde; “Zaman Bilmecesi” çözüldüğünde, 3. Boyutun esareti ve yanılgıları bitecektir! Zaman üzerinden yapılan spekülasyonlar, projeksiyonlar ve yönlendirmeler kişide yerine oturacak! Geleceği bilenler veya bilmiş olanların ihbarlarının, aslında “Var olanı açıklamak” olduğunu, o kişilerin ayrıcalıklarının da “Zaman bilmecesi” kapsamında olduğunu geleceğe dair yapılan tüm projeksiyonların, aslında hiçlikten varlık sahasına çıkarmak için 1. Boyutta “Tercih”, 2. Boyutta yazılım ya da ruhsal data olduğunu; zaman izafi olduğundan da 3. Boyutta bu tercihlerin yansıyacağını bilmek, zamanın bilmecesini çözmek ve aldanmamak olacaktır! Geleceğe dair yapılan tüm projeksiyonlar aslında geleceği inşa etmektir! Geçmişte olanlardan destek alarak geleceğe dair yapılan öngörüler de aslında geleceği tercih etmektir! Kişi kendisi için neyi tercih eder ise onu boyutlandırır! Bu tercihin boyutlara yansımasının ayrıntılarını yazmayı denedim. Saygılarımla!
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.