- 1466 Okunma
- 28 Yorum
- 0 Beğeni
SON BİR DEFA DAHA DÜŞÜNELİM Mİ?
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
“HERKESE ANLAYABİLDİĞİ KADAR ANLATIRSIN...”
Friedrich HEGEL:"Erdem, varlığın bilincidir."
Fikrime en uygun tarif budur.
İçi boşaltılmış kavramlarla hava basılarak doldurulan "kayıp kuşak"lardan olduk maalesef.
Bu denli farkındasız, bencil, örneksiz kaldık çoğumuz.
Kaçımız örnek yaşam diyeceğimiz bir aile birliği gösterebiliriz?
Kaçımızın ailesi üç kuşak bir arada yaşamıştır?
Kaçımız aldığımız diplomadan daha çok kültürümüzü yansıtmaktayız? gibi..gibi..gibi..
İşte bu sebeplerle biz önce ERDEM gibi bir değeri taşıyan sözcüğün içeriğini tam anlamalıyız derim.
Bu sebeple kendime en yakın bulduğum tarifli sözü seçtim bunların içinden.
Aslında ERDEM=insan gibi insan olmaktır bence...
özünü, aidiyetini, kültürünü bilip, sahip çıkabilen ve kendini sorgulayabilendir erdemli olmak.
İyilik yapmak, sevilen ve seven biri olmak değildir sadece. Hak yemez olmak, sahtecilikten uzak durmak, kırıcı olmamak erdem olarak gösterilip, tekrarlanılmamalıdır hafızalarımızda.
Bunlar zaten yapmamamız gerekenleri anlatmalı bizlere.
Bir öğretimiz varsa (ki bu kültürümüzün özünü oluşturmaktadır)
bunu özümsemiş olmamız yeterlidir erdemli insan olmamız için.
“İnsanlığın özüdür, gerekçesidir erdem.”
Fazladan atfedilecek bir durum, büyüklük değildir diye düşünüyorum.
Dedemin yediği koruk, benim dişimi kamaştırmamalı!
Ben kendimden sorumlu olurken de taşıdığım kanın genetiğindeki hataları ortadan kaldırıcı,
silici tavırlarımla bunu başarmalıyım. En hatasız şekilde bir gelecek bırakmalıyım benden sonraki neslime.
Onlara bunu yaşamımla kanıtlayıp, aşılayabildiğim kadarımdır çünkü...
Peki ya siz?
Örneklemeleri çok daha genişleterek sürdürebiliriz akıl sorgumuzu mutlaka, günümüz gelişmeleri (gelişme demek çok yanlış oluyor aslında, gerileme daha iyi uyar sanıyorum.) bizlere sağlıklı ve iyi düşün, kararlı ve hızlı hareket et, aklını fikrini iyi kullan, zamanında ve yerinde konuş diyor, diyor da bunu ne kadar ve nasıl anlıyoruz?
Birbirimizi dinleme alışkanlığımızın olmayışı, kendimizi bile dinlemeyişimizden geliyor olabilir mi acaba?
"Sûkûtun ikrardan gelmesi"
Ne kadar doğru olur?
Doğru, yalan olamayacağına göre, az doğru veya kısmen doğru, gerçeğin ne kadarlık bölümünde kalır?
"Elimizi vicdanımıza koyarak düşünmek" algımızın derinliğincedir sanıyorum.
Yiten canlar ardından tutulan yas, o acıyı paylaşmak olur mu sizce sözden başka?
Yoksa, o acıyı yaşayanlardan olduğumuzu göstermenin başka yolu olabilir mi vereceğimiz tepki?
Bütün bunları, son bir defa daha acilen düşünmemiz gerekliliğini vurgulamak adına yazdım dostlarım. Birlikten kuvvet doğacağını hepimiz biliyoruz çünkü. O halde gösterelim bunu her birimizin yapacağı bir iş, söyleyeceği bir söz mutlaka vardır bu konuda.
Saygılarımla.
Gönül Ersin Gürsu
NE KADAR SÖYLERSEN SÖYLE, BÜTÜN SÖYLEDİKLERİN, KARŞINDAKİNİN ANLAYABİLDİĞİ KADARDIR....
MEVLANA
Ne ol Ne olma
Paranı ver, gönlünü ver, ver, canını ver ama sırrını verme.
Günleri say, servetini say, büyüklerini say ama yerinde sayma
Emek ver, kulak ver, bilgi ver, ama hiçbir zaman boş verme
Eşini beğen, işini beğen, aşını beğen ama kendini beğenme
Satıcı ol, alıcı ol, kalıcı ol, bulucu ol ama bölücü olma
Fidan büyüt, garip doyur, çocuk besle ama kin besleme
Hedefe koş, cihada koş, yardıma koş ama ortak koşma
Davet et, hayret et, affet, tövbe et ama ihanet etme
Okumaktan zarar gelmez, oku ama lanet okuma
Rakibini geç, sınıfını geç ama gülüp geçme
Yaklaş, konuş, tanış ama uzaklaşma
Süslen, uslan ama yaslanma
Doğrul, devril ama eğilme
İtil, atıl ama satılma.
Hz.Mevlânâ
Birkaç yüzyıl önce ...
Papa bütün Yahudilerin Roma yı terk etmeleri gerektiğine karar verir.
Doğal olarak Yahudi toplumundan büyük bir tepki gelir.
Bunun üzerine Papa, Yahudi toplumundan önde gelen birisiyle karşılıklı dini bir müzakere yapmayı önerir: Yahudiler kazanırlarsa kalacaklar, Papa
kazanırsa gidecekler...
Yahudiler çaresiz kabul eder ve temsilci olarak Moiz i seçerler. Ancak Moiz in Papa ile ayni dili konuşamaması nedeniyle müzakerede sadece işaret dilinin kullanılmasını teklif ederler. Papa kabul eder.
Müzakere günü geldiğinde iki taraf yerlerini alır ve karşılıklı olarak bir süre bakıştıktan sonra Papa elini kaldırarak 3 parmağını gösterir. Buna karşılık Moiz tek parmağını kaldırır. Papa parmaklarını sallayarak başının etrafında çevirir. Moiz,parmağıyla yeri işaret ederek oturduğu yeri gösterir. Papa yanındaki çantadan bir parça ekmek ve şarap çıkartınca Moiz bir elma çıkartır. Bunun üzerine Papa ayağa kalkarak "Ben pes ediyorum, Yahudiler kalabilirler" der...
Müzakere sonrasında Papanın etrafına toplanan kardinaller ne olduğunu sorduklarında Papa: "Ben 3 parmağımı gösterip Kutsal Üçlüyü işaret ettim. Buna karşılık o bana tek parmağını gösterip her iki dinin de tek tanrıyı tanıdığı söyledi. Ben parmaklarım sallayıp başımın etrafında çevirerek tanrının bizim etrafımızda olduğunu gösterdiğimde, o oturdugu yeri işaret ederek tanrının onların durduğu yerde de olduğunu işaret etti. Ben kutsal ekmek ve şarap çıkartıp tanrının bizim günahlarımızı bağışladığını göstermek istediğim zaman hemen bir elma çıkartıp bana ilk günahı hatırlattı. Adamın her şeye bir cevabı var. Ne yapabilirdim ki ?..."
Aynı esnada Yahudi cemaati de Moiz in etrafını sarmış ona nasıl başardığını soruyorlardı.
Moiz: "Önce bana 3 parmağını gösterip 3 gün içinde burayı terk etmemizi istedi. Ben de ona bir tekimizin bile ayrılmayacağımızı söyledim. Sonra bütün şehrin Yahudilerden temizleneceğini söyledi. Ben de, hiç bir yere gitmeyip olduğumuz yerde kalacağımızı söyledim. Sonra adam düşünmek için ara verdi ve öğle yemeğini çıkarttı. Bunun üzerine ben de kendi yiyeceğimi çıkarttım. Hepsi bu !..."
YORUMLAR
Bu muhteşem yazıyı ve Hz. Mevlana'nın öğütlerini başta bizi yönetenler olmak üzere sıra ile aşağıya doğru öğretmek, harf harf ezberletmek ve daha da önemlisi okuduklarından ders çıkartmaları için gereken tüm yolları denemek lazım...
ki; en önce insan olma erdem'imizi tekrar hatırlayabilelim...
Önce insan... sonra aile... sonra vatandaş ve yine topyekün İNSAN olduğumuzu unutmadan...
Sn Hanımefendi
Birlikten kuvvet doğar demişsiniz... Bu yukarılarda yanlış anlaşılıyor. Onlar sadece ilk heceyi önemsiyor
"bir"likten kuvvet doğar derken
Bir : önce kendimiz... sadece biz varız ! manâsında algılanıyor olmalı... Ne yazık !
SAYGILARLA
Yoz bir kültürün dejenere tipleri....
yazınızı beğenerek okudum.çok güzel konulara işaret etmişsiniz.
maalesef toplumumuza dayatılan yoz bir kültür,yıllardır beynimizi ve hayatımızı işgal etti.Bu bizim olmayan emperyalist temele dayanan yozlaştırılmış kültür ne aile bıraktı bizde ne birlik ne de erdem.
sonuçta da dejenere olmuş bir toplum olarak bizi bağlayan "ERDEM"lerden koptuk.
Kültür bir milletin karakteridir.nasıl ki kişi kendi benliğini yitirip başkası gibi olmaya çaliştığında ne o başkası gibi olur ne de kendi gibi kalabilir kişiliksiz olur,milletler de kültürünü yitirdiğinde kişiliksizleşir.
bunun da ilk adımı "dil" ile başlar.Dil yozlaşınca kültür de yoızlaşır.Kültür yozlaşınca millet de yozlaşır.millet yozlaşınca da işte sizin de işaret ettiğiniz sonuçlarla millet olarak karşı karşıya kalırız.
Selam ve saygılarla....
NE YAZIK Kİ İNSANİ DEĞERLERİN HER GÜN BİRAZ DAHA KAYBOLUŞUYLA,NORMAL,SIRADAN,ZATEN OLMASI GEREKENLER,İNSANA,İNSANLIĞA ÖZGÜLER ERDEMDEN SAYILMAYA BAŞLANILDI.KARŞINIZDAKİNİN NE ANLADIĞI ÖNEMLİ YAZDIĞINIZ YA DA SÖYLEDİĞİNİZDEN DE ZİYADE.ALGILAYIŞ,KÜLTÜREL BİRİKİM,UFUK GENİŞLİĞİ,DERİNLİK GİBİ HASLETLERİYLE PEKİŞİYOR OKUYAN YA DA DİNLEYENİN.YOK SA ANLAMA YETİSİ,İSTEDİĞİİZİ ANLATIN,İSTEDİĞİNİZ KADAR ANLATIN NAFİLE.YAHYA KEMALİN BİR SÖZÜNÜ ANIMSADIM BU VESİLEYLE,SÜRGÜN DÖNÜŞÜ SORAR GAZETECİLER:BUNCA HAPİS,SÜRGÜN,EZİYET GÖRDÜNÜZ,SİZİN İÇİN EN ZOR OLANI HANGİSİYDİ?YANITI:HİÇBİRİ,EN ZORU CAHİLE LAF ANLATMAKTI!ELLERİNİZE SAĞLIK EFENDİM,KALEMİNİZİN YETKİN AVAZI DAİM OLSUN.KUTLUYORUM DA AYRICA.SAYGIMLA
İçi boşaltılmış kavramlarla hava basılarak doldurulan "kayıp kuşak"lardan olduk maalesef.
Bu denli farkındasız, bencil, örneksiz kaldık çoğumuz.
Kaçımız örnek yaşam diyeceğimiz bir aile birliği gösterebiliriz?
Kaçımızın ailesi üç kuşak bir arada yaşamıştır?
Kaçımız aldığımız diplomadan daha çok kültürümüzü yansıtmaktayız? gibi..gibi..gibi..
Dün kaçırdığıma üzüldüm,
Günün anlamlı yazısını ve yazan yüreği kutluyorum
"PAPA VE YAHUDİ KISSASI " oynamaya bayıldığımız en populer gösteridir.
Dil bir mikrofon gibi...Beyinse sanatçı.Herkesin kendine göre bir assolisti var.Dinleyici anlamasa da hatta karşı da olsa ama dinleme vaziyeti alıyorsa ezginin ve güftenin bir önemi kalmadan her sanatkar üç maymunu bile oynasa seyircisine sahip çıkıyor.
Kıssadan hisse olmak üzere "kiraz çiçeği" perdenin arkasındaki dünyaya güzel bir ışık tutmuş.Mevlan'dan güzel sözlerle de yazısını bezemiş.
Her insanın üzerine vazife olan Allah ve kul hakkını gözetmek diye özetleyebileceğimiz "erdem" in "insan-ı kâmil" mertebesi için yeterli olmadığını nesillerine karşı da sorumluluğunun gereğini yapması gerektiğini çok güzel anlatmış.
"Kirazçiçeği" ne selam ; okumaya,yazmaya,olgunlaşmaya hep birlikte devam.
“HERKESE ANLAYABİLDİĞİ KADAR ANLATIRSIN...”Yada sen bildiklerini anlatırsın karşındaki anlıyabildiği kadarını alır.
bende yazına küçük bir hikaye ile katılmak isterim
....zamanın birinde adamın biri ilim, irfan sahibi olabilmek için bir medreseye gider.amaç insanlığa nasıl iyi hizmet edebilirliktir.
....medresenin alimi adama burada uzun bir zaman kalır 40 ilmi öğrenirsen istediğini alırsın der.adam sevinir ve kabul eder.öğreneceklerinin tümü kişilikle ilgili kişiyi erdem sahibi yapacak ilimlerdir''saygı,sevgi,hoşgörü ve benzerleri gibi''
....adam sabırla okur çalışır ve kendince herşeyi öğrendiğini sanır.hocasına gider ve artık herşeyi öğrendiğini ve insanlara yardım ve yol göstermek için artık
okulun dışına çıkmak istediğini söyler.hocası bir eksiğin kaldı onuda öğren öyle git dersede adam bir eksikten bir şey olmaz der ve yola koyulur.
....yolu bir köye düşer cuma namazını kılmak için köy camisine gider.bakarki cami imamı din hakkında yanlış anlatımlara girmiş,cemaati uyarmak için ayağa kalkar ve ey cemaat bu imamı dinlemeyin sizlere yanlış bilgiler veriyor der..imam buna çok kızar ve cemaati adamın üstüne bu adam kafirdir deyip saldrtır.adam güç bela kaçar ve tekrar medreseye gider.hocasına durumu anlatır hocasıda son ilmi öğrenseydin böyle olmazdı der.adam son ilmi sorar son ilim muhasebe ve muhakeme etmek ona göre davranmaktır.
.....son ilmide öğrenen adam tekrar aynı köye vede camiye gider imam aynı şekilde yanlış yanlış anlatımlar içindedir adam sabırla dinledikten sonra ayağa kalker ve hey cemaat sizin bu imamınız öylesine mübarek bie zat'tır kiher kim onun bir kılına sahip olursa cennete gider diye seslenir bunu duyan cemaat imama hucum eder ve tek tek kıllarını yolar.imam bakarki olacak gibi değil çareyi köyden kaçmakta bulur..........
....şimdi ben bu hikayeyi neden yazdım erdemlik bir bütündür.ya erdemliğin var oluş sebebi insanlıktır yada insanlığın var oluş sebebi erdemlik ama her sonuçta bir insanın tüm faziletleri bir arada bulundurabilmesi çok zordur.önemli olan zayıf olan yanımızı ya güçlendirmek yada zaaflarımızdan kendimizi uzak tutabilmektir.ve her ne olursa olsun tek amacımız insanlık için olmalıdır...yazın ve yazmamıza imkan veren konu başlığın için teşekkürler.
-YAKLAŞ,TANIŞ,KONUŞ,UZAKLAŞ AMA UŞAKLAŞMA.
-DOĞRUL,SAYRIL,EVRİL,DEVRİL AMA EĞRİLME
ÖNÜL AL,DOST AL,YOLDAŞ AL AMA BEDDUA ALMA.!
-HİSLEN,TASALAN,SESLEN,USLAN AMA PASLANMA!
-KİTAP OKU,MESLEK OKU,DÜNYAYI OK AMA LANET OKUMA!
bunlar da var
malesef eskiden terbiye ailede başlar okul desdek verirdi şimdi ise aile devreden çıktığı gibi okul destek bile vermez oldu.
Kurtların Sesi
BİZ BİR SAVAŞTAYIZ HABERİNİZ VARMI
Evet yanlış okumadınız biz bir savaştayız savaş ille de bir muharebe şeklinde olmaz değil mi
Şuan ki savaşta da muharebe etmiyoruz zaten emperyalist devletler artık ateşli silahları pek tercih etmiyor artık silahlar çok farklı
Bakın Türkiye üzerinde nasıl bir silah kullanılıyor ve bu silahın hedefi Türk aile yapısı ve bunun etkisindeki GENÇLER ne halde
Geleceğin teminatı gençler neredeler Ne yaparlar Ne yerler Ne içerler Kimi neyi örnek alırlar Vatanı milleti için ne yaparlar Bırakın vatanı milleti kendisi için ne yapar Kendine hayrı olmayan adamın vatana millete mi hayrı olacak vay anam vay kimlere kaldık işte sorunun ta kendisi bu kürt sorunu ab sorunu müzakereler pkk petrol fiyatları dolar euro vs vs bunlar geleceğin teminatları olan gençlerin yanında sorun bile değil çünkü bunları çözecek olanlar yine geleceğin teminatları olan gençlerdir Bu günün küçükleri yarının büyükleridir
Kutlarım sevğili düşünür yürek
inan yazını öyle beğeni ile okudumki
kendi sitemde yayınladıgım BİZ BİR SAVAŞTAYIZ HABERİNİZ VARMI isimli yazımdan bir kesit izninizle bırakmak istedim
yerden göge kadar kelimesi kelimesine katılıyorum
ne yazıkki şu an biz bu olduk bize yazıklar olsun biz bu kadar basit millet değilken bu şekile geldik
yüreğine kalemine sğlık
düşüncelerin duyarlılıgın bu hassasiyetin onurlandırdı bir TÜRK olarak Allah gönlünü nuru yaşamını sevğisi ile onurlandırsın dileklerimle mutlu ol mutlu kal
www.yorgun46.tr.gg
Yorgun1 tarafından 7/28/2008 5:59:53 PM zamanında düzenlenmiştir.
Çok kıymetli dostlarım ve hocalarım;
Paylaşımınız için sonsuz teşekkürlerimi iletmek istiyorum sizlere.
İyi ki varsınız ve hep vârolunuz.
"Birlik ve beraberliğin" şart olduğu günümüzde göstermiş olduğunuz hassasiyet için Gönül'den saygılarımı sunuyorum hepinize.
"Uzak mesafelere ulaşmak, yakın mesafeleri aşmakla mümkündür." İmam-ı Gazâli
"Her lafa verecek bir cevabım var, lakin
bir lafa bakarım laf mı diye,
bir de söyleyene bakarım adam mı diye..."bilinmiyor.
"İşi ne kadar önemsiz olursa olsun, ekmek parası için
çalışan herkese saygı duy..." bilinmiyor.
"Tanıştığın herkes senin bilmediğin birşeyler
biliyordur, onlardan öğren..."
"Kabiliyet yoksa sanatçı olmaz, ama çalışılmadıkça kabiliyet hiçbir işe yaramaz." (Emile Zola)
Canım kirazciçeği, yazını bir solukta okudum bu yazıya ekleyecek bir şey bulamadım. Senin gibi bir kalemi okuduğum için kendimi şanslı adediyorum. Yüreğine sağlık.
Sevgi ve selamlarımla.
NE KADAR SÖYLERSEN SÖYLE, BÜTÜN SÖYLEDİKLERİN, KARŞINDAKİNİN ANLAYABİLDİĞİ KADARDIR....
MEVLANA
+10
"Erdem, varlığın bilincidir."
Erdem;insan gibi insan olmaktır...
Erdem; Sözünü, aidiyetini, kültürünü bilip, sahip çıkabilmek ve kendini sorgulayabilmektir...
“İnsanlığın özüdür, gerekçesidir erdem.” diyorsunuz ve çok doğru söylüyorsunuz.
Öncelikle tebrik ediyor, teşekkürlerimi iletiyorum bu güzel yazınız için...
Elbette erdem hakkında her şeyi söylediğinizi iddia etmiyorsunuz. Bir deneme çercevesinde söylenebilecekleri en güzel bir şekilde söylediniz sadece...
Öyleyse erdem hakkında şunları da bilmek ve söylemek gerekecektir...
"Erdem; demirden bir dağı delip boynunda taşımaktan daha zor olan sorumluluk denen fazilet sahibi olabilmektir.
Erdem; bir yerde, işimize gelen yerde, insanın çok olduğu yerde, erdemli olmanın takdir edildiği yerde değil, herzaman ve her yerde faziletli kalabilmektir.
Erdem; Seni sevmiyorum, senin gibi düşünmüyorum, fikirlerim ve düşüncelerim senin fikir ve düşüncelerinden çok başka; fakat senin düşüncelerine saygı duyuyorum, senin düşüncelerini dillendirmeni engelleyen analyışı kınıyorum diyebilmektir.
Erdem; Emeğe, emekçiye, alınterine, düşünceye, düşünce hürriyetine, kendi mihferi etrafında olumlu manada değişerek gelişmeye, hakkın ve halkın hatırını âli bilmeye yürekten ve yürekli bir şekilde saygılı olmaktır.
Erdem; kendi nefsi için istediklerini dostları, kardeşleri için de isteyebilmektir.
Erdem; eleştiriye açık olmak ve haklı eleştirilerin doğru olduğunu yüksek sesle haykırabilmektir.
Erdem; vatan, millet, milli menafaat söz konusu olduğunda" kim var" diye seslenenlere arkasına bakmadan "ben varım " diyebilmektir.
Erdem; çirkinlikte bile güzel tarafları görebilmektir.
Erdem; nefsinden başka her canlıya merhametli olmaktır."
Selamlar...
durdu şahin tarafından 7/28/2008 5:12:43 PM zamanında düzenlenmiştir.
Efendim,bir notumuzda demiştimki,hepimiz aslında yeni dünyanın acemisiyiz,nereye gittiğimizi Corc Buş'ta dahil kimse bilbiyor.Geleceğimiz topyekun doğmakta olan bir delinin avuçları arasında olabilir.Dünya son yüzyılda çok hızlı değişti.Ruhumuz allakbullak oldu.Her şey değişirken birtakım şeylerin kontra-ters direniyor olması hilkate aykırı..Böylebir altüst oluşu yaşıyor dünya.Biz buna inat huzurumuz için dingin bir hayat istiyoruz,belki sıkıntı buradan doğuyor.Şunu kabullenmemiz lazım dünya yedi milyara uklaşırken artık eski dingin hayatımız asla olamayacak..Bu sizin elinizde olan birşeyde değildir.Muazzam bir ilişkiler ağı içerisinde yaşıyoruz.Kayıtsız kalmanız mümkün değildir.Artık bir zırha bürünüp kendinizi tecrit etme keyfiyetinizde yoktur.Sevsenizde,sevmesenizde benimle,bizimle birlikte yaşamak zorundasınız...Durum böyle olunca bir arada yaşamanın formullerine kafa yorulmalı belki.Psikoloji ve sossyoloji ve edebiyat belki en fazla ihtiyaçlısı olduğpumuz ilimler olacaktır,olmalıdır.Teknolojik gelişmeyi istesenizde artık durdırma şansınız yoktur.Demek bir arada yaşama sanatımızı,bilgimizi geliştirmemiz lazım.Demekki önce yalnız yaşayamayacağımıza inanmamız gerekiyor.Tüm bunların döl tutması,maya tutması içinde erdem dediğiniz,dediyimiz şeyin öne çıkarılması elbette ilk şart.Bir takım donelerimiz olmak zorunda,bunun kaynağını oluşturacak bir yığın inanç ve bilgiler olabilir,bunda yadırganacak bir şey olmaz.Bu doneler olmazsa kakafoni-cümbüş ortalığı kasarkavurur,hepimizin sonu olur...Tutunacak köklerimiz,elatacak dallarımız olmalıdır..Yürekten kutlarım selam,saygı...
İyiki bildirdiniz ve bu paylaşımı okudum..Malum yazılarda biraz bencillik yapıyoruz,daha çok şiirlere ağırlık veriyoruz...
Tema günümüzün yarası ve kaybettiğimiz değerler adına...Zaman zaman değindiğim ve benide derinden üzen konular...
İnsan olamının sorumlulukları aslında öyle çok fazladırki ancak günümüzde maalesef yarısını bile göremez olduk...ve ne acıdırki bildiğimiz halde, düzeltmek için çaba bile sarfetmiyoruz,adam sendecilik almış başını gitmiş...hepimiz yaşadığımız,yaşattığımız,düşündüğümüz,yaptıklarımız kadarızdır ve bir gün öldüğümüzde geride bıraktıklarımız kadarızdır demişimdir hep...
Eğitim ailede başlar,çocuklarımız bizlerin yoğurduğu bir hamurdur...İnanın 12 sene okul fahri çalışmalarımda(her gün aktiftim) Hangi çocuk hangi velinin hemen belirlerdim...Yani aileye bakınca çocuğu anlayabiliyorsun,tanıyabiliyorsun ...Ama bu öyle çok derin bir konudurki ve öyle çok nedenler vardırki burada ahkâm kesmek istemem...
Sadece çocuklar sevgiyle büyürse ve çocuklarımıza yapma dediğimiz şeyleri asıl bizlerde yapmassak, onlara güven kişilik kimlik verirsek, hoşgörüyü öğretirsek ve sağlıklı bilgilerle büyütürsek sanırım toplum böyle olmaz...
Çok fazla konuyu uzatmak istemiyorum,diğer arkadaşlarımda yazacaklar elbette...Konu aslında hepimizin yarası sadece tedavi etmek için uğraşmıyoruz aksine daha çok kanatmak için uğraşıyoruz...Ağızdan çıkan sözler farklı yapılan hareketler çok farklı...Kısaca dengesizilikve istikrarsızlık hakim...
Paylaşım için teşekkürler...
saygım ve sevgimle...
Evet, son bir kez ama öyle düşünmek için düşünmek değil erdemli insan gibi düşünelim.
Ne acı hiç bir anlamı olmayan, boş, havası dahi olmayan kavramları kullanarak ilginç bir kuşak olduk, yada yazarın tanımladığı gibi ''kayıp kuşak...''
Üç kuşağı geçtik, iki kuşak bir arada en son bir araya ne zaman geldi diye düşünüyorum kendimden ve çevremden.
Birbirimizi dinleme alışkanlığımızın olmayışı, kendimizi bile dinlemeyişimizden geliyor olabilir mi acaba?
Öyle üzücü ki serzenişte bulunuruz çoğu kez çevremize bizi dinlemiyorlar diye. Biz kendimizi ne kadar dinliyoruz.
Yazarı, değerli paylaşımı için kutluyorum.
Sevgiyle.
Geleceğin bütün çiçekleri, bugünün tohumları içindedir.diye bir çin atasözü vardır.
------------------------------------------------------------
İçi boşaltılmış kavramlarla hava basılarak doldurulan "kayıp kuşak"lardan olduk maalesef.
Bu denli farkındasız, bencil, örneksiz kaldık çoğumuz.
Kaçımız örnek yaşam diyeceğimiz bir aile birliği gösterebiliriz?
Kaçımızın ailesi üç kuşak bir arada yaşamıştır? Demiş sevgili dost kalem..Gönül Ersin Gürsu ne kadarda güzel söylemiş ne kadar doğru söylemiş, aslında buraya çok güzel yazı akışı oluyor ama gözden kaçırıyoruz.Gönülün yazısını okudum, ve üzüldüm inanın, bu yazıyı okumamak eksiklik olacaktı.yukarıda bahsettiğim gibi Çin atasözündeki gibi, aile kavramının değeri, ve çocuklarımızı öylesine eğitmeliyizki, yarın bu güzelim vatanı onlara emanet edip gideceğiz, ama ne derece başarabiliyoruz tartışılır.yazının vermiş olduğu mesajı aldım, emeğine sağlık paylaşımın içinde çok teşekkürler dost kalem.....sevgilerimle..