- 1527 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HAMŞİOĞLU NURİ BEY / ŞAVŞAT
Hamşioğlu Nuri Bey halkın cahil kalmaması için Şavşat’ın şimdiki ( Söğütlü ) Cami mahallesin de yaptırdığı okul binasında ki gençleri medrese tahsiline teşvik etmek vazifesini şahsi teşebbüsü ile üzerine almış oluyordu.
Nuri Bey İstanbul’da tahsil yapmış Tepe köylü Köse Ali Efendi’ yi yaptırdığı bu medreseye müderris olarak getirtmek istedi. Ve Hocayı Satlel’e davet etti.
Fakat bu Hoca daha Satlel’e gelmeden Kuru dere Köyünden geri çevrildi. Çünkü Nuri Bey Kurudere köyünde gelmekte olan Köse Ali Efendi’nin bir ata bindiğini, babasının da bu atı yedeğine alarak oğlu Ali Hocayı getirdiğini Satlel’ den dürbün ile bakarak görmüş, babasını yaya getiren ve kendisi ta binen bir hoca’nın işe yaramaz bir kimse olduğunu kanaat getirmişti. ( 10 )
Nuri Bey ayni gün Kocabey Köylü Mehmet Recaî Efendiye’ şu mealde bir mektup yazdı:
<< Oğlunuzun Erzurum da tahsilini bitirip icazetli bir müdderis olduğunu işittim. Kendisine mektup yaz, memlekete gelsin. Burada O’nun maaşını ben temin edeceğim. Yaptırdığım medrese boş kalmasın.>>
Büyük Hoca ünvanı ile anılan şair Mehmet Recaî Efendi bu mektubu aldığında derhal Erzurum’da okuyan oğlu Yusuf Ziyaeddin Efendi’ ye mektup yazarak Şavşat’a çağırıyor.
Memlekete gelen Yusuf Ziyaeddin Efendi içinde Nuri Bey Tepe köylü hocaya tatbik ettiği denemeyi yapıyor ve Şavşat’a gelen Ziyaeddin Efendi’ nin babası Recaî Efendi’nin ata binmiş, kendisinin de atın yularından tutmak süretiyle gelmekte olduklarını öğreniyor.
Bunun üzerine Nuri Bey gelmekte olan misafirlerini Kasaba ile Söğütlü arasında ki ( Koç – börü ) mevkiinde karşılayarak birlikte kendi evine getiriyor ve samimi şekilde gönüllerini hoşnut ediyor.
Nuri Bey ertesi günü kazanın bütün köylerine mektup yazarak okumak isteyenlerin hemen medreseye gelmelerini istiyor. Kısa zamanda yatakhaneleri ile on dört gözeli dershanelerinin hepsi talebe ile hıcahınç doluyor. Ve hemen derslere başlanılıyor.
Bir taraftan öğrenci okutulmakta, bir taraftan eskisi gibi silâh ve cephane hazırlığı yapmaları bu talebeler vasıtası ile halka telkin ediliyordu.
Bir yandan da talebelere yerli halk sporlarından at koşuları, güreşler, avcılık yaptırmak suretiyle silah kullanma usulleri de öğretiliyordu.
-------------------------
(10) Nur Bey Tepe köy yolundan bir atlı ve bir yayanın Kuru dere köyüne doğru ilerlediğini dürbünle görünce kendi sohbet arkadaşı olan Yavuz Köylü Balcı Hasan Ağa’yı Kuru dere Köyüne gönderip hoca ile babasını Setlel’e gelmeden doğru köylerine dönmelerini tembih etmişti.
7 MART KAHRAMANLARI – A. MECİT TOKDEMİR - . s. 16,17
HAMŞİOĞLU NURİ BEY
Hamşioğlu Abi Bey’in oğlu Nuri Bey ( 1835 – 1907 ) halkın millî ve dini terbiyelerinin Ruslar tarafından zedelenme ihtimallerini göz önünde tutarak Şavşat’ın Söğütlü Mahallesindeki kendi arazisi içinde yaptırdığı medrese ile gençleri yetiştirmek gibi çok önemli bir davayı yürütmüştür.
1293 ( 1878 ) harbiin den sonra Rusya’ya bırakılan vilâyet ve kazamız halkını Ruslar yerlerinden göçmeye zorlarken Nuri Bey bu göçmelere engel olmuştur.
Bu göçmelerin ilerde zararlı olacağını, kendilerinden boşalacak yerlere Ermeni ve Rum gibi hırıstiyan cemaatin yerleştirileceğini halka telkin eden Hamşioğlu Nuri Bey’ dir.
Bu düşüncelerini gerçekleştirmek için medrese de gençlerin bu ruhla yetiştirilmelerini kendisine amaç edilmişti.
Bu medreseye Kocabey ( Kuçen ) Köyünden Müderris Mehmet Recaî Efendi ile oğlu Müdderis Yusuf Ziyaeddin Efendi’yi tayin ile davayı sıkı sıkıya takip etmiş millet ve yırt sever aydın saygı değer bir kişidir
KAYNAK : 7 MART KAHRAMANLARI – A. MECİT TOKDEMİR - . s.56,57
ŞAVŞAT HALKININ ANAVATANA GÖÇ ETME İSTEKLERİ
‘’ Son Muahede-i Kat’iye’nin 7. Maddesi hükmünden yararlanarak Şavşat’ın köy halkı ‘’ Osmanlı’ya göç etmek ‘’ isteğinde bulunmuştur. Köylerin İmam, muhtar ve azalarının mühür ve parmak izlerini taşıyan bir mazbata ile zamanın Nahiye müdürü Hamşizade Behlül Bey’i vekil ettiklerini de belirten imza sahipleri, Osmanlı Devletine göç etmek isteyenlerin bir listesini de bu dilekçelerine bağlamışlardır. Türk devletine duyurulmak ve isteklerini yerine getirilmek üzere Hamşizade Behlül Bey’e verilen mazbata şudur :
“ Ahal-i Kadime –i Devlet-i Aliyye-i Osmaniye’den olup bu defa istilada olduklarından yine zer-i cenah-ı müstelzim-ül felah Hazret-i Padişahı arzu ederek bu kere Şavşat Kazası’ndan hicret edecek ahalinin mazbata-i çakeranemizdir “ :
“Bir seneden beri memleketimizi Rusya istila edip ve bu kere dahi iftirak etmeyüp zir-i cenah-ı Hazret-i Padişahı arzu kılındığından, leffen ( ilişikte )takdim kılınan defter mucibi ahaliyi fukaraya Erzurum veya tevabi’de bulunan münasip bir mahalde yer gösterilmek zımında ifade ve istirhamımızı icap eden mahal-i aliye arz eylemek ve lütf-u merhamet talep etmek üzere kazamız bulunan Şavşat Kazası eşraf ve hanedanından müteveffa Hamşioğlu Selim Beyzâde Rifatlu Hamşizade Behlül Bey’e tarafımızdan vekil eylediğimizi musaddak iş bu vekâletnamemiz terkim ve lüzum görülen mahallelerde ira evlenmek üzere mumaileyh yedine ita ve takdim kılındı.
Ol babda emr-ü ferman Hazret-i men-lehü’l emrindir.”
.
Bu mazbatanın Küçan ( Kocabey ) köylü müderris ve şair Mehmed Recai Efendi ( 1834 – 1907 ) tarafından kaleme alınıp altındaki mühürlerden ilkinde “Karyei Küçan İmamı Mehmed Recai “adını taşıdığı anlaşılmıştır.
Yurtlarının asıl sahipleri olan yerli ahalinin azınlığa düşmesini önleme düşüncesiyle bu göçmeyi Hamşizade Nuri Bey’in engellediği, yetişen gençlerin millî şuura sahip olmaları için de Şavşat’ın o zaman ki merkezi Satlel / Söğütlü ‘de kendi yerinde bir medrese yaptırıp Recai Efendi’yi bu medreseye müderrisliğe tayin etti.
(Satlel / Söğütlü Mahallesin‘de Kafkasya Bölgesinde tarihi derinliği olan ve Şavşat Sancağının yıllarca yönetimlerini yapan Hamşizadelerin mekânın da, Medresenin bulunduğu yerde, Devletimizin tarafından yaptırılmış olan bu gün ki okulun adına ( Yerel olarak Kaymakamlık makamını üslenen Hamşioğlu Necip Acar Bey ile Ahmet Fevzi Erdem Efendi arasında ki sürtüşmeden sonra 1932-1936 yılları arasında Ahmet Fevzi Efendinin Batum Millet vekili oluşu, yine Ahmet Fevzi’nin oğlunun 1973 yılında CHP Artvin Milletvekili olmasından kaynaklanan siyasi bir amaçla burada ki okul’un adına Ahmet Fevzi Erdem ) verdirilmiştir.
Ayrıca İlia Çavcavadze’ye 1883 tarihinde Batum’a yazdığı mektupta Okul ve Öğretmen için gerekli bina ve donanımını karşılıksız olarak Hamşıoğulları mekânında sağlamış Şavşat’ın köylerinden 80 kadar öğrenci toplamış ve bunlar arasında fakir ve öksüzlerin geçimini bizzat kendinin temin ettiğini yörede ki göç hareketini önlemek, milli kültüre sahip, bilinçli eğitimli ve kurtuluş mücadelesine yetişecek gençler için Kuçen ( Kocabey ) köyünden Müderris - Şair Mehmed Recai Efendi’ yi Darül Hilafetül Aliye adlı bu okulun müderrisliğine getirdiğini bildirmiştir.
Gürcistan’dan müderris Malaki Çikogidze hizmet için görevlendirilmiş ve bu okulda din ve genel bilgiler verilirken ata binme, dövüş tekniği ve spor eğitimi veren cirit üstadı Hasan Atabeg bu okulda hizmet vermişlerdir.
Hamşioğlu Nuri Bey Şavşat Halkını milli mücadeleye hazırlanmasın da tavuk – civciv parolasını gizli olarak halktan uyanık kişilere yayınlaştırdı. “” Her evde insan sayısı kadar tavuk beslemesini, her tavuğun civciv çıkarması için de 50’ şer adet yumurtanın hazır tutulmasını “ tavsiye etmiş halk hazırlamıştır. Bu parolada ki tavuk ve civciv silah ve cephaneyi ifade eder.
Ruslar,40 yıllık o işgal yıllarında bazı köy ve kasabalarda Rus okulları açmışlarsa da Türk ve Müslüman Gürcüler’den ilgi olmamıştır. Örneğin, Şavşat Satlel ve Balıklı köyünde Rus okulları açmış ancak ilgi olmadığı için bir yıl sonra kapanmıştı.
KAYNAK: HALİT ÖZDEMİR , 2002 : 207
Rusların Kılin Alfabesi ile eğitim veren okullara hiç kimse gitmemiş halk çocuklarını Satlel de Nuri Bey’in daha önce açmış olduğu Dar’ül Hilafet-ül Âliyye medrese ile Balıklı / İmerhev köyünde ki medreseye göndermiş ve Rus asimile politikasına alet olmamışlardır. Buna Müslüman Gürcüler’de aynı duyarlığı göstermişlerdir.
Şavşat Kocabey köyünden A. Mecit Tokdemir Söğûtlü’de açılan Dar’ül Hilafet-ül Âliyye’de 1903 yılında tahsiline devam ederek zamanın bilimleri yanı sıra okulun müderrisi olan dayısı Yusuf Ziyaüddin Efendi’den aldığı derslerle Arapça ve Farsçasını geliştirdi.
Söğütlü’deki Dar’ül Hilafetül Âliyye’de A. Mecit Tokdemir, ve Yavuz Köyün’den Reşit Hoca’ nın oğlu Halil Efendi ( Çelik ) ve bu okuldan yetişmiş Milli Mücahitlerimiz Şavaşlar ’a katılarak etkin görevlerde bulunmuşlardır.
KAYNAK : M. ÂDİL ÖZDER , ERTVİN VE ÇEVRESİ 1828 - 1921 SAVAŞLARI-, s. 80-81
Rus işgali, Ermenilerle iş birliği içinde halk göçe zorlandı. Şavşat halkından vergi toplamak için kaba metotlar uygulamanın yanında her türlü baskı tehdit yaparak yıldırıyorlardı.
O zor şartlarda dayanamayan halk köylerini boşaltmaya başladı. Hamşizede Nuri Bey Şavşat halkının bu büyük göçünü engelledi. Rusların desteği ile boşanan bu topraklara Ermenilerin anavatan topraklarıymış gibi sahip olma ümitlerini yıkmış oldu.
Şavşat ‘ın Anavatana kavuşmasında başta önem arz eden ve dikkat çeken en mühim olayın temelinde Hamşizade Nuri Bey’in halkın bu büyük göçünü engellenmesi ile topraklarına sahip olma mücadelesinin başlangıç noktasıdır.
Süren esaret yılları sonucunda kahramanca Şavşat halkının vermiş olduğu mücadele adlı adsız şehit ve gazileriyle Şavşat’ın resmi arşivlerinde bu bilgiler yerini almasa dahi bilinir ve takdire şayandır.
Şair ve bilgin Muhammet Recâi ‘nin uzunca yazdığı destanın sonunda şöyle ifade der.
Recâ-î cehdin yok acap ne haldir
Hicret vacip oldu durmak vebaldir
Ya Rabb kısmetimiz bu yerden kaladır
Yetiştir ol Al-i Osmana bizi
Şair yazdığı son bu dörtlükte bile yaşanan olayın vahametini bu güne ışık tutup anlatarak taşımıştır.
Mehmet Akif Ersoy’ un dizisiyle sözümü bitirmek istiyorum.
“Tarih”i tekerrür diye ta’rif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?”
Saygı ve sevgilerimle.
.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.