- 385 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SIRTINDA SOPA
. Kadını anlamak adına,kadının penceresinden bakmaya çalışmak,olayları oradan okumak için bu yazıyı kaleme aldım.Birazda empati yapmak gerekmezmi? "KADINIZ, kadınız!. alnımız sus işaretlerine secdeli, hikmetsiz hünkârlara imana doğuyoruz. Saçlarımızda sırat köprüleri, cennetin kendisi bile olsak, cehennemden başka yere varamıyoruz.. Kadınız!. Dövüşmenin, sevişmenin, sevdanın havalarda uçuştuğu bu riyakar yaşamda, anlamlı ne varsa, hepsinin adını "adam gibi" koydular. Bir bize düşüyor azaplar ve cefalar. "Adam" olamıyoruz belli ki.. suçumuz kendimizden menkul, münkir’e de çalışsak, nekir’e de günahlar yazılıyor defterimize. On birinde gelin,on üçünde anayız.Sırtımızda "sopa",karnımızda sıpa "kader" imiz, anlımıza yapışmış. Kadınız! haraç-mezat panayırlar kuruluyor kellemize.. Biz, kısmet gelecek sanıyoruz, oysa nesli tükenmiş iyi-niyet tavşanlarıdır payımıza düşen. Düşlerimiz dönme dolaplarda öğütülüyor, atlı karıncaların gıcırtısı tesellimiz bizim."Ayıp"ların sakladığı göz yaşları yüreğimize akıyor. "yok canım, amma da yaptınız, gözümüze duman kaçtı" lar sığındığımız son liman.Güneşi biz doğururuz sabahın köründe.Anayız,bacıyız yariz.Ölü bedenimiz daha soğumamışken,"kıravatla mahkemeye geldi diye" katilimiz adaletin " iyi hal indirimi"nde yararlanır.Hiç yaşamamışçasına uzak diyarların isimsiz mazisiyiz.Mezarımız bile "utangaç" kocalarımca zar zor ziyeret edilir.Renklerden bile anlamlar üreten hasta beyinlerle tanıştık.Kırmızı.Asi olsada yakışandı. Onlara göre kadın "günahkar",kırmızıyı "suçlu" idi.Küçük beyinleri,kırmızı rujun öküz dudağına nasıl yakışabileceğini çözemedi.Güçsüz bedenlerimizi zevk sofralarının mezesi gördüler.Halbu ki,binlerce yıldır patlamayı bekleyen bir volkanın sabrı idi suskunluğumuz.Küçük bir maviden,sonsuz bir gök yüzü çizecek meziyetlere sahibiz.Dahası,bir yeşilden bir orman çizecek gücümüz var.Çünkü,çoğaltan,doğuran ve doğan biziz.İsmi konmamış uzak diyarların isimsiz efsanesiyiz.Kadınız."
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.