- 562 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KÜÇÜK ÇOCUĞUN YOKSULLUK FIRTINASIYLA YIKANAN YÜREĞİ
KÜÇÜK ÇOCUĞUN YOKSULLUK FIRTINASIYLA YIKANAN YÜREĞİ
Bir ekmek kapısı aralığında,saklı kalan hayat mücadelesi,atılan ilk direnişli adımlardan biridir.Yoksullukla mücadele etmek ve işsizliğin yarattığı buruk birhayat mücadelesinde,yatan gergin hayatlar, ne çok şey anlatır insana.
Bazen hiç ummadığın bir zamanda,işsizliğin ve yoksulluğun beslediği acı,gelip bulur seni.İşe o zaman neye uğradığını şaşırır insan.Uğruna üzülmeye ve acı çekmeye değer o kadar büyük yaralar var ki;umursadığımız bazı yaralar yanında çok küçük kalır.Bunu en güzel ifade eden ise;gerçekte yaşanmış olaylardır.Bu olaylardan biri de D.bakırda selpak satan bir çocuğun hafızalarda,derin iz bırakan ayakta kalma mücadelesidir.Bu çocuğun okumak yerine,sokaklarda selpak satması,ülkenin en büyük sorunlarından biri olsa gerek.Derikli olan iki üniversiteli gencin buna tanık olması ve bunları anlatması onlar için de acı vericiydi.Üniversiteli iki arkadaşın etrafını;kış gününde sokakta selpak satan çocuklar sarar.Üniversiteli arkadaşlar selpak almamak için direnirler.Fakat aralarında,esmer ve dünya tatlısı bir çocuk,ısrar ederek ardından koşar gençlerin.-Lütfen alın şu selpağı,babaannemin ilaç parası için alın.Gençler içlerinden gelen derin bir ürperişle ,hemen arkalarına dönerler.-Babaannem çok hasta ve onu iyileştirecek param yok dedi,gözlerindeki çaresiz ve hüzünlü bir ifadeyle.-Kimse bakmıyor bize.Babaannem çok hasta.-Bizi evine götürsene deyip,çocuğun evine doğru yol almaya başlarlar.Çetin bir kış günüydü ve yağmur sağanak şeklinde yağıyordu.Çocuğun üstünde,yırtık bir palto vardı.Burnu kızarmış,yüreği soğumuştu,bedeni paramparça bir yoksulluğun içinde,hayata tutunmaya çalışan küçük bir yürek taşıyordu.Yaşlı teyzenin evine geldiler.Etraf dağınıktı.Eski eşyalar vardı hep içerde.Yaşlı teyze yataktaydı ve öksürüyordu.Kim bilir her öksürüşünde ne acılı bir hayatın,karamsar yüzü yatıyordu.Gençleri gören teyze hemen doğruldu ve siz kimsiniz dedi şaşkın bir bakışla._Çocuk ,ben babaannemin ilaçları için selpak satıyorum deyince,merak edip geldik.Yaşlı teyze ağlamaya başladı,gözyaşlarını elleriyle silerek.-Evet çok hastayım dedi.Elleriyle gözyaşlarını silen teyzenin,yüreğinden akan gözyaşları silmek ne kadar mümkündü acaba?Hasta ve çaresiz teyzeyi hemen hastaneye götürürler ve ilaçlarını aldıktan sonra eve bırakırlar.Bir miktar para bırakırlar ve o esnada teyze yine ağlamaya başlar.Gözyaşları içinde yorgun bedeniyle,onlara dua eder.Gençler o gün ardında üzülmeye değer bir gözyaşı bırakmışlardı.Hayat acı ve karamsar yüzünü,bir kez daha göstermişti.Kim bilir yoksulluğun yarattığı,hayat şartları kaç tane çocuğu selpak satmaya mahkum etmişti?Ülkemizde yoksulluğun yarattığı acının,sadece bir kısmıydı bu olay.Yaşanan diğer kısımları,ne kadar derin iz bırakıyor acaba?Yaşlı teyzenin kırgın ağlayışı,o gençlerin bedenlerinde belki de yıllarca dolaşmaya başlayacaktı.Aslında hepimiz,o teyzenin çektiği acının bir parçasıyız.Bunu görmek için,ne kadar aydınlığa ulaşmış olabilir ki bir insan yüreği.Yaşanan bu olayın, özünde yatan yoksulluk oranının Türkiye de ne kadar büyük ve ciddi bir boyutlara ulaştığının bir göstergesidir.Bunu önlemek için, ne kadar çaba sarf etmeli?Ne kadar çaba sarfediliyor?İşsizlik ve yoksulluk ne yazık ki Türkiyede ki en önemli sorunlarından birer tanesidir.Bu sorunlar ne yazık ki gittikçe daha fazla büyümekte ve acı yaralar bırakmaktadır.Günümüzde üniversiteliler bile işsiz kalabiliyor.Şirketler aradıkları elemanları bulamıyor,işsiz insan ise çok.En belirgin özelliği ise üniversitelilerin işsiz kalmasıdır.Türkiye de işverenlerin ihtiyaçlarına göre,eleman yetiştirecek bir sistem gelişmemiş.Hem üniversite hem de lise düzeyinde,bunlar gelişseydi,şuan daha farklı bir konumda olurduk.Türkiye iş dünyasının ihtiyaçlarını belirlerken,bir yandan bu ihtiyaçlara yönelik,eleman yetiştirecek eğitim politikası ve müfredatı getirmesi gerekiyor.Bunların göz ardı edilmesi,işsizlik ve işsizliğin yarattığı yoksulluğu üst safhaya çıkarıyor.Bu her yerde olduğu gibi Derikte de etkisini göstermektedir.Derik de işsizlik ve yoksulluk,oranı çok fazla.Güneydoğuya yeteri kadar yatırım yapılmaması Deriğide yoksul ve işsiz bırakıyor.İş olanakları sağlanacağı yerde,kahveler çığ gibi büyüyor.Bir işle uğraşan insan gidip kahvede oturmaz.Ama iş olmadığı için kahveler doluyor.Gençler bir iş olmadığı için, başıboş gezip kahvelere ve internet cafelere takılıyor.İşsizlik sorunu kendiliğinden çözülecek bir sorun değil.
Yazan:Sultan Mercan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.