- 525 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ZAMANIN GEÇMİŞİ
,
Sararmış yaprakların yerlere düştüğü bir vakitte, yalnızlığımla birlikte bankta oturmuş anılarımı birer birer süzgeçten geçiyorum. Uslanmaz bir edayla yaşanan onca hayat izleri, benliğimden hiç silinmiyor. Bir an gelir ya, tamamen yok olmak istersin. Bu anda benim için öyle. Hatırlamak istemediğiniz ama sokağın köşesinden dönerken karşınıza çıkan ve sizi tökezleten varlık misali. Öyle can yakıcı.
Şimdilerde hep kendimle imtihan içindeyim. Umursamaz ruh halim gitmiş, yerine her şeyi sorgulayan ve bunların sebebini araştıran bir bilim adamı gelmiş gibi hissediyorum. Eninde sonunda kaybolacağım bu dünyadan, anılarımda kaybolacak ama şuan zaman geçmek bilmiyor ve bu da ciğerlerimin arasında gizlenen kalbimi yoruyor.
İnsanlar neden hiç mutlu olduğu anları hatırlamaz? Neden hep başımızdan geçen kötü olayları hafızamız, inceden inceye kazır? Bunu hep merak etmişimdir. Çünkü insanların yaşadığı sıkıntılar hep aynı. Ailevi sorunlar, okul sorunları, maddi sıkıntılar. Hep aynı dertlerini yaşıyoruz ama önemli bir farkla: aynı dertleri, farklı şekillerde yaşıyor ve bu yüzden anlatma gereği duyuyoruz. Benim yaşadıklarımı yaşayan insanlar karşıma geçip otursa ve çay içsek, ardından benimle konuşmak istese; açıkçası dinlemek istemeyebilirim. Çünkü bu hep böyle olmuştur, sonunu tahmin etmek basittir.
Dedim ya bir banka oturmuş, gizlice kendimle olan anlaşmamı bozuyorum. Elime bir kağıt ve bir kalem alıyorum. Bu hayatta en iyi yapabildiğim şey, sanırım yazmak. Çünkü kelimeler, bana kucak açmış sarılmam için gülümserler, benden başka kimseyle konuşmazlar ve onlara içime dökmek istediğim zaman anlarlar. Dostlarımdır onlar benim. Okumakta öyle. Yeni yeni dünyalar keşfetmeme ve bu dünyadan uzaklaşmama yardımcı olurlar.
Hiçbir zaman psikiyatri doktorlarını sevmedim ve sevemiyorum. Çözüm dedikleri şey, sadece kapıdan içeri girerken başlayan ve kapıdan dışarı çıkarken her şeyin odada kaldığı bir vaka. Evet, aynen bir vaka. Bir vaka ne kadar çözüm olabilir ki? İnsan, kendi kendine konuşamıyorsa kendini tanıyamıyorsa, bir kar küresi gibi dönen dünyasına kimseyi alamıyorsa bu doktorun çözebileceği bir şey değil. Aslında insanları anlamak; kitapları anlamaktan daha zor. Kitapların arkasında yazan kısa metinleri okursunuz ve kitabın içeriğine karşı fikriniz gelişir, yazarın ne anlatacağını tahmin edersiniz, anlamlar yüklersiniz. Oysaki insanlara canım, dostum gibi anlamlar yüklediğini de; o anlamlar, gün gelir yıkılır.
Şimdi sayfaya ilk harfi yazıyorum ve İşte bu da yıkılan bir anlamın hikayesi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.