- 619 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
CANIM EFENDİM
Vaat edilmiş bir mutluluktu yarınlar hep senin dilinde. Beklemesi gereken de bendim yüreğimdeki sevgiyle.
Bekledim de icap etse daha da bekleyecektim, ama sen hiç gelmeyecektin, biliyordum. Gelsen bile şöyle ayaküstü bakar giderdin. Oturmazdın hep acelen vardı. Vaktinde olman gereken yerler vardı. Zamanın yoktu bize.
Gitmemi de istemiyordun üstelik, kocaman bir sevgiyle beklediğimi biliyordun. Bu yüzden “Gitme!” dedin.Git, desen de zaten ben gitmeyecektim. Bekle, der gibi bakarken, nasıl gidebilirdim?
Bekledim zamanın tüm acımasızlığına rağmen sahipsiz yüreğimle seni. Çoğu kez ağlayarak gözyaşları içinde. Erkek adam ağlamaz, derler; bu yüzden hep akıttım gözyaşlarımı içime.
Aynalara küstüm, söylememe gerek bile yok, gözyaşlarından utanan her insan gibi. Utandım yaşlar içindeki suretimden, saklandım aynalardan köşe bucak.
Sonra bir gün çıktın aynalara gülümseyerek af dileyen bakışlarla karşıma:
“Son bir şans lütfen ve kendime değil sana söz veriyorum bu sabah erken.”
Canım efendim, deyip bir güneş gibi doğdun ülkeme. Bir anda aydınlandı gönlüm, döndüm cennet bahçesine.
İnanma, dedi içimden bir ses, çektiğin acıları hatırla, nasıl da kandırıldın zamanla?
Korkular içinde inanmak istedim yalanlarına yine yeniden.
Böyle güzel gülen biri nasıl öldürebilirdi ki ikimizi hem de af dilerken?
“Öldürmemiş miydi seni kaç kez, hatırla?” dedi biri, saklandı tekrar içime.
Kanadı tekrar kabuk tutmuş tüm yaralarım.
Aşkın, her zaman bir hakkı vardı, ama ya senin? Sen aşkta lanetliydin. Hep sever gibi yapar ve giderdin.
Ama bu kez farklı gülümsüyordun aynalara, belki kandırmayacaktın beni bu kez zamanla.
Daha önce öldürülmüş biri aşktan korkar mıydı? Korkmazdı, korkmadım bende tüm öldürülmüş cesur kahramanlar gibi.
Yeni denizler, doğmamış güneşlerden bahsettin ve tadılmamış duygulardan, yağmur gibi yağacağım, haset gözlerden seni koruyacağım bu kez…Kendi açtığım yaraları kendim kapatacağım, dedin
Bu bir savaş değildi, af dilemiştin beyaz bayraklarla.
Buyur ettim seni düşlerime, doktorunu bekleyen bir hasta gibi.
Üç günlük ömür biçtin hasta yüreğime ve ardından uzun bir reçete. Bahaneler sıraladın bana tekrar yine.
Bak gördün mü, dedi çirkin biri: Tekrar öldürüldün barış elçisine.
Yine haklı çıkmıştı çirkin müneccim.
Öldürmüştü beni düşlerim, yine hatırıma geldi yaz ortasında üşümelerim.
Firavun sözlerinin tövbesine inanmıştı Musa yüreğim.
Yalanlar okyanusunda boğulacaktın.
Yenildim yine "Canım efendim!" diye başlayan namelerine.
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
Bizden çaldığın zamanlar hep hesap soracak sana
Akrep ve yelkovanın fısıltılarıyla kulağına
Ve yaşanmamış hatıralar olarak kalacak kayıp zamanlarımız...
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
Hayat bizi erteleyeceğin kadar uzun mu?
Ben sana hep erken geldim,
Geç kaldığımı zanneden ise sendin...
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
Ne kadar da çaresizdim yokluğunda
Tutunmaya çalıştım hayata
Yelkovanın acımasız kollarında
25.12.2015-01.30-İstanbul
Abdulkadir Güngör
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.