- 1250 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TIRNAK ÇOCUK- 9
Köşede masanın başında oturan şalvarlı Cevriye, biraz önce hazırladığı esrarlı sigarasını içine çekip ayık kafasını bulandırmak için sabırsızlanıyordu. Ununu eleyip eleğini çoktan ipe asmıştı. Çalışmıyordu artık. Bunun için de şalvarı kıçından eksik etmiyordu. Adana şalvarından başkasını giymezdi zaten. Erkeklerin tercih ettiği renge bayılırdı. İlla da siyah olacak benim kıçımdaki şalvar. Ne de olsa Adanalıyıh, derdi. Öyle allı pullu kırmızıları bırakalı on sene olmuştu. On sene öncesine kadar dinamo gibi çalışıyordu. Hiçbir aksaklığı olmamış, motoru tekleme yapmamıştı. Ne olduysa birden karar vermiş, yeter artık, benden bu kadar, diye kapıyı kapatmıştı. Kendini beğenen erkekler de bir elin parmakları kadar azalmıştı. Gençliğinde öyle miydi? Erkeklerin kuyruğu, Buton yılanı gibi kıvrılıyordu Menekşe Sokağın başlangıcından otuz bir nolu salona kadar. Fosforlu Cevriye diye nam salmıştı. Öyle Türkan Şoray’ın Fosforlu Cevriyesi gibi değildi. Hem Türkan Şoray da kim oluyordu. Güzellikte, alımda, çalımda ona on çekerdi. O zamanların anılarını belleğinden silinmesin diye duvardaki resmine baktıkça teselli ediyordu deli gönlünü.
Esrarlı sigarasından ikinci kez çekmişti ki Naciyeeeee, sesiyle irkildi. Miyop gözlerini kırpıştırdı, gözlüklerini masanın üzerinde el yordamıyla aradı ama bulamadı. Eli, telefonun almacına değince hemen kaldırıp, kerhanenin nizamiyesindeki polisi aradı:
Evladım çabuk 31’ e gel, manyağın biri kükreyip duruyor.
Naciye, ellerini yıkadıktan sonra, saatinin kordonuna iliştirdiği parayı, diğerlerinin arasına yerleştirdi. Bugün işler fena sayılmazdı. Dün biraz Tırnak Çocukla zaman öldürmüştü ya telafi etmesi fazla sürmezdi. Arada bir kaçamak yapmak psikolojisine iyi geliyordu. Devamlı erkeklerin altında olmak da çözüm değildi. Parayı mezara götürecek değildi ya. Hayatta kendinden başka kimsesi yoktu. Son birkaç gündür şu hergele Tırnak Çocuk ‘ a kafayı takmıştı hepsi o kadar. Hergele Tırnak karar verdiği anda kerhaneyi bırakacak, kendisine namuslu bir yol çizecekti. Kim bilecekti onun azılı bir fahişe olduğunu? Başka mekânlarda tam bir hanımefendi olacaktı. Kuaförde makyajını değiştirdin mi tamamdı. Geçmişindeki bütün pisliklerden kurtulması an meselesiydi. Paranın temizleyemiyeceği pislik yoktu. Altına da son model bir araba çekti mi, forsuna diyecek olmazdı.
Ulan hergele Tırnak Çocuk!
Polis, yıldırım hızıyla 31 nolu salon kapısından içeriye daldı. Nizamiyeki sandalyenin üzerinden fırlamasıyla gelmesi birkaç saniye sürmüştü. Buradaki görevine başlaması bir iki ay ancak olmuştu. Bekârdı. Aslında nişanlısından yeni ayrılmıştı. Kafası dumanlıydı bugünlerde. Görev yeri her ne kadar kerhane de olsa en ufak bir suistimalde bulunmazdı vazifesinde. Daha geçenlerde seyretmişti Bekçi Murtaza filmini.
” Almışım amirlerimden sıkı disiplin!”
Kerhanedeki kadınlara gözleri takıldıkça “almışım amirlerimden sıkı disiplin” cümlesini replik şeklinde mırıldanıp duruyordu. Telefon gelir gelmez hemen yerinde fırlayarak, bu sefer bağıra bağıra “almışım amirlerimden sıkı disiplin “ diye bağırarak elindeki copa havada dans yaptırarak 31’ noya ulaşmıştı.
Cevriye:
“Oğlum, al şu iti, götür, bi güzel benzet! “
Polis:
“ Hangi iti?”
“İşte karşımdaki iki ayaklı iti.”
Polis, Tırnak Çocuk’un savunmasına fırsat vermeden, elindeki copu makineli tüfek gibi saydırmaya başladı.
Birkaç kez daha boğuk bir ses tonuyla Naciyeee diye haykırmaya çalıştı ama polisin sürüklemesiyle dışarıya çıkarıldı, böylece hevesi kursağında kaldı.
Camlara yapışan kalabalık, kadınları bırakmış, Tırnak Çocuk’un polisin elinde top gibi sağa sola yuvarlanışını izliyorlardı.
Polis, ağzından köpükler saçarak elindeki copu, Tırnak’ın üzerine indirirken:
Almışım amirlerimden sıkı disiplin, repliğiyle kendinden geçiyordu.
Naciye, tuvalette zaman öldürmese olayın üzerine gidecek Tırnağı kurtaracaktı ama olmadı işte.
Salona girdiğinde:
" Neler oluyor Cevriye abla?"
“ Manyağın biri senin ismini seslenerek içeri daldı ya çok korktum, deli mi nedir!”
“ Ne oldu ya?
" Polis aldı götürdü."
Naciye, bu benim zavağımdan başkası olamaz. Diye şimşekler çaktı belleğinde. Hemen dışarıya fırladı. Kapıya kümelenmiş erkek çemberini bir çırpıda yardı geçti:
“ Çekilin ulan pezevenkler! “
Naciye, öyle bir çığlık attı ki kerhanenin bütün camları şangırdarken kalenin surları bile titredi:
“ Tırnağımı bırakınnnnn. Zavağımmmm, senin için ölürümmmm!”
(Devam Edecek)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.