- 2310 Okunma
- 17 Yorum
- 4 Beğeni
Alıntı...Çalıntı....Kalıntı
Her şeyden önce Edebiyat tarihinin aynı zamanda bir esinlenme tarihi olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Bundan yola çıktığımızda birçok şair ve yazar arasında yaşanan ‘çalıntı’ tartışmasını makul karşılamamız gerektiğini savunanlarda olur. Yazının yada şiirin doğmasında gelişip ele avuca gelir hale gelmesinde başka bir etkinin rol oynadığı aşikardır. Esinlenmenin okuduğumuz bir yazıdan, şiirden seyredilen bir flimden yaşanılan bir olaydan olması kadar doğal ve gerçek bir durum yoktur. Yani esinlenmenin edebiyatın doğasının en temel unsurudur diyebiliriz.
Öyle ince bir çizgidir ki esinti….Adeta kıldan incedir. Bir tarafında ‘alıntı’ bir tarafında ‘çalıntı’
Y ani diyeceksiniz tek harf mi aradaki ince çizgiyi belirleyen. Hiçbir zaman tek bir kelimeden ibaret değildir. Kolaylıkla birbirinin içinde kaybolan bazen tespiti zorlaştıran ve hatta her türlü ispatı bile geçersiz kılabilen bir durumla karşı karşıya kalırız çoğu zaman…
Alıntı mı ? Çalıntı mı? Diye düşünürken birde bu ikili muammaya bir üçünsü eklenirse hele bu sefer iş iyice karışır. Alıntı mı ? Çalıntı mı ? Esinlenme mi?
Ayırım yapabilmek aslında basittir. Tırnak işaretleri, italikler, ayraçlar dipnotlar ve alıntı yapılan metin açıkça belirtilmiş ise bu alıntıdır. Bunda görüldüğü gibi hiçbir sorun olmamaktadır. Bazen sadece alıntılar üzerine kurulmuş bir metin ile bile karşılaşabiliriz. Bunda bile alıntının kaynakçası gösterildiğinden her hangi bir sorun yaşanmamaktadır.
Şair yada yazar başka bir disiplin ile düşünüp yazan kişiler olmalıdır. Buna rağmen birçok yazar düşünür bir başkasının düşüncesini sözlerini kendi fikri gibi ileri sürmekten kaynakçasını ortaya koymaktan kaçınır. Son yıllarda ortaya çıkan çeviri korsanlığı da bu bağlamda ele alınmalıdır.
Yayıncılık sektörünün gittikçe ilerlediği son yıllarda çevirmenler tarafından çevrilen klasik eserlerin yeni çevrilmiş gibi yapılarak tabiki ufak tefek değişikliklerle yeniden yayınlanmaktadır. Bu sadece romanlarda değil üstelik bilimsel eserlerde de buna rastlanılmaktadır.
Artık şuna dikkat etmeliyiz ki…”Alıntı” nın çok kolay “Çalıntı” ya dönüştüğü bir daldayız.
‘Çalıntı’ meselesi ise bambaşka sorunlu bir mevzu aslında. Özellikle edebiyatta elle tutulur gözle görünür bir sonuca ulaşamadığı belli somut bir ölçüsü olmadığı dahası bir çoğunun “ ne var azcık esinleniyorum “ diye düşündüğü böyle düşündükçe de sorunların katmerleştiği bir konu.
Edebiyat tarihimizde bu konuyla ilgili tartışmalar hiçbir zaman son bulmamıştır. Zamanımızda internet ortamında yayınlanan şiirler , yazılar ise bu alevli tartışmaların daha da çoğalmasına sebeb olmuştur. Üstelik edebiyat aslına bakılırsa esinlenme ve alıntılar zinciridir. Bu nedenle neyin alıntı çalıntı esinti olduğunu tespit aşamasında ölçünün ne olacağı daha da belirsiz bir hale gelmiştir.
Aslında her şair her şiir birbirinin yüreğine komşudur. Sınırları belli belirsizdir. Bazen bilmeden bile ihlal edilebilir. Ama en önemlisi bu etkiyi farkındalıkla eritebilmektir. Aynı kuşak içerisinde olan şairlerin bir çok noktalarda aynı şeyleri düşünebilmesi, yada çırak usta ilişkilerinde aynı duyguları kaleme alabilmesi aynı kokuyu veren cinste şiir yazabilmesi mümkündür.
Üstelik edebiyat tarihimize baktığımızda çalıntı tartışmalarının ta divan edebiyatında Fars ve Arap edebiyatından alındığı üzerine başlamıştır. Oysa Divan edebiyatı gelenek üzerinedir. Önce gelenleri işlediği konu ve türleri işleyerek önceki şiiri biçimsel ve anlamsal olarak doğallıkla işler.
Günümüzde de ateşli çalıntı tartışmalar yaşanmaktadır. Burada isim vererek herhangi bir kişiyi yada kişileri hedef haline getirmeyeceğim…
Şüphesiz ki edebiyat tarihinde bu çalıntı suçlamalarının sonu olmayacak .Buda yazarların mağduriyetine sebep olmaktadır. Ama bu sadece mağduriyet boyutu ile düşünülmemeli aynı zamanda edebiyatın doğasına da müdahale olarak düşünülmelidir. Biz okurlar bir kere bile olsa ‘çalıntı’ olarak tespit edilen şair ve yazarın üretimi karşısında her zaman kuşku duyar ve kandırılmanın yarattığı bir üzüntüyü yaşarız.
Ayrıca çalıntı her zaman bilinçli olarakta yapılmamakta, bilinçsiz olarak etkilenmenin de mümkün olduğu sadece Türk edebiyatında değil dünya edebiyatında da tartışılmaktadır.
Buna en güzel örneklerden bir tanesi Da Vinci Şifresi ile Harry Potter ‘in çalıntı olduğu tartışmalara yol açmış hatta mahkemeye bile taşınmıştır .
Yani bu “Alıntı” “ Çalıntı” öylesine dipsiz ve derin bir kuyu ki…Bir deli kuyuya bir taş atıyor kırk akıllı çıkaramıyor misali…
İ.M.
YORUMLAR
"Sözümden dönersem namert olayım " tamamı
"Sözümden dönersem" ahla solayım
"Sözümden dönersem" derdi bulayım
"Sözümden dönersem" şimdi öleyim
"Sözümden dönersem" yasla dolayım
"Sözümden dönersem" saçı yolayım
Bu ayaklarda da " sözümden dönersem " kısmı tırnak içinde olursa sorun olmaz. Ama olmazsa çok sorun çıkar.
Değil mi?
Nurefşan.
ağzımızda sakız gibidir
sözümden dönersem bak ne olayım demez miyiz
Parmağım bir kaç gündür rahatsız hocam mesajınızı yeni gördüm
farkında olmadan birinin şiirini mi aldım dedim ama o kadar çok google de bu tarz şiir var ki bilemedim nerede yanlış yapmışım :(
Ciddi ve güzel bir konu, yazanı tebrik ederim.
Keşke sırf çalmakla kalsalar....
Aslını yazan anlamasın, diye başını ortasına, sonunu, başa koyarken, çaldıklarının kafasını gözünü yardıklarının farkında bile değil zavallılar.....
..............
Zengin bir tuhafiyecinin bir metre bezini çalmışlar, adam konşularına dert yanmış...
Komşusu da; ''yahu sen zengin bir adamsın, zararın ne kadar ki; şunun şurası bir metre bez,'' deyince, adam da ''çaldıklarına yanmıyorum da, yanlış biçerler o güzelim kumaşı, ondan korkuyorum'' diye cevaplamış.
Onun hesabı bu şiir çalma işi de.
Yazılandan ilham alsınlar, hatta; bazı ''vurucu deyimleri de çalsınlar, alsınlar'', zararı yok; yeter ki; adam gibi bir şiir ortaya koymak için biraz da kafa yormaya zahmet etseler bari, insanın gücüne gitmez hiç olmazsa...
Çalıntısız selam ve saygılar
Sevgili Kızçem.
Ben dikkat ettim bu çalıntı konusu sadece şiirler için söz konusu olan bir durum. Şimdiye kadar ''Falanca yazımı çaldılar'' diye şikayet edene rastlamadım.
Çalındığı iddia edilen ya da gerçekten de çalınan şiirlere baktığımda ise en az %50 sine şiir demek için bin tane şahit, iki bin tane sahte hakim ve savcı gerekir. Nesini çalıyorlar anlamıyorum ''Honki ponki tonino '' türünden bir şiirin...Ama çalıyorlar.
Yine dikkat ettim çalınan şiirler genelde öyle upuzun şiirler değil. Neden? Çünkü millet uzun yazı okumuyor.Zaten yazıların, özellikle de uzun yazıların çalınmama sebebi bu. Hırsız '' Kimsenin okumayacağı şeyi ne diye çalayım ki'' diye düşünüyor.
Evet gelelim bu çalıntı konusunu nasıl önleriz sorusuna.
Aslında çok basit de kaç babayiğit ya da ana yiğit yapabilir bilemiyorum.
Efendim yazdığınız şiir ''Gılgamış Destanı '' gibi oku oku bitmez türünden oldukça uzun olsun bak bakalım çalan malan oluyor mu?
Valla ben çözümü buldum, önünüze koydum. Gerisi ''Şiirim çalındı '' diye sızlananların bileceği iş.
Selam ve sevgilerimle.
Okudum kanayan yarama şifa olan yazınızı lakin bunu anlatmak öyle zor ki öyle çok kapalı ki zihinler ve gözler emeğe saygı denilen o ince çizgiye ve dahi kul hakkı denilen, Allah'ın bile bu helalleşme olayını kuluna bıraktığı bu ince konuya
.
Oysa çok basit şu altta ki metininizle hem yazarın sahibi yad edilir-anılır-hatırlanır hem de kul hakkina girilmez:
" Ayırım yapabilmek aslında basittir. Tırnak işaretleri, italikler, ayraçlar dipnotlar ve alıntı yapılan metin açıkça belirtilmiş ise bu alıntıdır."
kimbilir belki birgün idrak edilir bu anlama.-belki-
Teşekkürler değerli uyarı ve anlatıma..
Sevgiler
Songul Eski
Sizin mantiginiza gore siir ölür
Misal benim sirimin basligi Otopsim yalanlasin
Bunu kimse kullanamaz iste bana ithaminizda boyle birseydi..
Nar-ı Çiçek
Nasıl yaşamak isterseniz öyle yaşayın yahut nasıl yazmak isterseniz öyle karalayın beni ilgilendirmez,
benim iszinle bir alıpverceğim yada veremeyeceğim yok sizin varsa uzak durun benden hatta engelleyin o kadar.
SAYGILAR!
Sevgili Nurefşan hanım,
Öncelikle böyle bir konuyu yazarak hislerime ses verdiğiniz. Sırf çalarak şiir yazdıklarını sananlar, şair değildir gözümde. Ne tesadüf ki, bende bunun için şiir karalamıştım, ne zaman panoya asabilirim diye biraz kararsız kaldım. Ola ki bugüne kısmetmiş. Şimdilik sıramı bekliyorum. Özellikle okumanızı istiyorum. Benim şiirlerim sizin tadınız mı ondan pek emin değilim ve üzüntüyle söylemek zorundayım. Bir insanın panoya asılan 100 şiiri beğendim listesine alarak amacı nedir? diyerek düşünmeden edemiyorum. Günde 10 veya 20 şiiri beğenebilirsiniz ama 100 bu bana çok ta normal gelmiyor. Yine de günahını almak istemem, ama aklımda bu şüphe kalıyor. Görüyorum ki şiirlerinin çalıntığını farkedenler, kimlik değiştirmek zorunda kalıyor. Sevdiğimiz şairleri kaybetmemize sevep oluyor. Bu beni özellikle uzuyor. Hoş bir durum değil. Çalanlarıda Allah'a havele ediyorum. Hiç kimse bu dünya da yaptığını yaşamadan ölmezmiş diyerek konuyu kapatıyorum.
Saygılarımla
SenAY. tarafından 12/24/2015 9:46:14 AM zamanında düzenlenmiştir.
Nurum yüreğine sağlık
sözüm esinti olamaz
ilham hiç olamaz çalıntı olur diyenlere
Şunu iyi analiz yapmalı ve bilmeli ve
ayırt etmemiz gerek ki
Alıntı olabilir
çalıntı diye bir şey olmaz olamaz
her benzerlikte çalıntı değildir
Ve ey sen kendine yürümeyi bilmeyen heva
kimi kimle kandırırsın
kimi kimden istersin
kimi kime şikayet eylersin ki,
fitne fücur konuşur
ortalığı bulandırır dik enlendirirsin
Edebiyat kendi hisleriyle yoğrulur
Sanat kendi içinde ilhamlaşır
ressam düşlerinden tuvaline kelebek kondururken
bir diğeri esinlenir kuş koyar uçurur
ancak ilhamlanmak
hislenmek hissesine düşeni
kendi tarzı yazılımlarından aldıracaktır
okunduğu zaman bu o şair denilmeli
ve dahi benzeri sözlerden yazılımlar da olabilir
birebir aynısı olamaz saten
işte bütün bunlara sebep biri çıkar
iş güzarlik yapar ya
kendilerine bir bulmuşluk verirler ya
anlamaz anlatımlarını bu kişiler
Elif yazılımının dik duruşuna dahi kafayı takanlara benzer
emek kolay değil
bunu yazan bilir
yazılan bilir
yazdıran bilir
kendini bilen bilir
kendine saygısı olmayanlar ise ;
ne emeği bilir nede değerini
lakin bazı anlamazlara anlatamazsın
alıntıyı çalıntıyı hislerin benzerliğini
veya benzer birebir konuşmaların
verdiği sözlerin esintisini
avam diyecegim iş güzarlıklarıyla reklam yapar
kendileri sütten çıkma ak kaşık gibi
yunmuş yıkan mış yerine koyarlar
birde haklıymış gibi köpürürler
Edebiyat dünyası kendi içinde esinleşerek büyüyen
kalemleriyle sevgiyi aşkı barışı ve güzelliği
hayran oldukları şair yazarlarla tarzını yakalayan bir dünyadır
usta kalemler öncüdür geleceğe
bir Necip Fazıl Kısakürek olmasaydı
ben olmazdım dahi biz olmazdık vesselam
....lütfen kendi şiir dünyanızla barışık olun
Nurum yüreğine sağlık iyi etmiş dile getirmişsin
ama bazen anlatılmaz anlatılamayan anlatımlar vardır ya
işte bunu anlamayı istemeyenlere analatamazsın
doğruları kendine doğrudur
o zaman sallamanın sallamasını sallayarak
sallamayı öğreneceğiz
hislerim hislerine his
sevgim sevgine eş
ruhum ruhun es
teşekkürler
Hırsızlığın büyüğü küçüğü olmaz diye bellettiler bize. Ha birinin malini çalmışsınız, ha fikrini. Çalınan emektir. Gerçi zaman zaman büyük çalanları baş tacı etmiş , başımıza dikmişizdir ama konu bu değil.
Aslında bunları ifşa etmek gerekir. Belki yüzleri kızarır. Konu bilindik. Ele alışınız güzel olmuş. Emeğinize sağlık. Sevgiler
Sorun bilgi, birikim, bilinç ve dizgelemeyi bilip bilmemenin sorunudur.
Etki-taklit-esin ve özgün dizgesi.. ki, düşünme ve duyumsama gibi ikincil bir dizge türüyle; ileriye doğru merhaleleşmeyi beklenir kılar...
Ölçüsü yok ve zor görünse de çalıntı ve taklitin (alıntı-atıf farklıdır) diyalektik ve esetik dizgelem duyumsanırlığı ile demokratik bir beğeni ve seçki çokluğuna ulaşarak, öznelden -nesnele giden bir değerlilik sürecine girmesine olgulaşır, eser-ürünün.
Bir de birikim sorunsalı alıntı, çalıntı, taklit ile değişken (uyumlu veya ters değil) orantısaldır..
Edebi eser verenin, yazdığı tür ve üründen en az 1500 misli olacak şekilde, ürüne dair örnek okumuş olması gerekiyor..
Bu tersine işliyor biz de.. maalesef.. maateessüf !
Bir de sadece okumuş olmak yetmiyor.. mutlaka eser estet ve diyalektine dair çözümlemeyi de kavramış olması gerekiyor, yazıcının...
Ve yazar ya da yazıcının bu okuma sürecini hiç kesintiye uğratmaması da gerekiyor.
Bu hâl kompleks ve bütünsel veya tümden gelim-tümevarım mobiliteli bilinç olgusuna vardıracaktır yazmaya meyilli olanı..
Sonrası özgünü ve yükseğe taşıyışı arayıştır, sömürge tipi edebiyat ve edebiyatçılığı yıkma.. buradaki şanslı doğmuşlar ve yeteneksizler tekelcisi, babadan evlada kalan tımarist sanat oligarşisini yenme mücadelesidir.
Son dizge esere dair yerel- ulusal ve evrensele gidişat serüveni oluşturuyor.
Esenlikle...
Göktürkmen tarafından 12/23/2015 10:29:14 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili Nurefşan, bu konular oldukça ince ve bir o kadar da karışık işler.
Alıntı. Çalıntı. Esinlenme. İntihal adı her neyse anlamadım gitti.
Bir sayfada yazının yarısından fazlasınin bir romandan veyahut başka bir yazidan çalındığinı, alındığını tesbit eder denk gelirsen başına gelmeyen kalmıyor. Çalanın aklandığı gibi adın çamurcuya çıkıyor.
Bu tip insanlar güven zafiyatı yaşıyor bence.
Esinlenmeyle çalıntıyı ayıramayan insan hiç yazmasın bana göre.
İşin içinden çıkabildiğin zaman haberim olsun :-)
Sevgiler.
Nasıl çalıyorum, ya da hangimiz daha iyi, daha çok çalıyoruz tartışmasının yoğun psikolojik hazzının yaşandığı bir zamanda zor konu açmışsınız.
Rabbimin bahşettiği o muhteşem beyni kullanmakta zorlanıyoruz. Onu kullanmayınca ortaya düşünce ürünleri koymakta zorlanıyoruz. Bu zorluk doyumsuz olan bazı insanların kendilerini ortaya koymak için farklı yollara başvurmasına neden oluyor. Alıntı ve esinlenme doğal bir olaydır. Çalıntıyı kesinlikle bunların dışında değerlendirmek gerekir. Çalıntıda hiçbir emek harcamadan başkalarının emeğini sahiplenmek gibi mucizevi bir yön vardır. Aslında daha çok yazmak istiyordum ama kesiyorum.
ahmetkurt tarafından 12/23/2015 2:40:28 PM zamanında düzenlenmiştir.
Emine UYSAL (EMİNE45)
selam
efendim yazarlarımızdan bazıları ki bu işi adeta alenen yapıyor çalıyor ben yazdım diyor do dan başlamıyor da re den başlıyor
şimdi bu kişi kendisinin yazar olmadığını biliyor öylece yazamıyacağını da
öyle de desinler var ya vay beeee yazara bak heh işte o ona yetiyor
hırsızlık artık şerefli bi meslek yeter ki başarılı ol yakalanma :)))
çok güzeldi yeğen hoşcakal...
mirim
işte ülkeyi getirdiğiniz nokta :(
yok,sul
ocak üzerinde ısınanı var çorbası var vs. vs.
heh ocak olmak başka bişi
selametle...
Güzel bir konuya değinmişsiniz önce bundan dolayı teşekkür ederim. Şunu söyleyeyim başka birinin şiiri değiştirip kendi duyguları ve kendi şiiri gibi yazmak, karekter ve kişisel bozukluğunun eseridir.Aynı zamanda yaptıkları emek hırsızlığıdır, kul hakkına girer, bunun hesabınıda hem bu dünyada, hemde öbür dünyada verirler. Saygılarımla.