Gözüm yollarda kaldı 6...
UYARI: Okuyacağınız bu yazı, absürd öykümün 6. bölümüdür, isterseniz sırasıyla okuyunuz, istemezseniz de siz bilirsiniz, saygılar ve de iyi eğlenceler...
Yüzüme iyice baktı ve sol gözümün olması gereken yerde bir adet korsan göz bandının takılı olduğunu gördü. Önce geyiğine taktığımı sandı lakin bandın altından makarna tabağına bir damla kan düştüğünü fark edince iyice işkillendi ve de endişelendi… Asla itiraf etmese de beni çok severdi… Sadık’ın o mahsun ve ürkmüş bakışlarını görünce; “Sıkma canını kuardişim, altı üstü bir göz…” dedim… Sonra, işi espriye vurarak “Eğer bu korkun makarna içinse, bir şey olmaz, onun da proteini arttı, ehe ehe ehe...” diye ekledim… Mamafih bu soğuk esprim bile Sadık’ın gözlerindeki dehşeti azaltmaya yetmemişti, ben de hikayenin benim açımdan gelişimini anlatmaya karar verdim…
“Gözüm yollarda kaldı...
Sol gözüm yani... Sonra yolda bekleyen alacalı renkte bir adet şerefsiz kedi, yedi gözümü... Yedi derken bütün halde yuttu demek istedim aslında... Zaten sevmezdim o kediyi, sürekli kapımızın önünde tünerdi, paspasın üstünden kalkması için ittirir kaktırır, tekme atmamak için kendimi zor tutardım… İyi soğutmayan buzluğumuzda kalarak bozulmaya yüz tutmuş yiyecekleri sokak kapısının önüne, bunun yemesi için bırakırdım, yerdi de… Lakin bir türlü zehirlenip ölmezdi, ya yiyecekler sandığım kadar bozuk değildi ya da kedinin inanılmaz bir sindirim ve de bağışıklık sistemi vardı… O gün de anlaşma gereği (Antlaşmanın detayları hakkında daha sonra bilgi verilecektir) 5 dk’lığına isteğini yapma özgürlüğünü kazanan sol gözüm, kafatasımdan ayrılıp sokaklarda hercai bir şekilde dolaşmak istemişti… Mecburdum, buna izin vermem gerekliydi ama olayların böyle gelişeceğini tahmin edemezdim… Hain kedi gözümü yuttu ve kaplumbağadan oldukça hızlı, çitadan yavaş olsa da normal bir insanın yetişemeyeceği bir süratle yolun karşısına geçti… 100 metre performansıma güveniyordum ama kovalamaca uzarsa kazanan kedi olacaktı, hemen davranmalıydım lakin tam o esnada trafik yoğunlaştı, bir türlü karşıya geçemiyordum, kedi de bunu fark etti, arkasına döndü, bana o hain bakışını zafer kazanmış edasıyla attı ve uzaklaştı, sinirden avuç içlerim terlemişti… Hain kedi, göz (sağ gözüm yani) göre göre gözden kaybolmuştu… Artık yapacak bir şey yoktu, eve döndüm… İlk anda tek gözlü olmak zordu, görüş açım daralmış, boynumu daha fazla kullanmam gerekmişti ama poliyannacı bakış açısıyla boyun kaslarım güçlenmiş, boynumdaki düzleşme problemi tedavi olmuştu… Şunu da anladım ki tek gözlü olmak beni acıktırıyordu böylece makarna yapmaya karar verdim ve sen de bunların üzerine geldin kuardişim…”
Sadık’ın şaşkınlığı ve endişesi biraz olsun dinmişti, bundan sonra ne yapacağımı sordu, bir göz bandıyla koca ömür geçer miydi…
“O göz gelecek” dedim, bunu tarif edemeyeceğim kadar derinden hissediyordum, sanki insanoğlunun bildiği fiziksel bağların dışında bağlar da vardı ve hala bu bağlarla gözüme sımsıkı bağlıydım, içten içe o beni ben onu çağırıyordum, yapmam gereken tek şey vardı beklemek, ben de sakin bir şekilde bekleyecektim… Hem söyledim mi bilmem ama ben, çok iyi beklerim…
Devamı gelecek...
Dipnot: Yorum yaparsanız sevinirim, yapmazsanız da üzülmem...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.