- 1142 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TEDBİRİNİ TERK EYLE TAKTİR HÜDANINDIR
Tedbirini terk eyle takdir Hüda’nındır!
Sen yoksun o benlikler hep vehm ü gümanındır
Şeyh Galip
İnsanın kaderi,hayatın kaçınılmaz zorunlu gereklerini ve gerçeklerini bilen
ve planlayan bir takdir-tedbir proğramıdır.
Taktir,tedbir bir ve,tek varlığın isabetli kararları doğrultusunda gerçekleşir.Hayır ve şer,iyi ve kötü,ak ve kara hayatın artı ve eksi kutuplarıdır.Hiçbir şeyin zatında şer yoktur ve kötü değildir.
Şer ve kötülük dediğimiz şey hayrın ve iyiliğin kaim olması için kaçınılmaz olan görüntüdedir.Kara olmazsa ak’ın kötülük olmazsa iyiliğin değeri olmaz.Gece gündüze,kara aka alternatif olarak sunulmuştur
Her şey zıddıyla bilinir.Zıtların birliğinde dönen bu devranda,hiç kimseyi hor ve hakir görmeyeceğiz.Zira; kainat denilen uçsuz bucaksız alemde her şey ve herkes kendi ezeli istidadının gereğini yapıyor.
Her şey yerli yerinde ve olması gerektiği gibi yaratılmıştır.
Bir Melami şeyhi olan merhum Hasan Özlem efendinin buyurduğu gibi “bütün tecellileri biz isteyerek ekiyoruz.Hayır yada şer neye istidatlı yaratılmış isek o yol bize sevdirilir, kolaylaştırılır.Adeta, o yönden tecellileri üzerimize çekeriz.İman İstidadı,herkese doğuştan verilmiş,bazıları bu istidadı kaybetmiştir
Bu konuda sevgili peygamberimiz:
“Her doğan fıtrat üzere doğar,sonra ana babası onu Mecusi,hristiyan,Yahudi yada putperest yapar.”buyurmuştur.Bu,şu demektir:Tüm insanlara iman etme şansı verilmiştir,fakat bazıları bu şansı kötüye kullanmış ve iman istidatlarını kaybetmişlerdir.İman kalpte yanan bir nurdur,ilim ve amelle
tutuşturulup,zikir ve tefekkürle körüklenmezse sönüp gidebilir.Başka bir ifadeyle iman kalpte yanan bir kandil,din ise onu koruması gereken sihirli bir fanustur.Her kim,iman kandilini din fanusuyla korumazsa o cevheri kaybeder.Tercihini,nefsin rahatında ve arzuları peşinde kullanabilir,yada ruhunun sonsuzluk özlemi doğrultusunda kullanabilirsin.
Bakınız Kur’anda Yüce Allah (C.C)
“Savunma tedbirlerinizi alın.”
“Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın.”
Tedbirini terk et taktir Hüda’nındır demek bir bakıma yukarıda zikr edilen ayetlere ters düşer.Bu beyitte Şeyh Galip,çok farklı bir hal ve zevkten bahsediyor.Emin ve mutmain olmuş,Rabbinden razı olarak cennetime gir emrini almış bir kulun ilahi iradeye tam bir tevekkül,şeksiz şüphesiz bir teslimiyetle bağlanarak irade,güç ve kuvvet şirkinden temizlenmesini kast ediyor.Padişah huzurunda,irade olur mu? Gel derse gelirsin,git derse gidersin.
Mevlana’nın Mesnevide dediği gibi
’Yüce Allah’ın bir taktiri senin binlerce tedbirinden evladır.
Mesela uçağa bindikten sonra yolcular,pilotun emir ve kumandası altındadır.Kaptan pilot onlar adına her
türlü tedbiri alır. Öyleise kul kendisine verilen cüzi iradeyle istediği yüce menzillere,sonsuzluk özlemine erişemez.
İnsanın Allah’tan gayri bir vücudu yoktur.Tasavvufun,vahdeti vücudun amacı bu varlık,ikilik vehmini aşmamıza yardımcı olmaktır. hepimiz o sonsuz ummandan bir damla o sonsuzluğun kaynağından ışığımızı alıyoruz.Öyleyse bu ikilik sadece bizim vehmimizde ki
bir yanılgıdan ibarettir.Kutsi hadiste;
“Senin en büyük düşmanın iki kaburga cağın arasındaki nefsindir.”yani kendine izafe ettiğin varlığındır.
Diğer bir hadiste;
“Allah,her günahı bağışlar ama şirk ve kul hakkını asla.”
buyurmasının hikmeti nedir.? Zira,kulun müstakil bir varlığı yoktur o adem denilen yokluk aynası yalnızca Hakkı gösterir.İşte,bu hakikati kavrayan kul,ef’alinin,sıfatının,zatının kendisine ait olmadığını,emaneten verildiğini bildiği için
bu şirklerden arınmak için ef’al sıfat ve zat vehmini terk
eder, zira; güç kuvvet ve kudrati Hakka verir ve ondan işleyen; dileyen,gören,işiten,konuşan,bilen Hak olur,fani ve emaneten verilen ve sadece kulun zannında var olan zattan da soyunur ve fenafillah makamına erer.Sırasıyla,Hakkın efalini,sıfatını ve zatını giyer.Kutsi hadiste şöyle gelmiştir:
“Ben bir kulumu seversem,onun gören gözü işiten kulağı,gören gözü olurum.”
İşte bu hale,bu zevke eren kişi artık her ne yapar,eder,işitir,tutar,görürse Hak ile beraberdir.Cüz-i iradesini külli iradede eriten yok edende fail,mefsuf,mevcut Hak olur.Artık,her ne yaparsa
Onun adına yapar.Tedbiri Hak adına alır ve terk eder.Çünkü tedbirde taktirde Hakkındır.Bu makama erişen kişi Hak olmamıştır,ama Hakkın varlığında müstağraktır.Cenab-ı Hakkın hilafet sırrına ermiş,perde ve hicaptan kurtulmuştur.İşte bu manevi zevke ulaşanlara sesleniyor.Mesela insanın hakikati gölgedir gölgenin hakikati ise sudur
su buhar olup göğe çıktığında tekrar yağmur olarak yani rahmet olarak o sonsuzluk denizine geri döner.Bu dönüş gerçekleştikten sonra artık damlanın varlığından bahsedilmez o artık sonsuzluk denizine karışmış hak ile hak olmuştur
Şeyh GALİP:Tedbirini terk et.Çünkü sen şirkten,ikilikten arındın artık kendine ait bir varlığın yok öyleyse tedbirde taktirde Hakkındır.Sen yoksun diye hatırlatıyor,sen hani irade,güç,kuvveti Hakka izafe etmiş ve vücut günahından arınmıştın hani.İşte bu yüzden sen yoksun.Ademsin,Hakkı gösteren bir aynasın.Ayna yalnızca bakanı göstermez mi? Bu yüzden sen aslında yoksun,o benlikler hep senin hayal mahsulün,zannın,boş kuruntundur diyor.
Önemli uyrarı; Dikkat ediniz; bu hale ermeyen kişinin tedbiri elden bırakmaması gerekir,ki kuranda şöyle
buyuruluyor;
’Savunma tedbirlerinizi alın.’
’Kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın’
Hatti zatında kul tedbirini alır fakat tedbiri aldıktan sonra Allaha tevekkül eder işte Şeyh GaLibin tedbirini terk et taktir hüdanındır sözünden murad budur.Kul gölgedir güneş tam tepeden vurduğunda gölge aslında mutlak varlıkta yok olur.İnsan o şuura erdiği zaman gayri kulun varlığından bahsedilemez.
Allah doğruyu söyler hidayet yalnız ona mahsustur
ŞEYH GALİBİN ŞİİRİ
Tedbirini terkeyle takdir Hüda’nındır
Sen yoksun o benlikler hep vehm ü gümanındır
Birden bire bul aşkı bu tuhfe bulanındır
Devran olalı devran erbab-ı safanındır
Aşıkta keder neyler gam halkı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır
Meyhaneyi seyrettim uşşaka mataf olmuş
Teklif ü tekellüften sükkanı maaf olmuş
Bir neşe gelüp meclis bi havf u hilaf olmuş
Gam sohbeti yad olmaz meşrebleri saf olmuş
Aşıkta keder neyler gam halkı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır
Ey dil sen o dildara layık mı değilsin ya
Da’va-yı mahabete sadık mı değilsin ya
Özrü nedir Azra’nın Vamık mı değilsin ya
Bu gam ne gezer sende aşık mı değilsin ya
Aşıkta keder neyler gam halkı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır
Mahzun idi bir gün dil meyhane i ma’nade
İnkara döşenmiştim efkar düşüp yade
Bir pir gelüp nagah pend etti alel- ade
Al destine bir bade derd ü gamı ver bade
Aşıkta keder neyler gam halkı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır
Bir bade çek efzun kap mecliste zeber-dest ol
Atma ayağın taşra meyhanede pa- best ol
Alçağa akar sular Pay i huma düş mest ol
Pür cuş olayım dersen Galib gibi düş mest ol
Aşıkta keder neyler gam halkı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır
Seyh Galib-i Mevlevi (ks)
Nihat Gülle
Şair ve yazar
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.