Bugün şiir okudum
Sanırım hala küçük çocuklarız, hayalleri yarım kalmış küçük çocuklar. Elinden şekerini alınca ağlamaya başlayan küçük çocuklar. Benimde şekerimi almışlardı küçükken, ben de ağlamıştım. Annem gelmişti sonra yanıma. Beni kucağına almıştı "Sen kocaman çocuk oldun bırak bakalım şimdi mızmızlanmayı" demişti. Ben kocaman çocuk mu olmuştum, ama ağlıyordum hala, güç yetiremiyordum bazılarına. Mahalle aralarında hala dayak yiyordum ve ben hala ağlıyordum annemin kucağında..
Büyüdüm mü? Şimdi ağlamıyorum halbuki. Gözüme biraz şey kaçtı neydi o sen mi? Yoksa soğana mı atıyorduk hala suçu. Yok yok benim gönlüme biraz sen kaçtı. Çıkartamadım sonra..
Hızlı bi giriş mi yaptık yoksa. Aman canım saat kaç olmuş baksanıza. Herkesler uyudu. Annem uyudu. Ev arkadaşlarımda uyudu. Kapı komşumda uyudu. Arada bir yoldan bir kaç araba geçiyor işte. Sonra yarım sigaram aklıma geliyor, bu da israf oldu, bir tane daha israf edeyim diyorum.
İçeriye bakıyorum bıraktığın şey hala duruyor. Yerinden oynatmadım sen gideli. Yemek yaparken domatesin kabuklarını soyuyorum, ansızın gelirsin diye. Ne bileyim bu günlerde böyleyim. Müzeyyen aklıma geliyor, anahtarımı tütünümü alıyorum kapıyı kapaticam ben de, düşünüyorum, ben de mi ruhumu kaybetmişim diye.. Ben evin yolunu bulabiliyorum.
Şöyle bir iki tur atıyorum geliyorum eve, dedim ya evin yolunu bulabiliyorum. Fakat bu şehir insanı sıkıyor, sen de fark ettin mi? Bu oda da sıkıyor. Şu perde, şu halı, hatta kitaplar.. Amerikan filmlerindeki gibi ’hepsinin canı cehenneme’ diyesi geliyor insanın. Sende de oluyor mu? Bilmiyorum. Sen ne hissediyorsun? Bi boşluk oldu mu sende de. Alışmak sevmekten daha mı zor geliyor yoksa. Ümit abiyi saygıyla anıyorum. Her gece abilerimizi anıyoruz zaten. Varolsunlar.
Fark ettim de uzunca bir süredir kendimle konuşmuyormuşum. Ne garip, insan kendisiyle konuşunca deli damgası mı yer. İnsan nasıl deli damgası yer kendisiyle konuşunca. İnsan, insan olalı kendisiyle konuşur başkasıyla konuştuğundan daha çok.. Benim bir farkım var ben hem konuşur hem konuştuğumu yazarım. Karşımda söylediklerime tepki veren yok. Bak söylüyorum tepkiyi kendim belirliyorum, şuan şaşırdın mesela karşımda. Gözlerini kıstın hafifçe, güldün. Tekrar gül dedim.. Bu kadar. Bir yere kadar dimi.
Bak bu da israf olmuş, bi duman daha üfle, gelmedi, söndür.. Bi daha yakma, ciğerim soldu. Bırak artık, yazık. Düşün geride kalanları, ölenleri. Sigara zarar. Kendi kendini tenkit et. Kapat.
Dur, Işığı kapama, daha konuşacaklarımız var.
Susarsak yiteriz, susarsak gideriz.. Konuşursak batarız. Söyle biz ne yapalım? Biz mi dedim, ağız alışkanlığı işte af buyur.
En son çocuktuk. Büyüdük. Büyüdükçe çocuk güveni kalmıyor insanda. Bugün bi çocuk gördüm. Tatlı. Bugün bir çift gördüm, mutlu. Bugün kendimi gördüm... Bugün rüya gördüm. Bugün seni gördüm. Bugün kendimi gördüm... Bugün yarını göremedim...
Bugün şiir okudum, o gün de okudum.. Yazdıklarım bu kadar, yazacaklarım değil.
Beni boşver, sen ? Sen uyudun mu ondan haber ver..
YORUMLAR
son bölüm şiir gibi olmuş.
doğal bir içtenlikle yazmışsınız. okuduğum her yazıda bunu önemsiyorum ilk. teknik hatalar düzeltilebilir. fakat içtenlik yoksa onu kazanmak en zoru. aslında çocukken herkes içtendi. sizin de dediğiniz gibi. biz asıl içtenliğimizi kaybettik. onu kazanmak yerine hatırlamalıyız bana göre. zaten içte bir yerlerde hala gizlice oturan bir çocuk hepimizde var. ağlamaksa içimizdeki şeytanı yıkayan bir antiseptik.
yazınızı beğendim. hoşça kalınız.