- 654 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gel Gel!
GEL GEL!
“Bâzâ! Bâzâ! Her ân çi hestî bâzâ
Ger kâfîr u gebr u bût-perestî bâzâ
İn dergeh-i mâ, dergeh-i novmîdî nîst
Sad bâr eger tövbe-şikestî bâzâ”
.
Farsça bir dörtlük. Bir rubai. Mevlana’ya mal edilir. Bu tabir biraz kaba oldu. Ama olsun. Mevlana’nın yazmadığı bir şiiri onunmuş gibi göstermek kabalık değil mi?
Rubai’nin Türkçe’sini görelim: “Yine gel, yine gel! Ne olursan ol yine gel! İster kâfir, ister Mecusî, ister putperest ol . İster yüz kere tevbe etmiş ol, ister yüz kere bozmuş ol tevbeni...
Bizim kapımız umutsuzluk kapısı değil, nasılsan öyle gel! ”
Bu dizeler Mevlana’nın hiçbir eserinde yer almıyor. Ne Mesnevî’de, ne Divan-ı Kebir’de, ne Mektubât’ta, ne de Rubailer’de ...”Peki kimin?” diyeceksiniz? Cevap veriyorum: Ebû Said Ebu’l-Hayr’ındır.
Bu rubai İran coğrafyasında yetişmiş Ebû Saîd Ebu’l-Hayr’ın (Ö. 1049) Divân-ı Eş’ar’ındaki şiirleri arasında yer alır. Ebu’l-Hayr, Mevlana’dan yaklaşık iki yüz yıl önce yaşamış olan İranlı sufîdir.
Peki neden Mevlana’ya mal edilmiş? Hani derler ya: “Şıh (şeyh) uçmaz, müridi uçurur.” Mevlana’nın gıyabında sevenleri bir işgüzarlık yapmış, Mevlana’ya yakıştırmıştırlar. Yakışmış ama. Çünkü Mevlana’nın felsefesini, tüm insanlığı kucaklayan engin hoşgörüsünü yansıtan bir iletisi var rubainin.
Hısımım Mahsun’un babası Talat Yarol öldü. Karakoç’ta taziye evindeyiz. Rahmetlinin seveni çok. Odalar dolup boşalıyor. Çevre köylerden, Boğazlıyan’dan insanlar geliyor. Baş sağlığı dileğinde bulunuyorlar. Bir grupla beraber gelen bir imam Kur’an okudu. Rahmet diledikten sonra başladı vaaza. İşte dünyanın faniliğinden, herşeyin geçici olduğundan bahisle yapılan iyiliklerin kalacağını, hayırla yad edilmenin insan için önemin vurguladı. Dinimizin sevgiyi, iyiliği buyurduğunu söyledi: “Bizim ‘Gel gel ne olursan ol, gel!’ diyen Mevlana’mız var. Bizim Eflatun’umuz var.” dedi. İmam sözünü bitirdi. Hacı Talat’ın kardeşi Hurşut Bey itiraz etti imama:
-Yav hocam! Hollanda’ya bir hoca geldi. Bu sözün Mevlana’ya ait olmadığını söyledi.
Hurşut Bey gurbetçidir. Hollanda’da çalışıp emekli oldu. Bir ayağı Hollanda’dadır. Yazları gelir Karakoç’a. Kışın döner Hollanda’ya.
Ben de destekledim Hurşut Bey’i. Dedim ki:
-Bu söz Mevlana’ya ait değil. Ama Mevlana’nın felsefesini tam olarak yansıtan bir iletisi var. Ona yakıştırılmış. Bir de Eflatun’dan bahsetti hocamız. Eflatun, Yunanlı düşünür Platon’dur. Platon’un İslam dünyasındaki adı Eflatun olmuş.
İmam efendi hiçbir şey demedi. Ben de sözü fazla uzatmadım.
Aziz dostlar! İnsan olmak önemli. İnsanı dili,dini, ırkı, soyu sopu,cinsi cibilliyeti ne olursa olsun ayırmadan insan olduğu için sevip saymaktır önemli olan. Mevlana, Platon gibi düşünürler böyle düşündükleri için ölümsüzdürler. Tüm insanlığın saygısına ve sevgisine mazhar olmuşlardır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.