- 748 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
düşüncenin ufkunda
Nedense bazıları ne söylersen söyle sadece kendi düşüncelerinin doğru olduğu kanısındadırlar. Hâlbuki bir düşüncenin yahut ileri sürülen bir fikrin; doğru savunulur akla ve hakikate uygun olması mantıklı bir izah tarzı yakalaması lazım. Tarih, değerlendirilirken o zamanın mevcut şartları göz önünde bulundurularak yapılır. Şu zamanın şartlarına göre değerlendirirsen o zaman Hz. Ömer Efendimizin adalet kavramına gösterdiği hassasiyet ile uygulamalarını göz ardı eder hatta bilmeden yanlış yorumlara bile düşersin. Herkes de bilir ki hatta tüm dünya adaletin timsali olmuş bir Hz. Ömer’in ne kadar bu konuda tavizsiz olduğunu.
1990 yılında Türkiye’mize davetli olarak gelen Amerikalı terbiye Profesörü Dr.Rufi’nin vermiş olduğu bir demecinde ”Biz Amerikalılar, sizin tarihinizin bir asrına sahip olabilmek için çok büyük servetler vermeye amadeyiz” demiştir. İnanın bu sözde riya yok. Adamlar bize gıpta ediyor, âmâ biz reddi miras yapıyoruz. Amerika bugün eski milletlerin temsilcileri ile kendi inanç terkiplerini güçlendirerek hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Bilinmeli ki Osmanlı devletini kuranlar damarlarında asil Türk kanı taşıyan Hem Alp, hem de Eren olan yiğit insanlardır. Gönül erleridir. Onlar kendilerine temel felsefe olarak “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın ”ilkesini almışlardır. Sunuda belirtmeliyim ki, Ben içinde yaşadığım şu andaki Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir vatandaşı olarak bir Türk olarak Ülkeme hizmet için varım. Nasıl ki, Osmanlı Tarihi içinde olan birtakım yanlış uygulamalar benim anlayabildiğim kadarıyla onları kendimce eleştiri konusu yapıyorsam(bu benim ona düşman olmamı gerektirmez)Öyleyse bugünkü mevcut uygulamalar muvacehesinde de yine kendimce uygun olmayan ve insan fıtratına aykırı olan bir takım yanlışlıkları eleştirmem kadar da doğal bir şey olmaz, âmâ bu benim bunu bazılarının yaptığı gibi tümüyle inkar etmemi de gerektirmez. Burası benim devletimdir, bu benim milletimdir. Bu benim ülkemdir. Acısı da bende sevinci de bendedir.
Yine bilinmeli ki; tarih bir milletin beynidir.O halde Türk Tarihi bir beyin ise, bu beynin içinde İlkinden(Asya Hun Devletinden) şu andaki mevcut Devletimiz ve diğer Türk devletlerine kadar hepsi vardır. Amerika uyduruk tarihle sığır çobanı kovboyları kahraman ilan ederken, bizler kendi kahramanlarımızı görmezden gelir küfreder hatta inkâr ederiz. Türkler değişik devletler ismiyle tarihin her döneminde yer aldıklarına göre onlardan birini, yok saymak ya da kurutmak yüreğimizin kuruması demektir. Kendi gerçeğimizi acısıyla tatlısıyla objektif ölçülerde bakıp nerde hatalı nerde sevaplı bunları öğrenmek yerine veryansın edip ideolojik yaklaşımlar da bulunarak kendi yüreğimize ve özümüze yabancılar kadar yabancı kalmak yakışık alır mı? O zaman bizler kendimize yabancılardan daha fazla yabancı olmaz mıyız? Nitekim doğru konuşalım şimdi, Yurdumuzu ziyarete gelen yabancı turistler gibi kendi kültürel mirasımız olan hangi tarihi eserin yazılarını okuyabiliyoruz, Sinanlar kaldı mı bu diyarda? Dışardan turist kimlikli gelenler neden ilk durak yerleri olarak bu tarihi mekanları görmek isterler.Sizlerin yaşadığı ülkelerde acaba o ülkelerin tarihini kıymetlendiren eserleri mevcut değilmi ?
Tarihimiz sadece zaferlerle tescilli değil ki. Onda medeniyet vardır. Hürriyet vardır. Adalet vardır. İnsanları aslanlara zevk için yem olarak atan Roma tarihine övgüler yapılırken, insanı adam gibi gören inancına saygı gösteren ve kişilik haklarını koruyan Osmanlı neden tu kaka ilan edilir. Adalet mi bu? Etrafındaki karmaşalara dünya şahit. Osmanlı gitti, Ortadoğu, Kafkasya, Balkanlarda, Hatta Avrupa’da huzur bitti. Onlar bunu gururla söylerken sizlerdeki bu anlamsız düşmanlık niye? Bunun nedeni belli bir dönemde( 1933 yılında) geçmişe yapılan bir haksız ve yanlış uygulamanın hala devam eden tezahürlerimi? Her yeni gelen yönetim ve rejim bir öncekini yok sayar ya da reddeder. Hâlbuki Osmanlı toprakları üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti değil miydi? Onları kuranlar Abdülhamit’in açtığı okullardan yetişmediler mi? Onlar açılmasaydı bu çekirdek kadro nasıl teşekkül edecekti? Milli Mücadelenin ve Çanakkale’nin mimarları hangi okullarda yetiştiler? İnsaflı olalım. Bugün birçok şey yeniden değerlendiriliyor. Osmanlıyı sadece Abdülhamit’le-Vahdettin’den ibaret saymak doğru bir yaklaşım mı ?.Vahdettin için Eski Başbakan Ecevit ; dillerine pelesenk ettikleri kolayca söyledikleri “hain” değildir ifadesini kullanmadı mı ?İnsaflı olalım insaflı. Vahdettin isteseydi tüm serveti alıp götürürdü. Bunu Atatürk bile takdir etmemiş midir? Kendi ailesiyle sefalet içinde öldüğünde cenazesine niye haciz koydular. Bugün İran Şahı ülkesini terk ettiğinde tüm servetini yurt dışına kaçırmadı mı? Ferdinand Markos aynısını yapmadı mı? İnsaflı olalım insaflı.
1933’de yazdırılan ( Vedat Nedim Tör ile Burhan Asaf tarafından) tarih kitabı bilgileri o günkü mevcut şartlar içerisinde yeni rejimin yerleşmesi açısından gerekliydi deseler de artık o şartların geride kaldığı gerçeğini unutmayalım. Bugünkü güç dengesi batının eline geçtiyse bizler kendimizi yeniden keşfetmeliyiz. Yeniden öz eleştiride bulunmalıyız.Avrupa bugünkü kimliğini alabilmek için 400 yıl mücadele verdi.Kendini değerlerini inançlarını kimlik hususiyetlerini inkar çözüm olsaydı bugün Sovyet sistemi 74 yıllık serüvenine son vermez hayatta olmaya devam ederdi.Elbette kendini değişen şartlara göre ayarlayamayanın yaşaması güçleşir.İşte onu anlayabilmek için ilim kültür sanat medeniyet insan mütefekkir ideologlardan oluşan bir terkip ve sağlam bir yönetim anlayışı gerekli.O halde var olmak için ; var olmayı gerektiren ve insanları toplumları ayakta tutan onları yaşatan değerlere sahip çıkmak boynumuzun borcu olmalıdır. Yapmamız gereken acaba bizler bugünden daha fazla ne yapsaydık da Ülkemiz bir Japonya ile yarışsaydı ?İnsanımız kendi toprağında kendi ülkesinin kalkınması için alınteri dökseydi,uzaya giden bizler olsaydık,toplumsal barışı ihdas etmiş huzuru yakalamış olsaydık deseydik, bunları konuşabilseydik daha iyi olmazmıy dı? Geçmişe kalkıp sövmek kime ne kazandırdı? İnkâr kimin işine yaradı?
Kemal Tahir’in örnek aldığı tarihçi Cevdet Paşa derki” Tarih bilmeyen siyasetçi ile pusula okumasını bilmeyen kaptanın farkı yoktur” ikisi de gemiyi karaya oturtur,der. HAKSIZMI ? Türk Tarih Kurumu,Türk Dil Kurumu,Ankara D.T.C.Fak.niye açıldı ? Unutmayalım ki ruhunu yitiren hayatta kalamaz. Evet Osmanlının hatası olmuştur.ama o hatalar onu yok say anlamına gelmez.Avrupanın kendi ölçülerinde yakaladığı Rönesansı ,kendi ülkemizde İslam Rönesansına çevirebilseydik bugün herhalde Baykonur Uzay üssü ile Amerikan Nasa çalışmalarını bizler yapıyor olurduk.Yine olur,ümitsiz değiliz lakin zihniyet değişmesi gerekir.Taklit ve kuruntular yerine asli öze uygun çalışma.İnsanı olduğu gibi kabul ve çalışma barışını oluşturup herkesi kucaklayan bir kalkınma hareketi.Çıkar menfaat yerine toplumu kucaklayan ve adalet mekanizmasını çalıştıran ve işleyen bir çark.Herkesin birbirine saygı gösterdiği ve değer verdiği bir ortam.Hoşgörülü yaklaşım.Kendi tarihi gerçeklerini göz ardı etmeden nesillere aktaran bir eğitim ölçüsü.Tarihsel kişilere ve kahramanlarımıza sahip çıkan bir öğreti.Yani kendimizi yeniden ele alıp kendimizi yeniden keşfetmek.Cumhuriyeti kurum ve demokratik kurallarıyla daha da güçlendirmek ve o kurallara işlerlik kazandırmak. Yeter ki iyi niyetle hareket edelim,gayret edelim.Neden olmasın ?
Yusuf Erdoğan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.