- 641 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ÇORBANIN TUZU
Nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Burnuna keskin ilaç kokuları geliyor,bir uğultu ve uzaktan uzağa sesler duyuyordu.Doğrulmak,gözlerini açmak istiyor ama göz kapakları zamkla yapışmış gibi inatla direniyordu.Külçe gibiydi. Elini,kolunu kımıldatamıyordu.
Ne olmuştu? Neredeydi? Bir türlü aklını toparlayamıyordu..
Üzerine eğilmiş bir nefes hissetti. Bir kadın sesi..Vah canım vah..Nasıl yaparlar böyle bir şeyi resmen canavarlık bu dedi sinirli bir şekilde.
Başka bir kadın
Doktor hanım,Vallaha biz bir şey yapmadık. Bir suçumuz yok.Pazardan gelmiş bizim apartmanın merdivenleri çok dik.Elinde de alış veriş torbaları, önünü görmedi herhal.Yuvarlanmış merdivenlerden aşağıya.Biz de bağırışa çağrışa, gürültüye çıktık.Baktık ki bu...Merdivenin dibinde öylece boylu boyunca yatıyor. Merdivenden yuvarlanırken kafasını oraya buraya çarpmış.Allah korudu Allah diyordu.
Kayınvalidesinin sesini zar zor tanımıştı.
Sinirli olan kadın herhalde doktordu.demek ki hastanedeydi.
Doktor,sert bir şekilde bırakın bu masalları dedi. Bal gibi darp edilmiş bu kadıncağıza,adli vaka.Polise bildireceğim.İfadenizi onlara verirsiniz.Şimdi lütfen çıkın da işimizi yapalım.
Doktor hanım,yemin ederim dediğim gibi.Diyordu hala kayınvalidesi..
Gözlerini açması imkansız gibiydi..Zaten kimseyi görmek istemiyordu. Kendini çok aşağılanmış, güçsüz hissediyor ve çok utanıyordu.Gözlerinden sızan yaşları bile silemiyecek kadar güçsüz ve çaresizdi..Canı çok yanıyordu Başını zorlukla yana çevirdi.
Doktor söyleniyordu.Bunu yapan insan olamaz,canavarlık bu.
Doktor şimdi üzerine eğilmiş olmalıydı nefesini çok yakınında hissetti.Pansuman yapmaya çalışıyordu dokunduğu her yer,kalbini oyuyorlarmış gibi acı veriyordu.İnleyen kendi sesi geliyordu kulağına.
Doktor yanındaki hemşireye İki kaburga kemiği kırılmış, Kafadan çok darp aldığı için beyin kanaması geçirebilir yirmidört saat müşahade altında tutalım.Kendine gelince de bana haber verin deyip çıktı.
Hatırlamaya başlamıştı.
Bütün gün çocuklar,iş güç yemek derken baya bir yorulmuştu.hiç şikayeti de yoktu.Tabii yapacak.Severek yapıyordu.Eviydi,çocuklarıydı insana ağır gelir miydi hiç.Zaten katlandığı her şey çocukları için,sırf onlar rahat etsin diye değil miydi?
Akşam saati kocası gelmeden çocukları yedirip yatırayım diye acele ediyordu. Aceleyle sofrayı kurmuştu ki kapı çalındı.
Kayınvalidesi torununa seslendi.
Pınar, aç kızım kapıyı baban geldi zaar. Dedi.
Pınar,hoplaya zıplaya kapıya koştu.Baba dediğini duydu.
Hah gelmişti işte inşallah az içmiştir.Bana çocuklara bir şey etmez inşallah. Diye dua ederek kapıya yöneldiğini hatırladı.
Hoş geldin Ahmet. Dedi.
Hoş buulduuk..Biz bütün gün eşek gibi çalışalım,para kazanacaz, sizi doyuracaz diye sürünelim,elalemin ağzının kokusunu çekelim siz, evde böyle sefa sürün ohhh ne ala beee. Ben de bulsam bir eşek, ben de böyle çalıştırsam diye söylenerek içeriye girmişti.
Hiç sesini çıkarmadı.Bilirdi böyle zamanlarda ne söylese kocası kötü anlar,sesine bile sinir olurdu.
Bu içkisinden bıkıp usanmıştı.İçki içmediği zamanlarda aslında kötü biri sayılmazdı.Yine kendisine sıcak davranmazdı ama hiç değilse evde kavga gürültü,patırtı olmazdı.Suratını asar,biraz televizyon seyreder,ya da anasıyla akrabalardan,konudan komşudan konuşur sonra da gider yatardı.Onlar ana oğul sohbet ederlerken o, çocukarla ilgilenir,yatırır ,çay koyar hep hizmet ederdi. Herkes yatmadan da yatmazdı.
Kocası Sofra hazır mı? Açım aç..diye söylendi.
Kayınvalidesi hemen -Hazır aslanım. Her bir şey hazır.Hadi elini yüznü yıka da oturalım. Dedi.
Hemen koşmuş aceleyle çorbayı tabaklara dağıtmış, su bardaklarını ve sürahiyi de sofraya koyup,yerine yeni oturmuştu ki. O sırada küçük kızı bir şeyler söyleyip ağlamaya başlamıştı.. Onun ne istediğini anlamak için çocuğa doğru eğimiş,onu susturmaya çalışıyordu. Kocasının kendine bir şey dediğini hiç duymamıştı.
Şuna bak şuna.. Duymuyor bile.. Hoop sana söylüyom sana..Bu çorbanın tuzu niye eksik? Niye yok?
Başını çevirmesine fırsat kalmadan kafasına inen yumrukla sendeledi. Birden yumruk,tokat sağanak gibi inmeye başlamıştı.
Kocası: Ben bir şey dediğimde yüzüme bakacaksın yüzüme ..Eşek mi osuruyo burada diye bağırıyor,var gücüyle kafasına,yüzüne,gözüne indiriyordu. Ne olduğunu anlamamış, ağzını bile açamamıştı.
Çocuk ağlıyordu senin ne dediğini duymadım. diyememişti .
Yediği yumruk ve tokatların sarsıntıyla dengesini yitirip sandayeden düştüğünü hatırlıyordu. Kocası sofradaki tabak,çanağı yerlere atıyor, hayvan mıyız biz? . Eşek gibi çalış,eve gel bir ağız tadıyla çorba bile içemiyoruz bu evde. Lanet kadın? Bela mısınız siz benim başıma? Ne bu lan! bu ne ? Diye haykırarak yerinden kalkıp iki adım da öfkeyle yanına gelmişti. Yerde acıyla kıvranırken o tekmeyle neresine gelirse vuruyor,delirmiş gibi tekmeliyordu.
İki büklüm olmuş karnını, kafasını korumaya çalışırken acıdan inleyerek ,yapma Ahmet, vurma ne olursun diye yalvaran kendi sesi geliyor kulağına ,Kayınvalidesinin, tamam oğlum tamam bir daha çorbanın tuzunu tam koyar. Yeter, öldürecen kadını.Diye araya girmeye çalıştığını hatırlıyordu.
Çocuklar nerde diye düşünürken onların sesinin çıkmadığını fark etmişti. Daha sonrasını hatırlamıyordu bayılmış olmalıydı.
Belki de öldü diye hastaneye getirmek zorunda kalmışlardı..Çocuklar Korkudan bir yerlere saklanmışlardı mutlaka. Kimbilir Nasıl korkmuşlardır.Ne yapıyorlardı şimdi? Karınlarını kim doyurmuştu ?
Polis soruyordu. Kızım nasıl oldu?kim bu hale getirdi seni ?
Aslında haykırmak, bağırmak,avaz avaz ağlamak istiyordu.
Kocam getirdi beni bu hale. Ondan şikayetçiyim.Alın götürün. Atın hapse. Bana yaptıklarının cezasını misliyle çeksin. Bir daha yüzünü bile görmek istemiyorum.
Demek istiyordu.
Diyebilseydi keşke.
Ama diyemezdi ki... Bunları demek çocuklarından sonsuza kadar ayrı düşmek,bir daha yüzlerini görmemek demekti.Bunları demek, o eve bir daha asla girememek demekti.Bir mesleği,parası,güvencesi yoktu. Devlet, onu kaç gün koruyacaktı ki ?Üçbeş gün sonra yanında ne polis,ne doktor hiç kimse olmayacaktı. Kendi başına tek başına, ne yapabilirdi ki. çocukların okula gitmesi,düzenlerinin bozulmaması lazımdı.
Ne demişti kocası çorbanın tuzu eksikti...Evet evet çorbanın tuzu eksikti.Suç onundu..
Kadın olduğu için,bunca çaresiz olduğu için,bu kadar sahipsiz olduğu için,suç onundu..
Evet kızım kim yaptı. Söyle,korkma. Diyordu polis.
Zorlukla araladığı gözlerini polise çevirerek:
Kimse yapmadı polis abi. Suç benim. Ben düştüm. Merdivenlerden düştüm. Pazardan elim kolum poşetlerle dolu gelmiştim..Bizim merdivenler çok dik.Önümü göremedim zaar. Merdivenlerden yuvarlandım.Suç benim..
Çorbanın tuzu eksikti...
Efendim anlamadım.
Yok birşey.. Suç benim diyorum polis abi..Kimseden şikayetçi değilim....
Kendimdem,kaderimden başka kimseden şikayetçi değilim.. Diye çaresizlikle içinden söylendi..
Canan YÖNTER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.