- 401 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
YABANCI KÖLELİĞİ
YABANCI KÖLELİĞİ
Yeryüzü insanoğlu için yaratıldığına göre üzerinde bütün insanlara yetecek kadar nimet vardır. Yeter ki insanoğlunun gayesi hayatını devam ettirmek olsun.
Dünya, üzerindeki yaratılmışlarla beraber güzeldir. Ama gel gör ki bunu böyle kabul etmeyenler her gün yeni bir katliamla karşımıza çıkmaktadırlar. Bu katliamları yapanlar da insan olunca söylenecek hiçbir söz kalmıyor.
Dünya da eşi benzeri var mı bilmiyorum ama bizim güzel bir haftamız var. Kabul etmeyenlere de saygım var; Tutum yatırım ve Türk malları haftası. Ben birçok hafta için yazı yazmam ama bu hafta için kaçırmamaya çalışıyorum.
Memleketimizin son günlerdeki gündemine bakarsanız hafta biraz daha önem kazanıyor. Aslında haftanın önemi hiçbir zaman değer kaybetmiyor. Biz kıymet bilmeyince borsa gibi bir düşüyor bir çıkıyor.
Dünya üzerindeki nimetler bu dünya gibi bir dünyaya daha yeter. Fakat üzerindeki insanlar insanca yaşamalıdırlar. İnsanca yaşamasını bilmiyorlarsa dünya bile az gelir.
Bakınız Allah’ü Teâlâ bile ayeti kerimede ne diyor: Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez. Az olan nimet için hiç yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz denir mi?
Günümüzün şartlarında bunu şöyle açıklayabiliriz. Bir topluluğu belli bir zaman yaşamaları için 5 yıldızlı her şey dâhil otele götürüp yerleştiriyorsunuz. Bu tabiri ancak onlara söyleyebilirsiniz. İşte Allah’ü Teâlâ günümüz şartlarında insanlar için böyle bir ortam yaratmıştır.
Ne yazık ki güç, menfaat ve egolarımız için oraya yerleşmeye çalıştığımızdan kana buluyoruz. Oradaki bütün nimetleri alıp bazılarını aç bırakarak kendimize köle olmalarını istiyoruz.
Dünyamızda israf etmediğimiz müddetçe rahat bir hayat süreceğimizi bilmeliyiz. Kanaat sahibi olanlar için rızk sıkıntısı yoktur. Elindeki nimeti paylaşanlar savaş ve düşmanlık kelimelerini bilmezler.
Kapitalizmin egemenliğindeki dünyada milletler zorla düşman ve savaş kelimelerini öğreniyorlar. Öyleyse bizde bu dünyada ayakta kalmanın yollarını bilmeliyiz. Dik ve onurlu durabilmek için kendi mallarımızı üretip kullanmalıyız. Bunu bir eziklik meselesi olarak gördüğümüz müddetçe ezilir gideriz.
1930 yıllardaki ekonomik krizi lehine çeviren yurdumuz birçok fabrikanın temelini atmış ve yerli ürünleri yetiştirmeye başlamıştır. Sonraki yıllarda daha ucuzunu temin ederiz diyenler bu millete büyük kazık atmışlardır. Hani otuz altı yılındaki Türk malı uçaklarımıza, altmış yılındaki Türk malı arabamıza ne oldu?
Evet, uçak fabrikasının sözleşmesi fes edilmeseydi, arabaya güya benzin koymayı unutmasalardı bugün Türkiye sanayisi bu halde olmazdı. Bunları engelleyenlerin torunları, bugün Türk malını ezik ve geri kalmışlığın sembolü olarak göstermeye çalışanlardır.
Gelişen çağa ayak uyduramayanlar dünyadan silinip giderler. Teknoloji emperyalizmini meydan okumanın tek yolu kendi silahı ile vurmaktır. Bizim ülkemizde yıllardır icat yapan mucitler yaptıklarının mükâfatı ile anılmak yerine çektikleri ceza ile anılmaktadır.
Her krizde, şu devlet şunu satmayacak, bu devlet bunu vermeyecek diye kara kara düşünmek istemiyorsak kendi ürünümüzü kullanalım. Yabancı hayranlığının bizi yabancı köleliğine götüreceğini bilelim.
Yerli malı türkün malı, herkes onu kullanmalı.
Muhabbetle!
16.12.2015
Osman GİRGİN
Eğitimci-Yazar
[email protected]
osmanlıhaber.com
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.