Üç Dil
Emsallerine henüz rastlanmayan ; fakat geçmiş dönemlerde semavi kitaplarda helak edilmiş olduğu belirtilen bazı kavimlerin yaşadıkları çirkinlikleri birarada bulduğumuz asrımuzda yol alan, epey hızlı yaşayan medenileriz biz. Medeniyet kavram itibariyle sözlükte " kentlileşmiş, kırsallıktan kurtulmuş, uygar" olarak ifade ediliyor. Bir başka deyişle kırsal hayat medeniyet için aşılması gereken bir süreç olarak nitelendirikmekte.
Şu meşhur " Kara Koyun " hikayesini bilirsiniz, hani vaktiyle bir ağanın sadık bir çobanı varmış. Ve o çoban kocaman sürüyü kara koyun sayesinde istediği anda durdurur, istediği suya , çayıra yönlendirirmiş. Bir gün ağanın muteber bir misafiri gelip kuzu eti yemek istediğini söylediğinde hizmetkarlar gidip çobana : " Ağa karakoyunun kuzusunu kesip getirmeni istiyor." diye haber etmişler. Sadık çoban ısrarla karşı çıkmasına rağmen emirden ve itaatten ötürü çarrsizce susmuş ve ben kesmem de karışmam de demiş. Kuzu kesilirken koyun şefkatinden ötürü yavrusuna bakamamış, boynunu çevirmiş yana , o tarafta çobanı görünce başka tarafa çevirmiş. İşte bizim insanlığımız maalesef o koyunun şefkatinden mahrum bırakıldı , bizim bitip tükenmek bilmeyen heveslerimiz ve hırslarımız sayesinde. Evladının üzerinde sigara söndüren, poşette çöpe atan , aç susuz bırakıp tatile çıkan m-edeni insanlar oluverdik. Sözlüğe anlam yükleyenler günümüzü rahatça temaşa edebilseydiler herhalde kırsal- kentli ifadesini kıyaslamazlardı.
Arapça bir kavram olan "Medeni" ifadesinden mim harfini çektiğinizde aşağlık-kıymetsiz ifadesi oluştuğundan m-edeni ifadesine başvurduğumu belirtmek isterim.
Yazı metnine başlık olarak kullanılan "Üç Dil " ifadesine girizgah olsun diye yukarıdaki birkaç hususa değindim. Evet, üç dilli bir yaşamımızı var ana dilimiz ne olursa olsun , hatta bu vaziyet ana dillerini yerlere göklere sığdıramayan bencil toplumlar için de aynı ana dil hürriyetleri engellenen toplumlar için de aynı.
Eğer...
Günlük yaşantımızda en çok kullandığımız sevgi dili " eğer " dilidir. Despotluğun hâkim olduğu dildir. Çocuğumuz eğer yaramazlık yapmazsa ödül veriyoruz , işyerimizdeki çalışanlarımız eğer bize itaat ederlerse izin,zam,takdir alıyorlar, ders verdiğimiz talebelerimiz eğer robotlaşırlarsa not,sevgi alıyorlar bizden . Fakat burda sergilenen sevgi koşullu sevgidir ve şartlar yerine getirilince sergilenir.
Çünkü...
Menfaatlerimizin daha ön planda olduğu bir dildir . Benim için kıymetlisin çünkü ev işlerini sen olmazsan halledemem, seni çok seviyorum çünkü hep yanımdasın, çok değerlisin benim için çünkü sen olmasan ben bu mevkide olamazdım, çok yakışıklı yahut güzel olduğun için çok kıymetlisin ve acayip sevilmektesin. Belirtilen nitelikler çünkü sevgisiyle sevdiğimiz insanlarda son bulduğunda ortalık aydınlanmakta , sevgimiz de bitmekte.
Rağmen...
Bizim çok ihtiyaç duyduğumuz sevgi dili. Etramızdaki insanların eksikliklerini-gizliliklerini kurcalamadan , bize yaptıkları hatalarını defalarca bestelemeden, kusurlu insanların kusurlarını dahi fırsata çevirecek bir muhabbete dönüştürerek yaşayıp yaşatmamız gereken dil. Evladını büyütene kadar her türlü kahrını çektiği hâlde evladının bir tebessümüyle zahmetini unutan anne sevgisi gibi , bütün hatalarımıza rağmen bizden merhametini, bereketini, affını esirgemeyen Mevla’nın sevgisi gibi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.