- 400 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Paylaşılabilir Yanlarım
İnsanlarla olan iletişimimde sınırlarımın ve sinirlerimin birazcık bile olsa zorlandığı noktalarda insanları bıçaklayıp bir kenara atarken buluyorum kendimi. Kahveler içiyorum, acı kahveler.
Ama başımı kendi acılarıma çevirdiğimde inanın yetmiyor ve daha iyi anlıyorum.
Kaybolmak istercesine derin yürüyorum soğuk sokaklarda.
Bakın çok gencim lütfen ciddiye almayın dedimse de yaşadıklarımı hiç uygun bulmuyorum.
Bu olanları kendimle hiç bağdaştıramıyorum. Tıpkı senin beni sevmek gibi bir ortak payda bulamaman ve en azından bu sevgiyi kendime uygun bulmamam. Kendimin sana olan bağlılığını
Falan filan...
Temmuz sıcağı ağaç gölgesi bulmuş kadar sürüyor sevinçlerim,
Yani acıtacak derecede az.
Anlık kırılmalarım, anlık olarak kalmaktan çıkıp hayatımın üstüne seriliyor.
Baya kuruluyor hayatıma, bildiğiniz üzere insan kendi kendini en fazla ne kadar iyileştirebilirse o kadar iyileştirmeye çalıştım kendimi.
Ama ’evet tamam bir şeyim yok’ dedikten üç dakika sonra ağlarken buluyorsanız kendinizi,
Üstelik bir ofisin yangın merdiveninde,
Üstelik ezilmiş beklemiş sigara izmaritlerinin o iğrenç kokusundan nefret ettiğiniz halde üşümeyi her zamanki gibi aldırmadan kalıyorsanız o boşlukta, o boşluktan atamıyorsanız kendinizi.
Canınız çok yanıyor.
Aslında canınız cok üşüyor. Ama bu, öğlen sıcağı, İzmir’de üşümek kadar mantıksız geliyor size.
İnsan kendi kendine de soruyor bazen. N’oluyor?
N’oluyoruz ya
Gibi.
Bakın asla kendime cevap verememişimdir. Kendimle ilgili yaptığım tek şey oturup yaralarımı kanatmak.
Şu kabuk bağlamış olanları, çünkü "anlatmak bizi bir nihayete vardırmıyor" en azından beni..
Bu yüzden bütün soruları es geçiyoruz ve yolumuza devam ediyoruz.
O yolu hep soru yağmuruna tuttular fakat yağmuru severim.
O da biliyor sevdiğimi.
Ben ona koşuyorum da
O bana koşmuyorsa belki bana çarpmaktan korkuyordur
Çarpıp düşürmekten
Olamaz mı?
Sadece dört saniye düşünüyorum.
Olamaz arkadaşlar.
Zaten yerde olan birisini de hiç kimse düşüremez.
Tıpkı ’ben hep senin yanındayım’ diyenlerin, ilk uçakla cehennemin dibine kadar gitmeleri gibi.
Gülünç.
Beni seviyor gibi yapışın, ardından beni sevmemen,
Beni sevmiyor oluşunun üzerine kendimi bir depremin ortasında gibi çaresiz hissetmem,
Evsiz gibi hissediyor oluşum ama asıl evin de sen olmadığını bilişim.
Senin mutlaka bir kapıyı hep açık bırakışın, o kapıya her gelişimde suratıma kapanması.
Bekleyişlerim,
Susmaların,
Kendimi senin sinirlerini hep zorluyormuşum gibi hissedişim,
Ardından
Beni asla bıçaklayıp kenara atacak kadar bile önemsemeyişin
Gülünç ve aslında bir o kadar da benim ölümüme sebebiyet.
Ve bugün küçük bir operasyonla, hayatından çabucak alındım.
Ha bu arada,
Bademciklerine dikkat et sevgilim...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.