- 1432 Okunma
- 9 Yorum
- 1 Beğeni
ABD Ve Rusya’nın Oyunlarını Türkiye Bozdu
ABD Ve Rusya’nın Oyunlarını Türkiye Bozdu
Yaşadığımız Coğrafya, birçok ülke için olduğu gibi Türkiye açısından da hayli zor bir yerdir. Bin yıllardan beri dünyanın şekillenmesinde büyük etken olan Osmanlı ve İslam tarihi, ne yazık ki şimdilerde artık dünyayı kontrol etmek isteyen güçlerin hedefinde. Zayıflayan Osmanlının en kötü dönemi olan sömürgeci güçlerin idaresinde olduğu dönemdir. Dünya da doğu batı çatışması arasında yer alan Türkiye, hızlı bir gelişme göstererek, artık tavrını ve çizgisini belirlemiştir. Dünyanın iki büyük süper gücü kabul edilen ABD ve Rusya, belki danışıklı dövüş siyaseti çerçevesinde, ali menfaatlerine uygun olan ülkelerde; çeşitli koruyucu ve sözde kollayıcı özelliklere sahip konvansiyonel silahlar ve üsler konuşlandırdılar. Osmanlının yıkılmasından sonra birçok istilacı sömürgeci ülkelerin hâkimiyetiyle etkinliğini kaybeden Türkiye Cumhuriyeti, 21. Yüzyılın başlarından itibaren büyük bir değişme, gelişme ve ilerleme kaydederek, gerek bulunduğu coğrafyada komşularıyla, gerek İslam coğrafyasıyla ve gerekse bütün dünyada sözüne güvenilir, hatırı sayılır etkinliği olan bir ülke konumuna geldi.
Türkiye devletinin dünyayla ve komşularıyla olan sıfır problemli siyaseti, tutarlı ve kalıcı politikalarıyla, tüm problemlere ılımlı, sakin yaklaşımlar sergileyerek, özellikle İslam dünyasının ilgi odağı haline geldi. Gerek yönetim ve gerekse kurtarıcı gözüyle görüldüğünden, İslam dünyasına hatırı sayılır bir rol model olarak algılanmıştır ve benimsenmiştir. Böyle haklı bir rol model üstlenmesiyle, Türkiye’ye çok büyük sorumluluklar ve görevler yüklenmiştir.
Türkiye’ye biçilen rol modellik görevi, ABD, Rusya, AB ve diğer dünya ülkelerinin tepkisine sebep olmuştur. Her zaman yayılmacı politikalarla, uzak-yakın demeden, toplum mühendislerinin geleceğe yönelik hesaplamalarıyla, sözde demokrasi, özgürlük, barış ve huzur getirmek adına, gelişmemiş ve az gelişmiş ülkelerin, gerek yönetimlerine ve gerekse ekonomilerine müdahale etmeye başladılar. Bu sebeple birçok ülkenin yer altı ve yerüstü zenginliklerini ele geçirmiş ve yönetimlerine kendilerine daha yakın ve söylediklerinin dışına çıkmayacak liderler getirirmişlerdir. Bununla da yetinmeyen bu ülkeler çeşitli isimler altında, ülkeleri içten içe yıkacak, ülke yönetimlerine muhalif olacak, gayrimeşru bir takım legal-illegal franksiyonlarla, iç savaşı aratmayacak gerilimler, etnik-mezhepsel belirlenen strateji ve konjonktürler çerçevesinde sürekli dengeler ve denklemler yaratmışlardır. Dünyanın dört kıtasındaki ülkelerin içişlerine müdahale etmeleriyle, ülkenin bütün varlıklarına sahip olmuşlardır. Orantısız güç kullanım neticesinde, absürt uygulamalarla yönetimleri kendilerine bağlamışlardır. Âdeta dünyayı parselleyen bu güç odakları birbiriyle anlaşarak, ülkelerin bütün kaynaklarını sömürerek, insanları kendi memleketlerinde, kendisine ait işlerde bir işçi-köle gibi çalışmaya zorlanmışlardır.
Kimi zaman bu küresel güç odakları, toplum siyaset ve savaş mühendisleriyle bazı milletlerin hassasiyetlerini ve özelliklerini iyi hesap edemediklerinden olsa gerek, işgal ettikleri birçok ülkede, bataklığa düşmüşler, zar zor kendilerini kurtarmışlardır. ABD’nin Afrika, Ortadoğu, Avrupa’daki birçok ülkede; Rusya’nın Uzak Doğu ve Balkanlar da sömürgesi olan birçok ülkede yine bataklığa saplanmışlar, kendilerini zor kurtarmışlardır. Ekonomik ve askeri yönden donanımlı, zengin ve kuvvetli bu küresel güçler, son zamanlarda, demokrasi, özgürlük, barış ve huzur getirmek, insanları diktatörlerin zülüm ve işkencesinden kurtarmak vaadiyle, bir Arap baharı safsatasını başlattılar. Bu kapsamda, kendi adamı olan Saddam devirmek için Irak’a müdahale ettiler, körfez savaşını çıkardılar, Afganistan’a, Çeçenistan’a, Kaddafi devirmek için Libya’yı istikrarsızlaştırdılar, Mezhepler üzerinden Yemen’e müdahale ettiler, Artık nasıl bir baharsa, Türkiye de gezi olaylarıyla karıştırmak istediler; ama beceremediler ve Mısır’ı yöneldiler ve karıştırdılar. Ortadoğu’nun yaramaz, gaddar, zalim İsrail eliyle, Filistin’e yıllardır ölüm ve işkence reva gördüler. İşgal ettikleri ve sömürge haline getirdikleri birçok ülkede idamlar yaptılar, halkına zulümler, işkenceler reva gördüler. Dünyanın birçok yerinde şehirler yıktılar, yaktılar, birçok kadim medeniyeti ve mensuplarını yok ettiler, kendilerine muhtaç hale getirdiler. Yaktıkları ateşin küllerinden lehlerine çalışan bir takım örgütler kurarak, hiçbir alakaları yokmuş gibi birbirlerine düşürdükleri, günü geldiğinde yeterince palazlandıklarını ve artık arzu, istek ve taleplerinin yerine getirmeyeceklerini ve dinlemeyeceklerine kanaat getirdiği zamanda; bir şekilde ifşa ederek, yönetimlere yardım ederek, kurdukları gibi de bitirdiler, yok ettiler. Yerine yine yeni bir örgüt kurmaya önayak oldular, tabi gizliden ve illegal olarak. Bu şekilde legal veya illegal olarak, iktidar, güç, otorite, egemenlik, hâkimiyet, emperyalizm, yayılmacılık, enerji yataklarını ve rezervlerini sömürme, etki alanlarını genişletme, pazarını büyütme gibi sebeplerle, dünyayı ve yaşayanlarını çileden ve çığırından çıkarttılar.
Aslında Ortadoğu’da dünyanın baş belası ve fitnenin belki de elebaşı İran’dır. İran’ın İsrail ile yaptığı çeşitli anlaşmalardan bahsediliyor. Bu vesileyle İsrail Filistin’e uygulayacağı soykırımdan rahatsız olmayacaktır, dolayısıyla İsrail de İran’ın Ortadoğu’da ki genişleme politikasından rahatsız olmayacaktır. Bundan haberdar olan ABD ve Rusya, muhtemel senaryolar hazırlayarak olanlara sadece seyirci kalacaktır. Böylelikle İslam dünyasının her türlü etkinliğinin önüne geçilmiş olacaktır. Tüm dünyaya İslam dünyasının lideri olarak İran kabul ettirilecek ve böylece çok farklı bir İslam dini ve anlayışı lanse edilecektir. Bütün dünyanın en büyük amacı, İslam coğrafyasında, İslam’ı yıpratmaya ve yok etmeye yöneliktir. Dikkat ederseniz, dünyanın her köşesinde, sömürülen, ezilen, işkence edilen, öldürülen ve yok edilen hep Müslümanlardır. Ateş, hep İslam dünyasını yok etmektedir.
2000 yıllarından sonra Türkiye’nin bölgede kuvvetlenmesi, askeri ve ekonomik olarak İslam dünyasına liderlik vasfını kazanması; ABD, Rusya, AB ve diğer dünya devletlerini huzursuz ve rahatsız etmeye başladı. Yükselen Türkiye’nin önüne kesmek gerekiyordu. İslam dünyasını bir araya geldiği takdirde dünyaya kafa tutacak, emperyalist küresel güçlerin hâkimiyetleri azalacaktı. Bu sebeple komşularımızla olan bağımızı koparmak için birbirine karşı kışkırtarak, etnik ve mezhepsel çatışmalar başlattılar. Sıfır problemli olan Irak, İran, Suriye gibi ülkelerdeki tarihten gelen kardeşliğimizi bozmaya, telafisi yıllar alacak sorunlar yumağıyla baş başa bıraktılar.
İşin aslı ve özü, Türkiye genelde dünyada, özelde ise orta Doğuda yalnızdır ve bütün emperyalist güçlerin göz diktiği, bölünüp parçalanması için üzerinde çeşitli ameliyatlar yapılan kritik bir ülkedir. Hastalanmamaya dikkat etmemiz gerekir. Lehlerine ilaç veren çok olur.
Kerim BAYDAK
[email protected]
YORUMLAR
"Türkiye devletinin dünyayla ve komşularıyla olan sıfır problemli siyaseti, tutarlı ve kalıcı politikalarıyla, tüm problemlere ılımlı, sakin yaklaşımlar sergileyerek, özellikle İslam dünyasının ilgi odağı haline geldi."
Lutfen bana bu İslam devletlerini sıralar mısınız ?
Tutarsızlığın tutarsızlığı !
Kendi ülkesinde sayılmayan bir zihniyete dünya hürmet ediyor da bizim haberimiz yokmuş. Vahh vahh
Saygılar
yok,sul
çünki neden mi
tuttuğun parti iktidar değil
eeee
ne konuşuyorsun ki
konuşmanızın hangisinde karalama yok ki
müslüman ve türkün olduğu yerde siz karşıtsınız ve edepsiz bir karşıt
senin gibiler olmasaydı ben iktidar olmazdım
abdurrahman çelebi bile değilsin kusura kalma
üslubunuzu bu gibi yazılara biraz düzeltin de sizi bişi zannedelim tamammı dostum
kusura bakma dayanamadım
nerede müslüman türk karşıtlığı varsa artı aksiyse eksisiniz artılığa eyvallah beni ilgilendirmez lakin eksiliği derken üslubunuzu saygınlaştırın size tavsiyem o dur
saygılarımla
Türkiyenin dışarıdaki hasımlarının ve rekabet ettiklerinin benzer tezahürleri de bizzat zaten içerisinde var. Hem coğrafya çetin, hem de haini bol bir ülkeyiz yani. Dışarıda muvaffak olsan , içeride ayaklarından aşağıya çekmek isteyenler her zaman vardır. Kimle sorun yaşasanız, hemen içimizden birilerinin gidip onlarla dost olma iştahı buna güzel bir örnektir. Demem o ki, dışarıdaki sorunlarla uğraşırken içerileri de ihmal etmemek lazım... Aslına bakarsanız İslam dünyasındaki döneklikler ve ihanetlerin de küçük bir örneğidir içimizde yaşadıklarımız bir anlamda. O yüzden bu islam alemi niye böyle diye hayıflanmaktansa, o alemdeki insanların -yöneticilerin değil- güvenini ve sempatisini kazanmak önemlidir. Bu yolda aşamalar katedildiğini söylemek mümkün. Devletin özel operasyonların ı ispiyonlayan zevat ile, ülkesinin çıkarlarını baltalamak için yabancı ülkelerle işbirliği yapan anlayışın ta meclise kadar ulaşabildiği günümüzde, Irakta niye bayrak yaktılar, suriyede niye Türkleri sevmiyorlar, Mısır niye bize sırtını döndü diye hayıflanmak zaten komik olurdu :) Güzel yazıydı, esen kalın..
Kerim Bey merhaba
Yazınız doğru tespitler içeriyor kalkınan bir Türkiye emperyalist ülkelerin işine gelmez peki niye gelmez?
Türkiye'nin bölgesinde önemli bir askeri güç olmasından mı, korkarlar? Olabilir muhtemeldir.
Türkiye'nin bölgesinde önemli bir siyasi güç olmasından mı, çekinirler? Olabilir muhtemeldir.
Türkiye'nin bölgesinde önemli bir ekonomik güç olmasını mı, istemezler? Olabilir muhtemeldir.
Türkiye'nin bölgesinde önemli bir kültürel (özellikle dini)güç olması mı, işlerine gelmez? Olabilir muhtemeldir
Bu ve benzeri örnekler muhtemel olasılıklar olarak sıralanabilir.
Ama asıl gerekçe şudur ki on yıllarca kendi köklerinden kopardıkları Türk milletinin siyasal ve kültürel köklerine sahip çıkmasıdır ki, zaten doğal olarak bununda derin paniğini yaşıyorlar.
Çünkü on yıllarca kendi köklerine küfrettirdikleri şuursuzlaştırılan bu millet, köklerine sahip çıkarsa yukarıda sıralanan olasılıkların gerçek olmasının kaçınılmaz olacağını onlarda biliyorlar.
Bu nokta da emperyalist ve Siyonist güçleri anlarım ve hatta hakta veririm. Öyle ya şuursuzlaştırlıp aklını kullanamaz hale getirdikleri bu milleti cumhuriyet tarihi boyunca her anlamda kanını ve alın terini son damlasına kadar sömürmüşlerdir. Mesela cumhuriyet tarihi boyunca deli gömleği giydirmeye çalıştıkları milleti kendilerine borçlandırmış ve günümüze kadar millete tam 2’5 trilyon dolar faiz ödetmişlerdir. Bu korkunç rakam kalkınmışlık adına bu günkü Türkiye'nin dört katına eşdeğerdir. Birde kendi çıkarlarına hizmet eden siyasetçilerin bilinçli yanlış politikaları gereği sanayileşmesini oluşturamamış ve bunun paralelin de sosyoekonomik sosyokültürel gelişimini tamamlayamamış olan ülkemize sattıkları ürünlerin finansman değerini de üzerine koyulursa rakamın nasıl bir devasa boyut kazandığı görüle bilir. Bu nedenle adamların ülkemizin siyasal ve ekonomik gelişiminden rahatsız olmaları gayet doğaldır. Bunu anlamak zor değil. Asıl anlamakta güçlük çektiğim şey kendi ülkesinde ki gelişimi küçümseyen kendi ülkesini ve devletini aşağılayan insanlardır.
Kaldı ki bu noktada da adamları takdir etmek gerekir on yıllar içerisin de ülkemiz insanını istedikleri kıvama getirmişler.
Saygılarımla.
Serhat BİNGÖL tarafından 12/16/2015 3:43:01 PM zamanında düzenlenmiştir.
Kerim BAYDAK
Kerim bey,
yazinizi bastan sona okudum, Turkiye maalesef iddia ettiginiz gibi komsulariyla sifir sorunu hic bir zaman yakalayamadi ... Zaten istesede yakalayamaz cunki topraklarimizda gozu olan komsularimiz varken, hic bir zaman sifir sorunu yakalayamayiz... Mesela Ermenistan Turkiye'nin dogusunu kendi topraklari olarak gorur... Bogazlarda gozu olmayan ulke var mi? Neticede, Turkiye hassas bir cografyada, her zaman ilgilenen olacaktir. Allah cc yar ve yardimcimiz olsun
slm,
abdullah
Kerim BAYDAK
İşin aslı şu ki dünya kurulalı beri yeryüzünde kan dökülür ve yine dünya kurulalı beri ülkeler birbirleriyle çıkar savaşları içerisindedir çalışan kazanır yatan kaybeder İran'a gelince kurulduğu günden bu güne müslümanların lehine zerre kadar bir faliyetlerinin olmadığı bilinmekle birlikte bilakis her daim müslümanları def'aatle sırtından bıçaklamak gibi örfi bir geleneklerinin olduğunu dünya alem bilir mesele şu ki bu ülke bizim bu ülke hepimizin bu ülke kaderimiz bu anlamda yeryüzünde her ülke yalnızdır yalnız olduğumuzu bilip bu vatana bu ülkeye sımsıkı sarılırsak ülkemiz için en hayırlı şeyi yapmış olacağımız kanaatindeyim saygılarımla Allah milletimi ve ülkemi başında dönen her türlü hile ve desiselerden kaza ve badirelerden korusun
Kerim BAYDAK
"Türkiye devletinin dünyayla ve komşularıyla olan sıfır problemli siyaseti, tutarlı ve kalıcı politikalarıyla, tüm problemlere ılımlı, sakin yaklaşımlar sergileyerek, özellikle İslam dünyasının ilgi odağı haline geldi."
Neremle güldüm bil bakalım :)))
Kerim BAYDAK
Ben Türki cumhuriyetlerden birinde yıllardır yaşıyorum be buralardan Türkiye hiç büyük bir ülke gibi gözükmüyor.Polemik yapmak istemiyorum ama yalnızlığımız soylu asil bir yalnızlık mı yoksa çaresizlik mi...
Kerim BAYDAK
Elbette bakış açına bağlı.
"...İşin aslı ve özü, Türkiye genelde dünyada, özelde ise orta Doğuda yalnızdır ve bütün emperyalist güçlerin göz diktiği, bölünüp parçalanması için üzerinde çeşitli ameliyatlar yapılan kritik bir ülkedir. Hastalanmamaya dikkat etmemiz gerekir. Lehlerine ilaç veren çok olur."
farzımuhal
Sayin yazar, yazinizin ilk baslarini okudum ve sonra durdum, bir ifade gördüm.
Orasini alintilayacagim, demissiniz ki; "Türkiye devletinin dünyayla ve komşularıyla olan sıfır problemli siyaseti, tutarlı ve kalıcı politikalarıyla, tüm problemlere ılımlı, sakin yaklaşımlar sergileyerek, özellikle İslam dünyasının ilgi odağı haline geldi."
Sayin Yazar, Trabzondan öyle mi görünüyor, siz bizimle dalga mi geçiyorsunuz? Eger ciddi iseniz, bir doktora görünün efendim.
Daha birkaç gün önce Ayyildiz'in Bagdat'ta yakildigi görüntüleri unuttunuz mu, bak gördün mü müslüman rabia isareti yapan kardeslerini, sen de rabia'cisin zaten. Bayragimizi yakanlarda 1 karis sakali olan haci kiligindaki hokkabaz papaz Türk düsmanlariydi.
-Irak'in bize dostlugu iste o.
-Suriye'nin bize dostlugu son 4 sene içerisinde ölen 150 bine yakin Türk soydasimizla belli.
-Misir yasanilan iç çatismalari, ihtilalleri herseyi bize yüklüyor, Tayyip'i sorumlu gösteriyor.
-Libya yasanilan ihtilal ve savastan bizi yani Tayyip'i sorumlu tutuyor.
-Ürdün daha bu hafta Günay Kibris Rum Kesimi'ne siz davanizda haklisiniz görúsmeleri açiklamalari yapti, her firsatta bize kin kusuyor.
-Cezayir evet ayyildiz bayrakli cezayir, Fransiz'a virsey yapmaz, Türkleri tuttugu yerde bir kasik suda bogmaya hazir.
-Fas, benim yasadigim Hollanda'da 700 bin Fas'li var ve onlari veya devletlerini anlatmaya kalkarsam, dudaklarin uçuklar.
-Suudi Arabistan'in elinde bize verilmeyen, bize satilmayan jetler var, vehhabileri sana ben mi anlatayim, onlara müslüman demeye Allah elçi yollar söyletirse inanirim, yoksa inanmak mümkün degil.
-Pakistan bizle zaten ezeli dost, çünkü kendilerini tarihteki Türk devleti Babür'lerin devami torunu sayiyorlar. Belki bilmezsin, aç oku Alemgir Sah, Evrengzib'i oku, bugün Pakistan'da en çok kullanilan isimlerden birisi Aurangzeb'tir (Túrkçesi Evrengzib, yani Alemgir Sah'in ta kendisi)
-Endonezya en kalabalik müslüman devleti gösterilir ama Timor olaylarina bak uzun yillardir devam eden, Moluk denilen, kendilerine Maluku diyen hristiyanlar orada müslüman birakmadi neredeyse, uzak doguya fuhus yapmasi için götürülüyor garipler.
-Malezya, sana pas vermez, zengin devlet ve uzak dogu'da Çin ile ters düsmesi mevzu bahis dahi olamaz.
-Singapur, seni adam yerine dahi koymaz, hem fazlasiyla zengin hem de üs olan bir devlet büyük güçlerin uydusu.
-Bahreyn ve Katar, bunlara múslüman demek için Allah'in yeni bir elçi veya eski elçilerden birini tekrar yollayip onaylamasi lazim, sana Katar'i anlatirsam dudagin uçuklar.
-Kuveyt sana birinci körfez krizinden beri yahudiden daha düsmanca bakiyor.
-Iran, kendi içinde 35-40 milyon Türk bulunsa ve Iran'i kuranlar Türkler olsa dahi, bugün fars elinde ve bidat firkalari ve hertürlü sapik eski din ve felsefeleriyle sana tarihi düsmanlar.
Hangi müslüman ülkeye yakinlastik? Alay mi ediyorsun, hamsi yemek bile yeterince zeki yapmamis sizi, veyahutta tarafgirlik ve yagdanliktan dogrulari göremez olmussunuz.
Alinti yaptigim cümlenizde özellikle islam devletleri ile dediginiz için, islam olmayan devletlerle de yakinlastigimizi ima etmeye calismissiniz ama, 1 tane dostumuz yok ülke olarak.
2 milyon yeni yahudi'nin türedigi ve uzun vadede yahudi yapilmaya calisilan, yahudinin özel calismalar yaptigi Meksika var, meksika Túrkiye'ye dost ama biz onlarin da küstürmesini biliriz, eli kulagindadir.
Gözlerini aç, tarafgirligi birak, Tayyip'e yag çekecegim diye esyanin tabiatina aykiri saçmaliklara imza atma, benden sana kardes tavsiyesi. cahillik basa bela imis vesselam.
Kerim BAYDAK
Alp Aldatmaz
Çok abes buldugum bir ifadenizi görünce, sabredemeyip o alinti yaptigim sóylemizle ilgili ilk mesaji yazdim.
Sizin ve bütün Türklerin, benden bin kat daha dogru ve iyi olarak hakikatleri görmesi beni mutlu eder, fakat benim gibi siradan biri bile aziz milletim içinde ortalamanin çok çok üstünde bir vaziyette, hakikatleri górúyorsa...
Allah sonumuzu hayretsin,
Benim dedem Yemen gazisi, 7 sene hindistanda esir tutulup cumhuriyet kurulduktan sonra canli geri gelebilmis olan 3 bin Túrk esirden birisi.
Araplarin ne oldugunu en iyi ben bilirim demesem de, en iyi benim gibi bir aileden gelenler bilir.
Bagdatta ayyildizi yakanlarin 2 kilometre ilerisinde, daha düne kadar Türkmenlerin gönüllü nöbetçilik yaptigi "Genç Osman sehitligi var".
Arap'a lanet olsun, bunlar bizim din kardesimiz degiller, yahudi kadar Türk düsmanidirlar, hatta yahudiden fazla.
hotamisli
Hollanda'da CBS verilerine gore 375 bin Fasli var.
--- Fitne İsrailden önce daima İrandan gelir...içimizdeki hainler ulusalcı milliyetçi geçinenler bile birden bile İrancı oluverdi...hatta olası bir savaşta İranın safında olacaklarını deklare ettiler....içimizdeki Rusçukları Pkk ve yandaşlarını zaten artık adam yerine koymuyoruz temizleniyoruz onlardan....
---Sitede bile sözde cumhuriyetçi-Atatürkçü milliyetçi maskesini takanların bütün arşivine bakın....daima devletine söven hainlerin yanında yazılar yazarlar....kendi devletlerine karşı besledikleri bu husumetin sebebinin babalarının aslında başkaları olduğu gerçeği olmalı...
--Almanyada devletine karşı zerrece imada bulunan bir Alman bulamazsın....Fransada, Fransa menfaatini savunmayan muhalefet yoktur...İngilterede ülke aleyhine bir haberin imasını dahi edemezsin...ama onların buradaki paralel ve mezhepçi işbirlikçileri onlardan önce devletimizin bekasına saldırılar...
---sonuç; Ahir zaman fitneleri ve Cenabı Allahın senaryosu....yükselen Türkiye nin karşısına çıkan daima özel bir formülle saf dışı bırakılacak...içimizdeki hainler yine üzülecekler, yine safları sık tutup muhafazakarlara, dine dolaylı saldırmaları kendi kuyularını kazmak olacak...