YORUMLAR
Burada olanlar, bir kurumdaki yöneticilerin birbirlerine davranış biçimleri, anlama, anlatma üslupları ve hepsinden önemlisi şefkate kerkesten çok ihtiyacı olanlara reva görülenler, kültürümüz için gerçekçi ölçüt olarak değerlendirilebilir...
Şimdi ölçüt buysa, bu olanlar 'zengin kültürümüz' ile ilgili dev bir soru işareti meydana getirmiyor mu?...
Aynı zamanda, katedilmesi gereken mesafeyi de göz önüne sermiyor mu?...
Orhan kemal'in 'Murtaza' tiplemesi bir fantezi değildir yani...
Ya da 'baki kalan eşekliğin' somutluğu...
Buradaki 'hassasiyet'(!) anlayışının genele teşmil edilebilir olması ayrı bir trajedi!...
Yazık!... Çok yazık!...
Üstat, harika bir anlatımla sürüklüyorsunuz okuyucuyu...
Saygılarımla.
Uzaktayız,memleketin kimsesiz çocuklarından,onların dertlerinden çok uzaktayız.
Görmediğimiz,duymadığımız acılar,gözümüzü,gönlümüzü sıkıca kapalı tuttuğumuz sefalet ve zulüm bizim değil.
Dün bir vakfın davetindeydim.Onlara "neden problemsiz,hali vakti yerinde insanlarla organizasyonlar,geziler,toplantılar,geziler,sohbetler ve yemekler düzenliyorsunuz da engelli,yetim,fakir fukara ile yapmıyorsunuz? diye sordum.
ben sorunca böyle bir eksiklikleri olduğunu anımsadılar.
Neden "Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir" hadis-i Şerifini "Komşusu tok iken aç yatan bizden değildir" olarak kapitalist anlayışla izah ediyor ve yaşıyoruz.
Sahip çıkmalıyız.
Evlatlarına sahip olmayan ülke ,topraklarına sahip çıkamaz.
Selam ve saygı ile.