- 853 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İlahi Yasalara Muhalefet ve Sonuçları
İlahi Sınırları Aşmanın Sonuçları:
İlahi yasalar denince ilk akla gelen kutsal kitaplardır. Kutsal kitaplar, vahiy yoluyla Yüce Allah (c.c.) tarafından ayetler halinde, Cebrail vasıtasıyla peygamberlere gönderilmiştir. Tebliğ ile görevlendirilen peygamberler, mesajları insanlara anlatmışlardır. Peygamberler, ilahi mesajları insanlara aktarmakla kalmayıp, mesajların tamamını yaşayarak insanlara önderlik etmişlerdir. Bu sebeple, İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.) için “Yaşayan Kur’an” denmiştir.
Kur’an-ı Kerim’i (mealinden) okuduğumuzda, insanların hayatını düzenleyici pekçok beşeri yasaların olduğunu görürüz. Kur’an-ı Kerim’de öne çıkan beşeri yasalardan bazıları şunlardır:
a-) Akla ve ilme değer vermek: Kur’an-ı Kerim’in ilk emri bu nedenle ‘Yaratan Rabbinin adıyla ‘OKU’ olmuştur.
b-) Adaletli olmak,
c-) Yalandan, haramdan, iftiradan ve gıybetten uzak durmak,
d-) Fitneye sebep olabilecek söz ve eylemlerden uzak durmak,
e-) Anlaşmalara bağlı kalmak, haksız yere insan öldürmemek,
f-) Faizden, zinadan, hırsızlıktan, içkiden, kumardan ve kibirden uzak durmak,
g-) Evlenirken ve boşanırken ilahi yasalara uymak,
h-) Zulüm karşısında boyun eğmemek; zulme baş kaldırmak,
ı-) Sorunların çözümünde mutlaka istişare etmek,
j-) Allah’a iman etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek ve Hacca gitmek,
k-) Kısas yapmak ve had cezalarını uygulamak: Pekçok İslam alimi, bu konularda insanların iradelerini kullanarak kendi yasalarını yapabileceklerini belirtmişlerdir. Bu tespitleri yapan İslam alimleri, referans olarak Kur’an-ı göstermişlerdir.
m-) İşi ehil olanlara emanet etmek,
n-) Barış ve hayır yolunda mücadele etmek,
o-) Dinde fırkalara (partilere) bölünmeyi reddetmek,
Kur’an-ı Kerim’in birde kozmik yasaları vardır. Kozmik yasalar, Yüce Allah’ın (c.c.) evreni nasıl yarattığını ve nasıl yönettiğini anlatır. Kozmik yasalara insanların hiçbir katkısı veya etkisi asla olamaz. Yüce Allah(c.c.) Cebrail, Mikail, İsrafil ve Azrail isimli meleklerine kainatı yönetmeleri için ilim ve yetki vermiştir. Bu ilmi ve yetkiyi kullanan melekler, Allah’ın (c.c.) verdiği izin nispetinde evreni evirip, çevirirler. Doğal afetlerin oluşması, gece ile gündüzün ve mevsimlerin birbiri ardınca gelmesi ve yaratılan tüm canlıların ölüm ile yok olmaları gibi. İşte bu kozmik olayların tamamına İslam alimleri “Kozmik Kader” veya “Kainatın Kaderi” demişlerdir.
Allah’ın varlığını inkar eden ateistler, Kur’an-ı bir çöl yasası olarak görmüşlerdir. Ateistlere göre, bu muhteşem kainat tesadüfen oluşmuştur. Milyarlarca yıl devam ede gelen bu doğa olayları, bir düzen ve ahenk içinde oluşumuna ve işlevine halen devam etmektedir. En ufak bir sapma ve yanılma görülmemiştir. Ateistler, kendilerini haklı gösterebilmek için yüzlerine ‘bilimsellik’ maskesi takarak kainatın oluşumunu izah etmeye çalışmaktadırlar. Oysa bilim, ‘bilim maskeli ateistleri’ yalanlamaktadır. Pozitif bilim der ki; “hiç bir şey yoktan var olamaz; var olan bir şey de asla yok edilemez…” Ayrıca ateistler, Darvin’in ‘Evrim Teorisi’ne sıkı sıkıya yapışırlar. İnsanların atalarının maymunlar olduğu tezini ileri sürerler. Oysa Darvin, insanların maymunlardan türemiş olabileceği tezini savunmuştur; kesin bir iddia ortaya koymamıştır. Modern tıp, insan ve maymun kromozom sayılarının farklı olduğunu ve bu kromozomların hiçbir şart altında değişemeyeceğini ispat etmiştir. Ayrıca Kur’an-ı Kerim, insanların ilk atalarının Adem ile Havva olduğunu açık ve net bir şekilde belirtmiştir.
Müslüman olduğunu iddia eden toplumlar, başlarına gelen felaketlerin asıl sebeplerini hiç düşünmezler. Felaketlerin ana kaynağının kişisel tartışmalar veya sürtüşmeler olduğunu iddia ederler. Toplumların veya bireylerin başlarına gelen felaketlerin ana kaynağı, ilahi yasaların ihlal edilmesidir. Bu nedenle, Anadolu kültüründe pekçok özdeyişler ortaya çıkmıştır: “Etme, bulma dünyası”, “Ne ekersen, onu biçersin”, “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste”, “Zulm ile abad olanın akibeti berbat olur.” ve “Çalma kapımı, çalarlar kapını” gibi. Yüce Allah, kullarını yaptıklarıyla kuşattığını bildirmektedir. Yani; iyilik edenler iyilik bulur, kötülük edenler de kötülük bulur. Mazlum insanları katleden, kumpaslar kuran zalimlere karşı da en hayırlı tuzak kurucunun ve en hayırlı intikam alıcının bizzat kendisi olduğunu açıkça beyan etmiştir.
Demek oluyor ki; bir yerde adalette sapma oluyor ise, orada düzen bozuluyor demektir. Bir yerde ticarette (tartıda) hile yapılıyor ise, orada adalet katlediliyor demektir. Yine bir yerde yalanlar, talanlar, iftiralar, zinalar, hırsızlıklar ve cinayetler almış başını gidiyor ise, o toplumda korkunç bir çürüme ve korkunç bir kokuşma egemen olmuş demektir. Toplum düzenini bozucu bu tür eylemler toplum tarafından tartışılmıyor ise, hoş görülüyor ise veya ‘bana ne canım’ deyip, sessizce bu zulümlere destek veriliyor ise, işte bu toplumların üzerine Yüce Allah (c.c.) sürekli pislik yağdırır. Zalim ve adaletsiz kavimlerin ve yöneticilerinin başlarına neler geldiğini Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim bizlere açıkça bildirmiştir.
Son yıllarda ülkemizin içine sürüklendiği duruma baktığımızda, Türk toplumunun tüm para-digmalarının alt-üst olduğunu görürüz. Ülkemizde gündem hızla değişmektedir. İnsanlar önemli bir meseleyi düşünürken, bir başka olay ortaya çıkıyor. Böylece olaylar üst üste yığılıyor ve insanların aklı karışıyor ve bir gün önce görüp, yaşadığını unutuyor. Bu durum, yandaş medya ve basın organlarınca çok iyi kontrol ediliyor, gerçekler saptırılarak kamuoyuna aktarılıyor. Yandaş basın ve medya organları, toplumsal zihin kontrolü yaparak yandaşı olduğu hükümetlere ivme kazandırıyor. Hal böyle olunca; ülkemizde göğsümüzü kabartacak, yüzümüzü güldürecek ve yüreğimizi rahatlatacak gelişmelere de hasret kalıyoruz. Toplum olarak Sünni-Alevi, Türk-Kürt diye kutuplara ayrıldık. Kutuplaşmanın sonucunda birbirine tahammül edemeyen, birbirinden nefret eden bir toplum haline dönüştük. İşte bu olayları körükleyen ‘Ilımlı İslam’ veya ‘Radikal İslam’ denilen akla ziyan politikalardır. İşi ehline bırakmadığımız sürece, iç ve dış sorunlarımız süratle artacak ve netice itibariyle de Yüce Allah başımıza gece gündüz pislik yağdırmaya devam edecektir. İlahi yasaları çiğnemeye; İslam’ı kişisel ve siyasi çıkarlarımıza alet etmeye devam edersek, akıbetimiz helak olan kavimlerden farksız olacaktır.
Netice olarak;
Yandaş basın ve medya organları! Elinizdeki kalem ile ak olanı kara, kara olanı ak göstermekle görevlendirildiniz. Namus ve şerefinizi dünyalık kazançlarınıza değişme sefilliğine düştünüz. Karanlığa sürüklediğiniz ülkemizin içler acısı halinden destanlar yazdınız. Acıdan, zulümden ve sefaletten ‘adalet, hak, İslam, demokrasi, birlik ve kardeşlik’ masalları uydurdunuz. Bu yaptıklarınız, Türk toplumuna kurduğunuz bir tuzaktır. Unutmayın ki; hakkı gasp edip, zulmü ve adaletsizliği egemen kılanlara karşı da Yüce Allah (c.c.) daha çetin intikam alıcıdır ve tuzak kuranların da en hayırlısıdır. Adeletten sapanların, rüşvetçilerin, hırsızların ve kepazelerin başlarına gelenlerden de mi ibret almayacaksınız? Gözlerinizle gördüklerinizden ibret alın ve aklınızı başınıza toplayın. İlahi tokat, sizinde suratınızda patlayacaktır. Bu Yüce Allah’ın vaadidir ve mutlaka tecelli edecektir.
Halit Durucan
15.12.2015
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.