- 425 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Köprü
Sevgili dostlar; bu yazımızda sizlerle “köprü” konusunu paylaşalım istedim.
Köprü Nehir ve vadi gibi geçilmesi güç bir engelin iki kıyısını bağlayan bir yapıdır. Tarihi: Genellikle ormanlı bölgelerde ilk köprüler bir veya daha fazla ahşap kütüğün uzatılmasıyla meydana getirilmiştir. Tropikal bölgelerde ise lifli bitkiler bir araya getirilerek asma köprüler inşa edilmiştir. Genellikle lifli asma ağaçları bu maksatla dünyanın çeşitli yerlerinde kullanılmıştır. Taşlı bölgelerde ise, ara ara taşlar yığılarak köprü ayakları yapılmıştır. Daha sonra bu ayaklar birleştirilmiştir.
Köprü, insan hayatı için olsun, toplum hayatı için olsun çok önem arz eder.
Fiziki olarak, ulaşımı ve kavuşmayı sağlar. Gurbetten sılaya gelmeyi sağlar. Bir yakadan diğerine ya da bir dağdan bir dağa geçişi sağlar.
Mecazi olarak baktığımızda ise, bizler bizden önceki nesillerle, bizden sonraki nesillere köprü görevi görmekte; kendimizden önceki nesillerden aldığımız bilgi ve kültüre kendimizde ekleyip, bizden sonraki nesillere aktarmaktayız.
Bu konuyu güzel bir örnekle tamamlayalım isterseniz.
BARIŞ KÖPRÜSÜ
Bir zamanlar bitişik çiftliklerde yaşayan iki erkek kardeş varmış ve bunlar bir gün anlaşmazlığa düşmüş. Bu makinelerden emek gücüne ve mala kadar her şeyi aksatmadan paylaşan yan yana iki çiftliğin kırk yıldan bu yana ilk ciddi ayrılmalarıymış. Böylece o uzun yıllar süren iş birliği de parçalanmış.
Önceleri küçük bir yanlış anlama ile başlayan anlaşmazlık giderek büyük bir uçuruma dönüşmüş ve en sonunda da yerini karşılıklı sarf edilen nahoş sözcüklerin ardından haftalar süren sessizliğe bırakmış.
Bir sabah John’un kapısı çalınmış. Kapıyı açınca karşısında elinde marangoz çantasıyla duran bir adam görmüş. “Ben birkaç günlük bir iş arıyorum” demiş adam. “Belki bana verecek bazı ufak tefek işleriniz vardır.
Acaba size yardımcı olabilir miyim?”
“Evet, sana göre bir işim var. Şu derenin karşısındaki çiftliğe bak.
Oradaki benim komşum daha doğrusu orada oturan benim erkek kardeşim. Geçen hafta aramızda bir otlak vardı ama o buldozeriyle ırmak bendi yaptı ve şimdi aramızda bir dere var. Bunu bana acı vermek için yapmış olabilir ama şimdi ben ondan daha iyisini yapacağım. Ahırın yanında yatan şu kütükleri görüyor musun? Senden bana bir çit yapmanı istiyorum ki onun yerini bir daha görmek zorunda kalmayayım. Ne yaparsan yap şunu hallet.”
Marangoz “Sanırım durumu anladım. Bana çivilerin ve çukur açıcıların yerini göster ki beğenebileceğin bir iş çıkarayım” demiş.
Büyük kardeşin öteberi almak için kasabaya gitmesi gerekiyormuş; bu yüzden marangozun malzemelerini hazırlamasına yardım ettikten sonra akşam dönmek üzere ayrılmış. Marangoz bütün gün boyunca ölçerek keserek çivileyerek sıkı bir şekilde çalışmış. Güneşin batmasına yakın çiftçi geri döndüğünde marangoz da işini ancak bitirebilmiş. Çiftçinin gözleri fal taşı gibi ağzı açık kalmış ortada çit falan yokmuş.
Derenin bir yakasından bir yakasına uzanan bir köprü varmış. Korkuluklarıyla ve diğer ayrıntılarıyla tam bir usta işi köprü ve köprüye doğru kollarını iki yanına açmış bir halde ilerleyen komşusu yani küçük kardeşi varmış.
“Onca yaptığıma ve söylediğim sözlere karşın yine de bu köprüyü yaparak nasıl iyi bir insan olduğunu gösterdin.” demiş kardeşi.
İki kardeş köprünün karşılıklı iki ucunda duruyorlarmış ve daha sonra köprünün ortasında kucaklaşmışlar.
Geri döndüklerinde alet çantasını sırtlamakta olan marangozu görmüşler.
“Dur bekle. Birkaç gün daha kal. Sana vermek istediğim bir sürü proje daha var” demiş büyük kardeş.
“Kalmak isterdim ama daha yapmam gereken bir sürü köprü var.” Demiş ve yaptığı köprünün yani işin güzelliğinin tadına vararak oradan ayrılmış.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.