- 772 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLÜM UYKUSU
ÖLÜM UYKUSU
Bazen gidenler, her şeyi alarak gittiğini sanır. Bilmezler ki, geride bıraktıklarında ne derin yaralar açtıklarını!
Gidenin ardından depremler; ruhlarınızı derinden sarstığını hissedersiniz! Onarılması mümkün olmayan, asla kapanmak bilmeyen çatlaklar ve yaraları ardı ardına vurur dipteki sarsıntılar!
Gözleriniz kapıda, kulağınız sestedir artık. “Şimdi birileri gelir de açılan yaralara merhem olur diye.” Ama nafile bekleyişlerdir bu bekleyişler. Ne gelen olur, ne de bir giden. Zul gelir yaşamak; soluk almanız bile zorlaşır. Adeta boğazınıza düğümlenir yutkunmalarınız. Boşluğu saran kollarınız, bir müddet sonra yanınıza düşer. Boynunuz bükülür.
Önce bir titreme sarar dudaklarınızı. Ardından sğlamak istersiniz, ağlayamazsınız. Giden gitmiştir bir kere. Aklınız çıkar bedeninizden.
Ardı ardına gelen sorular; neden, neden, neden? Söylemleri yankılanır ıssız odanızda.
Hatam neydi? Ne kabahat işledim? Diye sorarsınız kendi kendinize. Cevap bulamazsınız sorularınıza.
Giderek bütün bedeniniz üşümeye başlar.Hayır, hayır, hayır lanet olsun. Geçmiyor zaman. Diye feryatlar edersiniz. Geçmişi unutmak için, bir hamleyle gündüzlerinizi geceye taşımak olur amacınız. Belki unuturum, belki uyurum diye. Ama bilemezsiniz ki geceler kendinizle yüzleşme vaktidir. Cevabını bulamayacağınız dertlerinizi dinlediğiniz zamanlardır.
Akşam olmuştur bile. Zaman geçip gitmekte. Kirpikleriniz uykuya çağırmaktadır sizi.
Göz ucuyla saati yoklarsınız. Sabah saatin 0.400’ü. Teneşir sürülmüşçesine kirpik dipleriniz yanmaktadır! Farkında olmadan eliniz uzanır ardı ardına yaktığınız sigaraya. Bir sigara daha. Daha bir sigara yakarsınız.
Geçen onca zamanda; ne kendinize sorduğunuz soruların yanıtını bulursunuz, ne de huzur.
Artık zamanı gelmiştir. Taşırsınız geçmişten gelen hayatınızın ağır yükünü. Kendinize sorduğunuz soruların yanıtsız kalışını.
Çıldırmak üzeresiniz. Ve geçmişte yaşananlar gelir aklınıza, her anı çınlar kulaklarınızda.
Her davranışınız, her tavrınız, her söyleminizde hata ararsınız. Çünkü artık siz de diğerleri gibi, herkesi, her şeyi, her devinimi suçlamaya başladınız. Bu sizin bittiğinizin, tükendiğinizin işaretidir.
O andan itibaren, her söyleminiz, her deviniminiz, haklıyken sizi haksız duruma düşürecektir.
Ve derken okunmuştur sabah ezanı güzel bir notadan. İmamın sesi de güzelse, ona sığınmaktan başka çare bulamazsınız. Farkında olmadan damlalar süzülür kirpiklerinizden.
İnceden inceye yanaklarınızı yakarak geçer iyotlar. Volkanın ağzından yamaç aşağı akan lavların akışı gibi!
Yanmaktan akan gözyaşlarınızı silmek için yumruklarınızı sıkarsınız. Aslında sıkmak istediğiniz yumruklarınız değildir. O yumruklar, canını almak içindir adaletsizliğin, haksızlığa uğramışlığınızın, anlaşılmayışınızın ve de vefasızlığın. Bir türlü baş edemezsiniz onca olumsuzlukla. Güçlükle kaldırdığınız yumruklarınızla gözlerinizi ovuştururken yanmaya başlar gözbebekleriniz. Allahııııım diye çığlıklar atmak istersiniz. Hayır, hayır olmuyor işte. Çünkü siz suslara mâhkum edilmişsiniz!
Dilinizde bu kez farklı söylemler; “zor anlarımda ya da salmayanlar mutlu anlarımda hep yanımdaydılar. Öyleyse ben de onları yada salmamam gerek.” Diye karar alırsınız.
Gün ağarmıştır artık. Ölümcül bir uyku davet eder sizi koynuna. Öyle çıplak, öyle candan ki, baygın bakışlarla sarar bütün bedeninizi.Derken teneşirlediğiniz kirpiklerinizle ölüm uykusuna yatmışsınız!
Tebelleş olmuş bir yaşamda
aşka müptela yüreğim
bu gece de sensizliği yenemedi
sol köşesi paraf altında ecel gömleğimin
çarşaf şarşar yokluğunu
yüzüme okumakta ayrılık
A) bendi ihanet ettiğimi
Ş ) bendi aşka şathiyeler yazdığımı
K ) bendi kadere boyun eğmemi söylüyordu
sustum
kim bilebilirdi
teneşirle kirpiklerimi ıslattığımı
kim bilebilirdi ölüm uykusuna yattığımı
unuttum sanmışlar
ben hiç unutmadım ki seni
görmemek için namahrem gözleri
dokunmamak için kadifemsi bir tene
koynuma alarak düşlerimi
ölüm uykusuna yatmıştım sadece
hatırla ey belleğim
hatırla sevgili
düşlerde tutkuyla sevişmelerim
korumak içindi seni
sana elveda diyemeden
üzmemek içindi hakikate gidişim
divanda melekler
varsın ayrılığı benden bilsinler
savunurum elbet kendimi
Tanrı şahidim olsun ki
kirletmemek için aşk mabedimi
ölüm uykusuna yattım
Havva’nın suçu da değildi
bilmiyorum kaburgamı kimlerin kırdığını
sensiz bir “Ankara gecesinde”
“yıldızları söndürürken” yakarak yüreğimi
birileri külümü göğe savurdu
şimdi karar çıktı
Cehenneme sürülüyorum
kelebeklerin ateşe uçtuğu gibi
nefesim tutuşmak üzere
dudaklarım yanıyor
ve ben
sensizliğe uyanmak istemiyorum
hadi gel
öperek uyandır
ölüm uykusundan beni
Efkan ÖTGÜN
YORUMLAR
fazlasıyla kendimi bulduğum bir yazı ve sorguladığımız, sorgulandığımız tümcelerde gelip geleceğimiz son nokta.
yüreğinize sağlık değerli yazarım.
ölüm en korkutucu gerçek belki de en yalın var oluş, arındığımız ve arıttığımız ruhumuz ile baş başa kaldığımız ve yüce Yaradan'ın tecellisi ve en müşfik dokunuş rahmet yüklü.
saygılarımla efendim...
Hüma Efkan
Neden bilmem ama size karşı bunları söylemek zorunda hissettim kendimi. Lütfen o güzel şiirlerinizden mahrum bırakmayınız bizi. Saygılar...
Gülüm Çamlısoy
Yürek sesim nakşet-tikçe yazma gayreti içerisindeyim efendim ve değerli paylaşımları da elimden geldiği kadar yorumlamaya çalışıyorum.
İnsanın yazı var kışı var bu bağlamda fazla etkin olamasam da yorumlama hususunda yüreğimle hissetmek fazlasıyla mutluluk verici.
Var olunuz.
Gerçek olan şu ki; ortak paydada buluşmak ve güzellikleri tek yürek hissedip duygu ve düşüncelere vakıf olmak.
Yazmak çok ciddi bir edim ve fazlasıyla önemsiyorum. Okumaya hep düşkün olmuşumdur ve üç yıldan beri de yazma gayreti içerisindeyim. Hayatımın merkezine oturttum desem yeridir değerli hocam.
Kaleminiz daim olsun efendim.
Nice paylaşımlara dostluk çatısı altında bundan başka güzellik olabilir mi hele ki günümüz dünyasında ve yaşadığımız tüm olumsuzlukları da göz önüne alırsak.
En derin saygılarımla efendim...