- 657 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
' KEREMETLİ İSKELESİ ' (5)
Fotoğraf:Selanik-Beyaz Kule etrafında gezinen insanlar-1902...
----------------------------------------------------------------------------
Kaptan Hristo otelin balkonunda akşam kahvesini keyifle yudumlarken,biraz sonra kadim dostu ile birlikte sahilde ünlü bir balık lokantasında akşam yemeklerini beraber yiyeceklerdi..
İnsanlar Selanik-sahilde neşeyle dolaşırken o da düşünce dünyasında çok,çok
ötelere gitmişti...
Takriben yirmi yıl önce Kavala Limanından getirdiği bir miktar tütün tongasını Selanik Limanında boşalttıktan sonra,çok öncelerden tanıdığı;eski bir rum arkadaşı yanına yak-
laşmış müsaitsen sana iki günlük iş var demişti.Kaptanda neden olmasın anlaşabilirsek işi alırım cevabını vermişti..İlave etmişti yük ne diye? Gelen cevaba da hayret etmişti..Onbeş civarında gazeteciyi Atina bölgesine götürüp-getireceksin...Garip bir şekilde karşılasa da ’paramı verirseniz neden olmasın demişti’..Onalarla yaptığı üç güne uzayan bu seyyahatte duydukları onu bir hayli endişelendirmişti..Kendilerine Jön Türkler adını verdikleri bu topluluğun içinde Türkten başka herkes vardı sanki.Yoğunluğu Sebatayislerin oluşturduğu bu gurubun içerisinde;Ermeni,Yahudi,Sırp
Bulgar,Rum,Arnavut ikide Türk bulunmaktaydı..
Üç gün boyunca yaptıkları bu gezide devlet yönetimini nasıl ele geçireceklerinin planlarını yaptılar..Bol bol Meşrutiyetten,Cumhuriyetten bahsediyorlardı fakat aralarında bir
birlik sağlayamıyorlardı..Ama tek hedefleri vardı mevcut rejimi en kısa zamanda yıkmak.. Hürriyet,eşitlik,adalet nutukları arasında üç gün geçmişti..Selanik Limanında ücretini de; çok iyi tanıdığı bir Yahudi Şirketinin muhasebecisi fazla,fazla ödemişti...Muhatabı ayrılırken de:’Kaptan gördüklerini ve duyduklarını unut’,diye hafiften de tehdit savurmuştu...Ama bu gün bu faaliyetler Selanik Şehrinin her sokağında alenen yapılıyor da kimse tek söz edemiyor...Sıkıntı basmıştı yaşlı kurtu...Garip bir seziyle:
’İşte kendi milletim...Yunan Krallığı kurulalı 76 yıl oldu;hala kendi ayakları üzerinde duramı-
yor,Avrupadan yardım gelmese açlık,kıtlık,kargaşa diz boyu olacak.Oysa benim gibi Türk-
lerle birlikte olan rumlar en rahat hayatlarını yaşıyorlar..Bu coğrafyada Türklerle uzlaşmadan rahat olunamaz,Balkan Halkları bunu kavrayamıyorlar.’ Diye düşünmüştü o gün..
Bu düşünceler içinde sıkıntıyla dolaşırken;oda kapısının şiddetle çalındığını farketti
Hristo..Gelen kadim dostuydu..Yatsı namazını eda etmiş arkadaşını akşam yemeği için almaya gelmişti...Dakikalarca kapıyı vurduğunu,işitmeyince de şiddetini arttırdığını
belirtmişti Hacı Hafız İsmail Efendi...
-Ne yapayım kuzim akılmı bırakıyor bu şehir başta?.’Sözünü’kinayeli bir şekilde söyleyi-
vermişti biricik dostuna..O da;Namaz kıldığı caminin biraz uzağında yeni yapılmakta olan
mimarisi ile farklı,henüz minaresi inşa edilmemiş bir cami hakkında bilgi istemişti..
-O ’Yeni Cami’ sakın sizinkilerin yaptığını sanma kuzim..Sebatayislerin mabedi orası..
Henüz minare yapıp yapmamaya karar veremediler..
Sahilde en güzel yerde;nezih balık lokantasında,leziz çinokopları afiyetle yiyen iki eski
arkadaş,sohbeti de koyulaştırmıştı..Kaptan,kadim dostunun oldukça ilgisini çeken
Sebatayislerden bahsediyordu..Eğitime çok büyük önem verdiklerini,evlatlarını
en iyi mekteplerde yetiştirdiklerini,hatta gücü yetenlerin Avrupada çocuklarını okuttuklarını heyecanla anlattı..’Ekledi;Selanik Askeri Rüştiye ve İdadisinin
öğrencilerinin yarısından fazlası Sebatayislerin çocuklarıdır...’Selanikte beş dilde
çıkan onüç gazetenin,Türkçe olanlarının tamamı Sebateyislerin kontrolündedir...İlave
etti: ’Ne Yahudiler ne de Türkler bunları sevmez ama bu kentte her şey ellerindedir..’
Yakında Pahyitahtı da ellerine alırlarsa şaşmayasınız be kuzim....
Gecenin geç saatlerine kadar süren bu dostluk yemeğinde Hristo Selanik’le ilgili bildiklerini
kadim dostuna defalarca anlattı..Yahudi Cemaatinin özellikle tütünden ve ticaretten her
yıl on milyonlarca altın lira kazandığnı;kent içinde bulunan otuzu aşkın Sinogog ve cemaatin ihtiyaçları için oluşturulan bütçenin miktarının milyonu aşan altın lira olduğunu ifade etti..
Özellikle kentte bulunan Avrupalı büyük bankaların şubeleri ile kazançlarını yurt dışına ustaca transfer ettiklerini bildirdi..’İstanbulda bile konuşulmuyor ama çok yakında
Selanik Elektrikli Tranvayla tanışacak dedi Kaptan kadim dostuna...’
Öncelikle Alatini Ailesi,Madinao Ailesi,Fernandez Ailelerinin Servetlerinin Büyüklüğünün
İmparotorlukları Hizaya Getirecek Boyutta olduğunu ABD ve Avrupa basını hararetle
gündemde tutuyordu..Hatta bu güçleri ile Sultan Abdulazizden Filistinde binlerce
dönüm araziyi aldıklarını..Arz-ı Mevud(Vadedilen Topraklarda) bir Bağımsız Yahudi
Devleti kurma gayreti içerisinde oldukları Avrupa ve ABD kamuoyunda inceden inceye
telaffuz ediliyordu..Kısaca II.Mahmutla başlayıp,Abdülmecitle şekillenen Osmanlıda Yenilik Hareketleri en çok Selanik’te kendini göstermiş Büyük bir İmparatorluğun geleceğini tehdid eder hal almıştı..
İttihat ve Terakki Cemiyetinin de faaliyet Merkeziydi Selanik..Mevcut rejimin yıkılması
uğruna Devlet imha ediliyordu ama hiçbir Vatansever farkında değildi..Bir tek azınlıktaki
gayri müslimler yaptıklarının bilincindeydiler..
Bütün bu tesbitler Hacı Hafız İsmail Efendiyi oldukça sarsmıştı..Söylemeye dili varmıyordu
ama Devlet Ülkenin ikinci büyük kentinde içten içe bitirilmişti de kimseciklerin haberi dahi olmamıştı..İngilterenin,Fransanın,Rusyanın,Avusturya Macaristan İmparatorluğunun,İtalyanın daha hangi devletlerin konsoloslukları vardı bu kentte
ama,göstermelik 3.Ordusundan başka hiç birşeyi yoktu koca İmparatorluğun...
Büyük Yıkım;93 Harbinin oluşturduğu felaketi,bu kenti görerekte yaşadı Hafız..Türkler
ve Müslümanlar kimselerin yapmadığı en kötü işlerde çalıştırılıyordu bu şehirde..Özellikle
kadınlar...Kaptan Hristo bildiklerimi söylemeyeyim İsmayıl Efendii şiddetle üzülürsün
demişti..Babı Ali;özellikle bu şedit harbin yıkımını yaşıyan kadınları,Askeri Dikim evlerinde
mutlak çalıştırılması talimatı vermişti de durum bir nebze olsun düzeltebilmişti..
Keşke demişti elimde çürüseydi keten lifleri de,bu acı tabloyu görmeseydim...Bir kent
odak haline gelmiş,büyük bir İmparatorluğun Yıkım Üstü Olmuştu..Kader dedi hücrelerinin ta derinliklerinden gelen bir sesle...Gevşedi,nefes alış-verişleri normale döndü.....
Sabah çok erkenden denize açılacaklarından,iki ebedi dost bir hüzün yumağı halinde oteldeki odalarına,dinlenmek üzere çekildiler..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.