- 673 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
Lost / İsmet
Ankarayı geçtikten sonra direksiyonu Ömere bıraktım planımız şöyleydi aslında İsmetin planı.
Yasemin hüsranından sonra kış sporlarına ilgi duymaya başlayan İsmet Erzurumda yapılan üniversiteler arasındaki kış olimpiyatlarına gitmeye karar vermişti.
Eee işin içinde İsmet olunca istemesekte bizde oluyorduk.
İsmetin planına gelince ben herşeyi bi anda İsmetin suratını sabahın altısında karşımda bulunca öğrendim.
İstanbuldan yola çıkan İsmet önce Yalovaya beni almaya uğramıştı sonra Eskişehir’den Selimi ardından Ankaradan Ömeri alıp en son Erzuruma İbrahimin evine kapağı atacaktık. Kapağı atacaktık ama İsmetin bir diğer fikride kendisine bi sporcu sevgili bulmaktı.
Tabi yol uzun ve kış olunca iki yüz kmde bir araçın sürücüsü değişecek ve İsmetin her benzinlikte bir tuvalet felsefeside rafa kalkacaktı. Tabi en önemli konumuz aslında benim acımdan en önemli nokta İsmetin herhangi bir benzinlikte birine aşık olmamasıydı bu nedenle herhangi bir yerde durduğumuzda onunla birimizden biri ilgileniyor onu yalnız bırakmıyorduk.
Direksiyonu Ömere bıraktıktan yarım saat sonra lastiğimizin patlaması. Aslında başımıza gelebilecek herşeyin habercisiydi. Her ne kadar İsmet ve Selim Ömeri suçlasada benim içimdeki huzursuzluğun asıl sebebi. İsmet ve Selimin henüz bir manyaklık yapmamış olmalarıydı.
İsmet ve Selim voltranı oluşturan varlıklardır. Ülkemizin herşeye rağmen bir şansı var ise birinin İstanbulda birinin Eskişehirde ikamet etmesidir. İşte yol boyunca Ömerle benim karşılaşacağımız süprizler silsilesi bu şekilde başlamış oldu.
Ben Ömerle beraber lastiği değiştirirken ne İsmetin nede Selimin başımızda durarak bize iş tarif etmemeleri iyiye işaret değildi aslında. Sezgilerimde yanılmadığımı lastiği değiştirdikten sonra fark ettim.
Selim ve İsmet nerden bulduklarını bilmediğim piknik tüpünün üzerine yine nerden bulduklarını bilmediğim demliği koymuşlar sohbet ediyorlardı.
Ömer sinirle
- Bu bozkır soğuğunda hadi bozkırı soğuğu falan geçtim bu yolun kenarında yapılacak en şahane iş piknik tüpü çıkarıp çay demlemektir zaten. Lan oğlum bak zaten sinirliyim kan ter içinde kaldım. Amacınız ne oğlum sizin bu dünyaya ne diye gönderildiğinizi bi söylesenize Allah aşkına.
İsmetin bu soruya verdiği tepki ince belli bir bardağa çay doldurup Ömere uzatmak oldu.
Elbette Ömerde bende ikisinin yanına oturup çay içmeye başladık.
Ömer içimizde istediklerine hayallerine maddi manevi en çok ulaşmış olandı Ve tabiki tek evli olan. En düzgünümüzün dahi aslında içten içe bir toplum düşmanı olmasının en basit göstergesiydi duble yolun kenarında piknik tüpüyle çay demleyip içmek.
İsmet sigarasını yakıp hepimize birer tane uzattıktan sonra. Uzaklara dalarak
- Abi şu yolları az çok arşınladık hepinizle de bir yol hikayemiz var. Şimdi size bir soru sorucam adam gibi cevaplayın heyecan nasıl biter. Yani heyecanın bitmesi nedir arkadaş bu heyecan denen şeyin sevgi ile ne alakası var yada aşkla. Ne yani sevişince geçen birşey mi bu. O zaman bu aşk değil ki yada sevgi sadece tenin isteği. Öyleydi madem fuck buddy olaydık. Duygularla oynamak niye kolay bu kadar. Varya sadece gidesim var sürekli tırcı olmayı bile düşünüyorum misal tırcı olsam gidilecek en uzak yeri seçerdim iş yapmak için ne kadar uzak olursa o kadar güzel.
Selim keyifsiz bir halde
- Aylardır bu mevzu hayır ne Yaseminmiş arkadaş. Bıktım artık yolda olan yolda kalır tırcı olacakmış bide ne kadar dayanır sizce bu tırcılığa. Hem dayansa ne olur kim buna iş verir bu adam İstanbul İzmit arasını canı istese iki günde alır bilmiyoruz sanki keyfimi kacırdı zaten.
Ömer elindeki bardağı avuçlarına almış ısınmaya çalışırken
- Ne işim var benim burada arkadaş ya. Sıcak evde olmak varken
İsmet Selim ve Ömerin aynı anda kafalarını bana çevirmiş olmaları benimde birşey söylememi beklediklerine işaretti üşüyordum tüpü de demliğide kafalarında kırmak istiyordum. Elimdeki çayı yudumladıktan sonra
- Ya kalkın hadi toplayın şunları donuyorum zaten. Biz niye normal arkadaşlar gibi halı saha maçı gibi etkinlikler yapmıyoruz sanki. Baksana ya adamın sporcu sevgili bulma heyecanı için Erzuruma gidiyoruz. Hayır tamam sen bul sevgiliyi bizi niye sürüklüyorsun bu soğukta oralara ben evden falan çıkmam. Hatta çağ kebabını asıl ustalarının elinden yapılmış halde yeme ihtimalim olmasa yola bile çıkmazdım.
Önce İsmet sonra Selim ardından da Ömerin bu mükemmel konuşmama gülerek tepki vermelerine gıcık oluyordum.
Selim ayağa kalkarak batmakta olan güneşi işaret etti gülerek konuşmaya başladı.
- Beyler aranızda felsefeci olan benim kabul edim Ömer sen niye burdasın biliyormusun çünkü o hayaller o ulaştıkların senin değil babanın hayalleriydi sen Doktor olmak olmak falan istemiyordun. Sen keman virtüözü olmak istiyordun. Hatta en büyük aşkında orda tanıdığın kızdı senin eşin çok iyi biri biliyorum hepimiz biliyoruz ama o kız bile aile dostunuzun kızı. Yalansa yalan de o kızla evlenmen bile senin değil ailenin hayali. Sen kendi hayallerini değil ailenin kileri gerçekleştir diğinden beri yoldasın zaten. Kaybolmuş bir şekilde. ( Ömer bir şey söylemek istedi Selim ona beklemesini işaret edince sustu hepimiz susuyorduk ) yutkunarak devam etti Selim bana dönerek ya sen Serdal sen niye yoldasın sence ben söylim beğenmeyiş nasıl deme şöyle aramızda en çok şehir dolaşan sensindir. Birgün bir yere mükemmel dediğini duymadım hep bir kusur buldum. Hayattada böylesin oturduk şuraya çay içiyoruz soğuk diyorsun tatmin olmuyorsun olayın bu belkide içimizde en çok okuyan sensin ama bunları nadiren paylaşıyorsun niye çünkü kendine güvenmiyorsun. Mükemmel olmak nedir sen onu bulmak için bu yoldasın ama mükemmellik diye birşey yok senin anlaman gereken bu. İyi bir Seyyah olurdu senden ama bundan beş yüz yıl önce şimdi değil. O yüzden sende bu yoldasın.
Selim bir sigara yakarken Ömer ve Ben susmuş yüzümüze çarpılan gerçeğin ne kadarını anlaya bildiğimizi düşünüyorduk. Ömerin gerilen yüz hatlarına bakıyor kendi suratımın ne hale gelmiş olabileceğini merak ediyordum.
İsmet ise hiçbirimizi umursamamış bir halde bardakları demliği tüpü toplamaya çalışıyordu.
Selim ona dönerek
- Senin yol hikayene geldik oturda dinle. İsmet kendisine emir verilmesinden hoşlanmamış bir halde Selime bakarak oturdu.
Selim sigarasından derin bir nefes çekerek devam etti.
- Kanka bizim yol hikayemiz rahat batması sadece senin değil benimde Şu ikisine göre ikimizde maddi durumu gayet yerinde ama sevgisiz ailelerden geldik. Ben misal babama hiç sarılmış değilim ya sen sende değilsin. Hata yaptığımızda tokat yemedik hatamız hasır altı edildi şımardık. Ve bu yüzden şımarıklığımızın geçmesi için yoldayız. Kaybetmek için sen Yasemin olayına bu yüzden bu kadar taktın hayatında ilk kez terk edildin bende ilk terk edilişimde böyle oldum. Bakın bu yolun sonu kendimizle hesaplaşmaya gidiyor hesabınızı iyi yapın. Yada yapmayın bizim yolda olmamızın sebepleri şüphesiz bunlar.
Hepimiz sigara yakarak sustuk yoldan geçen araçlar bazen yavaşlayarak bize bakıyor bazende uzun uzun korna çalıyorlardı. Programlanmış gibi yerimizden kalkarak kahkaha atmaya başladık. Delilik bir kez içinize girdiğinde pek birşeyin farkına varamıyor insan. Tüpü demliği ve diğer herşeyi toplayıp bagaja attık. Araca bindiğimizde hala kahkaha arıyorduk. Selim ve İsmet önde Ömer ve Ben arkadaydık.
Babazulanın kısaltmalar adlı parçasını açarak yolu arşımlamaya başladık.
Selim torpido gözünden yeni aldığı navigasyon cihazını çıkarak aracın önüne yerleştirdi İsmete bakarak.
- Kusura bakma kanka ben Erzuruma gitmek istiyorum Vana yada Trabzona değil o yüzden bu alet ne derse ona göre davranacaksın.
İsmet Selime dönerek
- Arkadaş direksiyonda sen varsın bunu niye bana söylüyorsun.
- Muhtemelen ben iki üç saate yorulup direksiyonu sana bırakıcam o yüzden
- Bu şey bu yolları benden iyi mi bilecek yani
- Evet
- Kırarım ben bunu
- Kırarsan bozuşuruz
- Tamam be.
Ömerle beraber ikisinin mükemmel tiyatrosunu izlemek zevkliydi. Ama Selimin haklılığında ikimizde hemfikirdik. İsmet sizi asla sizin istediğiniz yere götürmezdi. Bu kötülüğünden değil yer yön duygusunun olmamasındandır. İsmet hiç sevmesede bu navigasyon işi çok iyi fikirdi.
Yada biz öyle zannediyorduk.
Dört saat sonra Sivasa ulaşmıştık yemek yiyerek kendimize geldikten sonra İsmetle Selim yer değiştirdi.
Direksiyona ben geçmek istesemde İsmetten kurtuluş yoktu. Mecburen isteğimden vazgeçerek kendimi uykuya verdim.
Ne oldu ne kadar geçti bilmiyorum ama Ömerin beni dürtmesiyle uyandım. Araç durmuştu Selim arabadan inmiş sigara içiyor İsmet etrafa bakıyordu. Ömere bakarak
- Nerdeyiz diyebildim henüz uyanama mıştım
- Malatya
- Ney şaka yapma la
- Yok oğlum ne şakası
Araçtan inerek Selimin yanına gidip bir sigara yaktım. Ortalık daha yeni aydınlanıyordu ve hava buz gibiydi.
Selim bana dönerek gülmeye başladı
- İnana biliyormusun abi adam teknolojiye rağmen yolu kaybetti
- İnanırım bende. Nasıl başardı bunu
- Anlatmıyor ve sinirli bilirsin sinirliyken ona bulaşmak gereksiz. Sigaranı içte araca dönelim sen sürersin.
Sigaram bitince araça dönüp İsmeti arka koltuğa geçirdim. Hiçbirimiz İsmet konuşana kadar konuşmayacaktık. Onun keyfinin nasıl yerine geleceğini bildiğim için Malatyaya gelmişken yol kenarındaki seyyar satıcılardan kayısı alıp ona verdim.
Sonunda sessizlikten sıkılıp ilk konuşan Ömer oldu. İsmetin önündeki kayısılardan ağzına atarak.
- İsmet yalvarırım şu işi bi anlat biz nasıl Malatyaya geldik
İsmet sinirli bir şekilde
- Benimbir şucum yok Selimin yüzünden oldu bu
Selim arkaya dönüp
- Lan pezevenk benim ne suçum var şimdi sen yolu kaybetme diye navigasyon bile kurdum ben
- İşte suç asıl o navigasyonun ben onu izledim hep
- Nasıl
- Ben gece İbrahimi arayıp onun mahalle ev vb adresi tam aldım sonrada bunları o alete yazdım onun dediklerini uygulayarak buraya geldim.
Hepimiz dumur olmuştuk eğer durum buysa İsmet haklıydı. Kapı kolunun cebine koyduğum Navigasyon cihazını Selime vererek bakmasını söyledim. Selim cihazı kontrol ederken ortamdaki sessizlik traji komikti.
Selimin kahkahasıyla hepimiz rahatlamıştık ona dönerek anlatmasını istedim.
- Abi İsmet haklı suçlu navigasyon ama bi bakımada İsmet suçlu. Bu salak mahalleyi kodlarken Ezrurumda kini değilde Malatyada kini seçmiş.
Ömerde bende Selimde gülmeye başladık tek gülmeyen İsmetti
Ömerin
- En azından kayısı yemiş olduk demesiyle oda gülmeye başladı...
Yolda olmak İsmet için kaybolmak demekti ve bunu her seferinde başarıyordu...
YORUMLAR
ismet iyidir, ismet hoştur...
ismet bazen sanki biraz da pişmanlıktır:)
yol hikayesi denince kendi yol hikayelerim geliyor aklıma. o zamanlar ne düşünüyodum keşke bir kenara yazsaydım antalya'dan istanbul'a otostopla 19 saatte gelmiştim bi zamanlar. yaş 19 filan. sonra bi gece birileriyle sahilde sabahlamaya karar verip ertesi gün kendini ankara'da bulmalar. bi gün yazarım hepsini.
biraz road trip, biraz hangover ama özgün. ismete kız bulduğunuz renkli bir bölüm de eklendiğinde al sana süper bir film senaryosu. yol hikayeleri her zaman sevilir. neden mi? kimbilir, belki de selim'in yaptığı analizler herkesi ilgilendiriyordur, herkese hitap ediyordur.
not: eskişehir'de boza içseydiniz, bunlar olmazdı :))
Tsukuyomi
burada İsmet üzerinden gidiliyor, sen, Ömer, Selim ayrı bir muamma ve güzellik aslında. Ömer sanki çoğu doktor olmuşun hikayesine benziyor. az çok doktorların çoğu müzik aleti kullanmakta mahir olurlar. hatta solist oldukları da, hem de bunu bölümlerini okurken yapabilen de çoktur.
Selim'in Ömer'le, yazara konuşması ayrı bir olgunlukta. sanki aranızda aklı başında olan o gibi. yorumlaması açısından tabi :)
şimdi bu öykünün problemi seni aldıkları yerden başlıyor. efendime söyleyeyim köprü açılalı iki üç hafta oldu olmadı, seni nereden aldılar? özdilek karşısından mı, yoksa cezaevine gelmeden mi, yoksa daha ileride mi? işin problemi bence en başta :)
insan içinde kendini misafir edebiliyor, içten olması güzel. bu arada çay demleyip, içtiğiniz yerde elimdeki bardağa baktım da, gülümsedim :)
https://www.youtube.com/watch?v=6lL5v56J1hI