SEVGİLİ FATMAGÜL
Sen de benim gibi yaşlandın mı ?
Şimdi bana “ ne yüzsüz , bir de hiç bir şey olmamış gibi konuşuyor, oysa beni burada bırakıp gitti” diyorsundur. Haklısın. Sonuçta bırakıp gittim seni. Sana göre öyle tabi.
İnan kamyona binmeden önce çok aradım seni. Her yere ama her yere baktım. Sedirlerin altına, yüklük dolaplarına her yere. Bahçeye , fırın yaktığımız çalıların altına bile baktım. Ama yoktun.
Sahi sen neredeydin Fatmagül. Biz eşyayı kamyona yükleyip giderken….. sen neredeydin?
-Nerede miydim?
Hani dedenin arı kovanları vardı , arı beyi arıları peşine takıp Kasimlerin avludaki akasya ağacına öbeklenince boş kalan kovan vardı ya. Onun içine girdim. Arıların işledikleri delikten size, olanlara bakıyordum.
Eve giriyor ellerinizde eşyalarla çıkıyordunuz. Koca kamyonun açık kasasında dikilen bir adam onları elinizden alıyor öbür uca atıyordu.
Anlamıyordum olan biteni. Neden boşalıyordu evimiz, siz telaş içinde neden bir içeri bir dışarı girip çıkıyordunuz. Öylece bakıyordum, bir anlam da veremiyordum.
Derken nerden geldiyse yolun şaşıran bir arı kovana girdi. Başıma kondu .Vız vız vız . Elimi başıma götüremiyordum. Ama arının niyeti köyüydü. Sonunda yapacağını yaptı benim canım yandı. Önüme ters düştü kendisi de Arılar sokunca neden ölürler sen biliyor musun?
Bilmiyorsun işte. Arıların canı bir sokumluk olduğundan değil de bizim derimiz arılar için fazla kalın olduğundan, arı sokunca hızla uzaklaşayım derken iğnesine bağlı iç organları zedelenirmiş de ondan ölürlermiş. Bilmiyordun değil mi?
-Bilmiyordum Farmagül ama senle arının iğnesinin ilgisi ne onu anlayamadım.
Anlamazsın tabi , arı seni değil beni soktu çünkü orada.
-Sonra ?
Sonrası can yangınıyla ağladım.
Canım sen gittiğin için yanıyordu aslında. Yalnız kalacağıma ağlıyordum. Yalnızlık çok soğuktu. Çok üşüdüm. Büzüştüm kovanda .
Bana seslenmedin ya o ,anda gözümden akmaz yaşlar döküldü. Ben de ses çıkarmayacağım dedim. Beni sevmediğini düşündüm .
Seven bırakıp gider mi?
-Ben seni hep sevdim Fatmagül, hep sevdim. Koca apartman gölgelerinde ben de çok üşüdüm. Yalnızlığın soğunu iliklerimde duydum. Sen olaydın sana sarılır ısınırdım. Seninle konuşur yüreğimi serinletirdim.
Senden sonra hiç bebeğim olmadı benim . Ne kolu bacağı çıkan cinslerden, ne taşbebek denilenden. Hoş taşbebek alamazlardı bana , çok pahalıydı çünkü. O zaman Barbinin envaı çeşidi yoktu daha, olsa da istemezdim. Naylon bebekleri elimin tersiyle ittim hep.
Senin vücudunu saran bezinin sıcaklığı ısıtıyordu beni. Yapağı saçlarının kokusunda sevgiyi duyuyordum ben. Basma entarin kollarındaki boncuklar hep bize ait şeylerdi. Sen benimdin, bana özeldin . Ben kokan , sevgi kokan arkadaşımdın benim.
Yorganın altında bazı geçeler nasıl kıkırdardık. Anam git gide deli olacak bu kız derdi. Seninle gülüştüğümüz için değil ama yaşam koşulları beni delirtti. Sen olsan depresyonlara girmezdim.
Şimdi bu kadar yıl sonra gelir misin benimle ?
Gel ne olur sana çok iyi bakarım.
O da ne!
Senin sırtındaki bu siyahlık ta ne ?
Aman Allah’ım ! Senin vücudun çürümeye başlamış……..ben senin son günlerine mi yetiştim.
Hakkını helal et ne olur. Seni hep sevdim. Ben sende beni sevdim. Bilerek bırakıp gitmedim.
Sen de beni hiç unutmadın, değil mi ?
YORUMLAR
mymartin
çocukken benimde çok sevdiğim bir bebeğim vardı adı Ayşecik ti
geçmişe döndüm yazınızla
çok güzeldi anlatım
kutlarım
sevgilerimle