- 644 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Gül Sultan
Gül Sultan
Bir kadın üzerinde sarı rekli paltosu, kirmizi renkli eskimiş ayakkabilari ile sessiz sedasız şehrin daracık sokaklarinda tek başina sessizliği bozarcasına geziniyordu. Az zaman sonra az ileriden eskimeye yüz tutmuş, toz pas içerisinde bir at arabasi görünü verdi. Kadın usulca arabaya sokuldu. Arbanın içinden iri gözleri, yüzündeki tozdan parıl parıl parlayan bir adam kadının yanına indi. Kadin adamin tozlu gözlerine uzun uzun baktı ve yüzü gözü toz içinde olan adama hiç bir söz söylemeden sarıldı. Adam şaşkındı. Sarı paltolu,kırmızı ayakkabili kadini tanımıyordu. Adam şaşkinliğini henüz üzerinden atamamişken kadin mazisi gibi sim siyah çantasından kendisi gibi bem beyaz bir mendil çıkarıp adamın yüzündeki tozu sildi. Adam o an silkindi ve kadına sen kimsin dedi. Kadın mazisi gibi simsiyah çantasından bu sefer bir zarf çıkardı ve adamın eline sorusuna cevap vermeden mendil ile zarfı tutuşturdu. Daha sonra adamın yanından koşarcasına hızlı adımlarla uzaklaşti kadin. Adam şaşkındı gözlerini fal taşi gibi açarak kadının arkasından bakı verdi. Kadın artık sessiz sedasız şehrin daracık sokaklarında adeta kaybolurcasına uzaklaşmişti. Adam silkindi ve kendine geldi. Şaşkın ve ürkek gözlerle bir bembeyaz mendili bir de eline zoraki sıkıştırılmiş zarfı süzdü. Adam aniden bir kez daha sirkindi. Öylece elindeki mendile boş ve yaşli gözlerle bakı verdi. O an hatırası beyninin orta yerinde şimşek gürültüsünde canlanı vermişdi. Hatırladi ki Mendil şehitler şehidi, cengaverler cengaveri, öz gardaşi, silah arkadaşi Hasanının Gül kokulu yari Gül Sultanındı. Adam kafasini, ağlamakli gözleriyle, gözlerini elinde tuttuğu zarfa çevirdi. Kalbini anlamsiz bir korku ve heyecan sarmişti. Belliki zarf Gül Sultanındı. Adam uzun uzun eskilere dalıp gitti...
Sene 1789 Osmanli Rus harbi patlak vermiş ve bir yiğit bir cengaver adı hasan sevdiği Gül Sultandan vatan uğruna, hilal uğruna yarab ayrılı vermişti. Gül Sultan o günden sonra hiç konuşmamiş ve cengaver Hasanın dan ayrıldığı o sessiz sedasız şehrin daracık sokaklarina her gün bir ümit ile giderek cengaverler cengaveri Hasanın gelmesini beklemişti. Adam silkindi. Elinde tuttuğu zarfa ağlamakli gözleriyle tekrar bakti ve zarfı titrek elleri ile açti ve zarfGül Sultan
Bir kadın üzerinde sarı rekli paltosu, kirmizi renkli eskimiş ayakkabilari ile sessiz sedasız şehrin daracık sokaklarinda tek başina sessizliği bozarcasına geziniyordu. Az zaman sonra az ileriden eskimeye yüz tutmuş, toz pas içerisinde bir at arabasi görünü verdi. Kadın usulca arabaya sokuldu. Arbanın içinden iri gözleri, yüzündeki tozdan parıl parıl parlayan bir adam kadının yanına indi. Kadin adamin tozlu gözlerine uzun uzun baktı ve yüzü gözü toz içinde olan adama hiç bir söz söylemeden sarıldı. Adam şaşkındı. Sarı paltolu,kırmızı ayakkabili kadini tanımıyordu. Adam şaşkinliğini henüz üzerinden atamamişken kadin mazisi gibi sim siyah çantasından kendisi gibi bem beyaz bir mendil çıkarıp adamın yüzündeki tozu sildi. Adam o an silkindi ve kadına sen kimsin dedi. Kadın mazisi gibi simsiyah çantasından bu sefer bir zarf çıkardı ve adamın eline sorusuna cevap vermeden mendil ile zarfı tutuşturdu. Daha sonra adamın yanından koşarcasına hızlı adımlarla uzaklaşti kadin. Adam şaşkındı gözlerini fal taşi gibi açarak kadının arkasından bakı verdi. Kadın artık sessiz sedasız şehrin daracık sokaklarında adeta kaybolurcasına uzaklaşmişti. Adam silkindi ve kendine geldi. Şaşkın ve ürkek gözlerle bir bembeyaz mendili bir de eline zoraki sıkıştırılmiş zarfı süzdü. Adam aniden bir kez daha sirkindi. Öylece elindeki mendile boş ve yaşli gözlerle bakı verdi. O an hatırası beyninin orta yerinde şimşek gürültüsünde canlanı vermişdi. Hatırladi ki Mendil şehitler şehidi, cengaverler cengaveri, öz gardaşi, silah arkadaşi Hasanının Gül kokulu yari Gül Sultanındı. Adam kafasini, ağlamakli gözleriyle, gözlerini elinde tuttuğu zarfa çevirdi. Kalbini anlamsiz bir korku ve heyecan sarmişti. Belliki zarf Gül Sultanındı. Adam uzun uzun eskilere dalıp gitti...
Sene 1787 Osmanli Rus harbi patlak vermiş ve bir yiğit bir cengaver adı hasan sevdiği Gül Sultandan vatan uğruna, hilal uğruna yarab ayrılı vermişti. Gül Sultan o günden sonra hiç konuşmamiş ve cengaver Hasanın dan ayrıldığı o sessiz sedasız şehrin daracık sokaklarina her gün bir ümit ile giderek cengaverler cengaveri Hasanın gelmesini beklemişti. Adam silkindi. Elinde tuttuğu zarfa ağlamakli gözleriyle tekrar bakti ve zarfı titrek elleri ile açti. Zarfın içinden o meşhur dizler çıkıverdi.
.
Dert çöktü ömrüme
Gam hak oldu gönlüme
Ben yarimi asker eyledim
Askerimi şehit diledim.
Söz konusu vatansa
Hasanımı şehit belledim.
Vatan sağ olsun Hasanım
Vatan sağ olsun
Gayri
Gül Sultan sağolsun.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.