Aklımdan geç(e-me-y)enler-Kalanlar... -1-
En çok kafama takılıp,en çok değişsin istediğim bakış açısı; erkeğin kadını önce-kadın, kadının da -daha az görülse de- erkeği önce erkek sonra insan (bazen hiç olmayabilir)olarak görmesi, öncelikle cinsiyeti farketmesidir.
Böyle olunca da, oluşacak ilişki ya da iletişim baştan başarısız, yanlış temel üzerine ve eksikliklerle başlamakta.Önce insan olarak,akıl, beyin yürek olarak cinsiyet katmadan başlamayan her tanışıklığın ne getireceği, yada nerde kopacağını tahmin etmek zor değildir.
Burada vurgulamaya çalıştığım, kesinlikle cinsiyeti yok saymak,kuru kuru feminizm sloganı yaratmak değildir.
Kadın olmak, erkek olmak,cinsiyetinin ,varlığının,özelliklerinin farkında olmak ve doğallığında yaşamak elbette güzeldir.Gereklidir.
Ancak gerek toplum içinde gerekse ikili ilişkilerde insana birinci bakış cinsiyet olduğunda sorunlar da başlamakta.İnsanın beyni ve kişiliği ihmal edilmekte,en güzel paylaşımlar öldürülmekte,ilişkiler yada bakış açısı cinsiyetle sınırlanmaktadır.
Toplumlarda kadın sorunu değil, insan olma sorunu ele alınmalıdır. Kadını "haksızlığa uğramış,zavallı,umarsız,mağdur " ilan etmek,kolay ve moda bir tavır olmaktan öteye gitmezken,erkekleri bu işin "tek sorumlusu görmek yada göstermek" gibi adaletsiz bir yargıyı da yaratmaktadır.
Erkeklerin böyle yargılanması her ne kadar adil olmasa da, onların masumiyetini kanıtlamaz ,bir başka deyişle ;bu konudaki eksik ve yanlışlarda etki, katkı, ya da sorumlulukları olmadığı anlamına da gelmemeli...
Öncelikle resmi olmayan ikili ilişkilerde (ne yazık ki evliliklerin büyük bölümünde de geçerli,evlilikler yansız akıllıca irdelediğinde sanıldığı gibi kutsal falan olmadığı ama bir kurum olduğu anlaşılacaktır) bakış yalnız fiziksel portreye olunca da, beyin ve yürek paylaşımı gözardı edilmiş, paylaşım cinsiyetle sınırlanmış olup,dolayısıyla aranılan yada bulunan çok farklı şeyler olmaktan uzak kalınca,yerini doldurmak yani alternatifler üzerinde düşünmek de kolaylaşmaktadır.
Ne cinsiyeti ne de cinselliği elbet inkar edemeyiz.Hem neden edelim ki...Tek olmazsa olmaz var "önce insan önce kişi" olmak...Beyin,yürek,paylaşımının yaşama bakışın -aynı değil olabilecek ortak bölüm-paylaşımının ardından gelecek tensel istek yada yakınlığa dönüşmesidir.
Bundaki özelliği, güzelliği,değeri,unutulmazlığı, benzersizliği ve seçeneksizliği kim inkar edebilir ki?
aylin-k-
YORUMLAR
Bence sorun geleneksel kafa yapımızdan kaynaklanıyor. Batı ülkelerinde aynı şeylerin bizdeki kadar önem taşıdığını sanmıyorum. Bir erkek ile kadın hangi ortamda, hangi konuda bir araya gelirse gelsin cinsiyet ön plana geçiyor. Yaklaşma yada savunma mekanizması işlemeye başlıyor.
Tamer-38 tarafından 7/6/2011 12:52:21 PM zamanında düzenlenmiştir.
işin özü sanırım erkeğin kadını kadınında erkeği cinsel obje olarak görmesindeki saplantıda.
bundan kurtulup cinselsiz insan olarak düşünüp duruma göre nereye koyacağına karar verme sıralamasını yaparsa sorun büyük ölçüde çözülecektir.
işin en kötü yanıda hala bunu tartışma gereği görüyor olmamızda .
Yazı "mesaj" olarak güzeldi.
İşte bu yüzden "kadın kotası" olmaz,olmamalı ve hatta "pozitif ayrımcılık "da yapılmamalı kadına...(Özel durumlar hariç tabi ki.)
Bu talep,baştan "insanın" yerine,"kadının" konmasını getirir ki,bence doğru değildir.
Benim de paylaştığım anlayış var yazıda.Katılıyorum.