- 765 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
YORUMLAR
Yazının başında Cem aslında attığı mesajda kendi hakkında bir fikir edinmemi sağlamıştı..” benim için değerli bir insansın “ derken.
Bunu söyleyişinde bile kendini mi, yoksa karşıdakini mi ikna etmeye çalıştığı bi o kadar belirsiz. Aksi olsa sizi ikna çabasına ne lüzum olur ki. Siz zaten değerli olduğunu bilirsiniz, öyle iseniz hissettirir, hissedersiniz...
Bu, söylenerek inandırılacak bir şey değildir..zira netice beni hiç de şaşırtmadı.
HakkınSesi
şimdi Cem konusunda şöyle düşünüyorum, sistem ne istiyorsa Cem o ve sistemin istediği gibi sistem dışı herkese aslında toplum düşmanı gözüyle bakıyor. kapitalizmin insan fikride bu zaten.
kollektifler konusunda pek iyi fikirlerim yok. çok sığ düşünme işi en alt derecede çoğunda. ve lider yada sözü geçen çok düşünen değil çok bağıran genelde.
o yüzden bir paris komünü daha imkansız. eskinin Fkf leri ve şimdinin Fkfleri çok farklı. bundada aslında pek dikkate,alınmayan mantık ve felsefe okumalarının çok nadir olması etkili. okuyan dahi bu tip bilgiyi etkileme ve statü için kullanıyor.
neyse ne bilim işte bildiğin gibi aslında :)
HakkınSesi
Cem konusunda inan hayran kaldım yorumuna. ben bile arkadaşımı böyle tasvir edemezdim. teşekkür ederim
Aydınlık, esintili bir mekandan karanlık ve basık bir yere geçtik. Orada biriken şahısları karanlığa rağmen seçmeye çalıştık, analiz ettik. Bir den tartışma çıktı. Sebebini baş kahramanının zamansız tuvaleti yüzünden kaçırdık. Peçetenin atıldığı yeri bile gördük ama kollektif arayışlar içinde olan renkli grubun neden aniden dağıldığı soru işareti olarak kaldı kafamda. Şahsen ben hepsinden alanlarına göre fiyakalı aforizmalar falan bekliyordum. Sen bunu yapıyorsun çünkü. Çok da güzel yapıyorsun. Belki de burada bir eşin daha yok bu konuda.
Hikayenin başından sonuna istem dışı bir beklenti içinde olduğumu fark ettim. Normalde bunu yapmam ve her öykünün sonunda flaş gibi patlayan bir final bekleyen okurdan da çok hazzetmem :) Final beni düşündürdü. Bu hikayede amaç bildirmek değil göstermek, diye düşündüm. Eğer öyleyse oraya gitmiş, ağır karanlığın ve rutubet kokusunun içinde o insanları dinlemiş kadar oldum. Araya serpiştirilen başka mekan tasvirleri, iç geçirmeler hepsi benim sevdiğim kıvamda. Teknik olarak yazı nerededir, iyi midir kötü müdür bilemem; ben böyle seviyorsam bir okur olarak bana göre "başarılı" budur. Bir tek mevzuda takıldım: Kahramanımız derzlerin sararmış olduğunu kesinlikle göremez, ona "öyle" bile gelemez. Çünkü millet girişteki lambanın altında oturuyor, tuvalet de mutlaka oraya uzaktır. (Mekan gözümde canlandırdığım kadar büyük bir yer ise.) Bu durumda bırak derzlerin sarılığını derz çizgilerini bile seçmen mümkün değil, hatta tuvaletin taşını bile. Belki de ben gözümdeki canlandırmayı yanlış yaptım.
Çok az yazını kaçırmışımdır. İyi ki burada yazıyor dediğim bir kaç kişiden birisin. O yüzden senden yana bir bildiri geldiği zaman için için seviniyorum. Çünkü yığınla sıradanlığın içinde iyi bir yazar okumanın pahası yüksek.
Selamlar HakkınSesi.
HakkınSesi
bu yazılar işte ilk yazım olduğundan çok eksik barındırıyor.
ayrıca yazarken aklıma takılan meseleleri düşünmeniz şaşırttı ve hoşuma gitti. derz dolgu ve diyalog meselesinde ben de çok takılmıştım.
ayrıca güzel sözlerin için sağolasın. sahalarda seni daha çok görmek istiyoruz tabi :)
Aynur Engindeniz
İki yıl yazmak bir kenara siteye bile girmedim. Şimdi ayda iki defa yazmak bile bana inanılmaz lüks geliyor. Yaş ilerledikçe hayat sakinleşecek diye ümit ediyorsun ama tam tersi oluyor. Hızlı dönen kürenin içindeki farenin de hızlanması gibi :)
Selamlar kardeşim.
yaşıtlarımın 3. çocuğu olurken, değerli yalnızlığımda tanıdık bir anı :) ama şöyle de bir gerçek var, şu zamanda zahir olan her zaman gerçek olan değil işte. umudun aslında herkeste mevcut olan bir umut. insanî.
neyse, ulucami herzaman gözlerimi kamaştırsa da, yeşil camiin inziva pencereleri favorimdir. düşüncesi bile iyi geldi.
HakkınSesi
sorun bende mi yoksa çevrenin değişmesi mi, bilemiyorum.
yine de yazın yıldırım camisinin bahçesinde yatsıdan sonra oturmak güzel oluyor.