- 603 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
SÖZ KONUSU VATANSA!..
Ülkemize sığınan mülteci sayısı, Suriye’deki iç savaşın uzaması ile gün geçtikçe artıyor. Buna Afgan sığınmacıları ve mağdur Afrika ülkelerinden çalışmak için gelen mültecileri de eklediğimizde Türkiye’nin tam bir ’’toplama kampı’’ na dönüşmüş olduğunu görüyoruz.
Ülkemizdeki sayıları 2 milyona ulaşmış olan Suriyeli sığınmacıların bir kısmı, hayatlarını devam ettirebilmek için, çocuklarını dilendirirken bir kısmı da tamamen kontrolden çıkmış bir halde suç şebekelerine karışıp ülke güvenliğini ciddi anlamda tehdit ediyor. Bütün bunlara gerekçe olarak da ’’İş imkanı bulamadıklarını’’ gösteriyorlar.
Bu tabloda şu soruları sormak istiyorum:
1 Türkiye bu kadar sığınmacıya kucak açacak kadar zengin bir ülke miydi?
2 Bu insanların madem böyle bir potansiyelleri var (suç işleyebilecek kadar cesurlar) bu cesaretlerini neden Esad’a karşı ülkelerini savunmak için göstermiyorlar? Bu insanlar da hiç bayrak, vatan, millet aşkı yok mu da eli silah tutan bütün genç nüfus, benim ülkeme doluşmuş durumda?
Sınır kapıları bu insanlara ardına kadar açılırken birinci soru yetkililerce hiç sorulmadı, İkinci soruysa şu an es geçilyor!
Duygusallığımızı bir kenara bırakıp, lütfen artık aklımızla, mantığımızla düşünelim!
Türkiye gelişmiş bir ülke değil. Türkiye ekonomide, teknolojide, sosyal hayatta henüz gelişmekte olan bir ülke!
Şu durumda Türkiye’den bu kadar sığınmacıya onların istedikleri gibi bir hayat sunabilmesini beklemek hem ironik, hem ütopik!
Bakınız, şu an ülkenin her bölgesi Suriyeli mültecilerle dolmuş durumda...
Eğer bu ülkenin vatandaşı, kendi sahilinde rahatça gezemiyor, çocuğunu kendi evinin önündeki parka çıkartıp oynatamıyorsa -ki şu an ülkemizin geldiği durum bu- geleceğimiz ciddi anlamda tehlikede demektir.
Türk Halkı sınırdan kontrolsüz bir şekilde ülkeye sokulan sığınmacılardan rahatsız iken, Suriyeli konuklarımız da (!) Türk halkının misafirperverliğinden şikayetçi...(?)
Ülkemize sığınan Suriyeliler tırnak içerisinde kendilerine hoş davranılmadığı, iş verilmediği, kısaca istedikleri gibi bir hayat yaşayamadıkları için huzursuzluk çıkarıyorlarmış!
Duruma bizim penceremizden baktığımızda ise; ülkemizdeki işsizlik sorunun önceki yıllara oranla azalmış, fakat hala devam etmekte olduğunu görüyoruz.
Şimdi kendi vatandaşının bile doğru dürüst iş bulamadığı ülkemizde, dilimizi bile bilmeyen bu insanlar iş istiyor? Ücretsiz sağlık hizmeti istiyor, bunlar gerçekleşmeyince de illegal yöntemlerden kazanç sağlama peşine düşüyor!
Hatayı en başta Suriye’nin iç işlerine karışarak yapan hükümetimiz, gün geçtikçe kontrolden çıkan mülteci sorununu bir an evvel çözmelidir. Zira bu durum toplumun huzurunu bozduğu gibi hükümete olan güvenini de zedelemektedir... Savunmasız yaşlı, kadın, çocuk Suriyelileri elbette tenzih ediyorum. Ama vatanını savunabilecek yaşta, güçte, sağlıkta olan Suriyelilerin benim ülkemde ne işi var? Ülkelerindeki savaştan KORKUP KAÇAN bu insanlar, söz konusu Türkiye’ de yaşamak olduğunda ASLAN KESİLİP sınırsız hak ve özgürlük isteyebiliyor!
Kurtuluş savaşında, Çanakkale Savaşında; kadınıyla erkeğiyle, yaşlısıyla genciyle, topyekün mücadele edilerek kazanılmıştır bu topraklar!
Düşmanlar yurdumuzun dört bir yanını işgal etmişken Van’dan yaşları 12 ile 17 arasında değişen tam 120 gönüllü çocuk vatanı için, bayrağı için şehadete koşmuş; eşleri ve çocukları şehit olan kadınlarımız, savaşa gidip askere yemek hazırlamış, cephaneye mermi taşımış, hasta ve yaralıların bakımını üstlenmiştir. Atalarımızın vatanının bir karış toprağını vermemek için kanının son damlasına kadar, omuz omuza çarpışarak destan yazdıklarını bilirken; ülkelerindeki savaştan korkup kaçan gencecik Suriyelilerin, Afganların başka ülkelere gidip ’’sığıntı’’ olduklarını, çocuklarını dilendirdiklerini gördükçe utançla kınıyorum!
120 isimsiz kahraman, kadın, yaşlı, genç, çocuk; hayallerini, okullarını, sevdiklerini geride bıraktılar da vatanlarını düşman elinde bırakmadılar! 7,8,9,10,11, 12 yaşlarındaki bu çocuklar cephaneye mermi taşırken çığ altında kalarak şehadete ulaştılar! Topraklarını işgal eden düşmanlardan kaçarken ölmediler!
Atalarımızın büyük fadekarlıkları ile SAVAŞARAK kazanılan bu topraklarda şimdi mülteci rüzgarı esiyor!
Vergilerimizin bir kısmı onların ihtiyaçları için harcanırken; bir kısım Suriyeli sığınmacının, çocuklarını dilendirerek topladıkları paralarla altın ve döviz aldıklarını duyuyoruz!
Savaştan KORKUP KAÇAN bu insanlar, sığındıkları ülkelerde peri perişan rezil bir hayat yaşamayı; vatanını bayrağını savunurken ölmekten daha şerefli olduğunu sanıyorlar! Ve yine SAVAŞTAN KORKAN bu insanlar ülkemizde sınırsız hak ve özgürlük isterken ASLAN KESİLİYOR!
Bu insanlar için bir şey yapmak istiyorsak, sadece yaşlı, kadın ve çocukları bir barınakta toplayıp daha düzgün bir hayat yaşamalarını sağlayabiliriz. Türkiye, kaçıp gelen bütün Suriyelilere, Afganlara bakacak kadar zengin değil!
Böylece eli silah tutan, müslüman Suriyeli ve Afgan gençlerine de düşmandan kaçıp başka ülkelerde ’’sığıntı’’ gibi yaşama fırsatını vermemiş oluruz!
Biz bu toprakları; Nene Hatun, Halide Edip Adıvar, Nezahat Onbaşı, 120 Vanlı Çocuk ve daha nice kahramanlarımızın yanında; eşleri, çocukları, savaşa gidince köylerini düşman işgalinden korumak zorunda kalan kadınlarımız, yaşlılarımızla hiç bir ulusun yazamadığı destanları yazarak aldık!
Eğer ecdadımız bu mücadeleyi göstermemiş, kaçmış, korkmuş olsaydı şimdi bizler de olmazdık! Ve bizler şimdi onlarla gurur duyuyor, rahmetle anıyoruz!
Peki bugünün Suriyeli çocukları, en kolayını seçerek düşmana topraklarını teslim edip başka ülkelere sığınan; babaları ile, anneleri ile, ecdadı ile gurur duyabilecek mi?
BİZİM RAHMETLE ANDIĞIMIZ ŞANLI ECDADIMIZIN YANINDA; ONLAR KENDİ ECDATLARINI UTANÇLA ANACAKLAR !!!
YORUMLAR
Türkiye kendi vadandaşına sosyal imkanlar sağlıyamaz iken ve işsizlik oranı geçtiğimiz yıla göre hızla artmakta iken neyin kafasını yaşadığımız bilemiyorum gerçketen. hem orda burda sürünen suriyelili göçmen madurları gördükçe neden geldim ist.. diyesi geliyor insanın..
saygılar..
Ben bu geçtigimiz yaz, Türkiye'de trafik kazasi yasadim.
Arabayi tamir ettirmek ve yeni tamir edilmis araba ile 3-4 bin kilometre tekrar yol yapmak istemedim, Mersin'de Liman'da gümrüge verdim yani arabami devletimize hibe ettim. Bu islemler yapilirken yetkili memurlarla sohbet ederken, aldiklari direktiflere göre, yol geçen hani gibi, Suriye üzerinden gelenler herhangi bir kayit dahi edilmeden giriyorlar, evet aynen dedi ki memurlar, damgayi vuruyoruz giriyorlar.
Siz 2 milyon diyorsunuz iyi niyetli olarak ama, Türkiye'de suan mülteci sayisi sizin dediginizin 2 katindan dahi fazla.
Memleketim iste özlemisim, gece son açik olan kafede sahilde bir Türk kahvesi içmek, 1 külah taze çekirdek alip sahil boyu bir yürüyüs yaparken, sasirdim etrafta çimenlerde banklarda Suriye'liler yatiyordu. Zaman zaman Yunuslar motorlu polisler devriye geziyor ama, orada sadece mecburiyetten kalmiyorlarmis, baska seyler de yapiliyormus, uyusturucu ve fuhus gibi seyler.
Mersin'i Suriye'ye yakin oldugu için örnek verdim, fakat birçok sehrimiz böyle.
Simdi Istanbul'da bundan farkli degildi, elbette gurbetçi olarak gelince, en bilindik yerlere birdaha birdaha ugruyorsunuz, o camilerin avlulari, o büyük meydanlar... kendimi arabistan'da hissettim.
Simdi bu isin siyasi boyutuna girsek bu konu çok çetrefilli yerlere gider. Örnegin 1915'te devletin tehcir ettigi gayri-müslim nüfusu biz bugünkü Suriye'nin muhtelif yerlerine ve eskiden Suriye'ye bagli olan Lübnan'a götürdük yerlestirdik. Hiç dikkatinizi çekmedi mi, Türkiye'ye gelen Suriyelilerin hiçbiri hristiyan degil. Amaç Suriye'yi yani eski Babil kralliginin topraklarini tekrar hristiyanlara, yahudilere tahsis etmek.
Elbette yeralti zenginlikleri de ayri bir boyutu konunun.
Daha fazla yazip sizleri yormayayim.
Saygilar, selamlar,
Yazının içeriğine sonuna kadar katılıyorum.
Ne yazık ki her millet Türk milleti değildir.
Yurdunu korkusuzca savunacak.
Sınırlar kapatılıp,
Avrupalılar gibi bizde müleci kabul etmemeliyiz
ya da Suriye imiş, Irak imiş
diğer ülkelerin kendi iç sorunlarına karışmamalıyız
ve Amerika'nın maşası olmaktan kurtulmalıyız.
Türk adının bir şerefi var, bunu korumalıyız.
tebrikler..