- 622 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Love Story/ İSMET
İki saattir yoldaydık normal bir sürücü normal bir yolcu ile en azından iki yüz kilometre almamız gerekti.
Elbette işin içinde İsmet ve ben olunca iki ileri bi geri yüz kilometreyi zor görmüştük.
Hesaplarıma göre altı saatlik Ankara yolunu ondört saatte alan biz sekiz saatlik Antalya yolunu bi yirmi saatten önce alamazdık. Aslında mesele ne arabayı kullanamayışımız nede alakasız yavaş gitmezmizdi. Tek sorunumuz İsmetin her benzinlikte bir tuvalet mantığı ile hareket etmesiydi. Ayrıca yakalandığımız kırmızı ışıklar ve çay molalarımız dinlenmek için uyumalarımızla beraber daha erken gitme imkanımız yoktu.
İsmetle beraber çıktığım hiçbir yolun zamanından erken bitmesi gibi bir imkan yoktu. Bunu oda bende biliyor ancak yılda en azından iki kez bunu yapıyorduk. Yolda olmak veyahut gitmek kavramlarına bu dünyada yeni anlamlar yükleye bilecek birileri varsa oda ikimizdik.
Ben kafamın içinde Epikuros’un tinsel haz anlayışı ile Aristippos’un tensel haz anlayışını harmanlamaya çalışırken İsmet her zamanki gibi aracı benzilliğe çekti. Onunla yolculuk yapmanın en kötü yanı buydu tam kafanızın içinde bin yıldır çözülmemiş bir problemi çözmüş olsanız dahi
İsmetin anlayışı işiyorum öyleyse varımdan öteye gitmiyordu... İsmet on dakikadan önce geri dönmeyeceği için bende araçtan inip etrafımı izlemeye koyuldum. Dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanan ülkelerden biri olarak. Benzilliklerde akaryakıt dahil her ürünün normalden daha pahalı olarak satılıyor olmasının
Akaryakıt olan heryerin değerlendiği ile ilişkilendiri yordum. Tabi bir farkla insan hayatının ucuzlaması. Belli başlı kimi ülkeleri ayırırsak dünya için petrol olan yerde insan önemsizdir. Ortadoğuya barışın gelmesi petrolün bitmesi ile ilişkilidir bu yüzden.
Su ve tuzlu çubuk kraker dolu poşetimle beraber araca döndüğümde İsmet yerini almıştı bile ilk kez böyle bir şeyle karşılaşıyordum. İsmetin benden önce araca binmiş olması ya başımıza çok kötü birşey geleceğine yada gerçekten iyi birşey olacağına dalaletti.
Emniyet kemerimi taktığım anda İsmet gaza bastı
Hiçbirşey söylemeden tuzlu çubuk krakerlerimi yemeye başladım nasılsa bir daha ki benzinlikte dururduk. Kulağım müzik çalardan gelen Serap Tamay’ın sesinde gözlerim geçtiğimiz yerlerin çoğrafi yapılarındaydı. Bir anda İsmet müziği kapattı ne olduğunu anlamak için ona döndüğümde.
Gülerek
- Abi baksana kuşlar ne güzel uçuyor
- Ne kuşu İsmet yola bakta biz uçmayalım bi yerden
- Abi kuşlar işte baksana kuşlar insanlar hayat bulutlar herşey gidiyor ömrümüz geçiyor.
- İsmet benzilliklerde gizli gizli içmiyorsun demi lan. Bak öyle birşey varsa in direksiyona ben geçeyim...
- Yok ya ne içmesi
- Eee ne oluyor o zaman iki benzinlik geçtik durmadın ne bileyim konuşmadın çubuk krakere dalmadın sigara içmedin
- Anlatıcam ama dalga geçmek yok
- Anlatta bi sen dalga geçip gelmeyeceğime ben karar veririm.
- Abi ben aşık oldum
- Ha! Sen kime nerde ne zaman adı ne ve en önemlisi aşık olduğun insanın bundan haberi var mı.
- Abi adını bilmiyorum muhtemelen yirmi beş otuz yaş arasında ve evet kızın hatunun bundan haberi falan yok...
- Eee nerden bu kız
- Muhtemelen İstanbulda yaşıyor
- Muhtemelen mi sen nasıl aşık oldun oğlum
- Evet abi plakası 34 dü
- Plakamı hasta mısın oğlum sen ne plakası
- Abi bildiğin plaka aracının plakası 34 FT 456
- Tamam da şimdi bunun ne alakası var
- Abi olay şu ben bu kızı benzinlikte gördüm işte sonra baktım tutuldum işte o andan beride onun araçını takip ediyoruz elbet bi yerde duracak bende o zaman açılacağım ona...
- Hah biliyordum zaten başımıza böyle bişey gelebileceğimi meteor falan da düşebilirdi kafamıza sonuçta iyi yönünden bakalım demi olaya. İsmet nasıl bir manyak olduğunu ve seninle arkadaş olan biri olarak kendiminde nasıl bir manyak olduğumu çözemediğim doğrudur ama seni vururum çocuk yemin ediyorum döverim seni. Tamam belki dövemem ama bi iki yumruk atarım. Lan manyak normal insanlar gibi aşık olsana oğlum. Belki evlidir ne bileyim sevgilisi vardır of İsmet of Ademoğlunun tüm hasta karakterleri nasıl benim yakınımda oluyor. Sanırım sorun bende.
-Abi hadi be lütfen bu güne kadar ilk kez bir kadına ilk görüşte bu kadar derin ilgi duydum. Ne olur biraz dayansan sadece konuşucam istemezse döneriz nasılsa. Hem sen şairadamsın aşktan anlarsın seven insana saygın yokmu hiç.
- Sus İsmet yola bak başlatma belana aracı kaybetmede bari çabucak bitsin şu ahmaklık.
Cevap vermedi İsmet verdiyse bile sinirimden onu duymamıştım. Büyük bir heyecanla önümüzdeki kadının aracını takip ediyor ve ıslık çalıyordu. O an ağzına doğru elimin tersiyle tüm gücümle vurmak istesemde bunun ölümümüze sebep olma ihtimali yüzünden hayata geçiremediğim bir tasarı olarak aklımda kalıyor olmasınada ayrıca gıcık oluyordum.
Bu yolculuğun İsmetle son yolculuğumuz olacağı her türlü garanti altına alınmıştı.
Bir saatte elli kilometreyi zor alan biz. Dört saatir aralıksız bir şekilde yolda idik.
Olaya baştan gıcık kaptığım için ne yol tabelalarına nede başka şeylere bakmıyordum.
Tek amacım durduğumuz ilk yerde araçtan inip bir otobüs bulup geri dönmekti.
Bu sırada tesadüfende olsa yolun kenarında ki Konya yüz kilometre yazısını görünce daha da sinirlenmiş.
Ancak bu siniri ne sözle nede fiilen hayata geçirmeden içime atmıştım.
Ben tam bunları düşünüyor ve içten içe İsmete küfrediyorken aracımız yavaşlamaya başladı. Sonunda bir dinlenme tesisine giriyorduk. Tabiki önümüzdeki araçta aynı tesise giriyordu. Araç durduğunda muhteşem kadının nasıl bişeye benzediğini görmek için gözlerimi dört açtım.
Kadın muhtemelen yirmi sekizlerinde bir atmış atmış beş boyunda elli kilolarda yeni boyanmış kestane rengi saçları omuzlarına ancak inen mor gömleği beyaz ceketi ve yine aynı renk beyaz pantalonu. Oval yüz hatları fazla büyük olmayan ama kemerli burun yapısı yeşil göz makyajı ve kırmızı ruju ile İsmeti etkileme kabiliyetinde olan hatta birçok erkeği etkileye bilecek bir güzeldi. Kadın elinde büyükçe bir poşetle tesisin içine doğru giderken bizim safda arabadan inerek peşinden içeriye girdi. Bir sigara yaktım ve olayların nasıl gelişeceğini tahmin etmeye çalışarak onu beklemeye başladım.
Yirmi dakika olmamıştı ki uzun siyah pardösülü yeşil türbanlı büyük siyah güneş gözlükleri olan bir kadın bizim takip ettiğimiz araca yöneldi. Bu kadının İsmetin takip ettiği kadın olduğunu kadın araca binince ancak anladım. Hem gülümsüyor hemde üzülüyordum, bizim takip ettiğimiz kadın muhtemelen İstanbulda yaşayan ancak ailesi Konyada olan biriydi. Muhafazakar bir aile yapısına sahipti ve bu durum Konya sınırları içerisine geri döndüğünde onun giyiminede etki ediyordu... Evet üzülmüştüm ama İsmete değil adını bilmediğim bu kadına evet gülümsemiştim ama İsmete.
Direksiyona geçerek İsmeti bekledim beş dakika sonra hiç konuşmadan arabaya bindi.
Aracın yolunu direk geriye çevirerek İsmete hiçbir şey söylemeden sürdüm.
Biraz gitmiştik ki İsmet gülerek
Adı Yasemin miş abi yirmi yedisinde ve Konyalıymış sesi çok güzel bide numarasınıda aldım on günlüğüne memleketine gidiyor. İstanbula geri döndüğünde buluşacağız.
Bir sigara daha yakarak gaza yüklendim keyfim yerine gelmişti
- Helal olsun lan İsmet bu şarkı sana gelsin diye gülerken Erkan Oğur ve İsmail Hakkı Demircioğlunun Mecnunum Leylamı gördü mü bize eşlik ediyordu
YORUMLAR
Tsukuyomi
Tsukuyomi
Tsukuyomi
konya'ya gittiğimde Alaeddin Keykubad türbesine (camisi de dahil) gidip adamakıllı gezmiştim. hatta konyalı olan arkadaşın girmediği ince detay yerlere sapmış, video çekimi bile yapmıştım. (sanki sonradan izleyip aydınlanacağım) neyse, çok yürümüştüm. zaten yüz bini geçik mi ne öğrencisi var selçuğun. (yenileri de açıldı, ayrıca dedikleri kadar öğrencisi varsa, orası saçmasapan bir eğitim kurumudur, ciddiye bile almamak lazım - baba şahsi yorumlara gel :) ) neyse, en çok o tramvaylarını sevmiştim. almanyadan gelen, yıllardır kullanılan. bir ara kayseri ile bu tramvay muhabbetine girdiklerini hatırlıyorum, neyse ki, kayseri tramvay yollarını öyle güzel yaptı ki ödül aldı (ingiltereden, 2009 ya 10 olmalıydı. belki 11.) muhafazakar şehirlerdi, bundan on-on beş yıl önce daha iyilerdi. toplum cidden dejenere oldu. dejenere miydi o? sanırım. o kadından hayır gelmez ayrıca. rolcünün teki. :/
ne diyorduk, hakikaten ne diyorum ben ya, İsmet'i sevdim. benden ona şey gelsin, mehtaplı gecelerde hep seni andım. bugün bu şarkıyla mutlu oldum kendimce. bir de şunu bir dinle.
https://www.youtube.com/watch?v=CITdnCuFUo8 (ağlayasım geliyor inan dinlerken)
Tsukuyomi
HakkınSesi
beni ilgilendirmedi, zekinin de bunun da hayat şekli.
ikisinin de sesi, müzeyyen de dahil, en etkili sesler adıma.