- 875 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bilmiyorum
İnanmasam da her hafta başı burcumu okurum.Oysa burcum bu hafta bana güzel şeyler yaşayacağımı söylemişti.Sevinmiştim.En azından gerilim yaşamayacaktım.
Oysa tam tersi oldu. Pazartesi günü annem beni o kadar çok üzdü ki, büyük bir şaşkınlık ve hayal kırıklığı yaşadım. Annemden evime koşarak geldim. Kapıdan evime girer girmez ağlamaya başladım. Her zaman yaptığım gibi neyse dedim…
Akşam yemeğinden sonra,bir arkadaşa eşimle birlikte çay içmeye gittik.Biz onlarla koyu bir sohbete başlamışken,çok sevdiğim bir arkadaşım mesaj attı .Öyle çok kırılmış ki bana dün yazdığı mesajı görmüşüm ama; O ‘ na cevap yazmamışım. Şaşırdım mesajını gördüğümün farkında bile değilim.
O benim çok sevdiğim bir arkadaşım ve asla O ‘ nu es geçmem…
Gezmekte olduğum için O ‘na cevap yazmadım.Eve gelince ondan özür diledim,halini hatırını sordum.Mesajlarımı gördüğünü biliyorum ama; bana cevap yazmıyor.Gerçekten de çok üzüldüm.Neyse deyip telefonumu kapattım.
Sabah uyanınca yine O ‘ na mesaj yazdım, yine cevap vermedi.
Daha önce onunla konuştuğumuzda bu gün bana gelecekti, en azından gelip gelmeyeceğini bilmek istiyordum. İş yerinde olduğu için telefonla arayıp konuşmak istemesem de O’nu telefonla aradım.
Zar zor istemeden konuşuyordu benimle…
Ben alttan alıp, suçlu gibi durunca O bana sürekli sitem ediyordu.
Vay efendim, ben nasıl O ‘nun mesajına cevap vermezmişim.
Çok fazla üzerine gitmek istemedim. Sadece bizim eve gelip gelmeyeceğini sordum “ Gelmem artık sana, belki çok uzun zaman sonra gelirim” deyince “ Sen bilirsin, isteğin zaman gel, benim gönlüm ve kapım sana her zaman açık bunu bil sadece “ Dedim ve telefonu kapadım.
Gerçekten de çok üzüldüm, ama başka bir şey olmalıydı bana kötü davranması için…
Ona mesaj yazdım “Senin bir sorunun mu var “
Cevap hemen geldi
“Ben battım, mahvoldum ne yapacağımı bilmiyorum, binlerce denklemin içindeyim, belki de kendimi öldürürüm., bilmiyorum çıkar yol bulamıyorum .”
Ciddi bir durum vardı, bu kadar alınganlık başka türlü açıklanamazdı zaten.
Öyle çok ısrar ettim ki sorununun ne olduğunu bana söylemedi.
“Bize gel konuşalım “ Desem de
Bize gelmemekte kararlıydı.
O’nun durumuna gerçekten çok üzüldüm. Çalıştığı yere gitsem konuşmamızda mümkün değildi.
Daha sonra karşı apartmandaki bir komşuma gittim.Daha gideli yarım saat olmamıştı.
Telefonumda Ayşe “ Nerdesin sen, ben senin kapının önündeyim” “ Tamam hemen geliyorum “ diyerek koşarak eve geldim. Oysa bana gelmeyeceğini söylemişti.
Yüzü sapsarı ve gözleri umutsuzdu.
Uzun uzun anlattı, mesele banka borçlarıymış, kendini batırdığı gibi, yakınlarını da batırmış,
“Cebimde beş kuruş param yok, iş yerinden saat yirmi iki de çıkıyorum,parasızlıktan otobüse bile binemiyorum,Karanlık ve sessiz sokaklarda bir saat yürüyüp evime gidiyorum, annemi doktora bile götüremiyorum, O ‘nu hastaneye götürmek için taksi çağırmam gerek, param yok ki; taksi çağırayım.Ben ne yapacağımı bilmiyorum.Sürekli icradan geliyorlar, çıldırmak üzereyim…”
O ‘nu dinlerken sanki uçsuz buçaksız bir yer altı şehrinde kaybolmuşum hissine kapıldım. Nefes alamıyordum.Yardım etmek isterdim ama; o kadar çok borcu benim ödemem mümkün değildi.
Ayşe devam etti
“ Çıldıracağım, abimin yuvası benim yüzümden yıkılıyor, abim bana borçlarım için bankadan para çekip verdi, ben o parayı ödeyemedim.Karısı abimi evden atmış, “
Ayşe durmadan anlatıyordu, ama; ben artık dinlemiyordum
O’ na yıllarca nasihat verdim, ama; O beni hiçbir zaman dinlemedi…
“Yıllarca sana nasihat ettim, yeğenlerin için bu kadar fedakarlık yapma dedim.Onlar için bu kadar borca girme dedim. Onların anne ve babaları var eğitimlerini üstlenme dedim “ demenin de anlamı yoktu artık.
Anlattı durmadan, ama; ben çoktan vaz geçmiştim O’ nu dinlemekten, ayrıntıların önemi yoktu önemli olan sonuçtu ve sonuç berbat ve en azından uzun bir vadede çözümsüz görünüyordu.
Hızla ayağa kalktı.
“Ben gidiyorum “ dedi. Kapıya yöneldi. “Gitme akşam yemeğine kal” dediysem de kalmadı.
Portmantonun üzerinde yetmiş lira vardı. Parayı oradan alıp, O ‘ na uzattım “ Al bunu, en azından otobüs parası yaparsın “ Dedim. Israr etmeme rağmen parayı almadı.
“ Nasıl alayım bu parayı size olan borcumu bile ödeyemedim, bunu nasıl öderim.”
“Önemli değil ödemezsen ödeme, “ dedim.
Dudağında acı bir gülümseme belirdi. Hızla merdivene doğru yürüdü,Ben kapıyı kapatıp balkona çıktım. Sokakta yürürken O ‘ nu görmek istedim.
Oysa Ayşe her zaman montunun ceplerine ellerini sokar ve çok hızlı yürürdü.
Ruhen çökmüş bir insanın yürümesi vardı, düşünceli,kararsız ve umutsuzca yavaş yavaş yürüyordu,
Ellerini de ceplerinin içine sokmamıştı.Sokak lambalarının aydınlattığı caddede bir müddet sonra gözden kayboldu.
Gerçekten çok üzüldüm ve O ‘ na nasıl yardım edeceğimi bende bilmiyorum
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.