- 597 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Sıradanım/Sıradansın/Sıradan dan dan
Uçsuz bucaksız evrenin sıradan milyonlarca
( milyarlarcada olabilir ) galaksisinden sadece biridir Samanyolu. Samanyolu diyip geçmeyin rica edeceğim kendi çapında bir ağırlığı vardır bu orta yaşlı galaksinin. İşte bu orta yaşlı galaksinin sıradan bir kolunda sıradan bir yıldız olan güneş ve onun etrafında dönen sıradan gezegenler vardır. Bizim asıl eneji kaynağımız olan güneşe sıradan dememin sebebini şöyle açıklıyayım. Güneş yıldızların asgari ücretlilerindendir. Ne demek o dediğinizi duyar gibiyim açıklıyacağım.
Güneş
Ne kendinden küçük olan sarı cüceler gibi yüz milyarlarca yıl yaşayacak nede büyük abileri olan mavi devler gibi öldüğünde bir süpernova yaratıp etrafı şenlendirecek. Aslında öyle sıradan ki güneş.
Ölümü birtek kendine yakın olanları etkileyecek, uzak gezegenlerinin umrunda bile olmayacak bu ölüm. Yani yakın akrabaları üzülecek birtek uzaktakiler ise anca bi mevlide falan gelir.
İşte bu sıradanlıkta kendini herşeyin merkezi sanan bir gezegen var.
Dünya diyoruz biz buna dünyamız, oysa öyle önemsiz ki gezegenimiz evrenin muazzamlığı karşısında.
İşte bu sıradan gezegende milyarlarca insan var. Ki biz insanlar bu sıradanlık sıkalasında kendi gezegenimiz için öyle sıradanız ki.
Herşeye rağmen bu kadar sıradanlığa ve önemsizliğe rağmen.
İnsanlığı herhangi bir ülkesinin herhangi bir şehrinin herhangi bir sokağının herhangi bir evinde herhangi bir adam sabahı zor ediyor...
Çünkü bu büyük sıradanlıkta yüreğine bir aşk düşmüş. Aslında sıradan bir kadının sıradan bakışlarına ve gülüşlerine öyle yüce anlamlar yüklemiş ki. Bütün sıradanlıklar yücelmiş yüreğinde.
Kadın önce gezegenin en güzel varlığı olmuş sonra gezegen güneş sisteminin ve güneş sistemi galaksinin...
Yani bir bakış bütün önemsizliği silecek kadar büyümüş adamın gözlerinde. Hatta öyle bir hal almış ki bu bakış bizim sıradan adamımız kendini bile önemli saymış. Şimdi gelin bütün bu sıradanlıkları adamın gözlerinde yüceliğe dönüştüren kadına birde onun gözlerinden bakalım....
*********************************************
Onunla konuşmaya başlayalı tam dört gün on üç saat oldu. Evet daha öncede konuşmuşluğumuz var ancak onun böyle güzel olduğunu göreli malesef bu kadar oldu keşke çok önceleri görseydim o bakışları o gülüşleri.
Ona geç kalmış olmaktan öyle çok korkuyorum ki.
Delirtiyor beni bu korku
Çıldırmanın eşiğine geldiğim her an onun gözleri onun elleri ve onun saçları kurtuluşum oluyor.
Beni delirtende o deliliğin içinden çekip çıkaranda o.
Zira ne önemi var zamanın
geç kalmışlıkmış şimdi ben onu seversem ve oda beni severse henüz tükenmemiş ömrümde.
Ona adanacak birgün bir ay yada bir yıl ne fark eder ulan kimene.
Sadece bir gün katıksız aşkla aynı yatakta uyansam aynı yatakta uyusam.
Ve öpmeler hiç kimseyi öpmediğim gibi onu öpsem hiç kimseyi öpmediği gibi beni öpse.
Yada bütün bunlar olmasa misal beni öpmese sevmese dokunmasa ne olur ki.
Ben elmayı seviyorum diye elmada beni sevmek zorunda değil zira.
Olsun sevmesin anasını satayım bakmasın ulan yüzüme nefret etsin benden.
Başkasının olsun başkasıyla öpüşsün,aklım yüreğim ve sevgim için bir şey fark eder mi.
Etmez zira
çünkü ben bu evrenin en güzel gülümsemesine yenilmişim.
Savaşlar ölümler kavgalar insanlar arabaların korna sesleri şahinciler ve mercedesliler. Hah işte bütün bunlar bir kadının gülümsemesiyle tahammül edilebilir oluyorsa. Dünya hala yaşanabilir biryer demektir
Ben büyük bir aptalım oysa o aptallığımı bile unutturuyor.
Böyle olmamalı canımın acıma ihtimali mutluluk ihtimalinden daha fazla.
Yüzde bir ihtimal bile olsa mutluluk
mutlaka koşacağım onun peşinden kimine...
Son birşey
Hani derler ya ben sensiz yaşayamam diye
İşte ben onlardan değilim
Ben sensiz de yaşarım
Ama seninle bir başka yaşarım demiş şair ne güzel demiş.
Demek istiyorum ona
diyemesemde seviyorum onu.
********************************************
Gördüğünüz gibi sevgili okurlarım yukarıda saydığım bütün önemsizliklere rağmen küçük pasajımızın kahramanı olan adını dahi bilmediğimiz adam. Saydığım ve hala sayabileceğim herşeyi bir kenara bırakmış. Önce aşık olduğu kadını yüceltmiş sonrada o kadında bulduğu herşeyle kendini önemli saymıştır. Burada önemli olan aşkmıdır yoksa kadın mı. Yapılan araştırmalara göre şizofreni rahatsızlığı geçiren bir insan ile aşık bir insanın vücudunda salgılanan hormonlar belli oranda benzerlik göstermektedir.
Aşkın aslında bir hastalık mı yoksa mutluluk kaynağımı olduğu konusunda tartışmalar bu yüzden önemlidir. Gerçi sizi sıkmamak için fazla bilimsel davranmak istemiyorum.
O yüzden sadece iki deney yapacağız.
Kahramanımız yine aynı isimsiz ve önemsiz adam olsun. İlk önce zamanı geriye saralım ve adamımız aşık olduğu kadını hiç görmemiş olsun.
********************************************
Bugün işten istifa ettim maaşım kötü olduğundan yada ezildiğimden değil. Sıkıldığımdan
Dün gece îşten istifa edeceğimi söylediğim Mustafa
benim aptal olduğumu ve önümün böyle açık olduğu bir şirketten ayrılmanın hiçbir mantıklı açıklaması olmadığını söylüyor.
O an
Mustafadan da sıkıldığımın farkına varıp onca yıllık arkadaşımla kavga ettim. Sonrada ilişkimize yeni heyecanlar gerekti o yüzden seninle tartıştım diyerek onunla barıştım.
Benim insan ilişkilerinde ki sorunum bu galiba onları kıracak onları üzecek kadar cesaretim var lakin onları hayatımdan silmeyi beceremiyorum.
Masamı toplarken Ayça yanıma geldi ne kadar üzüldüğünü bensiz iş yerinin çok zevksiz olacağını falan söyledi. Eğer kalsam müdür olabileceğimi benden daha yetenekli birinin olmadığını falan da söyledi. Ona iş dışında da görüşeceğimizi onun sadece bu işyerinden ibaret olmadığını söyledim. Rahatlamış bir şekilde yanağıma işveli bir öpücük kondurarak masasına döndü. Kalçalarını kıvırtmakta gösterdiği özeni zekasını kullanmata gösterse ona aşık bile olabilirdim. Gerçi asansörde tek teke kalınca hormonlarının etkisindeki çoğu erkek gibi onu sıkıştırmayı düşünmedim de değil. Ona yalan söylemiştim oda bunu biliyordu, ben bu kapıdan çıktıktan sonra muhtemelen bir daha hiç görüşmeyecektik. O bir iki kere arayacak ben açmayıncada yeni müdür adaylarının peşinde koşacaktı. Neyse ki İki gülüşe bi iki elleşmeye feth edilecek adam değilim ben.
Tabi birde patron sorunu var istifamı duyunca önce vaz geçirmeye çalıştı sonrada pinti yüzünü göstererek son ayın maaşını eksik yatıracağını çünkü raporlarımın tam bitmemiş olduğunu söyledi. Raporlar bitmemiş miş bak bak ben senin g.tüne sokarım şimdi bunları diye bi küfür savurmuşum ki görecektiniz şerefsizin suratını ( mesela yani )
Patroncuğumla bu güzel yakınlaşmamızın ardından şirkette daha fazla kalmaya gerek görmeyerek dışarı çıktım. Denize gittim tuzlu sudan oluşan deniz. Havanın soğuk olmasını önemsemeden kendimi suya bıraktım. İntihar ediyorum zannetiler hayır ben yalnızca sıkıldım suya ihtiyaçım var dediysemde zorla sudan çıkarıldım. Sinirimden ağlamak üzereydim. Kodumun ülkesinde sıkılmakta suç arkadaş hem intihar ediyorsam da sizene arkadaş...
Sinirle eve girdim soyundum dökündüm yıkandım yemek yedim uyudum uyandım tuvalete girdim şiir yazdım, hükümete saydırdım müzik dinledim.
Sevişmem gerekti önce Ayçayı aramayı planladım. Ancak onunla uğraşma ihtimali kalçalarına ağır basınca. Masturbasyon yapmaya karar verdim
sonra
Bir iki haftalığına memlekete gitmeyi planlayarak tekrar uyudum.
********************************************
Farkına vardıysanız bizim isimsiz kahramanımız aşık olmadan önce sıkıldım diyerek buz gibi havada suya atlayabilen bir tip. İnsanları işini veyahut parayı
hem önemsemiyor hemde onlardan vazgeçemeyecek kadar korku ve bencilliğe sahip. Bencillik insan duyguları içinde en tehlikeli olanlardandır. Akıllı bir bencil sizi adım adım bitirir içinizdeki tüm iyi duyguları sömürür. Sizle işi bittiğinde sizden geriye kalan ancak bir posadır. Gerçi bizim kinin bencilliği aptal bencillik kısmına giriyor, yani kendinden başkasına zararı olmayan. Olur mu öyle şey demeyin olur akılsız bir bencil size zarar vermek bir kenara sizin için kendini bitirir.
Bizim isimsiz kahramanımız aslında kullanıcısının aklına göre tam ideal erkek.
Şimdi birde zamanı ileriye saralım biraz daha ileriye misal adamımız kadına açılmış olsun ama kadın onu umursamamış hatta küçük küçük onunla dalga geçip onu kullanıp bir kenara bırakmış olsun. Hiç kadınlar erkekleri kullanır mı demeyin herkes herkesi kullanabilir bu sıradan dünyanın sıradan hayatlarında.
Bakalım bizim isimsiz kahramanımız böyle bir sonuçla ne hale gelebiliyor.
********************************************
Kadınlar mış aşk mış sevgiy miş hah!
bak sen
aşık olduk köpek gibi sevdikte ne oldu. Mal olduk hatta standart bir kullanım malzemesi. Neyse Allahtan kurtuldum onun o lanet gözlerinden de gülüşünden de. Hayır dünyada sanki başka kadın yokmuş gibi gittim buna aşık oldum. Yok arkadaş ya yemin ediyorum aptalım ben. Bile bile düştüm peşine onun kendi düşen ağlamaz mış. Tutup da isyan edecek halim yok lakin bundan sonra kadınlara kesinlikle aşk nazarıyla bakmam. Bir kaç yıl ava çıkar sevişebildiğim kadar sevişir belki sonrada bi mantık evliliği yaparım. Ulan bu dünyayı aşkla ben mi kurtaracam sanki. Ondan başkasına bakmadım da ne oldu. Nerde akşam orda sabah yapmadım da ne oldu sanki. Sen sevgine çok sadık mışsın adamsın diyen mi oldu yada bunu bilen.
Bende kötü olacağım arkadaş işte arşın işte Bağdat.
Ne kadar ekmek o kadar köfte.
Yeni işimde güzel işyerinde ki kızlarda gayet alımlı ve çekici
Lan ben Handeyi arasamya sahalara geri dönüşüme Hande ile başlayayım hem güzel hem umursamaz bir iki ay sevgili oluruz sıkıldım der ayrılır zaten benden.
Bende o ara toparlanır işyerindeki kızlara kendimi tanıtırım.
Aklımı kurban beş ay aşk acısı yeter ölecek değilim değmeyen bir kadın için.
Nerde lan bu telefon
- Alo Hande
- Vay isimsiz sen ha ne yapıyorsun nerelerdesin
- Evdeyim bebeğim sen nerelerdesin görüşemiyoruz ne zamandır
- Napim ya biliyorsun beni çalış ye iç aşık ol aşk acısı çek alışveriş yap
- Ahaha evdemisin peki
- Evet isimsiz
- Hadi kalk gel bana Yeşil Perim var Çek Cumhuriyetinden gelme
- Yaramazlık yoksa gelirim
- Sen gelde yaramazlığı düşünürüz hah gelirken bi yerden pizza falan al biraz açım
- Oho çok masraflısın
- Gelmiyorsan gelme kızım ne naz yaptın be
- Tamam tamam kızma sen eskiden böyle sinirli biri değildin
- Boşver hadi kapadım gelince çaldır da apartman kapısını açayım
- Tamam öptüm isimsiz
- Bende
Bak sen şu yosmaya bilmesem kırk yıllık rahibe diye yutturur kendini . Neyse gelsinde rahibe mi keşiş mi gösteririm ben ona.
Oh be hayat varmış valla...
********************************************
Evet gördüğümüz üzere bizim aşık ve isimsiz adamın
Tüm duyguları bir kadın üzerinden değişe biliyor hatta kişiliği bile etkilene biliyor.
Peki bu aşk erkek kadın ilişkileri dünyayı etkiler mi.
Truvalı Helen ve Paris örneğinde ki gibi etkileye bilir ama ancak kısa süreliğine ve yerelde.
Aslında öyle sıradanız ki en güçlü duygumuz bile bizden başkasına öyle büyük zarar vermiye biliyor.
İsimsiz kahramanımız yine isimsiz ama artık daha kötü biri .
Bu yüzden haketmeyen birine verilmiş değer aşırı tehlikelidir...
Şimdi
Gidip sevdiklerinize sarılın
veyahut sevmediklerinizi seviyor gibi yapmayın bunlar hep önemli şeyler.
YORUMLAR
Hislerimiz kadarızdır, zihnimiz ne derse desin! Sıradan hissediyorsak ve başkalarına da hissettirmeyi davranış biçimi olarak kabul ediyorsak da denilecek tek şey belki de belirttiğiniz gibi sıradanlığımızı onaylayan hikayeler yazmaktır yaşantımızda ki:
zihin bilir bazen
kalp alışamaz iyiye
yok ötesi
belirlilikte
bilinçlice
baştan yazdırabilir aslında hani
ama biz kötülüğü kötülükten var etmeyi istedikçe
bu hikayeler
mutlu veya mutsuz olamaz
ancak sıradan olur
çok belli...
Teşekkürler
Saygılar