- 771 Okunma
- 6 Yorum
- 1 Beğeni
Güzel Sanatların Bir Dalı olarak Cinayet
Güzel sanatların bir dalı olarak cinayet
evet evet bildiğimiz cinayet öldürme eylemi. Kesmek doğramak yakmak zehirlemek boğmak bıcaklamak yada vurmak diyerek heyecanlı bir şekilde söze girdi Arif.
Cafedeki herkes bize bakmaya başladı üzerimizdeki gözlere aldırış etmiyordu biliyorum. Yeni bir fikir geliştirdiğinde hiç kimseyi umursamaz. Umursamaz lakin cinayet sözünün başımıza iş açması çok kolaydı.
Bu yüzden sazı ele alıp
- Quincey’nin kitabından bahsediyorsun demi diye bağırmam gerekti. Cafedeki topluluğun özünde bizim için saçma sapan kitaplar üzerine tartışan enteller hissi oluşmasını sağlamam lazımdı.
Zira başındaki cowboy şapkası ve hippi kazağıyla Arif tamda oturduğumuz yerdeki siyah takım ve döpiyes ikilileri için komediydi.
Gerçi benimde bu topluluk için pek bir farkım yoktuya. Arif tam belgeseldi.
İnsanların bize bakarak gülmeye başladıklarını görerek rahatladıktan sonra sinirle Arife bakarak.
- az sessiz ol manyak mısın başımıza iş açacaksın üstelik çıkar şu şapkayı bu ne
- napim yağmur yağıyor görüyorsun
- şemsiyen yokmu senin
- kanka şemsiye fobim var biliyorsun
- senin neye fobin yok ki neyse nereden çıktı şimdi bu kitap veyahut konuda beni buraya çağırdın.
Bekleme mi söyledikten sonra garsonu çağırıp bir sade kahve istedi ben dışarı çıkıp sigaramı içip geri geldiğimde kahvesi gelmişti. Her zaman yanında taşıdığı kanyak şişesini çıkarıp kahvesine döktü benimkine yönelmişti ki.
- kaldır şunu diyerek ikaz ettim
kahveyi yavaş yavaş yudumlamaya başladı yeni gelin gibi hareket ediyordu. Aslında en sevmediğim işi yapıyordu
- Arif anlatacak mısın kalkıp gidim mi diyişimide umursamadı. Gitmeyeceğimi çok iyi biliyordu. İkinci kahveyi söyledi onada aynı işlemi yapıp yudumladı bu sırada ben dört kere sigara içmiş bir kere tuvalete gitmiş iki kerede sağ çaprazımda ki kadınla kesismiştim.
sonunda yine aynı heyecanla
- abi bak Quincey haklı ama eksik çünkü o öldükten sonra ortaya çıktı onun tabiriyle asıl sanat eserleri ve sanatçılar. Evet cinayetin babası Kabili çok iyi incelemiş yada yaşadığı dönemde ki diğer katilleri. Katılmasamda haşhaşileri falan ancak sorun şu ki onun yaşadığı toplumun cinnet düzeyi azdı buda onun beklediği fırsatların asla ortaya çıkmamasının sebebidir.
Çıldırmış gibiydi bense onu gülümseyerek dinliyordum komikti çünkü. Bu sırada sağ çaprazımda ki kadın gitmiş yerine sol çaprazıma mükemmel bir afet oturmuştu arada ona bakıyordum ancak muhtemelen birini beklediği için yüzüme bile bakmıyordu.
Arif kanyaklı kahvesinden bir yudum alarak konuşmaya devam etti.
- misal karındeşen jack yada ted bundy yada
cikatilo, ed gein ve diğerleri tabi ki Albert Fish gibiler hariç. Yani tabiki onlarda seri katil ancak çocukları öldürenler olarak onlar diğerlerine göre düşkün. Konuyu getirmek istediğim nokta asıl cinayeti işleyen toplum. Elbette öldürme eylemini yapan el sen ben değil ancak bir şekilde bu eylemlerden sorumlu olanlar bizler hepimiziz. En sofusundan en marjinaline. Düşünsene Sence neden Karındeşen Jack bulunamadı o insanları öldürmedi mi öldür dü hemde çok defa. Peki neden çünkü öldürdükleri hayat kadınlarıydı. Yani toplum dediğimiz kokuşmuş olgunun içindeki en alt sıralarda olan insanlar. Kim umursardı ki hatta öldürme eylemini yapan el bir soyluysa kim umursasın ki.
Sustu bişey dememi bekleyen o ifade ile yüzüme bakarak kahveyi bitirip üçüncü seferi istedi.
- tamam Jack konusunda haklısın peki Bundy ile ilgili tezin nedir. Üstelik o yakalandı da öldü de
Gözleri parlayarak bana baktı. Bu arada sol çaprazımda ki afetin beklediği gelmişti. düşündüğüm gibi hem benden daha yakışıklı hem benden uzundu. Bu yüzden o tarafa olan ilgimi azaltıp bizimkine odaklandım. Kaynağın verdiği sıcaklıkla yanakları al al olmuştu Arifin.
- bak şimdi hacı Bundy yakışıklı eğitimli ideal erkek sayılan tiplerden di. Biliyorsun zaten psikoloji eğitimi almışlığı var. Peki Bundy kime saldırdı kadınlara. Senin de bildiğin gibi genellikle kadınları öldüren seri katillerin anneleri ile sorunları vardır. Ama Bundy belli yaşa kadar hiçbir kötü iş yapmadı hatta çoğu seri katil gibi çocukluğunda hayvan öldürmediğinide biliyoruz. Bundynin kırılma noktası sevgilisi tarafından aldatılmasıydı.
- E bir aldatma olayını nasıl topluma yıktın şimdi
- dur abi anlatıyorum. Neyse burada Bundy yada onu aldatan kadın önemli değil önemli olan aldatma olgusu. Aldatma olgusuna anlam yüklüyoruz değil mi misal bizim ülkemizde erkek yaparsa hovarda denir en çok kadın yaparsa oruspu. Yani sonuç yine toplumun insanları adlandırmasına iniyor. Bundy aldatılmasının ardından önce okulu bıraktı sonra öldürmeye başladı büyük bir kinle hemde. Üstelik bolca tecavüzü de var.
Sadece canlı bedene değil öldürdüğü bedenede yapıyordu bu işi. Öldürmek ona yetmiyordu o aslında cinsel olarak eksikti. Muhtemelen aldatılma sebebi cinsel eksikliğiydi. Düşünsene üniversitedesin ve herkes arkandan senin şeyinin kalkmadığını konuşuyor. Toplum için çok büyük bir şeydir cinsellik. Cinsel olarak sağlıksız biri hem biz erkekler hemde kadınlar için dalga malzemesidir. Eril yönü eksikliği. İşte bu büyük erillik meselesi Bundyi iflah olmaz bir sosyapat haline getirdi. Bundy bu konuda iyi olsa belkide cinayetleriyle değil kitaplarıyla ünlü olurdu.
Kahvesinide bitirip cebindeki kanyak şişesini kafasına dikti. Heyecanla devam etti.
Bizim ülkemizde niye seri katil yok sence çünkü bizim ülkemizde öldürme eylemi sıradan. Misal bir kadının öldürülmesi için eşinden boşanması yetebiliyor yada birini sevmesi yada bir erkeği öldürmek için cinnet geçirdim taktiği veyahut siyasi görüşler bunlar hep öldürme işi için bahane. Bu kadar kolay insan ölebilen bir ülkede niye seri katil olsun ki. Tabiki var çivici katil gibi ancak biliyorsun ki. Çivici denen adam asıl cinayetlerini hapse girip çıkınca yapmıştı. Yani katili yaratan psikolojik rahatsızlıklar kadar aynı zamanda toplumun kendisi. Ve Thomas de Quincey Efendinin unuttuğu asıl sanatkar insanların içindeki o Kabil ruhu. Hadi ben kaçıyorum hesabı sen ödersin o kadar feyz aldın benden.
Kalkıp gittiğinde sol çaprazıma baktım. Afet ağlıyordu adam yoktu.
Arife öyle dalmışım ki fark bile etmemişim. Cebimden çıkardığım kağıda Attilla İlhanın Jilet yiyen kızını yazıp altına kendimce birşey ekledim. Garsonu çağırıp hesabı ödedim.
Dışarı çıkmadan hazırladığım kağıdı afetin eline verip yağmura çıktım...
Yürürken kızın şiiri okuyup okumadığını düşündüm mutlu olmuşmuydu acaba. Arkamdan gelip teşekkür edermiydi hatta yemek yermiydik Arif gibi bir manyağın üstüne ne güzel olurdu bir kadının ince ruhu. Yada yırtıp atardı şiiri daha kötüsü arkamdan gelip bana tokat bile atabilirdi...
Birden arkamdan Yasemin Göksunun sesine benzeyen bir kadın sesi Beyefendi diye bağırdı.
Döndüm oydu üstelik gülümsüyordu usulca yanıma geldi koluma girdi.
Hadi gidip bi yemek yiyelim diye fısıldadı...
YORUMLAR
Aslında hepimizin vardır bir cianayeti biryerlerde hemde 'hiç olmadık sesbeplerden dolayı ..keşke yüreğimizdeki yerin sahipleri sadık ola bilsler oldukları yerlere ve iç savaşlar çıkmasa yüreğimizle ..mutlu olmak için öldürmek gerkiyormu? bazen hep sorarım bu soruyu kendi içimdekine ;
tebrikler ..saygı ile yazar ______________________________________________________
Harika bir kurgu, öykünüzü keyifle okudum. Paylaşmanız vesilesiyle yazınızı okumak imkanım olduğu için mutluyum...Güzel paylaşımınıza,edebiyata verdiğiniz emeğe ve yaşattığınız okuma keyfine teşekkürler... Tebriklerimle...Yazım kurallarına uyumda da titiz olunabilseydi, örneğin cümle başlarında büyük harf, ayrı anlamlı ifadeler arasında virgül, noktalı virgül, filan... Geçenlerde bir bayan yazar virgül kullanmamışsınız hiç, dediğimde, Türkçe imla kurallarında virgül kullanımı kalktı, haberiniz yok mu, demişti. Gerçekten kalktı mı? Bilemiyorum. Sadece TÜRKÇE ÖZENLE KULLANILACAK KADAR ÖNEMLİ BİR DİLDİR, diye düşünüyorum...HOŞ GÖRÜNÜZE SIĞINDIM, SAYGI.YLA..