ALATURKA AŞK
Teknolojiyi kullanınca amacına uygun nasılda hizmet ediyordu insanlığa. Gel gör ki bunca bilgi çöplüğü varken en sevindiğim paylaşımlar oldu okuyan insanların kitap sevdası ve kitaba dair yaklaşımı ama ötesinde hep üstadların üzerinden besleniyordu duygularımız yine. Gereken her şeyi söylemişlerdi, Necip Fazıl, Nazım Hikmet, Ahmet Arif, Cemal Süreya.
Öylesine dalgın bir zamanda bir söze doğru yol alırken Mevlana’nın. Bir mesaj sesiyle kendime geldim. “Hocam size kitap göndermek istiyorum, okursanız ve yorumlarsanız sevinirim.” Diye gelen bu mesaj karşılığında daha önce yaşadıklarıma istinaden birkaç soru sormadan edemedim. İkna olduktan sonra adresimi verdim.
Aşka dair en yoğun zamanların, yıkıcı enkazından “Sesimi duyan var mı?” feryadıyla feryad edercesine debelenirken, bir anda Serol Dilmaç imzalı bu kitap yetişti imdadıma. Bu nasıl bir aşk ki, bir an acaba bu kitabı ben yazdım da adım Serol mu dedim, bu duygular benim duygularımdı içime işleyen. Ancak bu kadar inançla sevgiliye seslenebilirdi.
Ah kabede, Mekke ve Medine şehrini sevgili ile birlikte yaşayıp, Onu nasip eden ilahiye ibadet etmenin mutluluğunu kim verebilirdi ki bu dünyada başka. Sevgiliyi sabah namazına kaldırmanın mutluluğunu yaşadım adeta bismillah diye seslenen yazısında, daha birçok anda araya serpiştirilmiş, ilahi aşkın seslenişi gibi yürekten gelen sesle yazılan kitap okurken hiç bitmesin istediklerimdendi. Ben ki bir kitabı kendimden bulduğumda ve kendimi bir kitabın içinde bu derecede yaşatan bir kitabı gıdım gıdım su içer gibi özümseyerek birer iki şer sayfa okudum hep.
Sevgiliye seslenişin en imanlı halleriydi bu kitap, o kadar güzel anlatılmış ki inanç, seslenirken aşk ile, sevgilinin kalbi taş olsa erirdi elbet. Serol kardeşime ulaşmak istedim ama yazarlar yıldızlar gibidir ancak parlaklığını paylaşırlar bizimle. Diyecektim ona “Haberim olmadan Mekke ve Medine düşlerimin, Allah aşkı ile yanmaların içinde pişmelerimin bir yandaşı varmış ve Rabbim en çaresiz zamanımda aşkın diğer adı bu dercesine senin kitabını gönderdi Allah senden Razı olsun” demek istedim. Neyse elbet bir şekilde bu yazıyı okuyunca da aynı amaçla ulaşmış olacağım demektir.
Öyle güzel tasarlanmıştı ki, bir oturuşta elli sayfa okuyan ben, sonradan ateşi yüreğimde, aşkı ruhumda hissedince kendi çapımda, katre katre okuduğum nadir kitaplardan biriydi bu.
“BİSMİLLAH
Sevgi nurunu gönlüme üfleyen, nur çiçeğim
Hadi kalkalım
Sabah ezanı okunuyor
Ezanın sahibi, bizi huzuruna çağırıyor
Huzura çıkma vakti
Namaz aşkı ile közlenme vakti
Hadi bakalım
Bismillah”
Hıçkırıklar yazısında artık tutamıyordum kendimi, gözlerimde yaş kalmayacak derecede ağladım. Bu zamana dek bir filmde böylesine ağlamıştım “Babam ve Oğlum”. Geliba aşkın her iki hali bizi yüreğimizden sessizce vurduğu için böylesine derinlemesine hissedebiliyordum. Ama duyguların bana yakın olması öylesine kendime getirdi ki, kendi kendime içimden yükselen çığlık şu oldu “ Hasbünallah ve’nimel Vekil.” Allah bize yeterdi ve ne güzel vekildi. Hamd olsun.
Sıkmayan yapısıyla öylesine yol aldım ki sayfalar arasından, otobüste bana yoldaş oldu, geceleri sırdaş, bir insan sevgiliye seslenirken ancak böyle seslenirdi arkadaş. Bir yazar olarak aslında kıskanmadım desem yalan olur, yalana da gerek yok ama en sevindiğim noktası “Allah” kelamını satan bunca insan varken böylesine kalbi olan kardeşimiz içinde ayrıca dualar yolladım. Böyle kardeşlerim inşallah çoğalır ki, uyanış yayınları’ndan çıkan bu kitabın hakikaten uyanışı gerçekleştirdiğini gördüm. Elifname ile başlayan bendeki dünyevi gibi görünen ama aslında çok az nitelikli insanın anlayabileceği kitabımdan sonraki dönemde emek vere vere okuma uğraşında bulunduğum bir kitap oluşunda ahdettim, bu kitabı herkese okutacağım.
Daha önce de evlenecek kızlarımıza “ “Aile Saadeti” isimli kitabını dağıtmıştım kendi gücüm nazarında, kendi halimde, çünkü Kur’an ile belgelendirilip anlatılmıştı. Harika bir eserdi. Bu ilahi aşkla dünyevi aşka ilahi sevgiyle seslenen ve onun emaneti olarak gören, unuttuğumuz ya da eksik kaldığımız değerleri bize tekrar tekrar hatırlatan bir kitap olmuş. Okurken zaman zaman hüzünlendim ama hüzün yazısı benim sevgiliye yıllarca seslenişimin sesiydi aslında.
“Hüzün
Seninle birlikte Peygamber Efendimiz’in s.a.v hadisi ile şereflenmiş bu şehrin Süleymaniye’sinde namaz kılamadım ya. Bundandır hüzünlü oluşum.”
Kendimi kaybettim ama kendi içimde asıl kendi kaybımın keşfiydi bu kitap. Mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum. Nice güzel kitaplarda buluşmak dileklerimle…
Rica tek başıma mücadele ettiğim iyilik hareketi sayfama yüreğinizle destekleyip, sosyal medyada paylaşarak sizin gibi güzel yüreklere ulaştırmamız da sayfanızda paylaşarak destek verirseniz sevinirim. Biz sevgimizle güçlüyüz ve işte adresimiz: /bakican
BAKİ EVKARALI
NAM-I DİĞER
BAKİCAN
/bakican
/yazarbakican
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.