- 390 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kalıbı Kırmak
Sevgili dostlar; bu yazımızda sizlerle “kalıbı kırmak ya da yıkmak” konusunu paylaşalım istedim.
Bu konuya çok güzel bir örnek olan Yunan mitolojisinde geçen “misafir tanrısı” hikâyesi ile başlayalım isterseniz.
“Yunan mitolojisinde adı ve öyküsü aktarılan pek çok tanrı vardır. Bunlardan biri “misafir tanrısı” olarak bilinir. Söz konusu mitolojide geçen her tanrının bir görevi mevcuttur. Misafir tanrısının da görevi misafir ağırlamakmış. Tabiî ki kendine yakışan bir tarzda. Dünyada bulunan ve bulunmayan bütün yiyecekleri sunar, izzet-i ikramda ve iltifatta hiç kusur etmezmiş. Kendisine gelen her misafirin mutlaka yatıya kalmasını sağlar; ipek, sedef ve kuş tüyü bir yatakta uyumasını temin edermiş. Uyku saati geldiğinde misafiri yatak odasına davet eder ve bütün misafirlerini yatırdığı o meşhur yatağı göstererek, “boylu boyunca uzanın…” dermiş. Misafir yatağa boylu boyunca uzandığında karşısına geçer ve bakarmış. Eğer misafirin boyu yatağı geçerse eline testereyi alır, misafirin yatağı geçen kısmını ayaklarından kesermiş. Eğer misafirin boyu yatağı doldurmazsa o zamanda misafiri başından ve ayaklarından bir gergi yardımıyla sündürerek uzatırmış. Eğer misafirin boyu ile yatağın boyu aynı uzunlukta ise iyi geceler dileyip çıkar gidermiş.”
Toplum olarak bizde de bazı konularda kalıplaşmış tutum ya da fikirler var. Fakat biz bunları bir türlü kıramıyor ya da aşamıyoruz.
Bu hususu bizler eğitim-öğretim alanında çok yaşıyoruz. Bizler, eğitim-öğretim konusunda, bütün öğrencilerimizin, her konuda belirlenmiş kalıp dahilinde konuyu öğrenmesini ya da başarmasını beklememiz hiç doğru olmaz. Şayet bireyde bir müzik aleti çalma kabiliyeti yoksa baskı yaparak bir müzik aleti çalmasını istememiz nasıl olur? Yorum sizlere ait.
Yüce Rabbim milyarlarca insan yaratmış; dikkat edersek hepsi birbirinden farklıdır. Biz niye inatla herkesi aynı kalıba almaya çalışıyoruz.
İnsanların zekâ ve kabiliyet alanlarının farklı olduğunu hepimiz biliyoruz. Gardner’e göre sekiz adet zeki tipi bulunmaktadır. Bunlar; Sözel-Dilsel, Sayısal-Matematik, Görsel-Uzamsal, Bedensel-Kinestetik, Ritmik, Doğacı, İçsel ve Sosyal zekâdır. Bunlara ek olarak Varoluşsal-Felsefi Zekâ türü hakkında çalışmaları devam etmektedir. Kısa zekâ türlerinden bahsetmek gerekirse;
Sözel-Dilsel Zekâ: dil öğrenmede ve telaffuzda başarılıdır, kitap okur, karmaşık cümleleri çözebilir, yazı yazmada başarılıdır, şiir yazma ve şiir okumada iyidir, ikna kabiliyeti yüksektir, kelime ezberleyebilir, hitap gücü yüksektir, okuduklarını ve anladıklarını yorumlama gücü fazladır, karşıdaki kişiyi dinler, insanlara kendini dinletir.
• Sayısal-Mantıksal Zekâ: IQ testlerinde oldukça başarılıdır, matematik işlemlerinde zorlanmaz, bilgisayar programı, algoritma ve elektronik gibi konuları rahatlıkla kavrar, mantıksal konuları çözmede iyidir, satranç ve dama gibi oyunlarda sever, karar verme kabiliyeti oldukça gelişmiştir, grafik ve istatistik konularında yorumlama yapabilir, soyut düşünebilir, kesin doğru ve yanlış bilgilerle netlikten yanadır.
• Görsel-Uzamsal Zeka: üç boyutlu geometrik şekillerde matematiksel işlem gerçekleştirirken oldukça iyidirler, resim ve çizme konusunda başarılıdırlar, görüntüleri hafızasında saklayarak incelemek istediğinde hiç zorluk çekmez, eşyalarını kolaylıkla kaybetmez, daha fazla hayal kurarlar, gözleri en önemli duyu organlarıdır, çizim kabiliyeti oldukça gelişmiştir.
• Bedensel-Kinestetik Zekâ: fiziksel etkinliklerde başarılıdırlar, kas kontrolü çok iyidir, spor dallarından biriyle muhakkak uğraşırlar, hızlı hareket ederler, uzun bir süre bir yerde sabit kalamazlar, vücut dilini fazla kullanırlar, kısa mesafelerde ulaşım aracı yerine yürümeyi tercih ederler.
• Ritmik Zeka: müzik kulakları gelişmiştir, notalara ve ritimlere hâkimdirler ve doğru şekilde beyinlerinde saklayabilirler, seslere duyarlıdırlar, sesi doğru kullanırlar, müzik aletlerini kullanmakta iyidirler, kulakları en önemli duyu organlarıdır, ritmik şekilde konuşma ve hareket etme kabiliyetleri vardır, duyduğu sesin hangi nota olduğunu bilir.
• Doğacı Zekâ: Doğaya düşkündür, hayvan ve bitki besleme ve yetiştirmede iyidirler, çevreye duyarlıdır, kapalı ortamlardan ziyade açık ortamları severler, yeni bitki ve hayvan türlerini görmek ilgi çekicidir, belgesel izler ve bahçe çalışmaları yaparlar, doğa olaylarına karşı daha ilgilidirler.
• İçsel Zekâ: kendi hedefleri vardır, bağımsızdır, güçlü ve zayıf yönlerini bilir, bireysel başarı önemlidir, öz saygı ve sevgisi yüksektir, başkaları ile paylaşmadığı iyi özellikleri vardır.
• Sosyal Zekâ: Grup içerisinde lider görünümdedir, iletişim becerisi iyidir, arkadaşları ile vakit geçirmekten hoşlanır, problem çözümünde yardımcı olur, başkalarına yardım eder, organizasyon becerisi yüksektir, onlarca yakın arkadaşı birkaç tane iyi dostu vardır, her zaman aranan arkadaştır.
Dikkat ederseniz, giyim-kuşamda da insanlarımızı kalıba almaya başladık. Terzilik mesleği yok oldu. Artık herkesi belirlenmiş kalıplarda giydirmeye başladık. Bu konuda verebileceğimiz daha çok örnek var.
Yorum sizin…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.