- 429 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SARI GELİN
Bu hikaye değişik yer ve kişilere mal edilir. Malum olduğu üzere, güzel olan şeyleri sahiplenen çok olur. Tıpkı Yunanlıların bizim Hacivat-Karagöz ikilisine ve baklavamıza sahiplenmek istemeleri gibi. Her ne ise, gelelim hikayemize;
Vaktiyle bizim Avşar köylerinden birinde ister ağa deyin, ister bey deyin, hatırı sayılır, namı söylenir biri yaşamaktadır. Hali vakti oldukça iyi, sofrası açık, eli bol, ekmeği yenir, sofrasında karın doyar, yani tam bir Avşar ileri geleni. Misafirinin olmadığı gün hemen hemen yok gibidir.
Günlerden bir gün Avşar olmayan bir ahbabı misafir olur bizimkine. Hergünkü gibi sofra kurulur, yemekler yenilir, misafire gereken ikramlar yapılır. Tabii olarak yemekler nefis, ikramlar yerinde. Yapılan ikramlar ahbabını fazlası ile memnun eder, hepside çok güzel, çok yerinde. Hepsi çok çok iyi güzel ama sofraya öyle bir ekmek konmuştur ki misafir bu ekmeğe hayran kalır, yedikçe yer. Yemek faslı biter ama misafirin ekmeğe olan hayranlığı devam etmektedir.
Kendi kendine acaba şu ekmekten biraz daha istesem mi, bu ekmeği kim yaptı, bunun ununu acaba nereden aldılar, gibi sorulardan bir türlü kurtulamaz. Birde görgüsüzlük olacağı endişesi ile açılamaz ev sahibine. Yemekten sonran kahveler gelir, ama misafir hep o ekmeği düşünmektedir.
Misafirinin bu düşünceli halini gören ev sahibi sorar;
-Hayrola, seni çok düşünceli görüyorum, bir derdin mi var? Önce söylemek istemez, ama evsahibinin ısrarı üzerine konuyu açar.
-Ben şu sizin sofradaki ekmek gibisini daha ne gördüm, ne de yedim, bu ekmeğin unu hangi buğdaydan?
-Bildiğin bizim şu sarı buğdaydan.
-O halde sizin şu sarı buğdaydan bana biraz verebilir misin ? Ev sahibi hemen bir çuval sarı buğdayı hazırlatıp misafirine verir.
Misafir atın terkisine aldığı sarı buğdaydan yaptırıp yiyeceği ekmeğin hayalini kurarak değirmene gider, buğdayı öğüttürüp evine getirir. Hanımına;
-Hanım, şu sarı buğdayın unundan bir ekmek yapta yiyelim, der. Hanım hemen işe koyulur, bir müddet sonra ekmek hazır olur. Ekmeği getirip;
-Buyur bey, afiyet olsun, der. Adam ekmekten bir parça koparıp yemeye başlar. Başlar ama ekmekte hiç o aradığı tadı bulamaz. Evinde her zamanki yediği ekmek. Halbuki o misafir olduğu yerdeki ekmek gibi ekmek yiyeceğini sanıyordu. Aklına bana yanlış buğday verdiler diye gelir.
Aradan biraz zaman geçer, yolu gene bizimkinin oraya düşer. Hoş beşten sonra, yahu verdiğin buğdayın ekmeği hiçte güzel olmadı.Yoksa sen bana başka bir buğday mı verdin, o sizin evdeki ekmeğin tadı gibi olmadı diyerek sitem eder. Bizimkinin cevabı oldukça manidardır.
-Ahbap, ben sana sarı buğdayı verdim, ama sarı gelini vermedim ki.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.