- 552 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dünler vardı geçmişimizle övündüğümüz2…
Bir gün doğmamış çocukluğumuzun günahsızlığına sığınıp, seni ne kadar çok sevdiğimi kulağına fısıldamamı isteyeceğim senden… Ve senin sevgine güvenerek...
İşte o sabah ay güneşin doğuşuna kavuşurken gökyüzünün kızarıklığını beklerken, utangaç bakışlarını düşüneceğim…
İşte o anlarda gözlerimde göreceksin bakışlarımdaki mutluluğumu. Ardıma hiç bakmadan, benden, gözlerimden ıslatarak düşenleri düşünmeden, seni nasıl sevebileceğimi de hudutsuz yaparken sadece tek cümle ile soracağım sana “bana seni sevmeyi öğret diye…”
İşte o an gözlerinden düşecek yaşlar bana sevgini tarif edecek ve ben artık omuzlarımda terlerle yaşamda varım diyebileceğim…
Çoğu zaman kendimden sana doğru giderken, düşüşlerimle kanamaya devam eden dizlerimden akan kanın rengini de bulaştıracağım sana ki kanlarımız da buluşsun bir anda…
Aslında buluşuyordu bakışlarımızla ruhlarımız ama uzaklar ve de uzaktan bakışlardı içimi de kanatan…
Gittiğin her adımdı kalbimdeki kurumuşluğu kanatan ve sen bakışlarına esirlikti aslında bunlar...
Yarınlardı yaşamın umudu sevgili, yarınların gizemi saklıydı bu gecelerin siyahının koyuluğuna..
Belki de yanılma korkusuydu kaybetmekle boşluğa düşeceğimiz, belki de yaşam için aykırılıklardı bu korkuların başındaki sebep…
Hayat çoğu zaman istediklerimizin bir kısmını bile veremedi bize. Bir kısmını ise acılara atarak yaşattı.
Bazen de anılara düşenleri yağmur damlaları ile ıslanırken gözlerimizden akan yaşlarla hatırlattı bize...
Bizse sadece kabullendik ve kabullenirken de kanadık durduk...
Bazen hayata evet demek için aklına geleni yapacaksın, sanırım...Büyütmedi de sadece kendi kendini kanatıp durdu…
Bu yıllara yayılsa da devam etti durdu…
Kızgınlık, öfke, çaresizlik, kabulleniş, intikam hislerinden vaz geçerek, sığınmak kadere…
Artık yaşam, kaderin çizgisindeki yürüyüşlerle devam edecek şüphesiz…
Aslında yaşam, yürüyüşüne başlandığı zamandan bu güne kadar, kaderin çizgisindeki yürüyüşlerdi, başka da yapabilecek bir şey yoktu bu kadere eğilmek demekti…
Özlemeyi ve de özlenmeyi sordum kendi kendime, ikisinin de cevabında hasretin acılanmaları geldi aklıma...
Acılanma ne demek dedim, içinde yaşadığın bekleme anlarının tümü dedim ve buruk bir gülümseme ile eğdim boynumu aşağıya doğru çaresizce ve cevaplardaki şüphelerimle...
En iyisi yaşadıklarındı bunun cevabı dedim...
Mustafa yılmaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.