- 414 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
İmera Fera
Telefonu açtığım gibi onlarca mesaj birbiri ardına sıralandı. Sorun mesajların bir anda gelmesi değil benim onları okumaya üşenmemdeydi bu yüzden hepsini okumadan sildim. Nasıl olsa mesaj atan arardı.
İlk önce amcam aradı laf aramızda öyle aile bağları enfes bir insan değilimdir amcamın arayışı kıllanmama sebep olmuştu. Zira boşuna kıllanmadığımı konuşmanın sonuna doğru teyit etmiştim. Ayda yılda bir yeğeni olduğunu hatırlayan amcam benden borç istiyordu. Parayı sokakta kazandığımı düşünür zaten hep bu adam.
Kendimi kurtarmak için amcamla orta yolda anlaşıp telefonu kapattım...
İkinci arayan lise arkaşım Emirdi ben daha bir kere evlenmemişken adam beni üçüncü kez nikahına cağırıyordu. Gerçi evlenip bir iki yıl sonra boşanıp nafaka ödemektense en iyisi böyle sap gezmekti. Emirlede uğraşmaya gücüm yoktu. Onada nikah düğün her ne bok yapacaksa geleceğimi söyleyerek telefonu kapattım...
Telefonu sessize alıp mutfağa geçtim maharetimi konuşturup yapabildiğim en güzel menemeni yaptım birde güzel çay demlemişim ki oh mis... Aslında bunlar kendimi avutmanın birçok yolundan biri benim için. Yani içip içip kendi kendime konuşmalar yapmayı seçmemiş olmam iyi olduğum anlamına gelmemekte. Benim gibi olanların asıl sorunu bütün dünya bir sarhoşluğun bir psikopatlığın peşinde koşarken ayık olmaya çalışmasıdır bok var sanki... Menemen hiç güzel olmamıştı aslında dışarıya çıkabilecek gücü bulsam yemezdim...
Karnım doyduktan sonra elimde demliğim salona geçtim tv yi açtım uçak düşürmüşüz helal olsun ne diyelim yakına bizim uçağıda düşürürler. Ben plansız programsız kafasına eseni yapan biri olarak devlet işlerini pek kafama takmam. Devlet bu suyuna gitsende gitmesende tehlikeli bir varkıktır. Lakin bordo klavyeliler gibi savaş tamtamcılarını hiç sevmem. Haberleri sunan spikerin yüzündeki ifadeyi analiz etmeye uğraşırken telefon aklıma geldi.
Üçüncü arayan Hüseyindi tıp diplomasını bu adama nasıl verdiklerini hep merak etmişimdir gerçi tanıdığım doktorlar içerisinde en rahatsız olanı değildi sonuçta.
Siyaset konusunda su katılmamış bir despot olarak Hüseyin düşürülen uçakla ilgili fikrimi soruyordu ne fikrim olacak hayır yıllarca eğitim almış bir insanın savaş konusunda istekli olması beni çıldırtıyordu. Hüseyin doğalgazlı evde yaşayan arabasından hastaneye hastaneden evine yada
her nereyeyse bir tiptir. Ki savaş konusunda böyle istekli bir adamın gerçekten savaş çıkarsa çeker giderim abi doktorum ben dünyanın heryerinde çalışırım demesi iyice sinirlenmeme sebep olmuştu. Bok ye Hüseyin diyerek konuyu kapatmaya çalışsamda ısrarlı bir şekilde savaş naraları atmaya devam eden Hüseyinin suratına kapattım telefonu. Aslında doktorları severim lakin çok da akıllı olduklarını asla düşünmedim .
Telefonun kaç kere daha çaldığını benim kaç kere daha açıp birilerine birşeyler anlattığımı hatırlamayacak kadar sarhoşum içmeye başlamadan önce arayan kişiyi hatırlıyorum birtek aslında kendisi içmeye başlama sebebim. Alkolü ölcülü olduğu sürece hep sevmişimdir. Ölçü nedir diye düşünmüşümdür hep. Düşüne düşüne vardığım sonuç ölçü insanın kendisine yapışanı giymesidir. Bu yüzden tayt giyen insanların ölçüyü kaçırdığını hiç düşünmedim. Üstelik ölçüyü kaçırmak kime göre neye göre. Bu ülkede ilçeden ilçeye bile sokak kültürü giyim yemek vb değişebilirken benim ölçümden sana ne. Neyse bütün bunları bir kenara bırakırsam
Dördüncü arayan Melek di adının melek olması hariçinde pek de melek olduğunu söyleyemem. Zira bende gökten inmiş değilim gökten inen sadece iki insan var ve onlarında günah nedeniyle dünyaya sürülmüş olduklarını düşünürsek. İnsanoğlununda meleklik isimden öteye geçmez. Öncelikle iki gündür neden telefonumun kapalı olduğuna dair bir zılgıt yedim.
Zılgıtın ardından bir güzel küfür yedim aslında biyolojik olarak öyle imkansız bir küfürdü ki gülüşüme engel olamadım. Güldüğüm için önce daha çok küfür yedim ardından da nihai silah olan gözyaşı devreye girdi. Hem ağlıyor hemde beni ne kadar merak ettiğini başıma bişey geldi diye ölüp ölüp dirildiğini anlatmaya başladı. Gözyaşının üzerimde etkili olmaması ne kadar da kötüydü.
Beni iki gündür merak eden kadının neden kırk kilometrelik yoldan gelemediğini sorduğumda ise. Bahaneler dediğimiz sürece girdik.
İlişkilerimde en sevdiğim kısım hep bu bahaneler kısmı olmuştur. Yapması gereken işi yapmayan kişinin zeka seviyesini çözmenin en kolay yolu bahaneler kısmıdır. Zira size kirpik diplerinin ağrıdığını idda eden kişi bence başı ağrıyandan daha çok saygıyı hak eder.
Bir başka açıdan bakarsak cinselliğin güç olarak kullanıldığı bir toplumuz nasıl mı. Sevgiliniz yada eşiniz size istediğini yaptırmak için başının ağrıdığı geceleri arttırıyorsa ve sizde bu ağrılar sonucu yola geliyorsanız. Bunun yasalar çerçevesinde bir sex pazarlığı olduğunu nasıl inkar edebilirsiniz ki.
Evlilik denilen kurum size sevişebilme ehliyeti veren bir imzadan ötesi değildir. Bu tip bir içten pazarlığa girmektense sağlıklı bir şekilde sevgililik hayatı yaşamak daha iyidir. En azından kimseden izin almadan günahı sevabı beraber işlersiniz.
Meleğin bahaneler kısmı kısa sürdü ardından beni terk etti. Ben sevdadan daha çok ayrılıkları kutlarım bu yüzden içtim. Çünkü her terk ediliş gerçeği bulmak için verilmiş bir hediyedir.
YORUMLAR
''Meleğin bahaneler kısmı kısa sürdü ardından beni terk etti. Ben sevdadan daha çok ayrılıkları kutlarım bu yüzden içtim. Çünkü her terk ediliş gerçeği bulmak için verilmiş bir hediyedir.''
Gerisini boş verdim...İcabında , kesinlikle, muhtemelen, galiba...kesinlikle ;aralarında çelişen sözcükleri bir arada kullanmak içimizi dışımıza ayna tutmaya benzer... Benzerlikler bu kadar mı çelişir ?
evet ''Meleğin bahaneler kısmı kısa sürdü ardından beni terk etti. Ben sevdadan daha çok ayrılıkları kutlarım bu yüzden içtim. Çünkü her terk ediliş gerçeği bulmak için verilmiş bir hediyedir.'' Ben hala bu cümledeyim.. Burada kalmak oyalanmak daha güzel... Gecenin içinden çıkıp cümlenizin içinde kalmaya devem edeceğim dost !
Giderek sağlam cümlelerinizin içinde misafir olmaya başlamam bilmem nedendir...Oldukça iyisiniz !
sevgiler