- 1302 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İÇİMDEKİ ACI
Ortaokul yıllarımdı.Annem evimizi süpürüyordu yazılı cep not defterinden bir parça kağıdı da süpürdüğünü gördüm. Hemen onu aldım. Baktım, bir şiir, okudum. Şiir “ Şu dağların ceylanı var “diye başlıyordu. Bu şiir çok hoşuma gitmişti.
“ Anne bu ne “ diye sorduğum da, derin bir iç çekerek “ Amaan oğlum; baba’nın işleri işte ” dedi. not edilmiş şiiri cebime koydum, babam gelince ona sordum.“ Baba bunu annem süpürüyordu, bu senin şiirin mi” dedim. Babam mütevazi bir şekilde “ hıı ” dedi. “ Baba başka var mı diye sorduğumda ”
“Biraz var oğlum annenin sandığında ” diye cevap verdi. “ Baba onlardan başka daha şiirin var mıydı”dedim.“ Vardı oğlum gençlik şiirleriydi, ama annenle evlendiğimizde de kendisine okudum ancak kendisi kıskançlık gösterdi bende sobaya atarak yaktım. Askerlik yıllarında şiir’de birincilik kazanmamdan dolayı bana hediye edilen şiir defteri de böylece yandı gitti. Boş veer oğlum” dedi bu sefer ben “ Çok güzel şiir yazmışsın baba, yine yaz” dedim. Böyle başladı işte babamın şiirlerine aşinalığım.
Babam, bu diyaloğumuzdan güç almışcasına akşamları bir şeyler karalamaya başladı. Ve zaman zaman buna devam ediyordu.
Babam Fazlı YILMAZ, gezip gördüğü yerlere acılara, sevinçlere, kederlere, çiftçiye, ormana, toprağa, suya, kaz’a, ördeğe şiirler dizmiş bazen umutlanmış bazen sevinerek coşmuş, bazen öbür dünyayı özlemiş, mîzân terazisinde kendini tartmış, Yunus Emre ile yolculuğa çıkmış, Bayramı Veli, Mevlana, Hacı Bektaş Veli ile karşılaşmış, zamanda olan bazı olayları şiirleriyle taşlamış, öğütler dizmiş, velhasıl Milliyetine, dinine, çevreye satırlar mısralar sıralamıştır. Şiirlerini gösterdiği bazı yazar ve şairler, şiirlerini bütün haklarıyla kendilerine almak istemişler satmamış ve kendisi de maddi güçlükler yüzünden bastırıp tanıtamamıştır.
Babamın vefatından sonra bulabildiğim şiir notlarının orjinallerini alarak yıllarca sakladım. Ancak hayat şartları içerisin’de el atamadığım şiirlerin artık hatasıyla sevabıyla TÜRK kültür hayatına kazandırılması gerekiyordu. Bütün şiirlerini gözden geçirmeye başladım. Gördüm ki şiir notları arasında bana da bir not bırakmıştı not’ta “ Erdal oğlum sıralamış olduğum başlıklı deyimleri kıta”ya geçme … bunları kitaba sokma yine de çıkacak varsa çıkar. Kalanın ikisini bir kitablık yap” diyordu. O notu okuduğum an içimden acı bir şey koptu. Hüzünlendim. O notu o ana kadar görmemiştim, bakmamıştım. Benim de imkansızlıklarım vardı. Ancak bunu vasiyet kabul ettim, şiirlerini TÜRK kültür hayatına kazandırmaya karar verdim…
Şiirleri gruplandırarak beş bölüm de topladım ve bir kitap yaptım…
Şiirleri tek tek okuyarak tasnif ederken babamın o ana kadar derin fikirlerine, çevreden aldığı kültürüne, acı ve kederlerine, derin hislerine, uzun yıllar vâkıf olamadığım, babamı tanıyamadığım, yanında olamadığım için çok üzüldüm. Bu üzüntüm babamın şiirlerindeki “ Akıyor çeşmimden didemden çağlar” satırları bende gerçekleşti. Ve babamın yıllar önce yazdığı mektubu aklıma geldi. Mektubundaki benim için sıraladığı;
“Atıl hayata evlat gör cilveleri
Edinin Nihayet tecrubeleri
Kısmet çeker daha nice elleri”
Dizelerin manasını, memuriyet hayatımda meydana gelen olumsuzlukları geçirdikçe bu gün daha iyi anlıyorum. Ve babamın ileri görüşlülüğünü yeni fark ediyorum. Ne yazık...
Çok fakirlik ve olumsuzluklar içinde geçen bir hayat, babamı kâmil insan haline getirmiş ve,
“ Çok çilesin çektim hem de gam ile ” dedirtmişti.
Babam artık kalemiyle sohbet ediyordu. Ederken de bir taraftan,
“ FAZLI kalemiyle artık yorulmuş”
“ Mevla âsân kıla şu FAZLI kula” diyor.
diğer taraftan;
“ Ben bahtsız bir kulum bahtı olan güler”
“ Çok söyletme bunda garib FAZLI’nı
Kalbi bağlı Hakka doğru sözlünü”
“ Yeter Mahzun FAZLI bu kadar yeter
Hak’kı âlâ varken eyleme keder
Sen uğraşma olur ne ise kader”
“ Mahzun FAZLI tutmuş doğru yolunu” diyordu.
Altı çocuğundan birini kaybettiğinde de;
“Yavrum senin acın çıkmaz yürekten
Her zaman ararım yakın ıraktan”
Diyor ve oğlunun hakkının mahkeme de kaybolduğuna inanarak;
Hikmetinden verdi beş yıllık karar
Hazin hazin gözler yavruyu arar
Genç yavru yitirmek bir ömre zarar
Sel edip akıttın bu çeşmim yaşın
“ Bu kadar fazlaca çok gelir sere
Yaradılışımdan ne bahtım kare
İstersen efendim çek beni dare”
“ Kuzum senin acın beni alacak
Zannetme ki intikamın kalacak
Bir gün ol meydana beşler dolacak”
“Senin için ben gezerim diyarı
Biner ata hem olurum süvari”
Diyor ve ardından daha sert taşlayarak
“Ne söylesem az geliyor zamanda
Çaldım iki ses çıkıyor kemanda”
“ Çok içeri girme saklarlar seni ”
“Çok ileri gitme yersin dayağı” diyordu.
Sonunda Hakkın emrine boyun eğip;
“Hakkın emri FAZLI böyle söyleme”
“ Ben havale ettim büyük hakime”
diyerek, bu acıyı Allaha havale ediyordu. Bu durumların babamın kâmil insan olmasındaki önemi büyüktür.
Sonuç olarak, babamın kendisini, şu dizeleri daha iyi anlatmaktadır.
Neler vardır şu kalemin huyunda
Böyle emrolunmuş aslı sonunda
Yumuşaklık sertlik vardır yayında
Yoksa Haşır Naşırmısın Müslüman
“ FAZLI uğraşarak bunları yazar”
Mekân’ın Cennet olsun babacığım.
Erdal YILMAZ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.