- 726 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
Bazı Yazılara Kafa Takılmayacak Gibi Değil
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sabah sabah göz gezdiririm gazetelere. Gazetede de okudum mu, bazı yazılara gerçekten takıyorum kafayı, takmakla da kalmıyor, biraz da üstünde düşünüyor ve kaleme alıyorum. Bu da öyle bir yazı işte... Güler misin ağlar mısın misali...
Gazetede ki haber başlığı ve haber aynen şöyle. ’Bunu 2957’ye kadar açmayın.’ Devam ediyor altında ki açıklamalar. ’ABD’de ki Massachusetts Teknoloji Enstitüsünde ki bir kazı çalışması sırasında 1957’de gömülen bir zaman kapsülü bulundu. İçerisinde dışarıdan bakıldığında görülecek şekilde 2957’ye kadar açmayın notu taşıyan ve bin yıl boyunca içindeki materyalleri koruyacak şekilde tasarlanan kapsülle ilgili yetkililer enstitü arşivini taradı. Taramalar sonucunda profesörlerin kavanozu doldurdukları ve gömdükleri anlara dair görüntüler, profesörler tarafından geleceğe hitaben yazılmış bir mektup bulundu. Enstitü yönetimi kapsülü gömen MIT profesörlerinin isteğini yerine getirmeye ve kapsülün 2957’ye kadar açılmamasına karar verdi.’ BASINDAN/Sabah Gazetesi Dış Haberler
Şimdi böyle bir yazı okuyunca ne düşünürsünüz? 2957 yılında açılacak bir paketiniz var. Tabi ki sizler, bizler 2957 yılını kıyısından, köşesinden, ucundan bucağından göremeyeceğiz. Dokuz yüz küsur sene sonra açılacak bir paketin, sana bana ya da herhangi bir kişiye ne faydası olacaktır. O zamana kadar sanırım yaklaşık olarak on ya da on beş kuşaktan fazla insan soyu değişecektir yeryüzünde. Ha bir de şu var Dünya acaba o zamana kadar ayakta kalabilecek mi? İlim adamları Dünyanın ve insanlığın ahir zamana girdiğinden bahsediyorlar. Ufak kıyamet alametlerinin yavaş yavaş gerçekleştiğinden dem vuruyorlar. Bu arkadaşlarda üçüncü bin yıla kırk üç sene kala bir paket ve onun açılmasından bahsediyorlar... Ne kadar gülünç ve bir o kadarda saçma sapan bir haber ve konuya yaklaşım...
Biz kullar olarak kıyametin ne zaman kopacağını tabi ki bilemeyiz ki Hazreti Peygamber bile bu konuda ’Benim de sizin bildiğinizden daha fazla bir bilgim yoktur.’ demiştir zamanında. Gerçekten bu olaya bilimin ve bilim adamlarının karışmış olması üzücü ve düşündürücü. Bu kadar basit değildir gerçek bilim ve bilim adamı. Hadi diyelim dünya yerinde kaldı o tarihe kadar, varsayalım kıyamet kopmadı da on beş kuşak sonra ki insanlar gittiler onu açtılar dokuz yüz küsur sene sonra. İçinden ne çıkacağı belli değil. Şöyle bir şey de yazıyor olabilir mi? Sesli düşünüyorum ’Ne kadar salakmışsınız ey insanlar. Hiç bunu açmak için dokuz yüz küsur sene beklenir mi?’ ya da şöyle bir şey ’Bilmece bildirmece falan fişmekandan uydurmaca.’ bilin bakalım bu ne? Biz o tarihte bu bilmecenin cevabını bulamamıştık da acaba dokuz yüz küsur sene sonra bunu açanlar belki bulur diye düşünmüştük...
İnsanların hele de bilimin ve bilim adamlarının hiç işi gücü yok başka, dokuz yüz küsur sene o muhafazalı kutunun içinde ne olabilir diye arpacı kumrusu gibi düşünecekler. Ve her ölecek olan bilim adamı da o düşünceyi bir sonra ki bilim adamına aktaracak ’Aman ha bunu açmayın bu ta 2957 yılında açılacak.’ Bakarsın oraya bir gün hırsız girer de onu alır kaçar. Sonrada fidye ister o kutunun sahiplerinden dünya kadar ’Bana beş yüz milyon dolar vermezseniz bu kutuyu 2957 yılına kalmadan açacağım ve de içinde ne var ne yok tüm dünyaya ifşa edeceğim.’ Vay vay vay iyi bir fidye talebi. Paketin sahibi bilim enstitüsü MIT acaba ne diyecek ’Aman ha kardeşim açmadan getir keşke sana beş yüz milyon dolar değil bir milyar dolar verelim.’ Nasıl akıllar ama. Bin bir gece masallarında ki gizemli kutular gibi...
İşte böyle arkadaşlar. İnsanlar saçma sapan olaylara sebebiyet verdikçe. Biz de aklımızın yettiğince kalemimiz tuttukça, yüreğimiz attıkça bu olayları ve insanları yazmaya devam ediyoruz. Var olsunlar bizlere hiç konu sıkıntısı çektirmiyorlar arkadaşlar. Hepinize en derin sevgi ve saygılar yine...
YORUMLAR
Mimar Sinan yaptığı eserlere bir takım şifreler koymuş, not yazdığı bile söylenir. Daha üzerinden bir kaç asır geçmesine rağmen biz o şifreleri çözemedik.Adamlar yarını değil, çok daha ilerisini planladıkları ve senaryolar yazıp gidişatın o yönde akmasına çabaladıkları için anlaşılmaz gibi görünüyorlar. Bize ters böyle şeyler tabi. Ne yazık ki İslam alemi koca bir "miskinler tekkesi" Ha, bir de aklıma nedense Atatürk'ün bir türlü açılamayan vasiyeti geldi. Ona da elli yıl şartı konmuştu galiba. Sonra şartlar olgunlaşmadı diye bir yirmi beş yıl daha erteledilerdi. El alemdeki ilericiliğe bakın, bir de bizdekine.
Saygılarımla.
Aynur Engindeniz tarafından 11/27/2015 4:42:48 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ahmet Zeytinci
Bilgilenmek adına ve gülümsettiğiniz için teşekkürler hocam.
Nüktedan ve akıcı bir üslupla kaleme aldıklarınızı okumak ne güzel.
Can-ı gönülden kutluyorum efendim.
En derin saygılarımla hocam...
Ahmet Zeytinci
Enteresan bir yazı.
Ama,
kafama takılan bir şey var.
’ABD’de ki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü ile, MIT arasında nasıl bir bağlantı var?
Çözemedim olayı.
Ahmet Zeytinci
Bir tutam hayat
Merak ettim,
Kapsülün içine konan mektup da ne yazıyor olababilir?
Gelecekte ki insanlara... Tabi insan gibi kalacaklar mı onca yıl sonra o da muamma,
Ne tür bilgiler verecekler geçmişe dair, de geleceğe ışık tutacak?
Ben bulsam muhtemelen açıp bakmak isterdim.
Bir de 1947 yılında sanırım dünyaya bir ufa düşmüş ve içindeki iki uzaylı ölü olarak
bulunmuş ve içindeki iki uzaylı Amerikan üssü tarafından gizli bir yerde incelemeye
alınmış diye bir yazılar vardı. Onun akıbeti de ne olmuştu acaba? Yazınızı okuyunca
yeniden geldi aklıma....
Ahmet Zeytinci
Hocam, el ne yapar, niçin yapar, ona karışayamayız (karışsak bile ne yazar ki!); başkalarının da işimize karışmasını istemeyiz ya..
İşin içinde mutlaka bir bidikleri vardır; yoksa işi gücü bırakıp, böyle bir girişime başvurmalarını düşünmek maktıksız sayılır bence.
Bir örnek vereyim müsadenizle. Norveçliler, diğer şirketlerin yanısıra, merkezi Missouri eyaletinde olan ve 1901'de kurulan ''Monsanto'' tohum ve biderler holdingininde aralarında olduğu (Yıllık bilanço 2014/16 milyar dolar) başrolde olduğu, Norveç'in kuzey kutbundaki ''Spitzbergen'' bölgesinde (sivri dağlar, demek), buzulların derinlerinde yüksek dereceli depreme, sunamiye veya sair kuvvetli doğal afetlerine karşı yüzyıllarca dayanıklı bir tohum bankası kurup, oldukça dayanıklı bir depo yaptılar (ykl. 2,5 milyar tohum mevcut). Orada; halihazırdan dünya üzerinde yetişen tüm bitkilerin tohumları (ve gen örnekleri) günün birinde dünya üzerinde mümkün olan felaketler nedeniyle yokolma ihitmaline karşı, numune olarak sanklanacak.
Tabiki; hayır hasenat için değil, bilakis; zamanı gelince hayatta kalan insanlığa en az altın bedelinde satmak amacıyla...
.................
Aslında söylemek istediğim, bu açıklamalarımdan ziyade; asıl bizim ''gazeteci'' olacak ''salakların‘‘, dünya kadar dertlerimize değinmek ve çare aramak veya milyonlarca cahilimize ders ve bilgi vermek yerine, bize yararı olmayan elin adamının ne yapıp yapmadığını yazmalarındaki saçmalığa değinmek istemiştim.
Bu da sizin sayfanızdan bizim ''haberci densizlere'' benden olsun:
(NasreddinCe Kederli)
-Hocam,
dün, siz cami avlusuna girer girmez merkebiniz iyi de yellendi ha, farkettiniz mi?
-Yok, onun farkına bile varmadım da,
şimdi senin (.)ıçtığı çok iyi farkettim!
(Kaba tabirlerimi bağışlayın, yeri gelmişti de, yazmadan edemedim).
Esenlikle kalın.
Saygı ve selamlar
Ahmet Zeytinci
Okurken hem bilgilendim, hem de gülümsedim.
konu da oldukça ilginç :))
tebrik ederim usta kalem :)
Ahmet Zeytinci
hocam zaman kapsülleri dil, kültür ve sosyal yaşamın değişimini takip etmek için, insanların geçmişte gelecek algısının ne oranda gerçekleştiğini görmek için yapılan bir uygulama.
ayrıca ne kadar muhtemel bilmiyorum, medeniyetin yokolacağı gibi varsayımlarla bir nevi miltaşı olması sebebiyle yapanlar da var. o yüzden bence güzel bir uygulama.
hem hiç kıyamet kopmayacakmış gibi zaman kapsülü gömenlerdense, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayanlar, zulmedenler daha komik geliyor bana :)
elinize sağlık, saygılar.