- 873 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kadın ve Erkek
Kadın-Dişiliğin Manevi Gücüyle Temasa Geçmek/Osho
Kalbin yolu güzeldir ama tehlikelidir. Zihnin yolu sıradandır ama güvenlidir. Erkek en güvenli ve en kestirme yaşam tarzını seçmiştir. Kadın duyguların, hislerin, ruh hallerinin en güzel ama en sarp, en tehlikeli yolunu seçmiştir. Ve bugüne kadar dünya erkekler tarafından yönetildiği için kadınlar muazzam şekilde azap çekmiştir. O, erkeğin yaratmış olduğu topluma uyamamıştır çünkü toplum mantığa ve nedenlere uygun olarak yaratılmıştır. Kadın kalpten bir dünya ister. Erkek tarafından yaratılan toplumda ise kalbe yer yoktur.
Ben kadınların gerçekten bir kadın olmasını isterdim çünkü bu büyük oranda kendilerine bağlıdır. Kadın erkekten çok daha önemlidir. Çünkü o rahminde hem erkeği hem kadını taşır. O kıza ve oğlana, her ikisine de annelik eder; her ikisini de besler. Eğer o zehirliyse, o zaman sütü zehirlidir, o zaman çocukları yetiştirme tarzı zehirlidir.
Erkekle yarışıyorsun ve yarışmana gerek yok; sen zaten üstünsün. Şiir yazmaya gerek yok, şiir sensin. Sevgin senin müziğindir. Sevgilinle birlikte çarpan kalbin senin dansındır!
“Osho- Kadın-Dişiliğin Manevi Gücüyle Temasa Geçmek” başlıklı yazıya cevaben:
Sevgi ile atan hiçbir kalpte büyüklenmeye yer yoktur. Olmamalı! Bu bir bütünleme hikayesi... Hepimiz öteki yarımıza ihtiyaç duyarız. Bu durum; başta mağdur olan kişinin ilk güçlü olma fırsatını yakaladığında ötekini ezip, ikinci plana atma çabasından başka bir şey değildir. Yok ki birbirimizden farkımız!
Buradaki bir ifade biçimidir; doğrudur… Şahsen özne olarak gösterip de iterek uyandırdığım hiç kimseden umduğum olumlu tepkiyi alabileceğimi düşünmüyorum. Bazı hususlarda ifade biçiminin dozajı da önem taşır. Elbette akıl ve yüreğin el ele vererek ürettiği hiçbir şeye karşı değilim. Yukarıda ifade edilen tabirlere de amenna. Yalnızca şunu ifade etmek isterim; sevgi kazanında büyüklenme olmaz. Olursa o sevgiden başka bir şeye dönüşür. Yaşadığımız dünyada kadınların kimi zaman değersiz hissettirilmesi, bazı kişilerce ikinci plana atılması bir cinsiyet sorunundan öte insanlık sorunudur. Unutmayalım ki bahsettiğimiz erkekleri yine o kadınlar ve o adamlar yetiştirmiştir. Burada fiziksel ya da başka herhangi bir güç dengesizliğinden doğan şiddet hiçbir şekilde insanı değildir. Sözünü ettiğimiz konuda insanlığın dışında bambaşka bir durum var. Karşılıklı olarak cinsiyet kısmını bedenlerimizde bırakıp, cinsiyet duvarını ruhlarımızla birlikte aşmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu duvarı aşmayı başardığımızda karşılıklı iki cinsin hem bedenen hem de ruhen birbirini gerçek anlamda tamamlayabileceğini düşünüyorum. Mülkiyetimizdeki en değerli şey, insan olarak kendimize verdiğimiz değerin korunma çabası bunu da biliyorum.
Durumu bir de şöyle ifade etmeye çalışayım; burada anlatmak istediğim örnekte özne biz olabilir: Şöyle ki bizim canımızı, emeğimizi, neyimiz varsa sorgusuz sualsiz, karşılık beklemeden bölüştüğümüz, üstüne üstük yüreğimizi yerinden söküp de tamamen savunmasız olarak (ki bu seven insanın istekli savunmasızlığıdır) avcuna bıraktıklarımızın bunu bir zayıflık göstergesi olarak görmesi, bunu bir tatmin aracı olarak algılaması ve avuçlarındaki o güzel kalbi tutup da kendi yürekleri ile tutuşturacakları yerde, yerlere çalıp, akabinde bir muhtelif ayılardan aldıkları pençe darbeleri neticesinde vay başıma diyerek sana dönmeye çalışılmasına ne demeli. Bu şiddet olmuyor mu? Şiddet sadece bedenen değildir ki! Ruhen uygulanan duygusal şiddet bedenin de bendini aşmıştır. Bunu kadın erkeğe, erkek de kadına uygulayabilir.
Sonuç olarak şiddet dediğiniz şey cinsiyetten öte bir şeydir, bir insanlık sorunudur. Kendini güçlü sanan ya da bedensel güçlüğü dışında hiçbir gücü bulunmayan insanlar aslında zalimdirler. Ve inanın bizim filmlerimizdeki gibi örnekler gerçek yaşamın içinde de vardır. Bu kişiler kendinden daha güçlü olarak karşılaştıkları ilk kişi karşısında düşünemeyeceğiniz kadar küçükleşebilirler. O yüzden "ben diğerinden üstünüm" ifadesi her şeyden önce insanın kendisi için tehlikeli bir ifade şeklidir. Başkalarından önce kendine zarar verir. İnsanlar arasında fiziksel ve ruhsal olarak yapılan acımasız düelloda (bunu daha önce de çeşitli ortamlarda ifade etmiştim) iki kişiden karşısındaki kişiyi düşüren, düşürdüğü kişiden önce düşmüş kişidir. Yani; ikimiz elimize silahlarımızı aldık ve bir düelloya giriştik. Diyelim ki birimizden biri vuruldu hayatını kaybetti, şimdi ölen mi öldüren mi daha çok kaybetti. Varın siz hesabını yapın aklın abaküsünde... Osho ilk başta "kadın erkekten çok daha önemlidir ve daha üstündür” diyerek bir girizgah yapıyorsa, finalde ifade ettiği sözde gümbür gümbür atan kalbin dansına inanmam ben. Burada “ben” diye bir şey yoktur hiçbir zaman; “biz” vardır… Cinsiyet ayrımı gözetmeksizin hepimiz birbirimize karşı davranışlarımızda aynı hassasiyeti ve özeni göstermeliyiz. Birimiz olmadan ötekinin anlamı yok zaten. Biz; "biz" diyebilmek adına soluk alıyoruz. Haksızlık hangi yöne yapılırsa yapılsın aynı derecede tepki vermeli ve insanların birbirini mülkiyetine alma teşebbüslerine karşı direnmeliyiz.
Hidayet DAL/25.11.2015