sürprizler
Sıradan bir gün yine. Hava hafiften soğuk ve rüzgârlı, ağaçlar sağa sola selam durmuş, güneş kızıllığını kaybetmiş, gökyüzünde bulutlar birbirleri ile yarışır durumda.
Asıl önemli olan ise kasvetli bir havayı ve kara bulutları misafir eden, bedbin bir hale bürünmüş, paranoyak düşüncelerin esiri olmuş, keşkelerin mesken tuttuğu, uçsuz bucaksız bir bilinmezlik yolculuğuna çıkmış, dokunsan ağlayacak, üflesen düşecek moduna girmiş, hayalleri alabora olmuş bir haldeyim yine.
Akşamları bilgisayar başında sörf yapan, geç saatlere kadar oyalanan miskinleşmiş bir beden. Sabahları geç kalkıp öğle yemeği ile sabah kahvaltısını bir arada yapan bir yemek düzeni. Gece ile gündüzün yer değiştirmesi gibi bir hayat akışı. Kendi kabuğuna çekilmiş sosyalleşmeden uzaklaşmış, sanal kolik bir hale bürünmüş, cesaret ilacı bitmiş, özgüveni dibe vurmuş bir melankolik haldeyim yine.
Hani bir çıkış yolu ararsınız da bütün olumsuzluklar sizi bulmuş gibi bir düşünceye kapılırsınız ya işte ben tam da o rüzgârın ve umutsuzluğun savurduğu alabora olmuş, rotasız geminin kaptanı gibiyim. Yolumu aydınlatacak, bana rehberlik yapacak samimi bir dost bulamadım. Herkes bu düştüğüm duruma sevinip ondan nemalanmak ister gibi cani ve düşman gözümde. Güven duygum sanki uçsuz bucaksız bir yolculuğa çıkmış, geri gelmeyecek ömür gibi. Yalnızlık bam telime dem vurmuş gibi etrafımda müptela. Ölüm kurtarıcı melek gibi sempatik görünür. Umut, gaipten gelen sesler gibi ürkütücü…
Öğle saati her zamanki rutin kahvaltı bitti. Bilgisayarım uykusunu alıp dinlenmiş gibi sakin. Beni çağırıyor o heybetli duruşuyla dert ortağım olan masa ve sandalyem.
PC başına oturdum. Şöyle bir göz atayım derken gözüme ilginç bir ilan takıldı. Hemen bakmak istedim içeriğine. Çok cazip geldi. Sanki beni ve ne aradığımı tarif eden bir iş ilanı. Okudukça kendimi buldum. Bir an sanki karanlık dünyama ışık saçtı. Hayallerim yeşerdi. İşte budur diyecek kadar iş ve şartları bana uygundu. Hemen bilgilerimi doldurup, başvurumu yaptım.
Birkaç gün vuslatı bekleyen sevgili gibi haber bekledim. Bir yandan bu iş tam bana göre derken, diğer yandan aramadılar diye aklımı kurcalayan umutsuzluk vardı. Her geçen gün kendimi sorgulama isteği uyandırdı bende. Keşkeler, acabalar kafamda uçuşuyordu. Çamura batmış çıkamayan karınca gibiydim.
Sonunda haber geldi. İş görüşmesine davetlisiniz cümlesi kulaklarımda çınladı. O an heyecandan ve sevinçten ne yapacağımı bilmez bir haldeydim. Çığlık atasım geldi, bilgisayar başından kalkıp, pencereyi açıp bütün sokağa nara atasım geldi. Güzel bir habere aç kalışın, içinde biriken bedbin duyguların dışa vurumu muydu acaba. Belki de yarım kalan hayallerin, dipsiz kuyuların ışığı idi. Yosunlaşmış yüreğimin, pıhtılaşmış özgüvensizliğin panzehriydi.
Akşamdan sabah 09.00’daki iş görüşmesine hazırlık başlamıştı. Önce sakal tıraşı olup, bir duş aldım. Yarın ne giyeceğimle ilgili elbiselerimi gözden geçirdim. Çünkü görüşme de dış görünüşün çok etkili bir şey olduğunu az çok biliyordum. Tepeden tırnağa bir hazırlık süreci içindeydim. Kabuk değiştirmiş baharda güneşle beraber açan Goncagül gibiydi umutlar. Elbiseleri güzelce ütüleyip başucuma koydum. Her rengi birbiri ile ahenk içindeydi. Erken yatıp sabaha dinç kalkmak istedim. Her gün yol arkadaşım uyku sanki bana küsmüş gibiydi. Sağa dön sola dön derken yatakta sanki bir işkence başladı. Bir an zaman durdu sabah olmayacak hissine kapıldım. Duvar saatinin her saniyesi kulağımda tık tık tık diye çınlıyordu. Kumandayı elime aldım, uykumun gelmesi için biraz vakit geçireyim derken dalmışım rüyalara. Telefonun alarm sesiyle irkildim, saate baktım 07.30’du. Elimi yüzümü yıkayıp, elbiselerimi giydim. Güzel bir sabah kahvaltısı yaptıktan sonra yola çıktım. Otobüsteki beraber yolculuk yaptığım kişiler o kadar sevimli ve hoş geldiler ki, belki de bu benim neşeli halimin gözlerimdeki karanlık perdeleri kaldırıp ruhumu ve dış dünyayı aydınlatmasının eseriydi. Moraliniz yüksek, neşeniz yerinde olunca hayat ve insanlarda size güzel görünür.
Yolda iş görüşmesi esnasında neler konuşulacak hangi sorular sorulacak ve ben bunlara hangi cevapları vereceğim diye içimden geçirip, bir empati kurdum. Kendimi iş görüşmesini yapmış gibi hazır ve özgüvenli hissettim. Şirketin önüne vardığımda başı dik, omuzlar yukarda her şeye hazırlıklı biri vardı. Güvenlik karşılayıp adımı soyadımı sorunca kendimi tanıtıp saat 09.00 iş görüşmem olduğunu belirttim. Biraz beklememi müsait olunca çağrılacağımın bilgisini danışma da duran görevli bayan söyledi. Dışardan binanın görkemli duruşu ve şirketin iç dekorasyonu, kurumsal kimliği anımsatan prosedürleri gayet güzeldi, hoşuma da gitmişti. Görüşmeye 10 dk. önce gitmiştim. Dış görünüşümün ve giyim tarzının olumlu havası davranışları ile herkes tarafından ödüllendirilmişti.
Sonunda danışmadan beklenen ses geldi, beyefendi görüşme için bekleniyorsunuz. Asansöre binip 4.kata çıktık, görüşme odasına geçtik. O ummalı bekleyişin, meşakkatli zamanın sonu gelmişti. Hayatınızın işini, fırsatını yarım saatlik bir zaman dilimine sığdıracaksınız. Her şey mükemmel olmalı ki tercih edilesiniz. Görüşme odasına elinde dosyalar 1 erkek 2 bayan olmak üzere 3 kişi geldi. Önce kendilerini tanıttılar. Sonra benim de kendimi tanıtıp neden bu şirketi seçtiniz sorusunu yanıtlamamı istediler. Görüşmeye gelmeden önce kafamda tasarladığım hazırlık konuşması ile önce kendimi tanıtıp, sonra şirketi neden seçtiğimi anlattım. Kendi açımdan baktığımda her şey olumlu olmuştu. Görüşme bittikten sonra gayet güzel bir misafirperverlik yaptıklarını ve davetleri içinde memnuniyetimi belirttim. En kısa sürede olumlu veya olumsuz dönüş yapacaklarını söylediler. Bina kapısından sokağa doğru ilerlerken görüşmenin olumlu geçmesi ve hayal ettiğim hedefe bir adım daha yaklaşmanın mutluluğu attığım adımları hissetmememi sağladı. Kafesinden özgür bırakılmış uçmaya yeltenen güvercinin heyecanı gibi tarifsiz duygular içindeydim. Hafiften esen rüzgârın ağaçların yapraklarını okşaması gibi ferahlık vardı içimde. Bütün kötülükleri toplayıp denize atmış gibi hafiflemişti yüreğim. Geçmişte içimde kangren olan keşkelerin ilacıydı sanki güzel haberlerin efsunu. Yağan yağmurun geride bıraktığı toprak kokusu gibiydi sade ve tılsımlı.
Görüşmeden 3 gün sonra beklenen telefon gelmişti. Heyecanla hemen açıp güzel haberi almak için yeltendim. Sizinle yaptığımız görüşme sonunda görüşmemiz olumsuz geçmiştir, başka projelerde görüşmek üzere deyince içime bir ağırlık çöktü. Gökyüzünde parlayan yıldızları kara bulutlar örtmüştü sanki. Kalp krizi öncesi nefes darlığı çeken hasta gibiydim. Dar geldi sokaklar, nereye gideceğimi, hangi limana sığınacağımı bilmiyordum. Bir kaç gün üzerimde ki şoku atlatamadım. Hayat yine bedbin duygulara aşina etti. Kanepenin üzerinde oturmuş kafayı toparlamak için düşünürken telefon çaldı. Yabancı bir numaraydı. Açsam mı açmasam mı diye tereddüt içindeyken elim ok düşmesine gitti. Kontrolsüz bir refleksti. Çünkü bir hayal kırıklığı veya kötü haber duymaya gücümde, tahammülüm de yoktu. Kabuğuna çekilmiş kaplumbağa gibi koruma içgüdüsü oluşmuştu. İnsanlara güven duygumu test etmek için doğru zamanda değildi zaten. Efendim dediğimde iş görüşmemiz olumlu geçmiştir. Bu pozisyon için uygun görüldünüz. Evraklarınızı Pazartesi gününe kadar hazırlayıp, işe başlamak için uygun musunuz dediğinde kalp atışlarımın ritmi o kadar hızlanmıştı ki evet uygunum cümlesi dilime dolanmıştı. Sevinçten gözyaşlarım içimde biriktirdiğim pişmanlığın filtresi gibiydi. Tertemiz etti iç dünyamın pasını. Kim bilebilir ki aylar önce iş başvurusu yapıp umudunuzu kestiğiniz şirketten haber gelsin ve bu hayatınızın en güzel işi ve dönüm noktası olsun. Şimdi hayata umutla bakan güçlü bir genç var karşınızda.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.