özen sokak
Dayım benim Abdullah’la kalabilmem için Haydar beyle görüşmüş. Ertesi gün Eğitimde Türkçe bölümüne gittim. Abdullah’la buluştuk Abdullah çok iyi niyetli ve sağlam bir çocuktu. Benim savrularak girdiğim sol kavramı ve örgütler hakkında daha donanımlı idi. Bana beraber kalalım ancak bak bazı günler nöbet gelir. Eğer bunları kabul ediyorsan gel. Şimdiden söyleyeyim. Sen hemşerimsin canımsın ama bu örgüt çalışmaları ne hemşeri diğner ne eş dost dedi. Sadece nöbet değil yeri gelir belki göreve de gönderirler dedi. Ben ne görevi diye sormaya hazırlanırken duvarlara yazı yazmak afiş yapıştırmak gibi vs. Sevincim kursağımda kalmıştı. Hayır desem gidecek yerim yok. Evet desem örgütler arasında kim vur duya gitme ihtimali yüksek. Benim tereddüt ettiğimi görünce hadi gel lan ben sana yardımcı olmaya çalışırım dedi. Çaresiz kabul ettim. Akşam beraber çıkıp eve gittik. Ev Meskende sonradan öğreniyorum ki mimlenmiş bir ev.Ö.Sokak No:10 iki odalı, çatışız bodrum gibi bir yer. Abdullah ve bu ev benim geleceğimin şekillendiği bir yer oldu. Eve kimin girip çıktığı belli değildi. Azan iki bazen 10 kişi kalıyordu. Ev buldum diye sevinmiştim. Ama bu ev benim için bir çileye döndü. Örgütsel faaliyet olacağı gün ben mutlaka bir bahane buluyordum. Her akşam okula giderken içeri sağ salim girebilecek miyiz, okul çıkışından sonrada eve sağ salim gide bilecek miyiz diye gidip gelirken düşünüyorduk. Bu arada Adalet partisi ve CHP arasında sık sık hükümet el değişiyordu.77 genel seçimleri olmuştu CHP hayli yüksek oy almasına rağmen iktidar olamamıştı. CHP sanırım büyük bir hata yaparak milletvekili transfer etti. Hükümet oldu ama iktidar olamadı. Siyasetteki sıkıntılar aynen topluma da yansıyordu. Kamilsarıaydın okulunda öğretmenin raporlu olduğu süre dolmuştu. Hayatımda ilk kez bir hediye aldım. O günlerin modası plastik şekerlik ve aynı plastiğin termometresi. Bu hediyenin şekerliğini 20,termo metresini de 37 yıl sakladım sonra kırıldığı için atmak zorunda kaldım.
Evin bulunduğu yer bahçeli evler diye geçiyor. Tam anlamı ile gariban ma-hallesi. Genelde Karadeniz tarafından gelen aileler bahçeli nizam gece kondu apartman yapmışlar. Bir iki bakkal, birkaç kıraathane, bir küçük park,poliskarakolu ve inşaat halinde bir camiden ibaret. Bahçeli evler ulu-dasın eteklerine yaslanmıştı. Bir kısmı sokakların suyu Kaplı kayadan sağ-lanıyordu. Baharda coşan dereler devasa kayaları buralara kadar taşımış. Bu kayaların araların dada çam ağaçları yetişmişti. Köyde yetmiş olmamdan dolayı her zaman dağlara merakım vardı. Birçok insan dağları tehlikeli görür vahşi hayvanlar vardır diye. Bense tam tersi. Dağlar insanlar için şehirlerden daha güvenlidir. Esas vahşi olanlar insanlar. Hayvanların ne zaman saldıracağını kestirebilir ona göre tedbirinizi alabilirsiniz ama insanların ne zaman saldıracağı belli olmaz. Evden gizlice uzaklaşır kaplı kayaya doğru giderdim. Buralarda insanlar değirmen kurup buğday arpa öğütmüş olmalı-lar. Derenin içinde kayboluyorsunuz. Sizi rahatsız eden bir şey yok. Sadece kayalara çarpan suyun çıkardığı insana huzur veren ses var. Akşam olmak üzere geri dönmek zorundayım. Kaplı kayanın yüksek bir noktasına çıkıp oturuyorum. Önümde buranın mümbit ovası, arkamda olanca haşmetiyle Uludağ’ın kuzey yamaçları var. Yeşilin her türünü önünüze seriyor. Karan-lık basmadan eve varmak için acele etmem gerekiyor. Dere coşmuş sular köpürerek akarken kenarlarını da sürekli oyup şekillerdiriyorlar.Sudan kar-şıya geçebilmemiçin köprü yok.Dar bir alan bulup kayalardan atlayarak geçmeyi denemek istiyorum ama öyle bir yerde yok. Belki böyle bir yer bulabilirim ama zaman yok. Bir söğüt ağacının dallarından tutunarak geç-meye karar verdim. Ayakkabımı, çorabımı ve nihayet pantolonumu çıkar-dım. Bunların hepsini bir elimle tutmam zor. Ayakkabılarımı karşıya atıp pantolon ve çorabı elime almayı düşündüm .Ayakkabımı elimde şöyle bir tartıladıktan sonra fırlattım. Biri sudan oldukça uzağa düştü. Diğeri ise su-yun tam kenarına. Suda dalga oluştukça ayakkabıya değiyordu. Ben geçene kadar o ayakkabı suya kapıldı. Ben söğüt dallarına tutunarak karşıya geçtim. Pantolon ve çorabımı ve tek kalan ayakkabıyı da giydim. Öylece biri ayakkabılı biri yalın ayak sekerek evin yolunu tuttum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.