- 771 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖĞRETMEN OLMAK İSTERDİM
Peygamberimiz (SAV) ve hatta O’ndan önce gelenler öğretmen değil miydi ? Ülkemizin kurtarıcı ve kurucu önderi Mustafa Kemâl Atatürk öğretmen değil miydi ? Özellikle bu yüzden değil miydi öğretmenliğe verdiğimiz değer ve yakıştırdığımız kutsallık ?
Öyleyse yıllardır neden en kolay erişilebilen meslek gruplarından biri oldu öğretmenlik ? Ve yıllarca neden geçim zorluklarıyla baş başa bırakıldı öğretmenler ? Bu gün halâ, bırakın düşük dereceli bir öğretmen maaşını, en yüksek dereceye ulaşmış bir profesörün maaşı bile neredeyse komik denilebilecek düzeylerde !
En güzel çocukluk yıllarımı sefalet içinde geçirmek zorunda kaldığım bir kahve köşesinden kurtuluşumun ilk mimarı ilkokul öğretmenim İlhan Türker hanımdı. Kendisine ne kadar dua etsem azdır. İşte onunla tanıştığım ilk günlerden beri idealim öğretmenlikti benim. Hem de ısrarla bir ilkokul öğretmeni olmayı ve de mutlaka Doğu bölgemizde okulu- öğretmeni olmayan köylerden birine gitmeyi hayâl ettim. Yani idealist bir öğretmen olmayı yürekten arzuladım.
Oldukça başarılı olduğum lise yıllarımda da bu hayâlimden vazgeçmemiştim aslında. Fizik hocamız Ayşe Onsekizoğlu’nun bu konuda sorduğu soruya da cevabım aynen böyle olmuştu :
’ İlkokul öğretmeni olup Doğu’da bir köye gitmek istiyorum ! ’ Ne acıdır ki bu cevabıma tepkiler gülme olarak dönmüş ve hocamın cevabı da ;
’ Oğlum, sen manyak mısın ; öğretmen olup da aç mı kalacaksın ? ’ şeklindeydi.
Hocama hak vermesem de, onun ve diğer yakınlarım ve günün koşulları yüzünden Mühendislik fakültesine girdim ve bu hayalimi gerçekleştiremedim. Fakat öğretmenlik ateşim içimde hiç sönmedi ve asla da sönmeyecek.
İlhan hanımdan mezun olup ortaokula başladığımda karşıma yine bir öğretmen anne daha çıktı : Behice Yalkın hanım. Daha ilk yazılı notumu okuduğunda beni hemen sorguya çekip, gelmişimi, geçmişimi, annesizliğimi öğrendiği andaki cevabı ;
’ Bundan sonra kimseye benim annem yok demiyeceksin ! Ben Behice hanımın oğluyum diyeceksin, tamam mı ? ’ şeklinde olmuş ve o yıl onun vasıtasıyla okul aile birliği tarafından ısmarlama diktirilen takım elbisem, kumaş paltom ve kauçuk ayakkabılarımla geçirdiğim bayram, hayatımın en mutlu bayramı olmuştu benim. Okulda adım, yıllarca ’ Behice hanımın Fikret’i ’ olarak anıldı.
Öğretmenlik mesleğine hiç de yakışmayan, milyonda bir rastlanan bir hanım öğretmen yüzünden orta sonda bıraktığım okuluma beş yıl sonra dönmek istediğimde, bana karşı çıkan bir müdür yardımcısına rağmen, beni okula kabul edip, hayatıma bambaşka bir sayfa açmama sebep olan, Pendik Lisesi’nin gelmiş geçmiş en değerli öğretmenlerinden rahmetli Ahmet Erişen öğretmenim nasıl unutulur ?
Böylesine değerli insanlar, ülkenin geleceği için bu kadar önemli kişilerin seçimi nasıl olur da en düşük puanlılar arasından seçilir ? Allah’tan reva mıdır ey eğitim sistemi ?
Lise birinci sınıftan sonraydı bizde kol seçimleri. Başarı oranı yüksek olanlar Fen koluna, ite kaka okuyanlar Edebiyat koluna. Edebiyat kolunda okuyanlar genelde öğretmen olacaklar, Fen kolu mezunları ise, Doktor, Mühendis vb. Böylesine saçma bir eğitim sistemi ancak bizimki gibi ülkelerde olmuştur herhalde ! Ben başarılı bir öğrenciydim diye adeta zorunlu olarak Fen koluna gittim. Oysa idealim öğretmenlikti ve edebiyat okumayı arzu ederdim.
Yıllarca adına kutsal dense de hep küçümsendi öğretmenlik. Asla hak ettiği değeri göremedi. Hatta yine benim dönemlerimde, lise mezunlarının bir kısmı bir kaç aylık kursla öğretmen yapıldılar. Üstelik bu grubun hemen hemen tamamı siyasilerden seçmeydi.
Ülkemizin durumu bir çok yönden olduğu gibi eğitim sistemi ve öğretmen yönünden de maalesef içler acısı. O yüzdendir ki halkımızın cehaleti bir türlü azalmıyor. Hatta bırakın azalmayı, gün geçtikçe artıyor bile. Galiba bu durum birilerinin işine geliyor ve halkın cahil bırakılmasından nemalanıp sömürü düzenlerini rahatça sürdürmeyi seçiyorlar.
Sözü daha fazla uzatmadan, tüm öğretmenlerimize saygılarımı sunuyor, gönüllerimizdeki yerlerinin asla bir gün ile sınırlı kalamayacağını bilmelerini istiyorum. Onların hiç bir zaman, hiç bir emeği asla boşa gitmedi ve asla da boşa gitmeyecek. Gönülleri rahat olsun.
Fikret.....
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.