24 Kasım!
Yine bir 24 Kasım!
Plağın bir yüzünü okuduğumuzda:
Yine güzel dilek ve temenniler, yine politikacıların bol keseden vaatleri… Yine öğretmeni yere göğe sığdırmayan cafcaflı söylemler… Yine öğretmenliğin kutsallığı üzerine yorumlar…
Yine dolu ağızlarla okunan şiirler, şarkılar, türküler ve özlü sözler… Yine çekilen halaylar, tepilen horonlar, şaklabanlıklar, zoraki kahkahalar, sözde mutluluk tabloları…
Yine öğretmenlere ulaşım araçlarında bir ya da birkaç günlük bilet ücreti indirimi… Yine bazı market ve mağazalarda sembolik indirimler…
Plağın diğer yüzünde ise:
Yine aynı tas aynı hamam misali aynı yetersiz maaş, aynı sosyoekonomik sıkıntılar… Yine barınma, temel gıda, ısınma, giyim eşyası, ulaşım güçlükleri…
Yine aile bütçesinde açık, artan kredi kartı borcu, çocukların öğrenim masrafı, ödenmesi zor elektrik, su, doğalgaz faturaları…
Yine yarısı bile dolmayan alış veriş sepeti, boş cüzdanlar ve her zamanki gibi ezik vicdanlar…
Plağın her iki yüzü de saymakla bitmez olumsuzluklar, hüzünler ve mutsuzluk nedenleri ile dopdolu…
Hemen her yerde hatta aynı sokakta ve aynı apartmanın altında birkaç eczane görebilmekteyiz ki bunların ülke genelinde sayısı eskiden var olan bakkal dükkânları şimdi ise yerini alan irili ufaklı marketlerin sayısını geçmektedir.
Marketlerde, büfelerde, tablalarda bile aspirin başta olmak üzere çeşitli ilaç ve tıp malzemesi açıkça satılmaktadır ki tüm bunların nedeninin halkın sağlık sorunlarının boyutunun giderek büyümesi olduğunu iyi biliriz.
Çeşitli sağlık sorunlarıyla da boğuşan eğitimciler ne denli yararlı olabilir ki…
Çocuklarının cebine makul bir harçlık koyamayan, evine bir kilo et, meyve, tatlı götüremeyen, her zaman bütçesi açık veren öğretmen nasıl sağlıklı düşünebilir…
Toplumda aldığı maaşla da değer verilen öğretmenin saygınlığı hep tartışıla gelmiştir öyle ki öğretmene fitrelerin verilmesi caizdir mealinde vaazlar bile dinlemişizdir…
Her 24 Kasım’da sözlerinde ‘Senede bir gün!’ geçen şarkıyı hatırlar ve kendi kendime mırıldanırım, maalesef!
Şunu unutmamalı ki ulusların saygınlığı eğitimcilerine madden ve manen verdikleri değerle doğru orantılıdır.
Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk şöyle söylemiş: Dünyanın her tarafında öğretmenler insan topluluğunun en özverili ve saygıdeğer unsurlarıdır. (01.03.1923)
Öğretmenlerimiz diğer ülkelerin öğretmenleriyle aynı refah düzeyinde midir? En azından insanca yaşama koşullarına sahip midir?
Öğretmen ve emeklilerine hak ettikleri maddi ve manevi gücü, desteği, değeri ne zaman vereceğiz?
Boş laflar karın doyurmadığı gibi peynir gemisini de yürütmüyor, efendiler!
24.11.2011 tarihli ‘Öğretmen’ başlıklı şiirimde de terennüm ettiğim gibi
Öğretmen;
…Öğrenir,
……Öğretir,
………Eğitir.
Öğretmen;
…Saygındır,
……Temizdir,
………Örnektir.
Aramızdan göçüp gitmiş tüm eğitimci ve öğretmenlere Allah’tan gani rahmet dilerken, hayatta olanlara derin hürmetlerimi sunarım.
24.11.2015
YORUMLAR
Her şeyin zor olduğu bu ülke de güzel yurdumuz Türkiye'de öğretmen olmak da hayli zor ve meşakkatlidir. İlkokul öğretmenliği ki dünyanın en önemli mesleklerinde biridir kanımca, maddi olarak en rahat olması gereken eğitimci öğretmen kesimidir. Lakin yine de en az maaşı alanlar onlardır. İlkokul eğitim güzel geçen her öğrenci hayatı her zaman sağlam kulpundan yakalar. O mübarek insanları, öğretmenleri bir gün hatırlamak yerine gereken maddi ve manevi desteğimizi her daim esirgememeliyiz. Tebrikler içtenlikle...
Eğitimci
Eğitimci
Yazınız vesilesiyle eğitime yıllarını vermiş tüm emekçi öğretmenlerimizin gününü yürekten kutluyorum.
Kaleminiz daim olsun arkadaşım...