- 1007 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ORTALIĞI B....K GÖTÜRDÜ
İstanbul’un henüz alt yapısı olmayan ücra semtlerinin hızla gece kondulaştığı yıllarda, bir yandan ataerkil düzen, bir yandan ekonomik zorluklarla yaşayan ve Almanya’ya çalışmaya giden ablasının çocuklarına bakmak için bir kaç ay İstanbul da kalmaya gider Aysel.
Zaten zar zor geçinen aileye bir de kendinin boğazını yük gören Aysel evdeki tüm işlere el atar, yeğenlerinin ve evde ki yaşlı büyüklerin hizmetlerinde kusur etmez.
"Bazı gece konduların etrafları alabildiğince açık arazi olurdu, bazılarını da sahiplenmek amaçlı duvar veya tellerle kaplı bahçeler yaparlardı".
Her ne kadar gece kondulaşma yasak olsa da sırf o insanların oylarına talip olmak için, bir taraftan da yapılaşmasına göz yumardı Belediyeler.
En acısı da alt yapısı, suyu elektiriği henüz olmayan gece kondular, görünüm ve sefalat olarak Anadolunun hiç bir devlet hizmeti gitmeyen köylerinden farksızdı.
Bazen belediyenin zor bela yaptığı tek bir çeşmeye doluşup sıra bekleyen kadınların su bidonlarıyla kavgalarına şahit olur, bazen de itfaiyenin içme suyu getirdiği saati bekleyerek elinde bidonlarıyla en ön sırayı kapsa da gece kondulu kocaman yaşlı teyzelerinin "kızım ayakta zor duruyorum önce ben alamda gidem" demesine dayanamayıp sıranı vere vere en sona kaldığı da olur Aysel’in.
Yine sıcak bir İstanbul günü, dolan posiftik çukurları için sık sık boşaltım uyarısı yapan belediye zabıtalarının sesine dışarıya fırlar Aysel.
Bir de ne görsün zabıtanın biri eline almış megefonu, ablasının yaşlı kayın validesine öyle bir bağırıyor ki " bugün bu b..k çukurunu boşaltmazsanız, yarın geldiğimde 100 tl ceza keseceğim size "der.
Yaşlı kadın çaresiz ne diyeceğini bilemez..ne posiftikçukurunu taşıyacak vidanjöre verecek para var, ne de kesilecek ceza ya..
Ellerini ovuşturarak dolaşır durur evin içinde. Akşam olur herkes yatar, fakat Aysel bir türlü uyuyamaz, aklına bir fikir gelir milletin tam uyuduğundan emin olduktan sonra kalkıp eski naylon bidonların birinin kulpuna ip bağlayıp çukura salar, sabah tan yeri ağarana kadar posiftik çukurunu bahçedeki domates fidelerinin diblerine, hatta komşu bahçelere boşaltıp kimseye fark ettirmeden yatağına yatar.
Sabah evdekiler kalktığında ortalığı bir bok kokusu almıştır ki! ta aşağı mahalleden hissedilir, fakat ev halkı Aysel’in bu duyarlılığına minnet duyguları yüzünden hiç kızmazlar, hatta çok yorulduğu için üzülürler de.
Zabıtaların bu duruma kızmalarından endişelenip ellerine birer çapa alarak bahçenin bu çirkin görünümünü çarçabuk toprakla örterler.
Zabıtalar tekrar geldiğinde "çukur boşalmış boşalmasına da,ortalığıda bok götürmüş" diye gülerek oradan ayrılırlar..
O sene bahçedeki sebzelerin bolluğu, verimliliği gözden kaçmaz..
Tabi ki zabıtalarında payını da ayırırlar...
ALİYE UYANIK /BOZOK KIZI
23.11.2015 /GEBZE
YORUMLAR
Aliyeciğim, gulmekten karnima krap girdi inan.
Çaresizlik insanları her çareye başvurduruyor.
Çocuklumda köydeki evimizin fosiptik çukurunu senin anlattığin şekilde boşaltildığina birkaç kez şahit olmuştum.
Anılarda kalan ama zihinlerden cıkmayan bir yazi, tebrik ederim
Sevgilerimle
yazıya diyecek yok..
lakin birşey varki söylemeden edemicem arka fon rengi ve yazı gözü yoruyor bugulasıyor bir müddet sonra okurken...saygılar
BOZOK KIZI
Tamer Erkul
teşekkür ederim.